Genelkurmay Açıklamasındaki En Büyük Hata

Genel & Güncel Konular

Genelkurmay Açıklamasındaki En Büyük Hata

İletigönderen cafersadık » Pzr May 06, 2007 16:29

Genelkurmay Açıklamasındaki En Büyük Hata

Prof. Dr. Osman Özsoy



Ben ara ara Genelkurmay'ın http://www.tsk.mil.tr adresini ziyaret ediyorum. Sizlere de tavsiye ederim. Gazetelerde her zaman göremeyeceğiniz ilginç bilgiler var. Mesela yasadışı sınır geçişleriyle ilgili günlük istatistikleri, uluslar arası alanda son günlerde yaşanan gelişmeleri, teröristlerle yaşanan çatışmalara ilişkin günlük bilgileri saat saat görebilirsiniz. Hatta hangi maksatla konulduysa, içeriği oldukça güzel olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in 43. Münih Güvenlik Konferansında yaptığı konuşmanın tam metni bile sitede yer alıyor.

Neyse biz gelelim konumuza…

Genelkurmay'ın 27 Nisan tarihli bildirisi internete düştüğü dakikalarda ilk tıklayanlardan biriydim. Bildiriyi olurken aklıma ilk gelen ne oldu biliyor musunuz?

Herhalde dedim, işi gücü muziplik olan birkaç hacker bir araya geldiler, zaten hassas olan ülke gündemini daha da karıştırmak ve olan biteni tiye almak için alelacele bir metin yazarak Genelkurmay'ın sayfasına attılar. Genelkurmay'da bu oldu bitti karşısında geri adım atamadı ve bu metni sahiplenmek zorunda kaldı.

Çünkü Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt medeni ilişkileri güçlü, cesur bir insan. Eğer bildiride yer alan konular üzerinde konuşmak isteseydi, 12 Nisan'da yaptığı sürpriz basın toplantısında lafı eğip bükmeden doğrudan söylerdi.

Hatta şu da geldi aklıma.

Hackerler biraz anti sosyal kişilikler olduğu için, sosyal olayları analiz gibi bir dertleri ve kaygıları olmadığından, herhalde dedim bu konuda Cumhuriyet gazetesinde yeni işe başlamış stajyer bir gazeteciden de yardım istemiş olmalılar.

Çünkü metinde yer alan benzer haberlerin tıpa tıp aynılarını her gün Cumhuriyet'ten zaten okuyorum ben. Aradaki tek fark, bildirinin Cumhuriyet'te yer alan haberlere göre kendi içinde daha çok tutarsızlık barındırması ve çok şeye temas edelim derken tam olarak neyi ifade etmek istediğini net olarak ortaya koyamamış olması.

Mesleğim gereği 20 yıldır sınav kâğıdı okuyorum…

Metnin kendi içindeki tutarlılık, örneklendirme, sebep sonuç ilişkileri gibi tüm unsurlar birlikte değerlendirildiğinde bu metne 100 yüz üzerinden vereceğim not kesinlikle 20 puanı geçmezdi. Onu da, zahmet edip o kadar şeyi üşenmeden yazmışlar diye emeklerine sayardım.

Bu sene Kutlu Doğum Haftası neye denk geldi?

Meslekte büyüklerimiz anlatıyorlar, ben denk gelmedim. Hani her fırsatta dine ve dindara saldırmayı adet haline getirmiş gazetelerden biri bir zamanlar,

“Hac, bu sene de Kurban Bayramı'na denk geldi”

diye yazmış ya… Genelkurmay'ın bildirisindeki bir ifade onu çağrıştırdı bana. Dilerim böyle bir şey değildir diye düşündüm.

