22 Ocak 2013 Salı
Ana Sayfası » Michel Chossudovsky » İslami Mağrip El Kaide’si: Kim Kimdir? Militanların Arkasında Kim Var?
İslami Mağrip El Kaide’si: Kim Kimdir? Militanların Arkasında Kim Var?
Michel Chossudovsky
Global Research
Güneydoğu Cezayir'de Libya sınırı üzerinde bulunan Ayn Emnas BP -Statoil-Sonatrach Doğalgaz Sahası Kompleksi'ne saldıran terörist grubun arkasında kim var? Operasyon, İslamcı El Mulasamin (Maskeliler) Tugayı, veya “Kanla İmza Atanlar”ın lideri Muhtar Bilmuhtar tarafından koordine edildi. Bilmuhtar'ın örgütü uyuşturucu ticareti, kaçakçılık ve Kuzey Afrika'da yabancıların kaçırılması operasyonlarına karıştı. Bulundukları yerin bilinmesine rağmen Fransız istihbaratı Bilmuhtar'ı “yakalanamaz” olarak tanımladı.
Bilmuhtar, BP Ayn Emnas Doğalgaz Sahası Kompleksi'nde bulunan 7 Amerikalının da aralarında olduğu 41 Batılının kaçırılmasını El Kaide adına üstlendi.
Ancak Bilmuhtar, bu saldırının doğrudan parçası değildi. Operasyonun saha komutanı, 2005 yılından Cezayirli Vaaz ve Savaş Grubu'na (GSPC) katılmış olan Nijerli deneyimli cihadçı savaşçı Abdül Rahman El Nijeri idi. (Albawaba, 17 Ocak 2013) Ayn Emnas'taki kaçırma operasyonu Fransa'nın Mali'deki İslami Mağrip El Kaidesi (AQIM) militanlarına karşı hava saldırısı başlatmasından beş gün sonra gerçekleşti.
Fransız özel kuvvetleri ve Mali askerleri, Kuzey Mopti'deki iki küçük kasaba olan Diabaly ve Konna'nın kontrolünü yeniden ele geçirdi. Diabaly kasabası görünüşte birkaç gün önce, önde gelen AQIM komutanlarından Abdülhamid Ebu Zeyd liderliğindeki savaşçılar tarafından ele geçirilmişti. Ayn Emnas Gaz tesisine yönelik terörist saldırı ve kaçırma bir intikam eylemi olarak tanımlansa da, kesinlikle birden bire gelişmedi. Analistlerin teyit ettiği üzere, operasyon çok önceden planlanmış gibi görünüyor:
“Avrupalı ve ABD'li yetkililer, her ne kadar Fransız askeri kampanyası savaşçıların daha önceden planlanmış olan böyle bir saldırıyı gerçekleştirmesini tetiklemiş olabilirse de, saldırının bu kadar kısa sürede planlanmış olamayacak kadar titizlikle hazırlandığının hemen hemen kesin olduğunu söylüyorlar.”
Son raporlara (20 Ocak 2012) göre, aralarında rehinelerin ve cihadçı savaşçıların da olduğu yaklaşık 80 kişi hayatını kaybetti. Gaz tesisinde, çoğu Cezayirli yüzlerce işçi vardı. Cezayir İçişleri Bakanlığı'na göre, “kurtulan 792 işçiden yalnızca 107'si yabancıydı.”
İngiliz ve Fransız hükümetleri, cihadçıları suçladı. İngiliz Başbakanı David Cameron şu ifadeleri kullandı: “Elbette insanlar Cezayir'in bu olaylara cevabı hakkında sorular soracaktır, fakat ben sadece şunu söyleyeceğim ki, bu ölümlerin sorumluluğu doğrudan doğruya, bu korkunç ve alçakça saldırıyı düzenleyen teröristlere aittir.” (Reuters, 20 Ocak 2013).
Ancak yeni raporlar, hem rehinelerden hem de İslamcı savaşçılardan ölenlerin önemli bir bölümünün, Cezayir hava kuvvetlerinin bombalaması sonucunda hayatını kaybettiğini doğruluyor.
