BATAN GEMİNİN MALLARI… KUZEY ORMANLARI
"Kuzey Ormanları Savunması" olarak ekibimiz, geçtiğimiz Pazar 12 Ocak 2014’te, Kuzey Köylerimize, Kuzey Marmara Otoyolu, 3.köprü, 3.havalimanı, Kanal İstanbul ve yeni kent gibi katliam ve yağma projelerine karşı bilinçlendirmek üzere ziyaretlerde bulundu. Odayeri, Ağaçlı, Akpınar ve Yeniköy gibi kuzey orman köylerimize giderek; muhtarlar ve köylülerle sohbet ettik. Kuzey Ormanlarımız ile beraber, köy halkının yaşam alanlarını da savunmak için, neler yapılabileceğini tartıştık.
İlk durağımız Odayeri Köyümüz oldu. Burada köylümüz 2B mağduru. Odayeri Köyü Muhtarımız Hıdır Şimşek, durumu şöyle izah etmekte: ‘Bu proje yüzünden sayısız ağaç kesildi. 3. Havalimanı bizi sıkıntıya soktu. Hayvancılık bitti, tarım bitti. Göletlerimizi doldurdular. Gariban insan bunlar. Bir kenarda, gecekonduda bir ekmekle yaşarız. Bizi burada yaşatmazlar. Köyden birinin 5 dönüm yerinin 2 dönümünü Orman ve Su İşleri aldı. Parasını vereceğiz, yer göstereceğiz dediler ama yapmadılar.’ İşte çaresizliklerini böyle anlatıyor muhtarımız.
İstanbul’un kuzeyinde, gözden ırak köşelerinde, sessiz sedasız bir kıyım yaşanmakta ve mağdur köylülerimiz seslerini duyuramamakta. Bir yandan yaşam alanları ile üretim alanları yok olmakta, diğer yandan gelecekte onları neyin beklediğini bilmemeleri , hepsini korkutmakta...
Bölgede, kuşaklardır var olmuş köylüler, kendi arazilerinde yapılmak istenenler konusunda, habersiz! Şimdiye kadar hiçbir resmi kurum veya kuruluş onları muhatap almamış, dertlerini dinlememiş, gelecek kaygılarını giderecek bir teminat vermemiş. Köylerin pek çok ortak derdi var. Bunların en çok öne çıkanı geçim derdi ve gelecek konusunda umutsuzluk.
Gezilen köylerin temel geçim kaynağı hayvancılık. Ancak, İstanbul’umuzun kuzeyinde dayatılan bu katil projeler, hayvancılığı, güzelim köy hayatını, masum doğayı ve onun sahiplerini yok etmekte... Ağaçlı Köyü Muhtarı Güngör Korkmaz da; ‘Köylünün yakacak odun istihkakı alındı ve ormanları koruma bahanesi ile otlamaya çıkardığımız hayvanlarımız için bizlere ceza kesilmekte,’ diyerek durumun ne derece endişe verici olduğunu, köylülerimizi nasıl çaresizleştirmeye çalıştıklarını gözler önüne seriyor.
Bu çaresizleştirme politikası da köylüyü tek bir seçeneğe mahkum etmekte; köyü, yok pahasına verilen kamulaştırma bedelleri karşılığında, terk etmek! Ve elbetteki, TOKİ’nin nerede yapılacağı belli olmayan, daracık dört duvar uydurma apartman dairelerine hapsedilmekten çok korkuyorlar!
Tüm yaşananların bir de ağır sosyolojik boyutları bulunmakta. Göktürk Köyü’nde olduğu gibi bir sosyal uçurumun yaşanmasını istemiyor diğer kuzey köyleri. Bu köyde tarlaların, bahçelerin müteahhitlere satılmasının ardından, yapılan yüksek duvarlar ardındaki lüks siteler ve villalar, köyün yerel halkı ile dışarıdan gelen insanlar arasında derin ve bir türlü kapatılamayan sosyal ayrışmayı meydana getirmişti. Ama gezdiğimiz köylerimiz bu durumun farkında. Kısaca, kendi topraklarında bir anda alt gelir grubu bir sınıf olmak istemiyorlar.. Duvarların arkasındaki lüks sitelere hizmetli olarak girmek istemiyorlar.