Bildiride, Kutlu Doğum Haftası vesilesiyle yapılan etkinlikler sıralanırken,

“Bu bağlamda; Ankara'da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları ile aynı günde kuran okuma yarışması tertiplenmesi… 22 Nisan 2007 tarihinde Şanlıurfa'da yapılan bir etkinlik örnekler olarak sıralanmış ve metnin hemen başında şu tespitte bulunulmuş: “Bu faaliyetler; milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır.”

Dilerim bu metni hazırlayanlar, Kutlu Doğum etkinliklerinin neden nisan ayı içinde yoğunluk kazandığını biliyorlardır. Malum, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (sav) doğum tarihi miladi olarak 20 Nisan'a denk geliyor. Eleştiriye konu olan Kutlu Doğum etkinliklerinin bu tarihlerde yoğunlaşması 23 Nisan'da kutladığımız Milli Bayramımıza alternatif kutlamalar üretmekten değil, her iki tarihin birbirine yakın olmasından kaynaklanmaktadır.

Ben Kutlu Doğum etkinliklerine katılan vatandaşlarımızın hiçbirinin, Kurtuluş Savaşımızı yürüten ilk Meclisimizin açılışı olan 23 Nisan tarihi ile zerrece problemi olabileceğini düşünmüyorum. Çünkü bugüne kadar böyle düşünen birine hiç denk gelmedim. Bildiride yer alan kimi ifadelerin bu etkinliklere katılan milyonlarca vatandaşımızı incitebileceği ve yanlış algılamalara neden olabileceği endişesi taşıyorum.

Herkes birbirini anlamalı…

16 Nisan'da burada yayınlanan bir yazımda Ankara Tandoğan'da yapılan ve yüz binlerin katıldığı mitingle ilgili şunları yazmıştım:

“Bu mitinge katılanları kuru kalabalıklar olarak nitelemek ve hassasiyetlerini tamamen göz ardı etmek, insan denilen varlığı yeterince ciddiye almamak olur ki, bunun sağlıklı bir yaklaşım olacağını düşünmüyorum. O kalabalıkların arasında, kendi ideolojilerinin dışında hiçbir düşünceyi biran için de olsa dinleme zahmetinde bulunmayan, öteki düşünceye karşı tamamen hazımsız ve kapalı çok sayıda marjinal insan olabileceği varsayılsa bile, geride kalan diğer yüz binlerde oluşan güvensizliğin nedenleri göz ardı edilmemelidir. Başbakan Erdoğan'dan AK Parti'nin her bir üyesine kadar herkes, bu kitlelerde böylesine güvensizlik oluşturan unsurların neler olduğunu irdelemeli ve iletişim kanallarını gözden geçirmelidir. Türkiye'de toplumsal barışı tesis için böylesine bir özeleştiri herkesin üstüne vazifedir”

demiştim.

Başbakan Erdoğan'ın bu mitinge yönelik eleştirilerini ve yaklaşım biçimini başından beri tasvip etmedim.

Eğer o kitlenin hassasiyetlerini algıladığı ve herkese eşit mesafede olduğu mesajını verseydi, pazar günü İstanbul'da yapılan mitingdeki öfke bu kadar derin olmazdı.

Hatta mitingde atılan

“Ne şeriat ne darbe”

sloganları Baykal'ı bile o kadar rahatsız etmiş ki,

“Ben askeri göreve davet etmedim”

diye bir kanala açıklama gönderme gereği duymuş. Artık gelinen noktada tüm liderler otursun hallerine kına yaksın.

Vatandaş bile onlardan daha basiretli çıktı.

Kısacası ben, Genelkurmay bildirisinde Kutlu Doğum Etkinliklerinin dolaylı yoldan da olsa eleştirilmesini toplumu yeterince algılayamama sorununa bağladığım gibi, Başbakan Erdoğan'ın bu mitinglere yaklaşımını da toplumun belli kesimlerinin hassasiyetlerini yeteri ölçüde ciddiye almadığı gibi bir izlenim edindim. Her iki yaklaşımı da ülke açısından yararlı görmüyorum.

