İsmet İnönü Hakkındaki Yalanlara Yanıt
Batı cephesinin, I. ve II. İnönü Savaşlarının Muzaffer Komutanı, Mudanya Mütarekesi'nde Türkiye'yi başarıyla temsil etmiş olan, “Türk milleti aleyhine, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın çöküşünü” bildiren Lozan Antlaşması görüşmelerinde insanüstü bir çaba ve başarı gösteren, Türkiye'yi emperyalist ve sömürücü güçlere kurban etmeyen ve II. Dünya Savaşı'nın dışında tutmayı başarmış olan, Atatürk'ün Önderliğinde gerçekleştirilen Türk Devrimi ile Atatürk İlkelerini, yaşamı boyunca, savunmuş olan, 2. Cumhurbaşkanımız M. İsmet İnönü’nün bedensel varlığının aramızdan ayrılışının 40.yılında bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.
Kan ve irfanla kurulan, insanüstü bir çaba ile yüceltilen Cumhuriyetin kuruca kadrolarına yönelik saldırılar, cumhuriyet yıkıcılığından sicilli, yağmacı bir kesim tarafından büyük bir utanmazlık, değerbilmezlik ve bilgisizlikle artarak sürmektedir.
Türk ulusunun gönlünde, yüreğinde, bilincinde onurlu ve saygın yerini koruyan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e doğrudan saldıramayanlar, İsmet İNÖNÜ üzerinden ad vermeden, akıl almaz iftiralara Atatürk’e saldırmayı amaçlamaktadırlar.
İsmet İnönü’nün aramızdan ayrılışının yıldönümünde, Yandaşlığın, yalakalığın, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığının pirim yaptığı bu günlerde, İNÖNÜ üzerinden Atatürk’e ve Cumhuriyet’e yönelik saldırılara, yalanlara, yanlışlara ve yutturmacalara belgelere dayalı olarak cevap vermek kandırılan ve aldatılan kamuoyuna mümkün olduğu kadar gerçekleri göstermek öz görevimizi yerine getirmek amacındayız.
YALAN 1: Din adı altında dinsizliği yaşam tarzına dönüştüren, dini; çıkar, koltuk, baskı, egemenlik aracı olarak kullanan maskeli, sinsi dinsizlerin İNÖNÜ ile ilgili yalanlarından en önemlisi, “CHP, Tek Parti ve İnönü döneminde camiler kapatıldı, depo ve hatta tuvalet yapıldı” iddiasıdır.
YANIT: Kutsal patentli bu yalanın tek dayanağı, şeriatçılığı tescilli bir “Atatürk ve cumhuriyet düşmanı” olan Mehmet Şevki Eygi’nin, kanıt belge bilgi ve kaynak göstermeksizin yazdıkları ve söyledikleridir. Evet! Gerçekten de CHP ve İsmet İnönü, 1939-1946 arasında Türkiye’deki bazı camileri “depo” yapmış, bu camilerin kapısına “kilit” vurmuş, etrafına “asker” dikmiş ve bu camileri ibadete kapatmıştır!
İsmet İnönü, II. Dünya Savaşı’nın devam ettiği 1939-1946 yılları arasında, Türkiye’ye yönelik muhtemel bir saldırıda, camilerin hedef alınmayacağını düşünerek, müzelerimizdeki “tarihi” ve “dini” değeri olan eserleri, zarar görmemeleri için, Anadolu da bazı camilere koydurarak koruma altına almıştır. Örneğin, Topkapı Sarayı’ndaki “Kutsal Emanetler”, bu emanetlerle ilgilenen görevlilerle birlikte Niğde’ye götürülerek, Niğde’deki bazı camilere konulmuştur. Dolayısıyla, “Kutsal Emanetlerin” bulunduğu bu “cami depolar”, ibadete kapatılmış ve kapısına kilit vurulup asker dikilmiştir.
Aynı şekilde, Kurtuluş Savaşı’nda Batı Cephesi komutanı olan İsmet Paşa, Büyük Taarruzdan önce I. ve II. Ordu ile bunlara bağlı karargâhların barınması için Akşehir ve Konya çevresindeki camiler, hanlar ve kervansarayları kullanmıştır. Özellikle, kışın bölgede askeri birliklerin barınması için büyük kışlalar ve misafirhaneler olmadığından bu yola başvurmuştur. Vatan duygusuna yabancı, din maskesi takmış bu dinsizlerin, “Cami düşmanı” olmakla suçladıkları Atatürk, İsmet İnönü ve silah arkadaşlarının “kelle koltukta” verdikleri o “kutsal mücadele” olmasaydı, 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkan çoluk çocuk demeden korkunç bir katliama başlayan Yunanlılar, Anadolu’daki tüm camileri yakıp yıkacak, ezanları susturacak ve işte o zaman camiler; ahır, tuvalet, eğlence merkezi yapılacaktı.
İslam'ın temel ilke ve değerlerine aykırı olarak inşa edilen, ticarî camileri (altlarında veya yanlarında düzinelerle işyeri ve dükkânın sıralandığı sözde camiler) üzerinden Allah acını kullanarak yüklü miktarda paralar elde edenlerin, Holdingler şirketler Kuranların Atatürk ve İnönü’ye camiler üzerinden saldırmaları, İslam’ı İslam'la yok etme siyasetlerinin bir parçası olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır.
YALAN 2: "İsmet İnönü'nün paralardan Atatürk'ün fotoğraflarını çıkarttırıp kendi fotoğraflarını koydurttu."
