İran'a karşı Kaşıkçı aşısı
Dünyada doğalgaz rezervi en büyük üç ülke 35 trilyon metreküple Rusya, 33 trilyon metreküple İran ve 25 trilyon metreküple Katar’dır. İran ve Katar’ın sahip olduğu 51 trilyon metreküplük doğalgaz ise iki ülkenin ortak sahası içindedir.
Bu doğalgazın Batı’ya nasıl taşınacağı, yaşamakta olduğumuz Suriye merkezli çatışmanın başlıca nedenlerinden biridir. İran, 2011 yılında Irak ve Suriye ile bir anlaşma imzalayarak ortak gazın İran-Irak-Suriye üzerinden Doğu Akdeniz’e ulaştırılmasına yöneldi. ABD ise Katar gazının Suudi Arabistan, Ürdün ve Suriye üzerinden Doğu Akdeniz’e ulaştırılmasını istedi.
Zayıf Katar, ABD’nin basıncına karşı çıkamayıp Suriye’de önce ABD, Suudi Arabistan ve Türkiye ile hareket etti. Ardından Mısır’da İhvan rejiminin yıkılması üzerine, Türkiye ile birlikte İhvan’ı destekleyerek Suudi Arabistan merkezli Körfez ülkeleriyle ters düştü.
Uzatmayalım, ABD bölgede enerji politikaları açısından üç şey istiyor:
1.Çin’in bölgeden petrol ve doğalgaz alımlarını kontrol altında tutmak.
2.Bu amaçla İran’ı çevrelemek, yaptırımlarla köşeye sıkıştırmak, Katar’la ilişkisini koparmak ve Suriye’den çıkarmak.
3.Suudi Arabistan’ın dev petrol şirketi Aramco’yu New York Borsası’na sokmak.
Kuzey Irak petrolü ile Mısır, İsrail ve Kıbrıs üçgenindeki doğalgaz konusu ise ayrıca önemli elbette...
ABD’nin İran’ı kuşatma hamleleri
ABD işte bu enerji çıkarları nedeniyle İran’ı teslim almaya çalışıyor. Peki, bunu nasıl yapacak? İran’ı kuşatarak:
1. ABD, İran’a karşıArap NATO’su inşa ediyor.
2. ABD, İran’a karşı İsrail-Suudi Arabistan-Mısır üçgeni kuruyor.
Fakat Washington görüyor ki, bu iki hamle de İran’a karşı sonuç almaya yeterli değil. Terazinin kefesine Türkiye eklenmediği müddetçe İran karşıtı stratejinin sonuç alması mümkün değil.
İşte bölgemizde Türkiye’yi ilgilendiren hemen her konu, ABD tarafından bu stratejinin gereği olarak kullanılmaya çalışılıyor.
Reza Zarrab ve Halk Bankası konularından gümrük yaptırımlarına, dolar krizinden Rahip Brunson vakasına kadar hemen her konu bu ihtiyacın gereği olarak hem sopa hem de duruma göre havuç olarak kullanılıyor.
Ankara-Riyad-Washington üçgeninde pazarlık
Son olarak, Kaşıkçı cinayeti de bu ihtiyaca göre değerlendirilmiş görünüyor. Günlerdir Ankara, Washington ve Riyad üçgeninde süren pazarlıklardan sonra Suudi Arabistan, resmi olarak 4 mesaj içeren bir açıklama yaptı:
1. Kaşıkçı arbedede öldü.
2. Bu süreçte “üstün dayanışma” örneği gösteren Türkiye’ye/AKP’ye teşekkür ederiz.
3. Olayın sorumlusu olan üst düzey istihbarat yöneticileri gözaltına alındı.
4. Bu olay nedeniyle İstihbarat Başkanlığı, Veliaht Prens Selman gözetiminde yapılandırılacak.
Sonuçta ne mi olmuş oldu? İhvan nedeniyle gergin olan Ankara-Riyad ilişkilerine aşı yapılmış oldu! “Kral Selman’ı korumasak 2 hafta o koltukta oturamaz” diyen Trump’ın sopasının da katkısıyla Aramco’ya New York Borsası yolu açılmış oldu!
Ortak nokta: Suriye’deki İran rahatsızlığı
Washington’un en büyük rahatsızlıklarından biri de Rusya, İran ve Türkiye’nin oluşturduğu Astana üçlüsü.
ABD’nin bu noktadaki kozu ise AKP’nin Şii karşıtlığı! Washington, AKP’nin İran’ın Suriye’de-ki varlığından rahatsız olduğunu bildiği için, şimdi buradan yüklenecek.
Geçen haftaki Türkiye temaslarının ardındanaçıklamalar yapan ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, işte tam da o noktaya işaret etti: “Türkler, Suriye’deki ana hedeflerimiz konusunda bizimle hemfikir. Bu hedefler İran’ın Suriye’den tamamen çekilmesi, çatışmaları hafifletmek ve siyasi süreci yeniden canlandırmak.”
Fakat Türkiye’yi AKP’nin Şii karşıtlığına rağmen İran’a karşı konumlandırmak pek olası görünmüyor. AKP bu nedenle, ABD’nin 4 Kasım’da başlatacağı yaptırımlar karşısında “aşıyı” İran doğalgazında muafiyet, Körfez’den sıcak para ve Halkbank cezasında indirim gibi kazançlara çevirmeye çalışacak.
Mehmet Ali GÜLLER, 22 Ekim 2018