Görmek isteyene toplum çok güzel mesajlar veriyor…

Lütfen kulak veriniz…




Kullanıcı küçük betizi
cafersadık
Üye
Üye
 
İletiler: 198
Kayıt: Sal Mar 20, 2007 20:22

İletigönderen Çetin Taş » Pzr May 06, 2007 17:22

Cafersadık,emek harcamış buraya bu uzun yazıyı koymuşsun,sağol.Ama şeriatçıların çok sevdiği takiyye yapılmıştır bu KUTLU DOĞUM HAFTASI çerçevesinde.Bu hafta daha önceleri,yani birkaç sene önceye kadar bu şekilde kutlanmıyordu.Üstelik aksine dinciler(dindarlar demiyorum)kızarlardı Hristiyan özentisi kutlamalara,yılbaşı kutlamalarına bile.Şimdi ne oldu da KUTLU DOĞUM HAFTASI etkinliklerini hem de 7'den 70'e insanların katılımı ile düzenlemeye başladılar?Bu meselenin birinci yönü.İkincisi de LAİKLİK kavramı aslında son derece net ve anlaşılabilir bir kavram iken 23 Nisan ve ondan 1 gün önce KUTLU DOĞUM HAFTASI etkinlikleri çerçevesinde abuk subuk törenler yapılması,ondan sonra da yazıdaki profesör gibilerin çıkıpta,"biliyormusunuz neden o tarihte kutlandı?"gibilerinden karşıdaki insanları enayi yerine koyan açıklamaları tamamen takiyyedir.Genel Kurmay bir açıklama yaparken 3 gün düşünür,boşuna yapmaz.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen MedceziR » Pzr May 06, 2007 17:29

Çok güzel bi yazıcafersadık, sağolasın.

Çetin abi, 23 Nisan'a denk geliyor diye kutlu doğum haftasını yapmayalım mı yani.

Çetin abi lafım sana değil ama dinle ilgili en ufak bişey olunca hemen takiyye yapıldı, laiklik elden gidiyor diye söylemlere başlanıyor. Ben bunlara çok sinirleniyorum. Ülkemizde seve seve dinimizi yaşayamayacaz mı ya, bazıları gibi gidelim ABD'de mi yaşayalım yani.
Ben her zaman bu ülkede laiklik sadece müslümanlara uygulanıyor dediğim zamanda millet bana kızıyor.

Bu konuda kesinlikle haksız olduğumu düşünmüyorum.

Haksızsam söyleyin. . .
Resim

"Vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal varki ecnebilerin nasihatlarıyla ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin!
Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir..."


Söylesem tesiri yok
Sussam gönül razı değil...
Kullanıcı küçük betizi
MedceziR
Üye
Üye
 
İletiler: 1763
Kayıt: Pzr Nis 08, 2007 15:54
Konum: Yiğidin Harman Olduğu Yerden...

İletigönderen |Kuralsız| » Pzr May 06, 2007 17:39

MedceziR yazdı: Çetin abi, 23 Nisan'a denk geliyor diye kutlu doğum haftasını yapmayalım mı yani.

Ülkemizde seve seve dinimizi yaşayamayacaz mı ya, bazıları gibi gidelim ABD'de mi yaşayalım yani.
Ben her zaman bu ülkede laiklik sadece müslümanlara uygulanıyor dediğim zamanda millet bana kızıyor.

Bu konuda kesinlikle haksız olduğumu düşünmüyorum.

Haksızsam söyleyin. . .


:artis:


Din tüccarları yüzünden ''Dindar Müslüman Kesim'' yani Türk Milleti'nin büyük bir kısmı zan altında bırakılmıştır.

Ama şunu da unutmamaklazım, dindar kesim Tücarların peşinden gittiği sürece bu böyle devam eder...