Cezayir hükümeti de, Batılı hükümetler de, kaçırma eylemini gerçekleştirilenlerle hayat kurtarabilecek görüşmelere ciddiyetle girişmedi. Militanlar, rehinelerin güvenliği karşılığında Fransa'nın Kuzey Mali'deki saldırılarının sona ermesini talep ediyordu. El Kaide lideri Bilmuhtar şunları söylemişti:
“Malili Müslümanları bombalamayı durdurmaları şartıyla, Batı ve Cezayir hükümetleriyle görüşmeye hazırız.” (Reuters, 20 Ocak 2013) Cihadçıların saflarında, Libya da dâhil olmak üzere (bunun hâlâ teyit edilmesi gerekiyor) Müslüman ülkelerden paralı askerler ve Batı ülkelerinden savaşçılar da bulunuyordu.
İslami Mağrip El Kaidesi (AQIM). Kim kimdir?
Kuzey Mali'de aktif olan çok sayıda bağlantılı grup bulunuyor:
- “İslami Mağrip El Kaidesi Emiri” Abdülmalik Drukdel liderliğindeki İslami Mağrip El Kaide Örgütü (AQIM),
- İyad Ah Gali liderliğindeki Ensar Ed-Din,
-Batı Afrika'da Birlik ve Cihad Hareketi (MUJWA).
1990'larda öne çıkan Silahlı İslami Grup, veya Groupe islamique armé (GIA) büyük ölçüde devre dışıdır. Üyeleri, AQIM'e katılmıştır.
Azawad'ın Kurtuluşu için Ulusal Hareket (MNLA) bir Tuareg laik milliyetçi bağımsızlık hareketidir.
Tarihsel Arka Plan
Eylül 2006'da, Selefi Vaaz ve Savaş Grubu (GSPC) güçlerini El Kaide'yle birleştirdi. GSPC, eski bir GIA komutanı olan Hasan Hattab tarafından kuruldu. Ocak 2007'de bu grup ismini resmen İslami Mağrip El Kaide Örgütü (AQIM) olarak değiştirdi. 2007 başlarında ayrıca, yeni kurulmuş olan AQIM, Libya İslami Savaş Grubu (LIFG) ile yakın ilişkiler kurdu.
GSPC komutanları, Afganistan'daki Mücahitlerin eğitilmesinde tarihsel olarak önemli bir rol oynayan Suudi Arabistan'daki Selefiliğin dini öğretisinden esinlendi.
AQIM cihadçı komutanlarının tarihi, daha geniş meseleyi işaret etmek bakımından anlamlıdır:
- Çeşitli El Kaide bağlantılı fraksiyonların arkasında kim var?
- Teröristleri kim destekliyor?
-Hangi siyasi ve ekonomik çıkarlara hizmet ediliyor?
Washington merkezli Dış İlişkiler Konseyi (CFR), AQIM'in kökenlerini Sovyet-Afgan savaşına kadar götürmektedir:
AQIM'in üst düzey liderlerinin çoğunun 1979-1989 savaşında Afganistan'da Sovyetler'e karşı savaşta eğitildiği düşünülüyor. “Afgan Arapları” olarak bilinen Kuzey Afrikalı gönüllülerin bir bölümü takip eden yıllarda bölgeye dönerek İslamcı hareketleri radikalleştirdi. Grup, farklı ve çoğu zaman bağımsız hücreler halinde şekillenen tugaylara bölündü.
Grubun üst düzey lideri veya emiri, 2004 yılından beri, Ebu Musab Abdülvadud olarak da bilinen Abdülmalik Drukdel. Kendisi, Afganistan'da savaşmış ve kökeni Cezayir'deki bulunan bir eğitimli mühendis ve patlayıcı uzmanı. AQIM, Drukdel'in liderliği altında Fransa'yı temel hedef ilan etti. Ebu Zeyd, bölgede çok sayıda Avrupalının kaçırılması ve öldürülmesiyle bağlantılı. (Dış İlişkiler Konseyi, İslami Mağrip El Kaidesi, cfr.org, tarihsiz)
CFR raporunun bahsetmediği şey, Afganistan'daki hareketin 1979'da Carter yönetimi zamanında başlatılmış olan bir CIA girişimi olduğudur. Bu hareketler 1980'ler boyunca başkan Ronald Reagan tarafından da aktif olarak desteklendi.
