‘İman Savaşçıları’ nasıl Haçlı tetikçisi oldular?

1980’li yıllar, ‘iman savaşçılarının’ altın yıllarıdır. Farklı etiketler altında boy gösteren ‘iman savaşçılarının’ geleneksel bilgi kaynağı İbn Teymiye (V. 1328), çağdaş bilgi kaynakları ise Seyyid Kutup ve Mevdûdi idi. İbn Teymiye, Sünni Ekol’ün Selefiyye damarını temsil eden önemli bir bilgindir. Bilindiği üzere Selefiyye akımı, ‘İslâm’ın erken dönemini’ ideal model görür ve onu gerçekleştirmek ister. İslam anlayışını dini ifadelerin birebir yorumu üzerine inşa eder. Selefiyye akımını, sistem haline getiren bilginlerden birisi İbn Teymiye’dir. Yaşadığı tarihi dönem ise hem tarihi hem de fikri açıdan kriz dönemidir.

Vahdet-i Vücut anlayışı bu dönemin en yaygın görüşüdür. Belirtilen anlayışa göre iyi ile kötü arasında fark yoktur. Savaş, barış aynı şeydir. Zalime teslim olmakla direnmek aynı şeydir. Aracıların, kâhinlerin ve ruhanilerin putlaştırıldığı bir dönemdir. İslâm coğrafyası, Haçlı saldırıyı daha yeni savuşturmuştur. Moğollar ise çekirge sürüleri gibi her şeyi yakıp yıkmaya başlamıştır. Böyle bir ortamda İbn Teymiye, saldırılara karşı direnmenin Allah’ın emri olduğunu söylemiştir. Hiçbir İslâm bilgini masum insanlara saldırmayı caiz görmemiştir. İbn Teymiye’ye böyle bir şey isnat etmek iftiradır. O dönemin güç aygıtlarını eleştirdiği için hayatının önemli bir kısmını hapishanede geçirmiş ve zindanda ölmüştür. Allah rahmet eylesin.

Bir akademisyen olarak İslâm’ın Selefiyye yorumuna hiç sıcak bakmadım. Fakat ülkemizde İslâm üzerinden siyaset yapan kesimin temel bilgi kaynaklarından birisinin İbn Teymiye olduğunu bu işle uzaktan yakından ilgilenen herkes bilir. Ömürlerini böyle bir söylemle geçirmiş insanların, İbn Teymiye’yi ve cihat anlayışını masaya yatırmaları ve bunu İngiltere ile birlikte yapmaları dönüşümün boyutunu ve yönünü göstermesi açısından önemlidir.

Neden İbn Teymiye ve neden cihat fetvası? (I) Batı ülkeleri İslâm coğrafyasında Batı karşıtı söylemin ve direnişin nedeni olarak İbn Teymiye’yi gösterdiği için. Batılı aydınlar, ömrünün önemli bir kısmını hapishanede geçirmesini gerekçe yaparak hakaret ediyor, hatta manyaklıkla suçluyorlar. (II) Haçlı saldırı ve Moğol vahşetine karşı duruş sergilediği için. İbn Teymiye üzerinden yeni Haçlı saldırısına ve onun tetikçilerine karşı tavır geliştiren insanlara ve kesimlere korku salıyorlar. (III) Çekirge sürüleri gibi İslam dünyasını tahrip eden Moğolların rolünü üstlenenlerin önünü açmak için. Bu nedenle sömürgeciliğe karşı direnişin merkezi olan Türkiye’yi seçerek bütün çekirge sürülerine selam gönderiyorlar. (IV) Dönemin iktidarına, kâhinlere ve ruhanilere direndiği için. Hapishanede vefat eden bir şahsiyetin üzerinden mesaj vererek egemen güce ve ortaklarına karşı gelirseniz başınıza aynısı gelir, göndermesini yapıyorlar.

Dünyada yaşanan şiddetin nedenini İbn Teymiye’nin cihat anlayışına bağlamak komiktir. Eğer Artuklu Üniversitesi ve İngiliz misyon şefleri şiddetten rahatsızlar ise ABD ve İngiltere’nin Irak’ta, Afganistan’da ne aradıklarını sorup, cevabını versinler. Devlet Bahçeli’nin dediği gibi ‘İran’a saldırma ihtimalinin giderek yükseldiği bu dönemde’ böyle bir konunun neden gündeme taşındığını sayın rektör cevaplasın. Dünyadaki şiddetin nedeni üç beş sıra dışı grup olamaz. Terör örgütlerini dünyayı kontrol eden güçler üretir ve kullanır. Masum insanlara saldıranlar bu fabrikanın tetikçileridir. İşgale uğramış bir ülkede düşmana karşı direnmek Allah’ın emridir. Her Müslüman’ın üzerine farzdır. Bu emri inkâr eden ve tahrif eden dinden çıkar.

Diyalog numarası altında bu milletin manevi kodlarını bozanlar, haçlı işgali meşru görenler ‘iman savaşçılığı’ gösterisinden haçlı tetikçiliğine terfi etmişlerdir.

---

Nadim MACİT, YENİÇAĞ, 2 Nisan 2010