Maalesef ülkemizde doğru düzgün kutlanamasa da işçi bayramının çok anlamlı bir tarihi vardır.
İşçilerin mücadelesi sanayileşmeyle birlikte başlar,20 saat çalışırken 16 saat için mücadele ettiler,16 saat çalışırken 12 saat için,12 saat çalışırken 10 saat için,10 saat çalışırken 8 saat için...
En son Venezuella'da Chavez'in çalışma süresini 6 saate indirmek üzere olduğu söyleniyor.
İşçiler öyle bir an gelmiştir ki kendi hükümetlerini savaştan çekilmek durumunda bırakmıştır,1871'de Fransız işçiler kendi hükümetlerine ayaklanınca Alman-Leh-İngiliz işçiler bu ayaklanmayı coşkuyla selamlamıştır.1917'de Rusya'daki ayaklanma sonucu tüm ülkelerin ezilen ve anti-emperyalist mücadele yapan devletlerine Rusyalı işçiler kardeşçe ellerini uzatmıştır.Tek bir slogan şiar olmuştur:
"Bütün ülkelerin işçileri ve ezilen halklar birleşin."
İşçiler bunu kolay elde etmedi,kimi zaman grevlerde kimi zaman barikatlarda kimi zaman meydanlarda kendileri için ve kendilerinden sonra gelecek kardeşleri için kanlarını akıtmaktan çekinmediler.
Cem Karaca'dan (Kemal Sunal'ın filmi ile birlikte) 1 Mayıs Marşı:
http://www.youtube.com/watch?v=PToXk2bLn3I
1 MAYIS MARŞI
Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır
Ancak bu böyle gitmez sömürü devam etmez
Yepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde
1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından
Mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarından
Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir
1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Vermeyin insana izin kanması ve susması için
Hakkını alması için kitleyi bilinçlendirin
Bizlerin ellerindedir gelen ışıklı günler
1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Ulusların gürleyen sesi yeri göğü sarsıyor
Halkların nasırlı yumruğu balyoz gibi patlıyor
Devrimin şanlı dalgası dünyamızı kaplıyor
Gün gelir gün gelir zorbalar kalmaz gider
Devrimin şanlı yolunda bir kağıt gibi erir gider
1 Mayıs'ın Kökenleri Nedir?
Rosa Luxemburg
Bir proleter(emekçi) bayram gününü, sekiz saatlik iş gününü elde etme aracı olarak kullanma düşüncesi ilk kez Avustralya'da doğdu. Avustralyalı işçiler, 1856'da, sekiz saatlik işgünü lehinde gösteriler yaparak, toplantılar ve eğlenceler düzenleyerek, hep birlikte bir günlük iş bırakmaya karar verdiler. Bu kutlamanın yapılacağı gün olarak da 21 Nisan tarihi saptandı. Avustralyalı işçiler bu kararı, yalnızca 1856'da uygulamaya niyetlenmişlerdi. Ama bu ilk kutlamanın Avustralyalı proleter kitleler üzerinde çok büyük etkisi oldu, onları canlandırıp yeni bir heyecana yol açtı ve bu kutlamanın her yıl tekrarlanmasına karar verildi.
Gerçekten işçilere, kendi kendilerine kararlaştırdıkları bir anda, kitle halinde işi bırakmaktan daha fazla cesaret ve kendi gücüne güven duygusunu ne verebilirdi? Fabrikaların ve atölyelerin ebedi kölelerine, kendi öz birliklerini toplamaktan daha fazla ne cesaret verebilirdi? Böylece, proleter bir kutlama günü düşüncesi hızla benimsendi ve Avustralya'dan diğer ülkelere yayılmaya başladı, ta ki sonunda tüm proleter dünyayı fethedene dek.
