İNÖNÜ; Yakın Tarihi Bilmek

Tarih olan olayları burda paylaşabilir, yorumlayabilir ve öğrenebilirsiniz

İNÖNÜ; Yakın Tarihi Bilmek

İletigönderen Balasagun » Çrş Eki 07, 2009 19:17

İNÖNÜ; YAKIN TARİHİ BİLMEK


10 Kasım 1938 Kemalist rejimin bittiği gün…

11 Kasım 1938 İsmet İnönü Cumhurbaşkanı, Karşı devrimin başladığı gün…

Atatürk ölünce Celal Bayar Hükümeti usulen istifa etti. Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü görevi tekrar Bayar’a verdi ve İnönü, ilk icraat olarak Atatürk’ün yakın çalışma arkadaşları olan Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya kurulan yeni hükümette görev verdirtmedi.

1938 sonrası Kemalist politikayı terk etme sürecinin başlangıcıdır.
Atatürk, oluşturduğu düşünce sistemini ve gerçekleştirdiği eylemleri son derece yetersiz ve dar bir kadro ile başarmıştır. Kurtuluş savaşında etkili görevlerde bulunmuş olan Kazım Karabekir, Rafet Bele, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay gibi paşalar Cumhuriyet atılımlarını anlayabilecek düzeyde değildiler.

Bunların 17 Kasım 1924 tarihinde kurdukları “Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası” programında şunlar yer alıyordu;

“.....Parti limanlara giriş ve çıkışta alınan gereksiz gümrük vergilerinin derhal kaldırılmasını savunur

.....İç ve dış transit ticaretinin gelişmesini önleyen tüm kısıtlama ve engeller kaldırılacaktır.

.....Ulusal sanayinin korunması için getirilen kısıtlamalar kaldırılacak, ithalattan alınan gümrük vergileri azaltılacaktır. Ekonomiyi yeniden inşa etmenin zorunluluğu karşısında yabancı sermayenin güvenini kazanmaya çalışılacaktır. Her türlü tekelin, bu arada devlet tekellerinin de çoğalmasına karşı çıkılacaktır. Merkezi yönetim biçimi yerine yerel yönetimler gerçekleştirilecektir. Ülkede liberalizm uygulanacak, devlet küçülecektir.. Halkın dini inançlarına saygı gösterilecektir…”

Nasıl… okuduklarınız gerçekten inanılmaz değil mi.?

SANKİ GÜNÜMÜZ “IMF” PROGRAMLARINDAN KOPYA ÇEKİLMİŞ GİBİ…

İsmet İnönü verilen görevi başarı ile yerine getiren iyi bir uygulamacıdır, ama çağın gerçeklerini yeterince kavrayamamıştır. Türk devrimine tek başına önderlik edebilecek sosyal, ekonomik, tarihsel kültüre ve anti emperyalist bilince sahip değildir.

Rauf Orbay 1924 yılında Mecliste yaptığı konuşmada “Devrimler bitmiştir. Devrim sözü sermayeyi ürkütüyor” demiştir. 1924’te Başbakan, 1930’da serbest fırkanın başkanı olan Fehti Okyar’da benzer düşüncede bir kişidir.

Atatürkçülükten dönüş sürecinin yaygın bir kanı olarak 1950’de başladığı zannedilir. Ancak, İsmet İnönü’nün 1938-1950 yılları arasında “Milli Şef” olarak geniş iktidar yetkileri ile sürdürdüğü yönetim asıl ödünlerin verildiği ve Atatürkçü politikaların terk edildiği dönem olmuştur.

Emperyalizme yanaşma, İngiltere ve Fransa ile üçlü ittifak…Atatürk’ün ölümünden yalnızca 6 ay sonra Türkiye, 12 Mayıs 1939’da İngiltere, 23 Haziran 1939’da da Fransa ile iki ayrı deklarasyona imza attı. Deklarasyona göre taraflar “Akdeniz bölgesinde savaşa yol açabilecek bir saldırı halinde, etkin bir biçimde işbirliği yapmayı” kabul ettiler. Türk Dışişleri Bakanı Şükrü Saraçoğlu İngiltere Büyükelçisine antlaşmalarla ilgili olarak “Türkiye’nin bütün nüfuzunu Batı ülkeleri hizmetine verdiğini” söylemişti.!!

