İman Bilgi

İman Bilgi

İletigönderen Kuvayi Milliyeci » Çrş Eyl 28, 2011 14:35

Kur’an’da iman edilmesi gereken 5 husus vardır. Allah’a iman, kitaplara iman, peygamberlere iman, meleklere iman, ahiret gününe iman.

İman nedir?

İman, en kısa tanımı ile ikna olma emin olma durumudur. Bu ikna olma emin olma durumunu bir örnekle daha somut hale getirelim. Elimize bir çakmak aldığımızı varsayalım. Beş duyumuzla algıladığımız çakmağın rengi, yapıldığı madde, şekli bilgidir. Çakmağı yaktığımızda ateş çıkar ve “çakmağın içinde gaz var” deriz. Gazı görmeyiz beş duyumuzla algılamayız ama ateşe yani delile bakarak çakmağın içinde gaz olduğuna ikna oluruz bundan emin oluruz. İşte bu ikna olma emin olma durumudur iman. Ya da bir mahkemede olduğumuzu düşünelim. Tanık A Ayşe’yi Hüseyin’in öldürdüğünü görmüştür. Yani Ayşe’yi Hüsseyin’in öldürdüğünü bilmektedir. Gördüklerini hakime anlatır. Hakim olayı görmemiştir. Tanık A’nın anlattıklarına ve dosya içeriğine bakarak Ayşe’yi Hüseyin’in öldürdüğüne ikna olur, emin olur ve buna göre karar verir. İşte insanın doğayı, ağaçları, kuşları kısaca yaratılanları inceleyerek yani delilleri akla vurarak bunları bir yaratan olduğuna ikna olma, emin olma durumu Allah’a imandır. Buradan yola çıkarak bilgi sahibi olmadan iman olmayacağını söylemek doğrudur ancak bu her zaman doğru değildir. Çünkü her bilgi sahibi iman sahibi değildir. Matematik, fizik, kimya profesörü olup imanı olmayan insanlar, ateist insanlar vardır. Bilginin yanında Allah ile kul arasında dua ile kurulacak bir köprüye de ihtiyaç vardır. Samimi ve içten dualar insanın iman sahibi olmasını aklı selim hareket etmesini sağlayacaktır. Bu anlamda imanın Allah ile kul arasında bir çeşit akitleşme ile ortaya çıktığını söyleyebiliriz.

Ve Allah, selâm yurduna çağırıyor ve O, dilediği/dileyen kimseye kılavuz olur. (Yunus, 25)

…De ki: “Doğu ve batı yalnız Allah'ındır. O, dilediği/dileyen kimseyi dosdoğru yola kılavuzlar. (Bakara, 142)

…Ve Allah, dilediği kimseyi/dileyen kimseyi dosdoğru yola kılavuzlar. (Bakara, 213)

Ve işte Biz, onu [Kur’ân'ı] böylece, apaçık âyetler hâlinde indirdik. Ve şüphesiz Allah dilediği kimselere/dileyen kimseleri hidâyet eder. (Hacc, 16)

Yukarıda verdiğimiz ayetlerden çok daha fazlası Kur’an’da mevcuttur. Bu ayetlerde dikkat edilecek husus, “dilediği/dileyen kimseler” ifadesidir. Bu ifadeler Allah’ın doğru yola kılavuzlamasının Allah ile kul arasında bir çeşit akitleşme ile oluştuğunu, samimi, içten ve art niyetsiz duların Allah tarafından kabul gördüğü anlamlarına gelmektedir.

Bu durumda iman konusunu, dua ile Allah ile kul arasındaki bir çeşit akitleşme ve akıl süzgecinden geçirilen bilgi olarak belirledik.
Kur’an’da belirtilen beş iman konusu dışında bir şeye iman edilir mi? Hayır iman edilemez. Bu beş iman konusu tahdidir yani sayılıdır. Bu iman konuları dışında kalan herşey bilginin konusudur.

Kur’an’da belirtilen beş iman konusu dışında bir şeye inanmak ne anlama gelir? Bunlar dışında bir şeye inanmak bilgi konusuna giren bir şeye inanmak anlamı taşır ki bu da zanndır/sanıdır. Yani bilginin konusuna giren bir şeye araştırılmadan, inceleme yapmadan, artılar eksiler hesaplanmadan kısaca akıl işletilmeden inanılır ise bu zannetmek olur sanmak olur.

Günlük hayatta çoğu kez kullandığımız “inanıyorum” kelimesi aslında zannetmektir.

Ve hiç bilmediğin bir şeyin ardına düşme!.. (İsra, 36)


“Hiç bilmediğin şeyin ardına düşme demek”, bilgiyle bilmeden “inanma” yoksa zannetmiş olursun demektir.

Bir örnek verelim; Birisi bize, susadığımız bir anda “şu dağın ardında bir dere var” diyerek yalan söylese, bizde buna inansak ve su içmek için 2 kilometrelik dağı aşsak ama dağın arkasına ulaştığımızda dere olmadığını görsek. Bu durumda o kişinin bizi kandırdığını bizim de zannetmiş olduğumuzu anlarız. Bilmeden yani dereyi görmeden önce inanırız, ama dereyi görüp öğrendikten sonra zannetmiş olduğumuz ortaya çıkar. O sebeple bilgi olmadan, bilmeden Kur’an’da sayılı 5 iman konusu dışında birşeyin ardına düşülmez.

…De ki: “Yanınızda bize çıkarabileceğiniz bir bilgi mi var? Siz, sadece zanna uyuyorsunuz ve siz sadece saçmalıyorsunuz.” (Enam, 148)


Şölen Can Evin
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. Mustafa Kemal Atatürk
Kullanıcı küçük betizi
Kuvayi Milliyeci
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 200
Kayıt: Pzt Haz 21, 2010 2:20

Şu dizine dön: Kuvayi Milliyeci

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x