Tarih, GS'nin Monaco'yu geçip Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı finale çıktığı 15 Mart 1989. İlker Yasin'in o meşhur cümlesi: Ağlamak istiyorum' Peki istediğimiz zaman ağlabilir miyiz?

Psikoloji Profesörü Randolph Cornelı us ve ekibi yıllardan beri televizyon ve dergilerden ağlayan insan resimleri topluyor ve bunlardan iki çeşit dosya hazırlıyor. Birinde resimlerin orijinali dururken diğerinden gözyaşları siliniyor.
Gönüllülere önce orijinal resimler gösteriliyor. Açıklamalar genellikle resimdeki kişinin çok kederli olduğuyla ilgili oluyor. Oysa gözyaşsız versiyonlar gösterildiğinde gönüllülerin cevapları kederden can sıkıntısına kadar değişkenlik gösteriyor. Test sonunda çıkan sonuç şu- Gözyaşları insanoğlunun ağlamasına ciddi bir boyut katıyor
Tarih, Galatasaray'ın Monaco'yu eleyip Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yan finale çıktığı 15 Mart 1989... Maçı sunan spiker İlker Yasin de heyecanını dizginleyemiyor ve yıllardır aklımızdan çıkmayan, hatırladıkça bizi hâlâ gülümseten ölümsüz sözünü söyleyiveriyor: "Ağlamak istiyorum sayın seyirciler." Bu cümlenin akla getirdiği ilk soru şu olsa gerek: Gerçekten de islediğimiz zaman ağlayabilir miyiz? Canımız yanınca, üzülünce ya da gülme krizine girdiğimizde neden gözlerimiz yaşarır? Kısacası neden ağlarız?
Ağlamayı ilginç kılan esas unsur gözyaşları. Hayvanlar insanların ağlamasına benzer sesler çıkartır ama gözyaşı dökmezler. Hatta İnsanlara en yakın tür olan maymunlar bile gözyaşı kanalları olması¬na rağmen ağlamaz. Gözlerinin yaşlan¬ması sadece temizlenme amaçlıdır. Oysa insanoğlunun gözyaşları, duygularıyla çok yakından ilişkili. Aslında ağlama se¬beplerimiz çeşitli. En İlkel sebep olan "acı"dan başlayıp başka hiçbir canlıda ol¬mayan gelişmiş bir iletişim aracı olmasına kadar gidiyor.

"Ağlamak hormonları sifonla göndermektir"

Aslında duygusallıktan kaynaklananlar dışında iki tip gözyaşı daha var. Farklı İş¬levleri olsa da aynı kimyayı paylaşıyorlar. Bunlar gözümüzü her kırptığımızda, içine bir şey kaçtığında ya da soğan doğradığımızda oluşan refleks gözyaşları. Bunları duygusal gözyaşlarından ayıran temel özellikse bileşimleri. Stres altında olduğumuzda ürettiğimiz "adrenokortikotropin" (ACTH) gibi hormonlar ve gözyaşı torbalarında bulunan nöron iletişim reseptörleri¬ni kontrol eden prolaklin, duygusal gözyaşlarının içinde bulunuyor.
Duygusal gözyaşlarında çok miktarda hormonun bulunmasını doktorlar, "Ağlamak, güçlü duygulara maruz kaldığımızda oluşan hormonları sifonla göndermektir" diyerek açıklıyor. Böylece halk arasında kullanılan "Haydi ağla, açılırsın" formülünün de aslında bilimsel bir temele dayandığı anlaşılıyor. Bu teoriye karşı çıkanlarsa "Gözyaşları ile ağlama sonrası hissedilen rahatlamayı sağlayacak kadar hormon atılmaz" diyor.
Aslın da ağlama üzerine l960'lı yıllardan beri çeşitli kuramlar oluşturuldu. Üzgün olduğu muzda ferahlamak için değil, sinir sistemi mizin yönlendirmesiyle ağladığımızı öne sürenler de var... Ağlamanın istem dışı ferahlamanın bir yolu olduğunu söyleyenle de... Başka bir çalışmaya göreyse hastalar sempatik sinir sistemindeki sinirler zarar görürse daha çok, parasempatik sinir sistemindekiler zarar görürse daha az ağlıyor. Bu bulgularsa üzgün olduğumuz için değil üzüntüden kurtulup rahatlamak için ağladığımızı gösteriyor. Başka bir deyişle, ağlamak duygusal süreci dengeliyor.

HAFTALIK

Daha çok ağlayan kadın cinsinin erkeklere göre daha uzun yaşadıkları söylenir...Bu da,ağlamanın duygusal süreci dengeleyerek boşalım sağladığı,istem dışı ferahlamaya yol açtığı görüşünü doğrular nitelikte bir genel gözlem...