‘İLERİ DEMOKRASİ’ MÜBAREK OLSUN!

HSYK… Anayasa Mahkemesi… Yargıtay… Danıştay… Tüm Yüksek Yargı organları yürütmenin, yani siyasal iktidarın, yani AKP Hükümetinin kontrolü altına girdi.

Yargıtay ve Danıştay’a bugün yapılan atamalarla artık bağımsız bir yargıdan söz etmenin olanağı kalmadı.

Danıştay Başkanı Mustafa Birden, bu durumu bugün Danıştay üyeleriyle birlikte Anıtkabir'e çıkarak protesto etti. Anıtkabir Özel Defteri'ne yazdığı yazıda, yapılan düzenlemelerle, yargının siyasallaştığına, HSYK tarafından yapılan atamalarla yargının önceki durumundan geriye götürüldüğüne dikkat çekti…

***

Sorarım sizlere, demokratik bir ülkede neler olur?

Düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğü olur… Gençler, öğrenciler, akademisyenler siyasal partilere üye olabilir, seçme ve seçilme haklarını özgürce kullanabilir…

Şiddet içermeyen toplantı ve yürüyüşler, önceden izin alınmaksızın yapılabilir…

İşçilerin, memurların, tüm emekçilerin, grevli-toplu sözleşmeli sendikal hakları yasalarla güvence altına alınır…

İş güvenliği ve iş güvencesi yasalarla korunur. İşçilerin can güvenliğini sağlamayan, iş güvencesine uygun davranmayan işverenler cezalandırılır…

Yargı bağımsızdır. Meclis’te kabul edilen yasalar ve hükümetin uygulamaları, ülke yararları ve Anayasa’ya uygunluk açısından bağımsız Yüksek Yargı organları tarafından denetlenir…

Ülkeyi yönetenlerin servetlerindeki herhangi bir anormal artış, bağımsız yargı tarafından araştırılır, bağımsız yargı organları tarafından böyle bir servet artışı varsa, bu servet artışının hesabı sorulur.

***

Peki, demokratik bir ülkede neler olmaz?

Hükümete muhalif olanlar, düşüncelerinden, yazdıklarından, konuştuklarından dolayı suçlanmaz... Hükümete karşı siyasal mücadele içinde olanlar, bu mücadelelerinden dolayı hapse atılmaz…

Hükümete muhalif basın kuruluşları, gazeteler, televizyonlar, gazeteciler, yazarlar baskı altına alınmaz…

Önceden izin alınmaksızın gerçekleştirilen şiddet içermeyen toplantı ve gösteri yürüyüşleri, herhangi bir polis şiddetiyle, biber gazıyla, polis copuyla karşılaşmaz. İşçilerin, emekçilerin kazanılmış haklarını elinden alan düzenlemeler karşısındaki toplumsal muhalefetleri zorbalıkla karşılaşmaz…

İşçiler sendika üyesi oldukları için, sendika seçme özgürlüklerini kullandıkları için işten atılmaz. Memurlar toplu sözleşme ve grev hakkından yoksun bırakılmaz.

Yasamayı ve yürütmeyi denetlemesi gereken yargının, yürütme karşısındaki bağımsızlığını ortadan kaldıracak düzenlemeler yapılmaz...

Ülkeyi yönetenler, kamu kaynaklarını kullanma ayrıcalığı olanlar, milletvekilleri, başbakanlar, bakanlar dokunulmazlık zırhının ardına gizlenmez… Servetlerinin kaynağını açıklamaktan, yargı tarafından denetlenmekten kaçınmaz…

Seçimlerde millet iradesine ipotek koyan seçim barajları olmaz…

***

Gördüğünüz gibi, şükürler olsun, ülkemiz, demokrasinin tüm kurallarına sıkı sıkıya bağlı ‘demokrat’ kadrolar tarafından yönetilmektedir. Ülkemizde, demokratik bir ülkede olması gereken ne varsa, vardır, olmaması gerekenler ise asla yoktur…

Bakmayın siz, ülkemizin, ABD’nin emperyalist projeleri kapsamında göz göre göre karanlık bir faşizme sürüklendiğini söyleyen ‘darbecilere’… Onlara sakın inanmayın…

Sahip olduğunuz ‘İleri demokrasinin’ keyfini çıkarın…

‘İleri demokrasi’, ülkemizin hızla demokratikleştiğine inanan tüm Mübarek’lere, mübarek olsun!

İrfan Tuna - 25 Şubat 2011 - Güncel Meydan