
11 Kasım 1938 yılında Milli Şef İsmet İnönü ile başlatılan karşı devrim süreci AKP ile tamamlanıyor. Türk Halkı ise aydın ihaneti ile yıllardır kandırılıyor.
İlk sömürge anlaşmalarını İsmet İnönü yaptı.
İsmet İnönü anti-emperyalist bilince sahip değildi. 1919 yılında Atatürke yazdığı mektupta bütün memleketi parçalamadan ülkeyi bir ABD denetimine bırakmak, yaşayabilmek için tek çare gibidir (!) diyordu.
Atatürkün vefatından sadece 6 ay sonra bağımsız dış politika anlayışından vazgeçilerek, İngiltere ve Fransa ile iki ayrı deklarasyon imzalandı.
Dışişlerine getirilen Şükrü Saraçoğlu İngiltere Büyükelçisine Türkiyenin bütün nüfuzunu batı ülkelerinin hizmetine verdiğini söylemişti..!
Antlaşma yapılan İngiltere 1930 yılına kadar süren bütün Kürt ayaklanmalarını kışkırtıyordu.
Bağımsız dış politikadan vazgeçerek üçlü ittifak imzalayan Türkiye; Almanya, Rusya ve Balkan devletlerinden tepki aldı. Rusya ve Türkiye birbirine öncelikli tehdit oluşturan 2 ülke oldu. Atatürkün yurtta sulh, cihanda sulh ilkesi ve komşularımız ile iyi ilişkiler sürdürme dış politikası terk edildi.
Hani şimdi diyorlar ya: Komşularımız ile hep sorunluyuz diye Sorunlu olmanın temelleri o yıllarda atıldı.
Atatürkün ölmesinden önce projeleri hazırlanan Demir Çelik, Genel Makina ve Elektrolit Bakır gibi yatırımlar programdan çıkarıldı.
ABD ile gizli "sanayileşmeme" antlaşmaları yapıldı. (Banu Avar)
İMF, Dünya Bankası ile antlaşmalar yapıldı.(1947)
1945de BMe katılındı. 1947de Truman Doktrini kabul edildi. 1948de Marshall yardım planı kabul edildi.
Milli Şef döneminde ABD ile bir dizi ikili antlaşmalar imzalandı. Bu antlaşmaların içinde "sömürge devletlerin bile imzalamayacağı" antlaşmalar vardı. Bu antlaşmalar Türkiyeyi ağır sorumluluklar altına soktu.
Bu maddelerden birinde: T.C. Hükümeti sağlamakla görevli olduğu hizmetleri, kolaylıkları ya da bilgileri ABDne sağlayacaktı. Bu antlaşmanın sınırı da belirsizdi
Tam bir ihanet antlaşması olan Eğitim Antlaşması 27-Aralık 1949 yılında imzalandı. İmzalanan antlaşmaya göre Türkiyede Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu kurulacak, parasını Türk Devleti verecekti. Komisyon üyeleri dördü ABD, dördü Türk olmak üzere 8 kişiden teşekkül edecek, oylar eşit olduğu takdirde kararı komisyon başkanı verecekti. Komisyon başkanı kim dersiniz? ABDnin diplomatik misyon şefi..!!
Eğitimin dinselleştirilmesi de yeni dünya düzeni politikalarına uygun olarak Milli Şef dönemidir. Din dedi isek, ABDleştirilmiş bir dini eğitimden bahsediyoruz.
2 Bakanlık bütçesine sahip bir Diyanete rağmen bu ülkede insanlar dinini neden öğrenemedi, neden hurafeleri din sanıyorun cevabını belki de buralarda aramak lazım.
Bebek-köpek davasından yargılanan Menderes ise NATOya girmek uğruna yer altı kaynaklarımızı 50 yıl çıkarmama antlaşması yapmıştır.
CHP vekili olan Menderesin yolu CHP ile toprak reformu nedeni ile ayrılır. DP ve CHP aslında farklı iki parti değildir. Biri ABDdeki Demokratların, diğeri Cumhuriyetçilerin Türkiye uzantısıdır.
Bebek-köpek kavgası yapanlar, idam sehpaları kuranlar bu gizli antlaşmaları asla deşifre etmediler. Tıpkı günümüzde olduğu gibi
İlk devşirilen aydın kesim halkına ihanet ederek bu gerçekleri sakladı. Mason kadrolar bütün milli bünyeyi kanser hücreleri gibi sardı.
ABDde alınan bir karara göre ele geçirilmek istenilen ülkelerin ilk önce üniversite ve basını ele geçirilecekti. Banu Avar gezdiğim 80 ülkenin hepsinde bu yapılmıştı diyor.
İşte bu yüzden ülkemizde çeviri ile doçent-profesör oldular. Bilimsel çalışmalar hep engellendi.
Ve son olarak din üzerinden proje tamamlanıyor. Halk aslında İsmet Paşada bir su kaçağı olduğunu bir şekilde anladı. DP, ANAP ve AKP gibi sağ tandanslı partilerde din hassasiyeti nedeni ile tuzağa düştü.
Dinini doğru dürüst bilmediği için bunların yaptıklarının dindarlık değil dine ihanet olduğunu anlayamadı.
İsmet İnönünün yaptığı gizli antlaşmaları saklayarak halkına ihanet eden sözde aydınlardan sonra, AKPnin gizli antlaşmalarını saklayarak hem Türk Halkına, hem İslama ihanet eden yeni mahalleli güruh, muhafazakar kılıfı ile halkı kandırıyor.
AKP Milli Şefin tarlasında yetişme iklimi bulmuş bir başbelasıdır.
Din ve demokrasi yalanı ile ülkeyi peşkeş çekenler Türk Halkına maraba olmayı layık görüyor.
AKP Suriye sınırını AKPnin mecburiyetleri nedeni ile İsrail Firmalarına peşkeş çekmeye kalkarken Başbakan: Burada İzak çalışmayacak, Hasan, Ahmet, Mehmet çalışacak! diyor. Yani kendi halkını İsrail Firmalarına maraba yapmakla övünüyor.
Tıpkı "yeşil kart sayısı" ile övündüğü gibi. Yani, halkın fakirliği ile övündüğü gibi...
Kurulacak Yahudi Kürdistanına bir koridor açılırken İsrailin Arz-ı Mevud hayaline giden yolların taşları döşenecek.
O zaman mayın niye temizleniyor ki? Siz o bölgeyi bir İsrail Firmasına vererek zaten asıl mayını döşemiş oluyorsunuz.
Milli bir hükümet ne yapar? Toprağı olmayan, yıllardır AĞAya maraba yapılan insanlara bu toprakları paylaştırır. Belli ki AKPnin mecburiyetleri buna engel. Verilen sözler var. O nedenle Başbakan saçmalıyor.
Azınlıkları göndererek faşizan bir durum sergilemişiz (!) Bu konuda bile tarihi gerçekleri saptırıyor. Sanki 2. Orhan Pamuk
Sayın Başbakan;
Bu toprakların çocukları hep mazlumun yanında oldu. Gürcüyüm diyen sizin aileniz Türkiyeye niye gelmişti? Faşizan duygulara sahip olduğumuz için mi?
Neden başka ülke değil de Türkiye? Atalarınıza bir soruverin isterseniz.
Zahide UÇAR, İnternetajans