Cafer sadık yazıyı paylaştığın için tşk.
''Hayattaki yegane üstünlüğüm Türk doğmaktır! Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin."
Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk

Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Türklüğün Yüce Başbuğu ATATÜRK
Kullanıcı küçük betizi
|Kuralsız|
Üye
Üye
 
İletiler: 2244
Kayıt: Pzr Şub 25, 2007 13:25
Konum: Gecenin Kıyısından Karanlığın Tam Ortasından |K@yse®ciyes|

İletigönderen MedceziR » Pzr May 06, 2007 17:44

Efsane_38 yazdı:Ama şunu da unutmamaklazım, dindar kesim Tücarların peşinden gittiği sürece bu böyle devam eder...

Burda maalesef haklsın, sana katılmamak mümkün değil. . .
Resim

"Vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal varki ecnebilerin nasihatlarıyla ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin!
Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir..."


Söylesem tesiri yok
Sussam gönül razı değil...
Kullanıcı küçük betizi
MedceziR
Üye
Üye
 
İletiler: 1763
Kayıt: Pzr Nis 08, 2007 15:54
Konum: Yiğidin Harman Olduğu Yerden...

İletigönderen Çetin Taş » Pzr May 06, 2007 18:32

Medcezir kardeşim,elbette ki isteyen istediği kutlamayı yapacak.Ama bu sefer 23 Nisan'a denk gelen bu kutlamalar Türkiye'nin dört bir yanında 7 yaşında,8 yaşında,en fazla 12 yaşında kız çocuklarına çağdışı kılıklar kıyafetler giydirilerek yapılırsa ben veya benim gibi düşünenler nasıl bu kutlamalarda art niyet aramayalım?Yoksa elbette ki KUTLU DOĞUM HAFTASI da kutlanacak,23 Nisan'da,Yılbaşı da.Laiklik zaten bunu savunmuyor mu?
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen cafersadık » Sal May 08, 2007 12:31

çağdışı kılıklar kıyafetler

:roll:
Kullanıcı küçük betizi
cafersadık
Üye
Üye
 
İletiler: 198
Kayıt: Sal Mar 20, 2007 20:22

İletigönderen Çetin Taş » Sal May 08, 2007 19:03

Cafersadık,7-8 yaşında kız çocuklarına baştan aşağı türbanlar,pardüsöler,entariler giydirilmiş.İzledik bunları televizyonlardan.Dünyada çağdaş çocuk kıyafetleri bunlar değil herhalde?Bunda anlamayacak,garipseyecek ne var canım kardeşim?
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen Berco » Çrş May 09, 2007 0:08

M.Kemal Atatürk'ün onu büyüten bana göre iki önemli özelliği vardır:

1-Kurtuluş Savaşı'na önderliği

2-Şeriat denen beladan ülkeyi kurtarması

Kurtuluş Savaşı sırasında iki farklı şeyhülislam birbiriyle alakasız iki yorumda bulunuyordu.Birisine göre Kurtuluş Savaşı'na katılanlar kafir diğerine göre mümindi.Bir taraf İstanbul'un bir taraf Ankara'nın görüşlerinin yansımasıydı.İş o kerteye vardı ki bazı gerizekalılar Yunan Ordusu'na "Hilafet Ordusu" bile dedi.

Hele çağımızda din baronları, büyük egemen güçlerin izni dışında hiçbir halt yiyemezler.Vatikan'ın bankası olduğunu düşünürsek bizim Diyanet'in Mortgage'e izin verdiğini görürsek(bir kereliğine birşey olmaz diyorlar!Turgut Özal hesabı!Allah'ın kurallarını bir kere delsek ne olur?!) bu martavallara karnımız tok.

Şeriatın ne kadar izi varsa Atatürk söküp atmaya çalıştı.Türkçe ezan,Kuran'ın Türkçeleştirilmesi vs...

Ama maalesef bizim milletimiz sırf "müslüman" diye N.Erbakan'a ve RTE'ye oy veriyor.(Bunlar gözümle gördüklerimdir.)