Akpınar Köyü Muhtarımız Ali Genç, bu değişimin ve etkilerinin farkında; olası bir kentsel dönüşüme karşı çıkıyor, ‘Bize istimlakle ilgili bir tebligat gelmedi. Ancak gelirse, tüm köylümüz, nereye gideriz, diye endişe ediyor, bir dönüşüm olacaksa “yerinde dönüşüm” olmalıdır,’ diyor.
Yeniköy’ümüz ise havalimanı projesinden en çok etkilenen yerleşimimiz. İstimlake ilişkin tebligatlar geçtiğimiz Aralık ayında ellerine ulaştı. Yok pahasına, dede yadigarı topraklarının kamulaştırılmak istenmesi, köylümüzü çileden çıkardı. Kendilerini adalete emanet ettiler! Ama içleri hiç huzurlu değil. Çünkü hukukun ülkemizde felç edildiğini çok iyi biliyorlar.
Yeniköy Muhtarımız Timur ÇEVİK, yaşananları, yaşanacakları ve dahi yaşatılmak istenenleri çok iyi analiz etmiş: “Akpınar’ın, Yeniköy’ün ormanına sen devlet olarak maki dersen; ben de bu ülkede orman yok derim. 91 milyon m2 alana havalimanı yapılması demek, köylünün elinden malının alınması demek. Atatürk Havalimanı 2 milyon m2. Bu iş, zamanla uydu kent olmayı tarif eder. Başbakana, Cumhurbaşkanına, TOKİ başkanına mektuplar yazdım. ‘Biz havalimanına karşı değiliz. Ama bu şekilde mağdur oluyoruz,’ diye yazdım. İnternet üzerinden de yazdım. İki satır cevap verdi hepsi, sanki bir ağızdan çıkmış gibi. Sadece, bir tanesi konu ile ilgili araştırma sonucu dönülecektir diye yazdı. Biz A4 kâğıdına talebimizi yazıp arkasına köylü olarak 980 imza topladık. Bu da her bir kişinin eşini çocuğunu katarsanız yaklaşık 2000 kişiye denk geldi. 22 Aralık’ta ölçüm ve sondaj için gelmişler. Gittim sordum. Ne izin belgeleri var ne de başka bir şey, girmişler izin almadan arazilerimize ölçüm yapıyorlar. Derhal jandarmayı çağırırım diyerek onları yerimizden çıkarttım. Adamların derdi ölçüm falan değil. Çok başka şeyler yatıyor bu işin içinde. Buradaki dertleri, o tarlaların altındaki kireçtaşını çıkarmak. Bu kireçtaşlarını havalimanı alanındaki göletlere dökmek ve göletlerdeki suyu emmesini sağlamak. Bizim, 1987/6 esas sayılı tapularımızla ilgili Bakan Şimşek’e kadar çıktım. Görüşemedim. Başka bir bürokrat bana tapuya git dedi. Bu eski 24-25 yıllık dava günümüze kadar sonuçlanmamış. Sonunda hakime hanıma gittim. ‘Yıllardır ekip biçtiğimiz tarlalarımıza, buralar ormandır diye karar aldınız. Halbuki bizim yerimiz buralar, neden?’dedim. ‘Bizi bu proje yüzünden çok sıkıştırıyorlar. Ne yapacağımızı biz de şaşırdık.’dedi. Yargı bağımsız değil, bu hukukla ne yapabiliriz? Köyün güzelliği bizim için paha biçilmez! Bizim düğünlerimiz burada hep beraber olur, cenazemiz burada beraber kalkar. Gelenek ve göreneklerimiz biz gidersek, biter!”
Son olarak 19 Ocak Pazar günü Yeniköy'e ve Ağaçlı’ya gittik. “ Yeniköy’de bir avukat vekalet topluyordu köylüden. Amacını gözlemledik, bize göre hedefi bolca vekalet toplamak, istimlak bedelini yükseltmek, sonra da %8 komisyonunu almak.... Kişi başı çok iyi para! Akıllı avukat! Yani Bizim gibi vatan millet Sakarya demiyor fikrimce. Araştırdım bu avukatı ben daha önceden. Göktürk'te bir sitede oturuyor. Size salı günü bu avukatın bilgilerini vereceğim. Belki bizden bir tanıdık çıkar! Bunun dışında en iyi muhtar bu köyün, bizle çok şeye var gözüküyor. Milli merkezi de iyi karşılayacağını düşünüyorum. Köylü ise içinde bölünmüş; akp'liler, sabır taşırmaya çalışıyor ve çok cahiller, saçmasapan konuşuyorlar, biri bana elli yıl önce nerde olduğumu sordu. Ben de daha doğmamıştım dedim:)) Dünya uzaya tatil düzenliyor biz hala cehaletle savaşıyoruz. Bu güzelim ülkenin kaderi hep bu mudur? Aklı başında olan Yeniköylüler sağolsun, umudumuz onlar…
Ağaçlı Köyü'nün Yukarı Ağaçlı Bölgesi ise, 3.Havalimanı sebebi ile acele kamulaştırma kapsamında. İnsanlar evlerimizi vermeyiz diyorlar. Desteğe ihtiyaçları var. Bu köyde mücadele edecek insanların irtibat numaralarını aldık. Desteğe gidersek hem kendimizi tanıtır hem de yalnız olmadıklarını gösteririz. Ama bunu bu hafta içi yapmalıyız. Acele kamulaştırma'ya karşı önümüzdeki cuma itiraz sürelerinin son günü. Diğer köylerle ortak eylem yapmaya çalışacaklar. Hafta içi belli olacak bu salı günü. Ne vahimdir ki; anlatılanlara göre jiplerle Mısırlı, Kuveytli çakallar köye gelmişler. Köylümüze; bizim, Türk Milleti'nin ata yadigârı, şuheda fışkıracak topraklarını işaret ederek, el işareti ile gösterip bozuk Türkçeleri ile “buraları biz alacak, biz de çok para, 1000 euro vermek…T0Kİ bize buraları verdi..' gibi laflar edip, gülüşüyorlarmış…
3. Köprü, 3. Havalimanı, Kanal İstanbul ve Yeni Şehir ismi verilen İstanbul’umuzun katliam projeleri, bir yandan Kuzey Ormanları’nı ve yaban hayatı yok ederken diğer yandan kuşaklardır burada yaşamını sürdüren köylüleri de topraklarını bırakıp gitmeye zorluyor. Karşılarında, hırs, daha çok para kazanma arzusu ve kibirden gözü dönmüş hükümet ile arazi rantiyecilerini gören ‘Kuzeyin Köyleri’, yanlarında ise kimseyi görememişler şimdiye kadar. Ama biz, Kuzey Ormanları Savunması olarak, köylerimizde şu mesajı vermeyi ihmal etmedik; “Yalnız değilsiniz Kuzey Köyleri Savunması sonuna kadar yanınızda!
Kuzey Ormanları Savunması, bu en haklı ve en masum mücadelede her zaman her yerde YANINIZDA!’
Ve tam, bizler yeni görüşmeler planlarken, dün 17 Ocak 2014’te Resmi
Gazetede, tüm bu köylerimiz ve sayılan birkaç köyümüzde, taşınmazların sanki savaş varmış, doğal afet varmış gibi yangından mal kaçırırcasına ACELE KAMULAŞTIRILMASI’na karar verilip, yayımlandı! Bizler de ‘ACELE SAVUNMA KARARI’ ALMALIYIZ. DOĞA VE VATANSEVERLER DESTEK VERİN BİZİ YALNIZ BIRAKMAYIN! BU EMSALSİZ GÜZEL DOĞA, VATAN VE İSTANBUL HEPİMİZİN…
KUZEY KÖYLERİ SAVUNMASI/YALNIZ DEĞİLSİNİZ KUZEY KÖYLERİ