1979 yılında Afganistan'da CIA tarihinin en büyük örtülü operasyonu başlatıldı. Suudi Arabistan'dan gelen Vahhabi misyonerler, Pakistan'da ve Afganistan'da Kuran okulları (medreseler) açtı. Medreselerde kullanılan İslami metinler, Nebraska'da basıldı ve yayınlandı. CIA'in desteğiyle mücahitlere örtülü ödenek sağlandı:
“Afgan cihadını bütün Müslüman devletler tarafından Sovyetler Birliği'ne karşı yürütülen küresel bir savaşa dönüştürmek isteyen CIA ve Pakistan'daki ISI'nin cesaretlendirmesiyle, 1982-1992 yılları arasında 40 İslam ülkesinden yaklaşık 35 bin radikal Afganistan savaşına katıldı. On binlercesi medreselerde eğitim görmek üzere Pakistan'a geldi. Netice olarak 100 binden fazla Müslüman radikal, Afgan cihadından doğrudan doğruya etkilendi.” (Ahmed Rashid, “The Taliban: Exporting Extremism” (Taliban: Aşırıcılık İhracı”),Foreign Affairs, Kasım-Aralık 1999).
Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA), Pakistan'daki Silahlı Kuvvetlerarası İstihbarat'ı (ISI) kullanarak mücahitlerin eğitilmesinde temel bir rol oynadı. Bunun sonucunda, CIA destekli gerilla eğitimi İslam'ın öğretileriyle entegre edildi:
Mart 1985'te Başkan Reagan'ın imzaladığı 166 sayılı Ulusal Güvenlik Karar Direktifi , mücahitlere kademeli olarak örtülü askeri destek verilmesine izin verdi ve gizli Afgan savaşının yeni bir amacının olduğunu açık hale getirdi: örtülü eylem yoluyla Afganistan'daki Sovyet birliklerinin yenilmesi ve Sovyetlerin çekilmesinin sağlanması. Yeni örtülü ABD desteği, silah tedarikinde büyük bir artışla – 1987 itibariyle yıllık 65,000 tonluk sabit bir artış – başladı ve buna, Pakistan-Revalpindi yakınlarındaki ana yol üzerinde bulunan gizli ISI merkezlerine giden CIA ve Pentagon uzmanlarının “kesintisiz akış”ı eşlik etti. Burada CIA uzmanları, Afgan isyancılar için operasyonların planlanmasına yardım etmek üzere Pakistan istihbarat yetkilileriyle bir araya geldi. (Steve Coll, Washington Post, 19 Temmuz 1992)
İslamcı El Mulasamin (Maskeliler) Tugayları tarafından Ayn Amenas Doğalgaz Kompleksi'ne gerçekleştirilen terörist saldırının arkasındaki beyin olan Muhtar Bilmuhtar, AQIM'in kurucu üyelerinden biridir.
Bilmuhtar, Afganistan'da CIA tarafından eğitilmiş ve görevlendirilmişti. Bilmuhtar, 19 yaşındayken, CIA ve onun Pakistan'daki bağlaşığı Silahlı Kuvvetlerarası İstihbarat'ın aktif olarak cihadçıların görevlendirilmesine eğitimine destek verdiği bir sırada Afganistan'da El Kaide saflarında savaşmaya gelmiş bir Kuzey Afrika gönüllüsü, bir “Afgan Arap”tı. Muhtar Bilmuhtar, Afgan “iç savaş”ında savaştı. 1993 yılında Cezayir'e döndü ve GSPC'ye katıldı. Bilmuhtar'ın Afganistan'daki geçmişi ve yaptıkları, onun ABD destekli bir “istihbarat varlığı” olduğunu ortaya koymaktadır.
Amerika'nın Müttefiklerinin, Suudi Arabistan ve Katar'ın Rolü
İslami Mağrip El Kaidesi (AQIM), 2007'deki ortaya çıkışından itibaren, liderleri yine Afganistan'da CIA tarafından eğitilmiş ve görevlendirilmiş olan Libya İslami Savaş Grubu (LIFG) ile yakın ilişkiler geliştirdi. LIFG, CIA ve İngiliz MI-6 teşkilatı tarafından örtülü olarak desteklendi.
LIFG, 2011'deki Libya savaşı sırasında, “Libya hükümetini devirmek için silah, eğitim, özel kuvvetler ve hatta savaş uçakları veren” NATO tarafından doğrudan doğruya desteklendi. (Tony Cartalucci, The Geopolitical Reordering of Africa: US Covert Support to Al Qaeda in Northern Mali, France “Comes to the Rescue” (“Afrika'nın Yeniden Düzenlenmesi: ABD'nin Kuzey Mali'de El Kaide'ye Örtülü Desteği, Fransa'nın ‘Kurtarmaya Gelmesi'” , Global Research, Ocak 2013). İngiliz SAS Özel Kuvvetleri, ayaklanmanın başlamasından önce, LIFG'ye askeri danışmanlık yapmak üzere Libya'ya getirildi.
Raporların teyit ettiği üzere daha yakın zamanda AQIM, LIFG'den silah edindi. LIFG paralı askerleri AQIM tugaylarıyla entegre oldu. Ayn Emnas kaçırma operasyonunu koordine eden Muhtar Bilmuhtar şöyle diyor:
“Biz Arap dünyasındaki devrimlerden en fazla kazançlı çıkanlardan olduk. [Libya] silahlarından yararlanmamıza gelince, bu, böyle durumlarda doğal bir şeydir.” http://www.hanford.gov/c.cfm/oci/ci_ter ... ossier=174
BP Ayn Emnas tesisi, Libya sınırının tam üzerinde bulunuyor. Operasyona Libya İslami Savaş Grubu (LIFG) militanlarının da katıldığı yönünde şüpheler var. AQIM ayrıca Suudi Arabistan ve Katar'dan örtülü destek alan, Suriye'deki El Nusra Cephesi ile de bağlantıya sahip.
İslami Mağrip El Kaidesi, apaçık bir şekilde Batı istihbarat gündemine bağlıdır. Bu örgüt, Suudi Arabistan ve Katar'dan örtülü finansman desteği alan, “bölgenin en zengin, en iyi silahlara sahip militan gruplarından biri” olarak tanımlanmaktadır.
Fransa'da yayınlanan Canard enchaîné, (Haziran 2012 tarihinde) Katar'ın (ABD'nin sadık bir müttefiki), Mali'de aralarında Selefi Ensar Ed-Din'in de bulunduğu çeşitli terörist toplulukları finanse ettiğini ortaya çıkardı:
Bir rapora göre hem MNLA'dan (bağımsızlık ve laiklik yanlısı) Tuareg isyancıları, hem de Ensar Ed-Din, AQIM ve Mujao (Batı Afrika'da Cihad) Katar'dan dolar desteği alıyor (The Examiner)
Hicivci Fransız gazetesi Canard Enchaîné [Haziran 2012'de] Cezayir ve Batı Afrika kapılarına giden yolda Katar'ın Kuzey Mali'deki silahlı grupları finanse ettiğinin düşünüldüğünü yazmıştı.
Bölgedeki temel şeriat yanlısı silahlı grup olan Ensar Ed-Din'in Katar'dan para aldığı yönündeki şayialar aylar boyunca Mali'de dolaşmıştı. Örneğin “Katarlı” bir uçağın çatışmanın başlangıcından kısa bir süre önce silahlar, para ve uyuşturucuyla dolu halde Gao'ya indiği yönünde (henüz teyit edilememiş olan) raporlar var.
Orijinal rapor, bir Fransız askeri istihbarat raporuna dayanarak Katar'ın Kuzey Mali'deki temel silahlı grupların üçüne de finansman desteği sağladığını aktarıyor: Iyad Ag Gali'nin Ensar Ed-Din örgütü, İslami Mağrip El Kaide örgütü (AQIM) ve Batı Afrika'da Birlik ve Cihad hareketi.
Gruplardan her birine verilen yardım miktarından bahsedilmiyor, ancak Fransız DGSE'den Savunma Bakanlığı'na giden ve Katar'ın Kuzey Mali'deki “terörizm”e olan desteğinden söz eden çok sayıda rapordan bahsediliyor.
Bir istihbarat varlığı olarak İslami Mağrip El Kaidesi'nin rolünün dikkatle değerlendirilmesi gerekiyor. İslamcı ayaklanma, bir ulus devlet olarak Mali'nin siyasi istikrarsızlaştırılması lehine koşullar yaratıyor. Hangi jeopolitik çıkarlara hizmet ediliyor?
Son Sözler: “Amerikan Sudanı”
Acı bir ironiyle, Güney Cezayir'deki kaçırma operasyonu ve Cezayirlilerin öncülük ettiği askeri “kurtarma” operasyonunda doğan sonuç, ABD-AFRICOM öncülüğündeki bir Batı askeri müdahalesi için bir insani meşruiyet bahanesi sunuyor. Bu müdahale yalnızca Mali ve Cezayir'le ilgili değil. Sahra altı Sahel kuşağı üzerinden, Moritanya'dan Sudan'ın batı sınırına kadar uzanan geniş bir bölgeyi içine alabilir.
Bu tırmanış süreci, 2011'de Libya'daki ABD-NATO savaşının arkasından Afrika kıtasının militarizasyonunun bir sonraki aşaması olarak, ABD askeri ve stratejik “yol haritasının” bir parçasıdır.
Bu, ABD'nin geniş bir alan üzerindeki neo-kolonyal fetih projesidir.
Fransa'nın Washington adına müdahale eden eski sömürgeci güç olmasına karşın, son aşama muhtemelen Fransa'nın Mağrip ve Sahra altı Afrika'dan çıkarılması olacaktır. Fransa'nın sömürgeci bir güç olarak bulunduğu yerden çıkarılması süreci, 1950'lerdeki Çinhindi savaşından bu yana devam etmektedir.
Her ne kadar ABD kısa vadede savaş ganimetlerini Fransa'yla paylaşmaya hazırlansa da, Washington'un nihai hedefi “Afrika kıtasının haritasını yeniden çizmek” ve olasılıkla, Fransızca konuşan Afrika'yı Amerikan nüfuz alanına dönüştürmektir. Bu nüfuz alanı kıta çapında, Atlantik'teki Moritanya'dan Sudan, Etiyopya ve Somali'ye kadar yayılacaktır.
Buna benzer bir Fransa'yı Fransızca konuşan Afrika'dan çıkarma süreci 1990'larda Ruanda, Burundi ve Kongo Cumhuriyeti'nde ilerlemişti. Bunun neticesinde Fransızca konuşan Afrika'da Fransızca resmi dil olma özelliğini kaybetmeye başladı. Bugün Ruanda'da Kinyarwanda ve Fransızcanın yanında İngilizce de resmi dil. 1994'te RPF hükümetiyle beraber ortaöğretim Fransızca veya İngilizce sunulmaya başladı. 2009 yılından beri ise sadece İngilizce olarak sunuluyor. 1994'ten beri Üniversite artık Fransızca eğitim vermiyor. (Ruanda devlet başkanı Paul Kagame Fransızca okuyamıyor ve konuşamıyor).
Söz konusu olan, sömürgeci dönemde Fransız Batı Afrika'sı ve Fransız Ekvator Afrika'sını içine alan çok geniş bir coğrafyadır
Fransız döneminde Mali'ye Le Soudan français (Fransız Sudan'ı) adı verilirdi. İronik bir şekilde, sözünü ettiğimiz Fransızca konuşan Afrika'dan Fransa'yı çıkarma veya zayıflatma süreci hem eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, hem de şimdiki cumhurbaşkanı François Hollande'ın zımni onayıyla gerçekleşti; her ikisi de Fransa Cumhuriyeti'nin aleyhine olacak şekilde ABD jeopolitik çıkarlarına hizmet etmektedirler.
Afrika kıtasının militarizasyonu, ABD Africom görevinin bir parçasıdır.
Uzun vadedeki amaç, tarihsel olarak Fransa'nın nüfuz alanı olmuş geniş bir coğrafyada jeopolitik ve askeri kontrolü sağlamaktır. Bu bölge, petrol, doğalgaz, altın, uranyum ve stratejik mineraller bakımından zengindir. (Bkz: R. Teichman, The War on Mali. What you Should Know: An Eldorado of Uranium, Gold, Petroleum, Strategic Minerals [“Mali Savaşı. Bilmeniz Gereken Şey: Uranyum, Altın, Petrol ve Stratejik Minerallerin Eldorado'su”], Global Research, 15 Ocak 2013)
Çev: Selim Sezer
medyasafak.com