İnanıyor Musunuz?

İnanıyor Musunuz?

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Çrş Ara 02, 2009 0:59

İNANIYOR MUSUNUZ?
Birliğimize bütünlüğümüze, yurdumuzun bölünmezliğine..
Ülkemizin bölgesinde ve giderek tüm dünyada saygınlığının artacağına..
Yunan, Ermeni, Irak ve Suriye’deki Kürt kardeșlerimizle dostluğumuzun pekișeceğine..
İran’la ișbirliğimizin artacağına..
Azerbaycan’la ișbölümü yapacağımıza..
Ülkemizdeki bölgelerarası dengesizliği en kısa sürede kaldıracağımıza..
Dıșborçlarımızı belli bir takvime bağlayıp her yıl biraz daha azaltacağımıza..
Okur-yazar oranımızı en yüksek düzeylere tırmandıracağımıza..
Gelir dağılımındaki dengesizliği düzelteceğimize..
Hukukun üstünlüğünü geçerli kılacağımıza..
Adaleti sağlayacak kurum ve kurulușlarımızın olacağına..
Mahkemelere güvenebileceğimize..
Kamuda görev yapacakların yeterlilik ilkesine göre atanmıș olacaklarına..
‘Nüfuz ve iltimas’ın hiçbir yerde kesinlikle geçerli olmayacağına..
Seçimlerin ‘seçim gibi’ yapılacağına..
Seçileceklerin her bakımdam güvenilir olabileceklerine..
Doğal kaynaklarımızın gereği gibi ișletilebileceğine..
Ulusumuzun alınterinin yabancılara peșkeș çekilmeyeceğine..
Avrupa devletleri, Rusya ve Çin ile eșit konumda bir devletimizin olacağına..
ABD’ye hiçbir konuda ‘bağımlı’ olmayacağımıza..
Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan ile ilișkilerimizi ‘ikili’ düzeyde yapabileceğimize..
KKTC ve Irak Türkmenistanı ile bütünleșebileceğimize..
Yüzümüzün gülebileceğine..
Anamızın ağlamayacağına..
Televizyoncularımızın yalan söylemeyeceğine..
Gazetecilerimizin yarım-yamalak bilgilerine aptalca yorumlar eklemeyeceğine..
‘Ulusal çıkar’ diye bir kavramın olduğuna.. Bunu savunmanın kutsal bir görev olduğuna.. Bu kutsal görevi yerine getirmenin hepimiz için devredilemez bir yükümlülük olduğuna..
Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen her kim olursa; ister cumhurbașkanı, ister bașbakan, ister bakan, ister bürokrat, ister teknokrat, ister yönetici ve isterse memur olsun ayağından Ulus meydanında asılacağına..
Doğru haber vermeyen televizyoncu ve gazetecelerin kulaklarının kesilerek yașamlarının geri kalanını ‘kulağıkesik’ olarak sürdüreceklerine..
Ve bunların ‘doğal yașamı koruma’ bağlamında korunabileceklerine..
Yurttașlarımızın biribirlerini sevip sayabileceklerine..
İnanıyor musunuz?
İkibinona beș kala bu sayılanlardan hiçbirine inanmak olanağı kalmamıș gibidir.
Daha da kötüsü bunları görebilecek göz kalmamıș gibidir.
Dediğiniz gibi olsun ve bu ‘ideolojik yazı’yı bana yabancı ajanlar yazdırmıș olsunlar.
Ve benim size kızmaya hakkımın olmadığını söyleyin.
Acımak hakkım da yok değil ya?
Ben de size doyasıya acıyorum.
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1635
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Re: İnanıyor Musunuz?

İletigönderen cumhuriyet_fedaisi » Çrş Ara 02, 2009 4:10

Evet inaniyorum. Turk Milletini muazzam bir gelecek bekliyor. Buna en ictenlikle inaniyorum. Zaman sizlanma, aglama zamani degildir. Elbette bu siyasi irade!!! gun olacak gidecektir/gonderilecektir. Tanridan baska hickimsenin Turke kefen bicemeyecegini dunya tekrar sahit olacaktir. Unutmayin, en karanlik an, gunesin dogmasindan hemen onceki andir.
Başı dik Devlet, onurlu Millet.
Kullanıcı küçük betizi
cumhuriyet_fedaisi
Üye
Üye
 
İletiler: 27
Kayıt: Pzt Kas 02, 2009 1:17

Re: İnanıyor Musunuz?

İletigönderen tambagimsiz » Çrş Ara 02, 2009 4:40

Umuyorum
VATAN SEVGISI ONA HIZMETLE OLCULUR
Kullanıcı küçük betizi
tambagimsiz
Üye
Üye
 
İletiler: 24
Kayıt: Çrş Nis 22, 2009 5:31

Re: İnanıyor Musunuz?

İletigönderen Deli Haydar » Çrş Ara 02, 2009 10:10

Güneşin doğuşuna en yakın olan son karanlığı yaşıyoruz bence.

Sonsuz aydınlık öncesi biraz daha kararacak elbet gökyüzü. Gerçekler son kez ve sonsuza kadar kapatılmaya çalışılacak boş bir çabayla... Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tarihini değiştirmeye yeltenenler, kısa süre içinde insanlığın Türk'le başladığı gerçeğini gizleme olanaklarını yitirecekler. Yalancının mumu yatsıda söndüğünde, keser de sap da dönecek ve güneşin balçıkla sıvanamayacağı yakın bir zamanda bir kez daha görülecektir.

Damarlarımızdaki soylu kandan gelen kudretimiz, önce ülkemize ardından dünyamıza barış, gönenç ve birlik getirecek; dilimizin, geçmişimizin, inancımızın ve bilgeliğimizin gücüyle üzerinde yaşamak ve yaşatmakla sorumlu olduğumuz gezegenimiz yeniden doğacaktır. Erenlerimizin, aşıklarımızın sazları ve sözleri açtığımız yeni çağda insanlığın yolunu aydınlatacak; yurtta ve dünyada barış gecikmeli gibi görünse de aslında tam zamanında sağlanacaktır.

Ve işte o gün geldiğinde biz, zamanında yazanı tarafından üstü çizilmiş olmasına karşın kiralık bir yazarca üstü aralanan bir tümceyi kutsal Tanrı Dağı'na yazacağız: "Bu söylediklerimin gerçek olduğu gün senden ve insanlıktan dileğim şudur; Beni hatırlayınız."

Erlerine savaşmayı değil ölmeyi buyuran bir komutanın dileğini de bu bağlamda ben emir telakki ederim.

Ayrıca, "Dediğiniz gibi olsun ve bu ‘ideolojik yazı’yı bana yabancı (halbuki yerlisi makbuldür - h.b) ajanlar yazdırmıș olsunlar. Ve benim size kızmaya hakkımın olmadığını söyleyin. Acımak hakkım da yok değil ya? Ben de size doyasıya acıyorum" tümcenizdeki üslubunuz sanırım satır aralarından taşıp düşüncelerinizi deşifre etmiş. Bence siz bize hiç acımayın, sonra mazallah acınacak duruma düşersiniz.
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21


Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x