Üçlü İttifak antlaşması

İngiltere ve Fransa ile imzalanan deklarasyonlar 19 Ekim 1939 tarihinde “Üçlü İttifak Antlaşması” haline getirildi. Antlaşmanın yapıldığı tarihte II. Dünya Savaşı sürmektedir. Böylece Türkiye, Kemalist politikalardan ilk ödünü Atatürk’ün üzerinde en çok durduğu konulardan biri olan dış siyaset konusunda vermiş ve batı ile “bağımlılık ilişkisi doğuracak antlaşmalara imza koymuştur” hem de ölümünden yalnızca 6 ay sonra…

Anlaşma yapılan İngiltere daha 15 yıl önce “Türkiye’yi yok etmeye kararlı olduğunu, Türklerin vahşi talancılar olduğunu ve Anadolu’dan uzaklaştırılacaklarını” söylüyor ve 1930 yılına kadar süren Kürt ayaklanmalarının hemen tümünü kışkırtıyordu.


Tevfik Rüştü Aras’ın yerine Dışişleri Bakanı olan Şükrü Saracoğlu’nun imzaladığı "Üçlü İttifak Antlaşması"na ilk tepki Almanya’dan geldi ve Hitler Türkiye’yi “ikinci derecede işgal edilecek ülkeler” grubuna soktu.

Türkiye’nin tarafsızlık politikasından uzaklaşmasına Almanya’nın ardından Balkan Devletleri ve Rusya’da tepki gösterdi. Özellikle Türkiye ve Rusya artık birbirlerine karşı “öncelikli tehdit” oluşturan iki ülke haline gelmişlerdi. Gazi’nin dış politika uygulamaları her yerde sekteye uğruyordu.

İttifak antlaşması ülkeyi batağa sürüklüyor…

* 10 Haziran 1940’da İtalya Fransa’ya savaş ilan edince, İngiltere İttifak Antlaşmasının 2.maddesi gereğince bizden İtalya’ya savaş ilan etmemizi istedi.

* 28 Ekim 1940’da İtalya bu kez Yunanistan’a saldırdı. İngiltere bu seferde 9 Şubat 1933’de Türkiye ile Yunanistan’ın yapmış olduğu dostluk antlaşmasını ileri sürerek Türkiye’nin savaşa girmesini bir kez daha istedi.

* Türkiye Üçlü İttifakın yarattığı sıkıntılardan bunalmışken Fransa Almanya tarafından işgal edilerek savaş dışı kaldı, hükümet bu durumda tarafsız kalabileceğini ileri sürdü. Üçlü İttifak Antlaşmasından kurtulmak istiyordu ancak İngiltere bu isteği görüşmedi bile…

* Almanya’nın savaştaki başarıları üzerine Türkiye 18 Haziran 1941’de "Türk-Alman Saldırmazlık Paktı"nı imzaladı. Böylece Türkiye birbirleri ile savaşan İngiltere ve Almanya’nın dostu olarak dünya siyaset sahnesinde komik duruma düşmüştü.!

* Türk-Alman saldırmazlık antlaşmasından dört gün sonra Almanya Sovyetler Birliğine saldırdı ve düşman-dost ilişkileri daha da karıştı. Şimdi İngiltere ve Sovyetler Birliği dost olmuş, Almanya ile saldırmazlık paktı olan Türkiye, Sovyetlerin “güvenilmez komşusu” olmuştu..!

