VİTES KÜÇÜLTEN TÜRKİYE(IX): İŞÇİ SAĞLIĞI ve İŞ GÜVENLİĞİ
Dr. Noyan UMRUK
“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi …“
Kanuni’nin bu dizeleri, toplumsal sağlığa ve bu alanda devletin işlevine ne denli önem verilen bir edep ve kültürden gelindiğini gösteriyor.
1930 yılında yürürlüğe giren“Umumi Hıfzısıhha Kanunu” ve “ Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun” düzenleme ve uygulamaları da, Atatürk döneminin konuya duyarlı yaklaşımının belirgin örnekleri ve sosyal politika belgeleri. Ereğli maden işçileri ile ilgili yasa, özellikle işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından, dikkat çekici hükümler taşır:(1)
- “Amelenin (işçinin) temini istirahatları için amele koğuşu, hamam inşa’ına ocak amilleri (sorumluları) mecburdur.”
- “ Cebren istihdam (zorla çalıştırma), rıza dışı 8 saatten fazla çalıştırma, 18 yaşından dun (aşağıda) olanların istihdamı memnudur.
-“ Bilumum madenciler, hasta ve kazazede olan madenciyi meccanen (parasız)tedavi etmeye, bunu teminen maden civarında hastane, eczane ve şahadetnameli etıbba (hekimler) bulundurmaya mecburdurlar.”
-“Ocak amilleri bir mescit ve genç ameleye gece dersleri vermek üzere mektep yapmaya ve bir muallim bulundurmaya mecburdurlar.”
-“ Amelenin ahvali sıhhıye (sağlık durumu) ve hayatiyetiyle hukuku umumiyelerine müteallik işbu mevadı (kanunu,yönetmeliği) – diğer kanuni ve cezai müeyyideler hariç olmak üzere ifa etmeyen madenci ve mültezimlerin ruhsatname ve imtiyazları fesh olunur .”
85 senede nereden nereye geldi Türkiye? Bireyi “kul” olarak görme anlayışının, çalışma alanına en trajik yansıması işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında…
Yüz kızartıcı bilanço…
ILO verilerine göre(2) her 100.000 çalışan başına, 20.5 ölümcül kaza oranı ile dünya klasmanında üçüncü, Avrupada ise birinci Türkiye... Ne onur, ama… İsviçre’de bu rakam 1.3, AB ortalaması ise 4 . Ülkemizde her gün ortalama 172 iş kazası meydana gelmekte, her 6 dakikada bir iş kazası oluyor, her 5 saate bir ya da her iş günü 4 emekçi ölüyor, 6 işçi sürekli iş göremez hale geliyor.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın verilerine göre; 2002-2013 yılları arasında iş kazası geçiren toplam sigortalı sayısı 1 milyon 921 bin kişi.(2014 resmi verileri henüz açıklanmadı) Bu kazalarda ölen toplam sigortalı sayısı ise 13 bin 510 kişi. En fazla iş kazası 191 247 kişi ile 2013 yılında olurken, en fazla iş kazası sonucu sigortalı işçi ölümü 1700 kişi ile 2011 yılında…
Soma katliamında 301 işçinin maden faciasında hayatını kaybetmesi, ardından Ermenek'de 18 işçinin yeraltında kalması, Türkiye'de iş kazalarını yakıcı biçimde gündemin birinci sırasına yerleştirdi. Can kaybı klasmanında madenler, tersaneler ve inşaat sektörü ilk sıraları paylaşıyorlar…
Bu aymazlığın maliyeti GSMH ‘nın yüzde 3 üne, 4-6 Milyar TL.ına ulaşmakta...
Nevi şahsına münhasır bakanlar kuşağı…
İlginç bir “ilgili bakanlar” kuşağı ile karşı karşıyayız… İmam cemaat meselesi… İmam “ Abartmayın, madenlerde onlarca, yüzlerce kişi ölüyor. Sizler bu duruma alışıksınız… Babası ölüyor, oğlu giriyor… Provakatörlere kapılmayın. Bu işin fıtratında var…” derse, tersane emekçileri serçeler gibi birer birer can verirken, ilgili bakanı da tersanenin yolunu şaşırıp, bir türlü tersanelere ulaşamayabiliyor…
Bir başkası “Güzel öldüler…” deyiveriyor….
Bir diğeri “onlar sadece galerileri inşa ediyorlardı…” diye taşeronlaşmayı savunabiliyor…
Asıl ”ilgilisi” ise 44.000 ruhsatlı maden ocağının sadece 250 denetçi ile nasıl etkin olarak denetlenebileceğini hiç düşünmeden konuyu işverenden maaş alan “uzmanlara” terk edebiliyor…
Ama hiç biri özelleştirmenin, kar maksimizasyonunun, mümkün olan en büyük hızla köşeyi dönme hırsının, madenler başta olmak üzere iş güvenliği riski çok yüksek olan sektörlerdeki bu korkunç sonuçlarını ciddiye almıyor ya da almak işine gelmiyor. Olaylardan ders alınamıyor… Yasal düzenlemeler yapılsa da maliyetler yükselmesin diye uygulanmıyor… Sorumlular doğru dürüst yargılanmıyor… Giderek aymazlıklarını “işçilerin eğitimsizliğine” (işçilerin eğitiminden kim sorumluysa) bağlayıverip, meseleyi akıllarınca hal etmiş oluyorlar…
Yaşamın diğer alanları yanında, bu alanda da Türkiye’nin ne denli bir edep, anlayış ve kültür değişimine uğradığı, toplumsal, insani ve de geleneksel değerlerinin ne denli çürütüldüğü ortada… Siz kendi insanınıza değer vermezseniz, başkaları niye versin ki…
Bu insafsız değişime, bu ilkel dönüşüme direnmek gerekiyor… Sil baştan her şeyi yeniden formatlamak gerekiyor… …
Bize de, şimdilik, bunca aymazlıkta canlarını yitiren tüm emek şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygı ve keder içinde eğilmek kalıyor...
(1)TALAS, Cahit; Sosyal Politika, A.Ü.S.B.F. yayını, 1967,s:182-184
(2)Les statistiques du BIT(ILO) des accidents du travail, pour 2009-2014
AYDINLIK G; 17.05.2014