YANIT: Ülkemizin bazı "ateşli" sözde Atatürkçülerin de İnönü'ye saldırmalarına dayanak yaptıkları bu konu, “Allah ile aldatanların”, “amaca giden her yol mubahtır” anlayışı ile “Atatürk’le aldatma” hıyanetine yöneldiklerinin bir göstergesidir. Yoksa kırmızı görmüş boğa örneği Atatürk e saldıranların, bu Atatürk sevgileri nereden gelebilir ki?
Evet! İsmet İnönü döneminde paralardan Atatürk fotoğraflarının çıkartıldığı doğrudur. Ancak paralardan Atatürk fotoğrafın onun onayıyla çıkarılmış bir kanunun gereğidir.
30 Aralık 1925 tarihli 701 sayılı kanun ve 16 Mart 1926 tarihli 3322 sayılı kararname ile 50,100,500 ve 1.000 liralık banknotların ön yüzünde "reis-i cumhur" hazretlerinin fotoğraflarının bulunması kararı alınmıştır...Bu kanunların altında bizzat Atatürk'ün de imzası vardır. 1937'de daha Atatürk hayattayken basımına başlanan "2.sürüm banknotlarda”, hem Atatürk'ün hem de İnönü'nün fotoğrafları yer almıştır. Atatürk ün ölümü üzerine sözü edilen kanun gereğince paraların üzerine İnönü’nün resimleri basılmıştır. Daha sonraları bu yasa değiştirilerek, paraların üzerine Atatürk resimleri bastırılması uygulamasına geri dönülmüştür. Bu nedenle "İsmet İnönü, Türk Lirası'ndan Atatürk fotoğrafını çıkardı!" diyenler, “Atatürk’le Aldatılmanın” tezgâhına düşmüş, büyük bir şaşkınlık, bilgisizlik veya ihanet içindedirler.
YALAN 3: “Cumhurbaşkanı olarak İsmet İnönü, din kitaplarını yasaklatmıştır.”
YANIT: Söz konusu kitaplar; Yurttaşlarımızın “Allah ile aldatma zehrini” daha kolay hazmetsinler diye, kurdukları Muaviye düzeninde soyguna, zulme din adına katlansınlar diyerek maskeli dinsizler tarafından piyasaya sürülen ”hurafe” kitaplarıdır. Örneğin” Burdurlu Abidin Karaaslan’ın “54 Farzlı Büyük ve Tam Namaz Hocası-Türkçe Namaz Sureleri” kitabında; “soğan ve sarımsağın kabuğunu yakmak”, “ağaç çöpü ile diş karıştırmak”, “aç iken soğan yemek”, “evde örümcek ağı bırakmak” YOKSULLUK NEDENİ, “Erkek için ipekli giymek”, “bıyıklarını kesmemek” ise İMANSIZ GİTMEK olarak yorumlanıyor.
Süleyman Dede, adındaki kişinin yazdığı “din kitabı” ise; “Sarımsaklı yemeği Çinli hiç sevmezdi fakat ev sahibini de hiç kırmak istemezdi’, ’Bu iş Mustafa’ya doğrusu oldu merak, acaba 30 lira neden eksik bu tabak” gibi saçmalıklarla doludur. Bu hurafe ve safsataları din adına savunmak, ancak Allah ile aldatmayı meslek edinmiş, din maskesi takmış şeytanların işidir.
Bu yazının sınırları içinde kaynaklara dayalı(Sinan MEYDAN-El-Cevap) olarak birkaç örnek aktarabildik. Bu örnekler bile, Yalan makinalarının ipliğini pazara çıkarmaya yeterlidir.
Devletin ve ulusun soyulduğu bugünlerde kör kuruşun hesabını tutan, İsmet İnönü’yü, Cumhuriyet değerleriyle barışık olmayan, siyasi hayatları süresince mal, mülk, servet peşinde koşan, hem kendi ceplerini hem de eş, dost ve yandaşlarının ceplerini dolduran, İsviçre bankalarında gizli hesaplar açtıran, oğula gemicik alan, eşe kuyumcu dükkânı açan bugünkü din taciri, ahlak yoksunlarının suçlamaya yönelmeleri tam bir kara mizah örneğidir.
Tek parti CHP camileri kapattı” diye sızlananlar neden hiçbir zaman “Tek parti döneminde açılan Halkevleri ve Köy Enstitülerini DP kapattı. Böylece Türk aydınlanması büyük bir darbe yedi.” demez? 1951’de DP ve Menderes, Türkiye’nin dört bir yanındaki 478 Halkevi merkezini, 5000 Halkevi şubesini ve 4000 Halkodasını kapatmıştır. 1954’te de o güne kadar 25.000 öğretmen yetiştiren Köy Enstitülerini kapatmıştır.
Kağnıyla kamyonu yendiğimiz kurtuluş savaşının Batı Cephesi Komutanı, Türk'e biçilen emperyalist elbiseyi, yani Sevr’i yırtıp, Türk ulusun bağımsızlığı ve özgürlüğünün tapu senedi Lozan’ı tüm dünyaya kabul ettirmedeki katkıları yadsınamayacak değerde olan İsmet İNÖNÜ’YÜ ölümünün 40. Yılında bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.
Mahmut ÖZYÜREK, 25 Aralık 2013
Ulusal Eğitim Derneği
Isparta Şube Başkanı