Benim Kutlu Doğum vs. ile derdim yok,fakat bu din düşüncesi özellikle Türklerin "yobaz Sünni" kısmı,Kürtlerin "yobaz Şafii" kısmında inanılmaz berbat durumda....Neler görmedim ki?

Kız çocuğu okursa namusuna leke gelirmiş...

Köpeğe dokunursan bilmem ne olurmuş...

Kadınlarla perde arkasından konuşacakmışsın.

Evde misafir erkek olursa kadın çıkamazmış.

vs...

Bunlar bizzat yaşadıklarımdır.Okuduklarımı yazmıyorum bile...

Bunları savunan imam vs. kim olursa olsun ona en içten "hstrlarımı" sunuyorum.

Bir kurtulamadık...

Atatürk ki o ulus-devlet kurmak için ölesiye çalışıyordu.Diyordu ki:

Türk’ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi.. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah'a kendi lisanında değil Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyyet karşısında Türk Milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler. (Medeni Bilgiler)

En son olarakta:

Ben, manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü müşkülât önünde, belki gâyelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle dönüyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telâkkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur.

M.K.Atatürk
Kullanıcı küçük betizi
Berco
Üye
Üye
 
İletiler: 166
Kayıt: Pzt Şub 26, 2007 21:37

İletigönderen MedceziR » Çrş May 09, 2007 12:46

Berco yazdı:Atatürk ki o ulus-devlet kurmak için ölesiye çalışıyordu.Diyordu ki:

Türk’ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi.. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah'a kendi lisanında değil Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyyet karşısında Türk Milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler. (Medeni Bilgiler)

En son olarakta:

Ben, manevî miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevî mirasım, ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü müşkülât önünde, belki gâyelere tamamen eremediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Zaman süratle dönüyor, milletlerin, cemiyetlerin, fertlerin saadet ve bedbahtlık telâkkileri bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve ilmin gelişimini inkâr etmek olur.

M.K.Atatürk

Berco, bunları Atatürk mü söylemiş :roll:
Resim

"Vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki hangi istiklal varki ecnebilerin nasihatlarıyla ecnebilerin planlarıyla yükselebilsin!
Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir..."


Söylesem tesiri yok
Sussam gönül razı değil...
Kullanıcı küçük betizi
MedceziR
Üye
Üye
 
İletiler: 1763
Kayıt: Pzr Nis 08, 2007 15:54
Konum: Yiğidin Harman Olduğu Yerden...

İletigönderen Berco » Çrş May 09, 2007 21:41

MedceziR, Yok kafamdan uydurdum kardeşim. :)

1.paragrafta kitabın ismini verdim,2.cisi ise çok fazla kullanılan- özellikle A.N.Sezer tarafından- bir paragraftır tabii dil olarak daha sadeleştirilmiş haliyle...

Selamlar...
Kullanıcı küçük betizi
Berco
Üye
Üye
 
İletiler: 166
Kayıt: Pzt Şub 26, 2007 21:37

İletigönderen AlpereN » Çrş May 09, 2007 22:03

MedceziR, kardeş Atatürkü anlamak çok zor bir çok dindar gibi sözleri var bide islam karşıtı gibiymiş gibi sözleri var o yüzden biz Atatürkü severken islamı karıştırmayım seversek daha iyi olur yoksa boşuna beyin yorarız Atatürk müslümansa kendine değilse kendine bu haber ilede yorumum şu hiçbir zaman 23 nisanda kutlanmayan kutlu doğum haftası bu sene 23 nisanda kutlanıyor küçük kızlar ilke kezde ilahi söylemiyor adamların zihniyeti belli açık cumhuriyet düşmanlığı insanların dini duygularını kullanarak milli bayramları yok etmeye çalışıyolar ben buna karşıyım tmm kutlu doğum haftasını hep beraber kutlayalım Hz.Peygamberin(s.a.v) doğum günü bundan güzel hangi gün olabilirki ama bunu yaptıran zihniyet kötü işte
Kullanıcı küçük betizi
AlpereN
Üye
Üye
 
İletiler: 628
Kayıt: Pzr Nis 22, 2007 22:57

İletigönderen Çetin Taş » Çrş May 09, 2007 22:24

Berco,provokatif hareketlerinle derdinin tartışmak değil ortalığı karıştırmak olduğu anlaşıldı.