Üçlü İttifak Antlaşması Türkiye’nin Atatürk tarafından çizilen dış politikasının terk edilmesidir. 20 yıl önce silahlı mücadele ile yenilen ve Türkiye’yi yok etme kararlılığını açıkça ortaya koyan emperyalist devletlere hiç gereği yokken bağlanma yoluna gidilmiştir. Savaşarak kazandığı ulusal bağımsızlığını koruma ve buna bağlı olarak toplumsal kalkınmayı kendi öz gücüne dayanarak gerçekleştirme yolunu terk etmiştir. Türkiye’nin sorunlarına başkalarının karışmasına izin vermiştir…

Cumhurbaşkanı olan İnönü artık "Milli şef" idi ve her şeyi o belirliyordu. Atatürk’ün yakın çevresi gözden düşmüştü. Onların yönetimden uzaklaştırılmaları ile başlayan süreç Atatürk ve Atatürk dönemi ile araya mesafe koyma eğilimiydi. Dini eğitim almış ve faşist eğilimler içindeki Şemsettin Günaltay İnönü Cumhurbaşkanı olunca Atatürk’e dolaylı hakaret içeren “İnönü devri başlıyor, fazilet devri başlıyor” demiş ve ileride başbakan yapılmıştı.

İnönü döneminin biçimsel gibi görünen ancak bilinçli olarak yapılmış uygulamalarından biri de pul ve paralardan Atatürk’ün resimlerinin kaldırılarak, yerine İnönü’nün bulunduğu pul ve paraların piyasaya sürülmesidir. Uygulamanın siyasi bir anlayışa dayandığı, iktidar değişimini ve bunun gücünü halka göstermeyi hedeflediği açıktır.

İnönü döneminde laiklik konusunda verilen tehlikeli ödünler için Prof. Hikmet Bayur şunları söylüyordu; “Atatürk öldükten
sonra biz seçim bölgemize gittik, baktım her mahallede bir kuran kursu açılmış. İnönü din düşmanlığı yapmadı, dincilik
yapıyor. Sonra İlahiyat Fakültesini açtı. Daha sonra İmam Hatip Okulları açtı, bu okullara FIKIH dersi koydurdu. Bu derse hiç lüzum yok. Çünkü fıkıh demek şeriattan doğma yani Kuran ve Peygamberin davranışlarından çıkarılan hükümlere göre yapılmış demektir.”

LAİKLİK…

1939-1950 arası 11 yıllık süreç, Kemalist atılımların durduğu, geri dönüş sürecinin başladığı, Türkiye’nin toplumsal düzeyi ve siyasi alt yapısı yeterli olmamasına karşın ABD’nin dayatması ile “çok partili” düzenin kabul edildiği, batıyla uzlaşma kılıfı
altında emperyalizmin giderek etkisine girmekle sonuçlanan bir süreç olmuştur. Atatürk ölmeden önce projeleri hazırlanmış olan Demir-Çelik, Genel Makine ve Elektrolit Bakır gibi yatırımlar programdan çıkarılmış, sanayi ile bağdaşmayan yeni kalkınma planları yapılmıştır.

Türkiye Milli Şef döneminde birçok uluslararası oluşuma bu örgütleri fazla incelemeden, niyetlerini anlamadan, ülke yararına olup-olmadığını yeterince araştırmadan üye olmuştur. Bunlar neler mi.?

24 Ekim 1945’de kurulan BM’ye girildi.
14 Şubat 1947’de Dünya Bankasına girildi.
11 Mart 1947’de İMF’ye katılındı.
22 Nisan 1947’de Truman Doktrini kabul edildi.
4 Temmuz 1948’de Marshall Yardım Planı kabul edildi.

Türkiye 15 Şubat 1952’de NATO’ya girdi. Herkes başvurunun DP iktidarı tarafından yapıldığını sanır, ancak Nato’ya giriş için başvuru 4 Mayıs 1950’de İnönü zamanında yapılmıştı. 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimlerde DP iktidara geldiği için Nato’ya giriş şerefini(!!) ise onlar yaşamıştır.

Türkiye Milli şef İnönü zamanında ABD ile çeşitli konularda bir dizi ikili antlaşmalar imzaladı. Bunların içinde öyleleri vardı ki, değil bağımsız bir ülke bir sömürge bile bu antlaşmaları imzalamazdı.

ABD ile yapılan ilk ikili antlaşma 23 Şubat 1945’deki “Karşılıklı Yardım Antlaşması” .

Adı “Karşılıklı Yardım” olan bu antlaşmanın temel özelliği, ABD isteklerinin Türkiye tarafından kabul edilmesi, Türkiye’yi ağır yükümlülükler altına sokması ve hiçbir yükümlülük altına girmeyen ABD’nin haklarının korunmasıdır.

