İlginç ziyaretin düşündürdükleri
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan, birlikte yazar Nuri Pakdil'i evinde ziyaret etti. Bu ziyaret, kendileri hangi amaçla yapmış olurlarsa olsunlar, Nuri Pakdil'in siyasi tavırlarını onaylamak anlamında topluma verilmiş bir mesaj gibi algılanmaz mı? Ziyaretçilerin makamları, topluma bu tür siyasi mesajlar vermek için doğru makamlar değildir. Zamanlama da ilginçtir. Türkiye, Anayasaya aykırı olan bir paketle rejim değişikliğine sürüklenirken, referandum tarihi de TBMM'nin ve Türkiye'nin kuruluş tarihi olan 23 Nisan'a denk getirmek için geciktirilirken böyle bir ziyareti hayra yormak mümkün mü?
* * *
Peki Pakdil'in siyasi tavrı nedir?
Pakdil, Habertürk gazetesinde yaptığı açıklamada 1923'teki cumhuriyetin ilanını "değerlerimizden kopma dönemi" olarak nitelendirmişti.
1923'ü değerlerimizden kopma dönemi olarak görmüyorlarsa ziyaretçilerin ne işleri vardır böyle bir zatın evinde? Bu durumu, kamuoyuna açıklamak zorundadırlar.
Nuri Pakdil, kendi zihninde Atatürk'ün karşısına Hz. Muhammed'i yerleştirerek "Bizim tek ulu önderimiz vardır, o da Hz. Muhammed'dir!" demiş bir kişidir.
Muhabirin "Atatürk'e karşı mısınız yani?" sorusuna "kimden yana olduğumu vurguladım" yine "Anti-Firavunist derken de onu mu kastediyorsunuz?" sorusuna "Beni okuyanlar, tanıyanlar kimi kastettiğimi bilirler" cevap vermiştir.
Hz. Muhammed döneminden Atatürk'e benzetecek bir kötü kişi denk getirememiş, bunun için Hz. Musa döneminden Firavun'u seçmiştir!
Oysa Türk Milleti'ne Atatürk gibi bir lider Allah tarafından hediye edilmemiş olsaydı, Hz. Muhammed'in getirdiği din, Anadolu topraklarında boğulmuş ve tarih sahnesinden kalkmış olacaktı!
Elbette dinin sahibi Allah'tır ve kendi dinini peygamberiyle aynı isim verilmiş ve sonradan Atatürk olacak bir insanı Türk Milleti'ne başkomutan yaparak korumuştur.
* * *
Atatürk'ün tekke ve zaviyeleri kaldırmış olması, Türkiye'yi şeyhler, dervişler, müritler, seyitler, çelebiler, dedeler, babalar ülkesi olmaktan çıkarıp medeniyet tarikatına sokmaya çalışmasını çarpıtarak, onu din karşıtı görmek veya göstermek cahilliğin sonucu değilse bir kastın ürünüdür.
Nasıl bir kasıt?
Mesela Sinan Meydan yazıyor: Alman asıllı Ortadoğu uzmanı Kurt Ziemke, 1930 yılında "Die Neu Türkei" (Yeni Türkiye) adında bir kitap yayımlamıştır. Bu kitapta Almanya'nın Türkiye'ye yönelik uygulaması gereken politika ve stratejisi anlatılmaktadır. Bu strateji ve politikalara göre, "İngilizler Musul'da hedeflerine ulaşmak için bir yandan Türkiye'deki ayrılıkçı hareketlere destek verirken bir yandan Kemalist akımın yayılmasını engelleyecek önlemlere başvurmuşlardır. Yapılması gereken Kemalist Cumhuriyetin hem din düşmanı, hem de Kürt düşmanı olduğu temasını ortaya atıp işlemektir."
Yoksa vergiden ve askerlikten kaçmak için sığınılan uyuşturucu kullanılan tekkelerin kapatılmasına Mehmet Akif de şiirleriyle destek vermiştir.
* * *
Batı açısından asıl mesele şudur ki, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti, İslam'ın kurtarıcısı olmuştur. Suat İlhan'ın tespitlerine göre "Atatürk devriminden yani 1920'den önce, bugün Batı dediğimiz medeniyetin elindeki topraklar, 25.5 milyon mil kare idi. 1993'te bu rakam 12.7 milyon mil kareye, yani yarısına düşmüştür. İslam dünyası ise 1920'de 1.8 milyon mil kare üzerinde egemenlik sahibiydi. 1993'te İslam dünyasının sahip olduğu topraklar 11 milyon mil kareye yükselmiştir."
İslâm dünyasını ayağa kaldıran güç, Atatürk modelidir.
Bu sebeple dincileri kullanarak Atatürk'ü de Türkiye Cumhuriyeti'ni de İslâm dinini de yıkmak istiyorlar.
Böyle bir zamanda, ziyaret edilecek başka bir yazar mı bulunamadı?
Arslan BULUT, 31 Ocak 2017
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr