'Tebrik ediyorum ama...'
Başını Ahmet İnsel, Baskın Oran gibi isimlerin çektiği 1915te Ermenilerin başına gelenler nedeniyle düzenlenen özür dileme kampanyasını Yalçın Küçük yorumladı. İşte Yalçın Küçükün ezber bozan açıklamaları:
İbranilerimizi Tebrik Ediyorum
Böyle bir kampanya yapmalarına çok sevindim. Kendilerini tebrik ediyorum. Benim söylediklerimi yapıyorlar. Bu imzacılar bana çok karşılar ancak benim söylediklerimden, tavsiyelerimden kurtulamıyorlar.
Ayrıntısına girerek kimseyi rahatsız etmek istemiyorum ancak benim görüşüm şudur: Ermenilere yapılanların çoğunu biz Türkler yapmadık. Bunlar içimizdeki İbrani asıllıların yaptıkları bir iştir. Daha detaylı olarak söyleyecek olursak Ermenilere karşı yapılan eylemlerin faili içimizdeki Sabetayistlerdir. Bu genel olarak son 150 yıldır Türkiyede bir Hristiyan, Yahudi savaşları olduğunu, biz Türklerin de bu savaşlarda sadece figüran olduğunu söylüyorum.
Daha önce size bahsetmiştim. Habertürkte Fatih Altaylının yönettiği benim de Murat Bardakçı ile beraber katılımcısı olduğum bir program vardı. Program 10 Kasım sabahının erken saatlerine kadar sürdü. Bu programdan sadece birkaç saat sonra, 10 Kasım sabahı, Brükselde Savunma Bakanı Vecdi Gönül, mübadele ve tehcir yapmasaydık milli bir devlet olamazdık demişti. Vecdi Gönül, hem Elenleri (bizim Rum dediklerimiz) dışarıya çıkartmanın hem de Ermenileri göçertmenin, bir millet yaratmak için gerekli olduğunu söylemiştir. Vecdi Gönül sadece birkaç saat sonra benim söylediklerimi teyit etmiştir.
Erivan da Benimle Aynı Görüşte
Yalnız eksik olan bir ayrıntı var. İbrani asıllılar bu olaylar yaşanırken çok önemli mevkilerdeydi. Bu tatsız olayları bunlar yaptılar. Bu söylediklerim Erivanda kabul görüyor. Erivanın resmi görüşüne göre de bu işleri Türkler değil, içerideki İbrani asıllılar yaptı. Söylediklerim çok yankı yarattı. Buna seviniyorum.
Şimdilerde benim çalışmalarımda adı geçen Ahmet İnsel, Baskın Oran ve Murat Belge bir özür kampanyası başlatmışlar. Söylediklerine göre bu kampanya sadece kendi aralarında olacak. Şimdi burada benim kendilerine söyleyeceğim şudur. Tebrik ederim. Çok iyi. Çünkü bunların üçü de İbrani asıllıdır.
Ahmet İnsel İbrani Asıllıdır
İlki Prof. Dr. Ahmet İnsel, benim Sabetayizm çalışmalarımdan çok endişelenmişti. Radikal Gazetesinde durdurun bu adamı demişti. Ben de o zaman kendisine cevap vermiştim.
Bizim çalışmalarımızda bir insan İbrani midir, değil midir? Sabetayist midir, değil midir? diye anlamak için çok çeşitli kriterlerimiz, yöntemlerimiz var. Ama en kesin olanı, ailesinin mezarları Karacaahmet ya da Bülbürderesinde mi? Biz önce buna bakarız.
İnsel ailesinin önemli fertleri, Bülbülderesindedir. Oraya sadece Sabetayistlerimizin gömüldüğü artık iki kere iki dört eder formülü kadar nettir. Demek ki bu imza kampanyasının elebaşlarından, birincisi Prof. Ahmet İnsel bir İbrani asıllıdır.
Oran İbranice Işık Demektir
İkincisi Baskın Oran. Ben Baskın Oran bir milletvekili adayı olduğu zaman bunları söyledim. Tekrar söylüyorum: Soyadı Oran, İbrani isim sözlüklerinde de olandır. Ordan gelir. Or ise İbranice ışık demektir. Adaylığı döneminde de söyledim. Amerikada meşhur dondurma markası Baskin vardır. Baskın Oran Sabetayisttir.
Belgenin Sabetayistliği Tartışılmaz
Üçüncü olarak Murat Belgeye gelirsek kendisinin Sabetayistliği son derece günceldir. Çünkü çok yakın bir zamanda, Hürriyet gazetesi kendisini ilgilendiren bir haber yaptı. Yakında Amerikada iflas eden Lechman Brothersın Türkiyede 1915lerde komutanlık yapmış Alman Liman Von Sanders ile akraba olduğunu söyledi. Liman Von Sandersin de Yahudi olduğunu ifade etti. Benim kitaplarımda da Geliboluda Çanakkalede bizim komutanımız olan, Liman Paşanun Yahudi olduğunu göstermiştim. Önümde ki kitaplarda da var. Hitlerin Yahudi generalleri diye bir kitapta onun adı verilir.