Antlaşmanın 2.maddesi şöyledir:

“ T.C. Hükümeti, sağlamakla görevli olduğu hizmetleri, kolaylıkları ya da bilgileri ABD’ne temin edecektir.”

Böyle bir maddenin bağımsız iki ülke arasında yapılan bir antlaşmada yer alması mümkün değildir. Türk Hükümeti ABD’ne hizmet sunmakla görevli olacak, bu görevin sınırı da belli olmayacak… Gerçekten inanılmaz…

Bu antlaşmanın birde 5.maddesi vardır ki : “Türkiye parasını ödemiş olsa da ABD Başkanı gerek görürse aldığı malzemeleri geri vermeyi kabul etmiştir…”

İkinci antlaşma, 27 Şubat 1946’da yapılan bir kredi antlaşmasıdır.
Bu antlaşmanın özü, dünyanın değişik yerlerinde ABD’ nin elinde kalan ve ülkesine geri götürmesi pahalı olan eskimiş, bozuk savaş artığı malzemeyi satın alması koşuluyla Türkiye’ye 10 milyon dolar borç verilmesidir. Antlaşmanın II.bölüm 1.maddesi şöyledir : “ABD Dış Tasfiye Komisyonu, Türk Hükümetine satacağı malzemelerin fiyatlarının, envanterini ve listelerini verecektir. Satış fiyatı ilgili mümessiller tarafından görüşülecektir. Türk Hükümeti tarafından malzeme bulunduğu yerden ve bulunduğu gibi alınacaktır. Alınan malzemenin mülkiyeti Türkiye’ye geçmeyecektir. ABD Hükümeti alınan malzeme için
herhangi bir teminat vermeyecektir."

Bu ve önceki antlaşmada yer alan maddelerin ne anlama geldiğini Türkiye ve İnönü 1964 Johnson Mektubu ile öğrenecektir.

27 Aralık 1949’da imzalanan “Türkiye ve ABD Hükümetleri Arasında Eğitim Komisyonu Kurulması Hakkındaki Antlaşma… "

Bu antlaşma Türk Milli Eğitimine yön verecek iradeye, ABD’nin önce ortak edilmesi daha sonra belirleyici olmasını sağlayacak koşulları yaratan bir antlaşmadır.

Antlaşmanın 1.maddesi;

“Türkiye’de Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu adı altında bir komisyon kurulacaktır. Bu komisyon, niteliği bu antlaşma ile belirlenen ve parası Türk Hükümeti tarafından finanse edilecek olan eğitim programlarının yönetimini kolaylaştıracaktır.”

Antlaşmanın en dikkat çekici 5.maddesi ise; “Komisyon dördü T.C.Vatandaşı ve dördü ABD vatandaşı olmak üzere sekiz üyeden oluşacaktır. ABD’nin Türkiye’deki diplomatik misyon şefi komisyonun fahri başkanı olacak ve komisyonda oyların eşit olması halinde kararı komisyon başkanı verecektir…” İnanılması zor, ama bu antlaşmalar maalesef yapılmıştır.

ABD ile Eğitim konusunda yapılan bu antlaşma Türk Milli Eğitimini ABD denetimine bırakan süreci başlatmıştır. “Yeni Dünya Düzeni” politikalarının bizim için öngördüğü “dinsel eğitim” yada “eğitimin dinselleştirilmesi” bu antlaşma ile büyük bir boyut
ve ivme kazandı. Eğitim birliği “dinsel eğitimde birlik’e” kaydı. Eğitimin bu günkü hali ise sanırım herkes tarafından malumdur.

ABD ile yapılan ikili antlaşmaların tümünde ortak olan bir özellik vardır. Bu antlaşmalar planlı bir bütünsellik taşır ve birbirleri
ile tamamlayıcı bağlantılar içindedir. Diplomasiden yoksun, ehil ellerde yapılmayan antlaşmalar gün gelir sizi “Yeni bir dünya kurulur, Türkiye oradaki yerini alır” demek zorunda bırakır.