Evet,Atatürk bu sözleri söylemiştir.Alperen'in dediği gibi onun dini inancı ya da inançsızlığı bizi ilgilendirmez.O laik Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusudur.Bu ülkeyi uçurumun eşiğinden çekip alandır.Ümmetleştirilmiş insan yığınlarını milletleştirmiştir(Berco,bak sen bu kısmını sevmeyeceksin).Şeriat karanlığından,200-300 sene dünyanın gerisinde kalmış olmaktan Türkiye'yi kurtarmıştır.DEVRİM yapmıştır hem de en büyük devrimi yapmıştır.Hiçbir sınıfı olmayan,eğitim düzeyi neredeyse sıfır olan,fakir insanlarla,40 sendir savaştan yorgun düşmüş insanlarla yapmıştır ne yaptıysa.Hangi devrim onun koşullarında gerçekleşmiştir?Fransız Devrimimi?Rus Devrimimi?
Dolayısıyla Atatürk'ün dine duyduğu saygıdan en ufak bir şüphe duymamak insanlarımızın hepsine yetmelidir.Atatürk'ün söylediği her sözün elbette ki bir anlamı vardır Alperen,hiçbirisi boş değildir.O her türlü meseleye her türlü dogmalardan arındırılmış bir zihinle yaklaşır.LAİKLİK ilkesinin Türk Devrimi için hayati önemi de bundan kaynaklıdır.
Atatürk bu ülkenin ve bu milletin kurtarıcısıdır ve bu ülkedeki tüm dinliler,dinsizler onun sayesinde özgürce ibadetlerini yapıyorlar veya yapmıyorlar(dinsizler için).Bu kadarını bilmek ve böyle kabul etmek her türlü kafa karışıklığını engeller.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen Berco » Çrş May 09, 2007 22:54

Çetin Taş,

Atatürk zaten devrimcidir.Bununla konunun ne alakası var?

Atatürk'ün devrimleriyle Rus Devrimi'ni kıyaslayamazsın.Alakasız örnekler...Birisi demokratik devrim amacı taşıyor,diğeri sosyalist devrim amacı.Ayrıca Rusya 1.Dünya Savaşı'ndan bitap düşmüş ve açlıktan kıvranıyordu.Kemikten un yapıyorlardı.Kaç insan kıtlıktan öldü,haberin var mı?Zannetmiyorum.

"Hiçbir sınıfı olmayan" lafına sadece gülüp geçerim.Türkiye'de hakim olan köylülüktü ve az sayıda işçiydi.Hiç mi duymadın kardeşim Takrir-i Sükunları Amele Teali Cemiyeti'ni?1 Mayıs'ın yasaklanmasını?Zamanın gazetelerinden derlenmiş grevleri?Grevlerin bastırılmasını?Heralde bunlar sınıfsız insanlardı. :) Ama bunlarda çok fazla aşırı yanlış birşey yok,tarihi zamanıyla değerlendirmek gerekiyor.Türkiye demokratik devrim yolunu kendine çizdi.Ama senin abesle iştigal sözlerin hiçbir şeyi açıklamıyor daha beter çorba ediyor.

Atatürk'ün dini beni alakadar etmez,hiçkimsenin dininin etmediği gibi...Ama görüşleri çok önemlidir,provokasyonla alakası yok verdiğim 1.paragraf tamamen şu dediğini açıklıyor:"Ümmetleştirilmiş insan yığınlarını milletleştirmiştir."