Dil bilgisinde her zaman söylerim ben, h harfleri genellikle söylenmez. Bu bizim dilimizde de çok yaygındır. Hastahane demeyiz, hastane deriz. Ahmet demeyiz, Amet deriz. Dolayısıyla biz Lehman demeyiz, Leman deriz. Leman hem İbranilerde isimdir, hem bizde isimdir. Bunu Almanlar i şeklinde söyler ve Liman der. Burada küçücük bir parantez açıyorum: Bunları dışarıdan değil, benden öğreneceksiniz. Tarihini bileceksiniz. Bunlar sadece benim kitaplarımda var.
Liman Paşa, Geliboluda, Çanakkalede komutanlık yaparken, arkasında bir yemekhane otomobili vardı. Sadece Yahudi yemekleri yerdi. Bunları yazmak lazım. Bizim tarihimizde, öve öve bitiremediğimiz Liman Paşanın aslında Lehman-Leman olan adı bizi neden ilgilendiriyor? Murat Belgenin, babası Burhan Asaftır. Halasının adı ise Leman Asaftır. Aile soyadları Asaftır. Asaf bizde de kullanılan ancak İbranilerde de kullanılan, hiç değişmeyen, aynı telaffuzla söylenen bir isimdir. Demek ki Leman adını da, Asaf adını da Yahudi isimler sözlüğünde buluyoruz.
Benim birçok çalışmamda ifade ettiğim bir şey daha var. Burhan Asafın Murat Belgenin annesinden önceki eşi Zsa Zsa Gabordur. Gabor ismi Yahudilikte çok dinsel bir isimdir. Murat Belge ile Mustafa Kemal Atatürk arasında, bir kıskançlık vardır. Murat Belgenin analığı olan Gabor : Kemal Paşa Hazretleri ile bir yerde buluşur ve çok yakın olurduk. diyor (Ancak ben buna inanmıyorum). Dolayısıyla Murat Belgenin Sabetayistliği ile ilgili hiç bir kuşkumuz yoktur.
Ben Buna Olumlu Bakıyorum
İmza kampanyasının elebaşı olan bu üç kişi İbrani asıllıdır. Bunda hiçbir kötülük yoktur. Bir insan İbrani asıllı olur. Bana da sabetayist dedi Hürriyet gazetesi. Olabilir dedim. Burada bir kötüleme yoktur. Ancak Ermenilerden yapılanlar için, biz Türklerin değil, Türkiyede bulunan İbrani asıllıların özür dilemesi lazımdı. Onlar da yaptılar.
Nitekim Ermenilerin resmi görüşü de budur. Ermeniler Türkiye aleyhine bir yürüyüş yaptıkları zaman, Türk bayrağındaki yıldızları Davut yıldızı gibi yaparlar. Benim kitaplarımda bunlar vardır. Dolayısıyla biz yapmadık, Türkiyede İbraniler yaptı. İleride yazacağım Savaşlar kitabımda bu daha net görülecektir.
İngiliz gizli belgeleri de, o zamanlarda Osmanlı yönetiminde İbranilerin hakim olduğunu söyler. İsrail de bu yönde görüşlerini değiştirmeye başlamıştır. Onlar da bu zamanın tarihine Erivan gibi bakıyorlar. Dolayısıyla bu önemli bir adımdır.Ben olumlu bakıyorum. Alınmalarına hiç bir neden yok. Onlar Türkiyede İbrani asıllıların yaptıkları işlerden dolayı, Ermenilerden özür dilemiş oluyorlar. Bu gayet açıktır. Ben de bu yaptıklarını kutluyorum.
Sorun AKist Olmalarında
Bunlar hem bunu yapıyorlar hem de militanlık ölçüsünde AKPyi destekliyorlar. Türkiyede Cumhuriyet düzenini savunanların hepsine karşı oluyorlar. Bunların bir kısmı Taraf gazetesindedir. Radikalden oraya geldiler. Tahminime göre Taraf gazetesi batarsa, tekrar eski yerlerine giderler. Dolayısıyla buradaki talihsizlik özür dilemelerinde değil, bu özür dileyenlerin elebaşlarının aynı zamanda İslamlaşmadan, Osmanlılaşmadan yana olmalarında AKPyi desteklemelerindedir.
Kaynak
Not: Bu yazıyı Odatv'de de buldum, hangisinin asıl kaynak olduğunu bilmiyorum.