Avustralyalı işçilerin örneğini ilk izleyen Amerikalılar oldu. 1886'da l Mayıs'ın evrensel bir iş bırakma günü olmasına karar verdiler, l Mayıs'ta 200 bin Amerikalı işçi iş bıraktı ve 8 saatlik işgünü talebinde bulundu. Daha sonra uygulanan polisiye ve yasal baskılarla, işçilerin bu ölçekte bir gösteriyi tekrarlaması birkaç yıl engellendi. Yine de 1888'de bu yolda yeniden karar aldılar ve gelecek gösterinin l Mayıs 1890'da olmasını kararlaştırdılar.
Bu sırada Avrupa'daki işçi hareketi de güçlendi ve canlandı. Bu hareketin en güçlü ifadesi, 1889'da toplanan Uluslararası İşçiler Kongresi oldu. 400 delegenin katıldığı bu Kongrede, sekiz saatlik işgünü talebinin en başta yer alması gerektiği yolunda karar alındı. Bunun üzerine Fransız sendikalarının temsilcisi, Bordeaux'lu işçi Lavigne, bu talebin tüm ülkelerde evrensel bir iş bırakma ile dile getirilmesini teklif etti. Amerikan işçilerinin temsilcisi, yoldaşlarının l Mayıs 1890'da grev yapılması yolunda aldığı karara dikkat çekti ve Kongre bu tarihte uluslararası bir proletarya gününün kutlanmasına karar verdi.
Otuz yıl önce Avustralyalı işçiler, aslında yalnızca bir günlük kutlama düşünmüşlerdi. Kongre, tüm ülkelerin işçilerinin, l Mayıs 1890'da sekiz saatlik işgünü için, hep birlikte gösteriler yapmasını kararlaştırdı. Kimse bu kutlamanın daha sonraki yıllarda da tekrarlanmasından söz etmedi. Doğal olarak, kimse, bu düşüncenin bir şimşeğin çakışı gibi başarı kazanacağını ve işçi sınıfı tarafından kısa zamanda benimseneceğini önceden göremezdi. Bununla birlikte, l Mayıs'ın her yıl kutlanacak sürekli bir kurum haline getirilmesinin gerekliliğini herkesin kavraması ve hissetmesi için, l Mayıs'ın yalnızca bir kez kutlanması yeterli oldu.
İlk l Mayıs'ta sekiz saatlik işgününün uygulanması talep edildi. Ama bu hedefe ulaşıldıktan sonra da, l Mayıs'ın kutlanmasına son verilmedi. İşçilerin burjuvazi ve egemen sınıf karşısındaki mücadelesi devam ettiği sürece, ve tüm talepleri karşılanmadığı sürece, l Mayıs, işçi sınıfının bu taleplerinin her yıl dile getirildiği gün olacaktır. Ve daha iyi günler doğduğunda, dünya işçi sınıfı kurtulduğunda, büyük bir olasılıkla insanlık o zaman da l Mayıs'ı, geçmişte verilen zorlu mücadelelerin ve çekilen acıların anısına yine kutlayacaktır.
Kaynak
Türkiye'de 1 Mayıs
1 Mayıs ilk kez Osmanlı döneminde, 1905 yılında İzmirde kutlandı. Bunu 1909 Üsküp kutlaması izledi.
İstanbulda ilk 1 Mayıs kutlaması 1910da yapıldı.
1920 yılının 1 Mayısında işgal idaresinin ve Osmanlı hükümetinin yoğun baskılarına karşın 1 Mayıs İşçi Bayramı olarak kutlandı. İşçiler Haliçten başlayarak Karaköy üzerinden Beyoğluna kadar bir yürüyüş yaptılar ve Bağımsız Türkiye yazılı bir pankart taşıdılar.
1921in 1 Mayısında İstanbulun hemen tüm işçileri, özellikle şirket-i Hayriye, Seyrü Sefain, Haliç İdaresi ve Tramvay şirketi çalışanları 1 Mayısı kutladılar.