İttihat ve Terakki’nin batı yanlısı mantığını İsmet İnönü’nün Mustafa Kemal’e 1919 yılında henüz İstanbul’da iken yazdığı şu mektupta da görebilirsiniz;..”Bütün memleketi parçalamadan ülkeyi bir Amerikan denetimine bırakmak, yaşayabilmek için tek uygun çare gibidir…”

Talancı, soykırımcı geçmişi ve emperyalist politikaları ile sermayenin güdümündeki “yeni dünya düzenini” içteki işbirlikçileri aracılığıyla bize dayatan ABD ile her hangi bir konuda anlaşmak, ayı ile yatağa girmek demektir. Bunu yapanın başına ne gelir ise, geçmişteki basiretsiz politikacıların yaptıkları yüzünden ülkemiz şimdi bu sıkıntıları çekmektedir.

Geçmişini bilmeyen geleceğine yön veremez.


"Muhterem milletime tavsiyem odur ki,sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki ve vicdanındaki cevher-i asliyi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an vazgeçmesin"

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE


Kaynak: http://www.toplumsalbilinc.org/forum/in ... 453#msg453
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: İNÖNÜ; Yakın Tarihi Bilmek

İletigönderen karasahn » Çrş Eki 07, 2009 20:18

Merhabalar ben lise öğrencisiyim. Şu an ki lise müfredatı bize yakın tarihimizle ilgili bilgi vermiyor. Belki de en önemli zamanımızda bu bilgileri dışarılarda aramak zorunda kalıyoruz okullarımız varken. Yakın tarihimizle ilgili güvenilebilecek doğru ve tarafsız yazıları paylaşırsanız ya da bunlara ulaşabileceğim yine güvenilir doğru ve tarafsız kaynaklar bana sunarsanız çok sevinirim. Teşekkürler...
Kullanıcı küçük betizi
karasahn
Üye
Üye
 
İletiler: 4
Kayıt: Pzt Eyl 07, 2009 23:44

Re: İNÖNÜ; Yakın Tarihi Bilmek

İletigönderen Balasagun » Pzr Eki 11, 2009 18:39

Eğer okumadıysan yakın tarihimizi en doğru ve kaynak gösterilerek yazılmış şu kitaplardan başlayabilirsin karasahn: Turgut Özakman'ın "Şu Çılgın Türkler", Hulki Cevizoğlu'nun "1919'UN ŞİFRESİ (Gizli ABD İşgalinin Belge ve Fotoğrafları" ve "İŞGAL ve DİRENİŞ 1919 ve Bugün" kitapları olabilir. Arkadaşların önerileri varsa yardımcı olabilirler.
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Re: İNÖNÜ; Yakın Tarihi Bilmek

İletigönderen alamancı » Pzr Eki 11, 2009 20:37

inönüye biraz haksizlik edilmis. inönü dindar olmakla beraber dinci degildi. hem inönü bu kadar yanlis seyler yaptiysa CHP milletvekilleri n'apmis neden engel olmamislar? inönü döneminde önce 2. dünya savasiyla sonrada dogu bati bloklari ve soguk savasla ugrasti unutulmasin. halk atatürkü çok sevmisti. inönüyü hiçbir zaman o kadar sevemedi. atatürkten gelen çok daha radikal yeniliklerin onda biri inönüden gelse halk ceberrut devlet diye sikayet ediyordu. köy enstitülerini de inönü kendi isteyerek kapatmadi. atatürk çapinda bir düsünür ve devrimci olamazdi ama prensipte davaya ihanet etmis de degildir. esas dincilik ve borç dengelerinde bozulma ABDye bagimlilik menderesle basladi. adina siyasi islam denen makyavelist dinci fasizm ise kenan evrenden sonra hortladi. sadece türkiyede degil pakistanda malezyada. bunlar benim kendi okuduklarimdan anladiklarim.
Kullanıcı küçük betizi
alamancı
Üye
Üye
 
İletiler: 241
Kayıt: Pzt Mar 02, 2009 13:45

Re: İNÖNÜ; Yakın Tarihi Bilmek

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Eki 11, 2009 20:58

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56


Şu dizine dön: Türk Tarihi

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x