2.paragrafı zaten her yerde okursun...

Her yazdığıma muhalefet etmek zorunda hissediyosun heralde kendini,gerek yok bence,kasma o kadar kendini,beni katmadan kendi yorumunu yapabilirsin.
Kullanıcı küçük betizi
Berco
Üye
Üye
 
İletiler: 166
Kayıt: Pzt Şub 26, 2007 21:37

İletigönderen Çetin Taş » Prş May 10, 2007 19:12

Berco,sen hep kızıyorsun bu lafıma ama hep de ettiriyorsun yahu!Halen daha gidiş yolundasın ve ben çoktan o yolu gidip döndüm. :mrgreen:
-Sen Türkiye'deki köyulüyü-işçiyi "sınıf"olarak mı kabul ediyorsun?
-Sen 3,5 işçinin grevini GREV sayıyorsun fakat Rusların daha 1800lü yıllarda yaptıkları emek mücadelesi ile bunu karşılaştıracaksın?
-Sen Anadolu'nun yaşadığı açlık ve sefaleti Ruslarınki ile mi karşılaştırıyorsun?
Bir yerlerden Çanakkale'deki askerlerin günlük yemek listesini bul,oku,birşeyler öğren bildiğin basmakalıplığın dışına çıkmayı dene.
-Bırak şu elin adamının açlığını,devrimini,solunu da kendi ülkene gel aslanım,ayakların yere değsin.
-Burası bir tartışma forumu.Ve sen her seferinde haddini aşan(elbette ki bana göre)laflar edersen ben de her seferinde senin deyiminle sana muhalefet edeceğim.Varsa fikrin sen de aynen diğer arkadaşların yaptığı gibi yazarsın(ki zaten bunu sıklıkla yapıyorsun),ben de okurum,faydalanacak bir şey varsa faydalanırım.Sana bir gıcıklığım yok,başka arkadaşlarla da aynı şekilde tartışıyorum burada.
-Atatürk konusunda yazdıklarına yanlış demedim ama kesinlikle maksatlı olarak yazdığına inanıyorum.

-Kendimi kastığım falan yok,terbiyesizliğin lüzumu yok.

Takrir-i Sükun Kanunu'nun 1. Maddesi: "İrtica ve isyana ve memleketin nizam-ı içtimaisi (toplumsal düzen) ve huzur ve sükûnu ve emniyet ve asayişini ihlale bais (bozmaya yönelik) bilumum teşkilât ve tahrikat ve teşvikat ve neşriyatı ( örgütlenmeleri, kışkırtmaları, yüreklendirmeleri ve yayınları), hükümet reisi cumhurun tasdikiyle ve re'sen ve idareten man'e mezundur (kendi başına yasaklamaya yetkilidir). İş bu ef'al erbabını (bu eylemleri işleyenleri) hükümet İstiklâl Mahkemesi'ne tevdi edebilir."
Yapılan bir DEVRİM.Ve devrim her ne şart altında olursa olsun önce kendisini tamamlamayı hedefler,mevcut karışık ortamın kontrol altına alınması için gerekli olan bir kanun.

Amele Teali Cemiyeti'de tıpkı diğer sol örgütler gibi Takrir-i Sükun Kanunu çerçevesinde çok büyük baskılara uğradı.Bu doğru.Ama ben bir Kemalist olarak bunu doğal karşılıyorum.Senin bunu doğal karşılamaman da hem ideolojik yapın ve hem de Kemalist Devrim'e olan karşıtlığınla açıklanabilir.Tabi bunu da doğal karşılıyorum.Her devrim kendisi haricindeki siyasal süreçlere özellikle kuruluş aşamasında yaşam şansı vermez.Tüm devrimlerde benzer tarihi olaylar vardır.


İşçi sınıfı,köylü sınıfı varmış!!!
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

Sonraki

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

cron

x