1923 yılının 1 Mayısında çok sayıda yerli ve yabancı işletmede çalışan işçiler greve çıktı. İşçi taleplerinin arasında yabancı şirketlere el konulması, 1 Mayısın resmen işçi bayramı olarak tanınması, sekiz saatlik işgünü, hafta tatili, serbest sendika ve grev hakkı vardı ve birçok işçi tutuklandı.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE 1 MAYISLAR
1924: 1 Mayısını İşçi Bayramı olarak kutlayan işçilerin bu eylemi engellenmek istendi. Sekiz saatlik işgünü için bildiri dağıtan birçok işçi tutuklandı.
1925: yılında çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu sonrasında kutlamalara izin verilmedi ve 1935 yılına kadar hemen hemen her yıl gizli kutlanabildi. 1 Mayısın bundan sonraki tarihi yasak larla yazıldı.
1935: yılında çıkarılan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun adıyla çıkarılan düzenleme ile 1 Mayıs Bahar ve Çiçek Bayramı olarak genel tatil günlerine dahil edildi.
1960: 27 Mayıs 1960dan sonra da yasaklar yaşandı. Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanununun kabul tarihi olan 24 Temmuz, işçi sınıfına 1 Mayısın yerine bayram olarak dayatıldı. Ancak bu girişimlerin hepsi, kararlı mücadeleler sonucu geri döndü.
1976: En kitlesel 1 Mayıs, 1976da kutlandı. Bu miting DİSKin öncülüğünde Taksim Meydanında yapıldı. O gün Taksim Meydanını 400 bin emekçi doldurdu.
1 MAYISA KAN BULAŞTI: 36 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ
1977: Bu yüzden 1977 yılındaki gösterilerin daha bir görkemli kutlanması bekleniyordu. Taksim Alanına 500 bin emekçinin akması engellenemedi. Saat 14.30da başlayacak olan kutlamalar için alan, sabahın erken saatlerinde itibaren dolmaya başladı. İşçiler, emekçiler, öğrenciler, kadınlar, çocuklar, yaklaşık 500 bin kişi toplandı.
Dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türklerin konuşmasının sonlarına doğru, çevredeki binalardan halkın üzerine ateş açıldı. Yaşanan paniğin ardından 36 kişi yaşamını yitirdi ve 200den fazla kişi yaralandı.
1978: Önceki yıl yitirilen 37 insanın acısını içinde yaşayan yüzbinler yine Taksim Alanındaydı...
1979: Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbulda mitinge izin vermedi. 1 Mayıs, İzmir Konak Meydanında kutlandı.
1980 sonrası: 12 Eylül Askeri darbesinin yasaklar zincirinde 1 Mayıs da yer aldı. Yasaklara rağmen; kısa süreli iş bırakmalar, bayramlaşmalar ve bildiri dağıtılması gibi etkinlikler yapıldı...
1987: 7 yıllık aradan sonra sendikalar öncülüğünde bazı milletvekilleri, aydın, sanatçı ve bilim adamları ile birlikte yaklaşık 1000 kişilik bir grup Taksim Anıtına 1 Mayıs şehitlerini anmak üzere çelenk bırakmak istediler. Polis yalnızca milletvekillerinin araçla anıta ulaşmasına izin verdi.
1989: Taksimde biraraya gelen topluluğa yapılan saldırı sonucunda Mehmet Akif Dalcı isimli bir işçi yaşamını yitirdi.
1990: Yine Taksime yürümek isteyenlere izin verilmedi. Çıkan çatışmada İTÜ Öğrencisi Gülay Beceren, felç oldu.
1996: 1980 sonrasının en kitlesel mitingi gerçekleştirildi. Kadıköyde yaklaşık 150 bin insan toplandı. Açılan ateş sonrasında 3 kişi yaşamını kaybetti.
2007: İşçi örgütleri bu yılki 1 Mayısı, 1977 yılının 1 Mayısının 30. yıldönümü nedeniyle Taksim Meydanında gerçekleştirmek istiyor. Ancak valilikten bu konuda izin alamayan sendikalar Taksim Meydanına çıkmak için çaba gösteriyorlar.(Taksim'e çıkıldı.)
Kaynak