CUMHURİYET CEPHESİ
On yıldan fazla bir süredir Dr Recep ve tayfasının Cumhuriyet’i yıkacağını söyleyegeldik.
Dahası, Pakistan’dan Türkiye’ye gelip oradan Paris’e geçen Pakistanlı genç bile, yüzüncü yılında Cumhuriyet’in yıkılacağını söylüyordu.
O arada Türkiye’deki ‘siyasteçi’ler, ‘siyaset bilimci’leri, ‘gazeteci’ler, yazılı ve görsel basındaki yorumcular, ‘hadi canım sende!’ havasında, sözcüğün tam anlamıyla ‘gevezelik’ ediyorlardı.
Ancak bir ara Baykal bile, bu ‘köprüden sonraki son çıkış’ diyordu.
Çıktık.
Sonra Kılıçdaroğlu benzer şeyler söyledi.
Geçtik.
Kimi okurlarım da, ‘senin bu konudaki öngörülerin tutmuyor’ diye beni eleştirdiler.
Çünkü ‘Bunlar savaş çıkaracak’ diyordum, gülüp geçiyorlardı.
‘Bunlar iç savaş çıkaracak’ dedim, ‘sen öyle san’ dediler.
O zaman bugüne kadar söylediklerimizin sonuçlarına bir göz atalım:
Dr Recep ve Bahçeli dahil tayfasının ‘Türkiye yüzyılı projesi’ bir tür ‘resmi ‘hükûmet etme planı’ mıdır değil midir?
Bu ‘plan’a göre, Sinan Oğan ‘plana sadık’ kalmış mıdır kalmamış mıdır?
Plana göre ‘Özgür Özel’le ‘yumuşama harekâtı’ başlatıldı mı başlatılmadı mı?
Dr Recep’in deyimiyle, Türkiye’de bir ‘iktidar sorunu’ yoktu ama ‘muhalefet sorunu vardı’.
CHP’yi yedekledikten sonra, sıra DEM’le yumuşatmaya geldi mi gelmedi mi?
Bahçeli çıkıp, elli yıllık davası hilafına ‘Apoya Özgürlük’ dedi mi demedi mi?
Buna DEM’liler balıklama dalmadılar mı?
Bize ne verilecek adını koyun dediler; Türkiye’nin en faşist sağcıları ile en azılı solcuları (ki çoğu light solcu olup, solun özünü kavramamışlardır) birlik olup, önce ‘Ananızın dilini’ vereceğiz demediler mi?
Oysa konuyu bilirseniz, ‘Anadil’ konusu özünde çok basit bir konudur ve Türkiye’de çözülmüştür.
Ama üzerine cafcaflı laflar ederek karmaşıklaştırabilirsiniz, ki Türkiye’deki ‘liğht solcular’ bu konuda yeterince lafazandırlar.
Hak gelecek hukuk gelecek, yeter ki şu ‘Anayasa’yı değiştirelim diyorlar.
Hak ve hukukun gelmesi için Anayasayı değiştirmeye ne gerek var?
Bahçeli Apo çıksın dedi mi çıkar, Demirtaş içeride kalacak dedi mi içeride kalmaz mı?
Milletvekili seçilen Can Atalay içeride kalacak denildi mi, kalmıyor mu?
Sinan Ateş’in azmettiricileri dışarıda kalacak denildi mi kalmıyorlar mı?
Eee daha ne kadar ‘hak ve hukuk verilecek olsun’!
Bir de Kürtçe ve Lazca resmi dil olarak kabul edilecek denildi mi, geriye ‘hak ve özgürlükler’den bir eksik kalır mı?
Kalmaz.
Alın size Türkiye Yüzyılı Planı’nın temel taşları.
AKP, MHP, CHP, HÜDAPAR, DSP, Küpçü Mustafa Partisi, ve daha bilmem ne partisi bir araya gelip ‘İç Cephe’yi sağlamlaştırdılar mı, tam bir kaymaklı ekmek kadayıfı olmaz mı?
Kısası gidişat tam da böyledir ve başarıyla yürütülmektedir.
Oysa bu gidişatı durdurabilecek tek seçenek vardır, ki o da bunların ‘İç Cephe’lerinin karşısına bir ‘Cephe açmak’tır!
AKP, MHP, DSP, HÜDAPAR, Küpçü Mustafa Partisi, DEM ve CHP’nin oluşturacağı ‘Cephe’ye karşı bir ‘Cephe’ oluşturmak.
Cumhuriyet’i koruyup yaşatmak ‘Cephesi’.
2024 yılı ‘Cumhuriyet Bayramı’na birkaç gün kala bir ‘Cumhuriyet Cephesi’ kurmak.
Kurulur mu?
Kurulmaz ve kurulamayacaktır.
Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi, önce Halkı bırakmıştı şimdi de Cumhuriyet’i bırakmak üzeredir.
O göstermelik ‘eylemcilerin yanında durmak’ Halkla beraber olmak değildir.
Halkla beraber olmak, bir Halkçı Parti için ‘eylemlere önderlik edebilmek’ demektir.
Hele bir de ‘Cumhuriyetçi’ ise, Cumhuriyet’in yıkılan kalelerini savunurken can verebilmek demektir.
CHP’de bunların zerresi var mı?
‘Sözde Meclis’in faşist başkanlarından İsmail Kahraman Özgür Özel’e ‘silah arkadaşım’ diye sarılmadı mı?
Bahçeli, ara sıra dozu kaçırıyorsam kusura kalmıyorsundur değil mi demedi mi?
Yarın da, Dr Recep ve Bahçeli ile birlikte bir ‘Bayram’ kutlayacaklardır ki, bu zaten bir Cumhuriyet Bayramı olmaz.
Olsa olsa ‘Türkiye Yüzyılı Bayramı’ olur.
Ve Türkiye bir ‘Savaş’a girme kıvamına getirilmiş olur.
Ne var ki, her Savaş aynı zamanda bir ‘İç Savaş’tır.
Böyle giderse, belki kimi CHP’liler kazanabilir ama ‘Cumhuriyet’in Sonu’ da gelmiş olur.
Böylece, o ünlü ‘Plan’ da gerçekleştirilmiş olur.
O nedenle CHP’nin, bir an önce adına lâyık bir parti olması gerekmektedir.
Bu da, yarından tezi yok, bir ‘Cumhuriyet Cephesi’ kurmasından geçmektedir.
Ciddi ciddi bir iç ‘Savaş Cephesi’.
Çünkü zaten bir ‘İç savaş’ içerisindeyiz; ‘Cumhuriyet’i yıkım savaşı’.
Hâlâ inanamıyorsanız, bana bir tane olsun ‘Cumhuriyet Kurumu’ gösterin yeter.