IŞİD ve İhvan kimin terör örgütüymüş?
Biz IŞİD’in tıpkı El Kaide hatta Taliban gibi ABD yapımı bir örgüt olduğunu, dolayısıyla bu ülkenin IŞİD ile mücadeleyi bahana göstererek, Suriye’yi adım adım PYD’ye teslim ettiğini, Türkiye’nin bu kadar açık bir tuzağa düşmesinin gafletle açıklanamayacağını söyledikçe basında birileri hemen rol üstlenip, “Bunlar komplo teorisidir. IŞİD, bölgedeki İslâm anlayışının ürettiği bir örgüttür. Yönetenler arasında Saddam’ın askerleri de var. Parayı Suudi Arabistan veriyor” diye karşı görüş belirtiyordu. Aslında ilk cümle hariç söyledikleri doğruydu. El Kaide’nin de Taliban’ın da parasını Suudi Arabistan vermişti ama planlama ve organizasyonu yapan ABD, İngiltere ve İsrail istihbarat servisleri idi. Oyunu sahneye koyanlar ise Suudi Arabistan, Pakistan, Ürdün, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler idi. IŞİD militanlarının geçiş yolu olarak Türkiye’yi de kullandığını herhalde kimse inkâr edemez. Suriye rejimine karşı savaşan teröristlere kimin lojistik destek verdiği de bellidir.
* * *
Bunları niçin hatırlattım? ABD’de Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Donald Trump, ABD Başkanı Obama’yı terör örgütü “IŞİD’in kurucusu” olmakla suçladı da ondan!
Trump, Demokrat Parti’nin başkan adayı Hillary Clinton’ın da terör örgütünün kurucu ortaklarından olduğunu iddia etti.
Beyaz Saray, Trump’ın iddiaları hakkında yorumda bulunmayı reddetti.
Şimdi Trump da komplo teorisi mi üretiyor? “Seçim yarışında rakiplerini karalıyor” denilebilir ama ABD’de böyle ağır bir iddiada bulunmanın faturası vardır. Hemen ödetirler. Sağlam bir dayanak olmadan kimse böyle bir iddiayı seslendiremez!
* * *
Bir diğer konu da Mısır’daki “İhvanı Müslimin” meselesi! Biz bu örgütü İngiltere’nin kurduğunu defalarca hatırlattık ama başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, AKP medyasında kendisini destekleyenler “Müslüman Kardeşler Enternasyonali” fikrini savundu. Rabia işareti de bu ideolojinin simgesi olarak bizzat Tayyip Bey tarafından kullanıldı. Oysa bu milletlerüstü yapılanma kurulmuş olsaydı, başına İngiltere’ye bağlı bir halife geçirilir, “Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk” yeniden kurulmuş olurdu. Müslüman Kardeşler örgütü, İngiltere’nin 20’nci yüzyıl başında geliştirdiği ve hiç vazgeçmediği, “Asya’yı dörtlü konfederasyonla ve ılımlı bir halife şemsiyesinde yönetmek” projesinin gereği olarak kurulmuştu!
* * *
Mısır’da İhvancılar bir Amerikan darbesi ile indirildi. İhvan örgütü de terörist ilan edildi.
İngiltere ise İhvan’ı terör örgütü listesine almadığı gibi mensuplarına da siyasi sığınma hakkı verdi!
Yıllar önce defalarca duyurduğumuz gibi ABD’de uzun yıllar başkan aday adayı olan LaRouche, 21 Haziran 2001 tarihinde, ABD’nin devlet sekreteri Madeleine Albright’a sunduğu memorandumda, “Terörizmin sponsorluğunu yapan ülkeler listesine İngiltere’nin de konulması gerekir” başlığını kullanmış ve Usame Bin Ladin’in 1996 yılının Temmuz ayında Londra’da bulunduğunu, tedavi gördüğünü, BBC ve The Independent gazetesine sık sık demeç verdiğini hatırlatmıştı.
LaRouche, Mısır’ın Müslüman Kardeşler ve El Cihad, Filistin’in Hamas, Cezayir’in İslam Ordusu, Türkiye’nin PKK’sı ve Sri Lanka’nın Tamil örgütlerinin Londra’da merkezleri bulunduğunu belirtmiş ve ABD tarafından listesi çıkarılan 30 örgütten 16’sına İngiltere’nin askeri eğitim veya lojistik destek verdiğini bildirmişti.
İngiltere, bu açıklamalara hiçbir cevap vermedi ama örgütlerin bürolarını da kapatmadı!
* * *
Türkiye, Orta Doğu denilen bölgede, ABD ve İngiltere politikalarını uygulamaktan bir an önce vazgeçmezse parçalanacaktır!
O halde başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, AKP’nin ideologları, ABD ve İngiltere’nin İslam dünyasını birbirine düşürmek için kurduğu veya desteklediği örgütlere sempati ile bakmaktan vazgeçmelidir.
Arslan BULUT, 12 Ağustos 2016
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr