İsmet Paşa Okulu
Yöneticilerin kişilikleri çoğu kez, siyasal düzenin niteliğine bağlıdır. Eğer bir toplum, ulusal kurtuluş savaşı yaşamışsa, bu toplumda yöneticilerin kişilikleri ulusal kurtuluş hamuru ile yoğrulmuş demektir. Bu kişilikler ulusal bilince dayanır. Her eylem, her davranış, bu ulusal bilinç ile şekillenir. Mustafa Kemal, bu tür kişilerin örneğidir. Mustafa Kemal'i Atatürk yapan bu ulusal onur ve bu ulusal bilinçtir. Bunun içindir ki, Mustafa Kemalcilik ulusal onur, Atatürkçülük ise ulusal bilinç demektir.
Ulusal Kurtuluş Savaşımız bir avuç aydınla kazanılmıştır. Cumhuriyet kurulduğunda, Atatürk'ün çevresinde çok az aydın, çok az uzman vardı. Devlet adamları is, Kurtuluş Savaşı'nın terlerini henüz silmemişlerdi. Meclis'i, savaş meydanlarından gelen kumandanlar doldurmuştu. Hiçbirinde, çağdaş devlet kavramı ve demokrasi tecrübesi yoktu. Fakat Cumhuriyet kuruldu; sanayide, maliyede, ekonomide ulusal onur sahibi bir Türkiye yaratıldı. Bu bir inanç ve bilinç sonucuydu. Mustafa Kemal, çevresinde bu onuru ve bilinci aşılamıştı. Kemalist devlet bu bilincin ve onurun adıdır.
Şimdi çok partili hayat içindeyiz. Dünya büyük bir hızla gelişiyor. Her konuda yetişmiş aydınlarımız ve uzmanlarımız var. Çağdaş devleti, demokrasiyi, çok partili hayatı bilen anlayan kişiler partileri doldurmuşlar. Türkiye'nin ihtiyacı olan bütün uzmanlık dallarında aydınlar yetişmiş. Hukukçu, ekonomist, mühendis, mimar, doktorlar, devlet çarklarında ve özel teşebbüs emrinde çalışıyorlar. Ama ulusal bilincimiz ve onurumuz yok. Eğer büyük uluslar yardım etmezlerse aç kalacağız. Türk ekonomisi bir dilenci çaresizliği içindedir. Bugün Türkiye'yi yönetenler de işte böyle bir toprağın ve böyle bir mevsimin acı meyvalarıdır.
Tek tek siyasetçilere kızmak mümkündür. Fakat düşünmek gerekir: Acaba, bu siyasetçiler hangi verimsiz toprağa atılmış tohumlardır?.. Ve hangi ulusal onur ve kişiliğin okulunda okumuşlardır?... Sanırız bu soruları cevaplandırmak gerekir.
Mustafa Kemal çevresine ulusal bilinç aşılamıştır. Çevresindeki asker - sivil aydınlar bu bilincin sınavından geçmişlerdir. Atatürk'ün yakın arkadaşları, en güç koşullar altında, kendilerine verilen ulusal görevleri başarıyla yürütebilmişlerdir.
İsmet İnönü, Mustafa Kemal'in en yakın silah arkadaşıdır ve Atatürk'ün ulusal bilinciyle yetişmiştir. Atatürk öldükten sonra Türkiye'nin baş sorumlusu İsmet İnönü'dür. Acaba, İsmet İnönü bu bilinci bugüne dek sürdürebilmiş midir?..
İsmet Paşa tek başına bir okuldur. Devlet anlayışı, denge hesabı, siyasal davranışları birçok siyasetçi tarafından benimsenmiştir. Bugün İsmet Paşa'nın siyaset okulundan mezun olmuşlardır. Kasım Gülek, Tahsin Bangaoğlu, Turhan Feyzioğlu bu okulun başarılı mezunlarıdır. Ecevit ise bu okuldan mezun olmanın ve parlak dereceli bir diploma almanın hazırlıkları içindedir. Devlet bürokrasisinde yer almış birçok kişi de bu okulun etkisi ile yetişmişlerdir. Şimdi devlet, İsmet Paşa Okulu mezunlarınca yönetilmektedir.
Açıkça sormak gerekir: Mustafa Kemal'in verdiği ulusal bilinci, İsmet Paşa, örneğin Feyzioğlu'na verebildi mi?.. Hayır! Mustafa Kemal'in İsmet Paşa'ya öğrettiği ulusal onur bu okulda kime öğretildi?.. Kimseye! Bakınız Atatürk'ün tam bağımsızlık ilkesi İsmet Paşa'nın ağzında sadece suçlama konusu. Kime karşı?.. Yabancı sermayeye mi?.. Hayır. Petrol şirketlerine mi?.. Hayır. Kıbrıs çıkartmasına engel olan Amerikan Hükümeti'ne mi?.. Hayır. Sadece ve sadece Mustafa Kemalci gençlere karşı!..
Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın kazandırdıklarını, çok partili düzende satmışız bir bir. Bu düzen de, Türkiye'yi çağdaş uygarlık yolundan uzaklaştırmıştır. Düzen, bir tek ulusal onur ve bilinçle yetişmiş lider çıkartmamıştır.
İnsanları devirler yetiştiriyor. İsmet Paşa'nın Okulu'ndan yetişmiş cüce siyasetçilere bakıp karamsar olmayalım. Bu topraklar şimdi verimsiz. Bir devrim yönetimi kurulsun, bakın göreceksiniz... Aydınlar, uzmanlar, devlet adamları nasıl inançla güçle halka hizmet edecekler. Türk Halkı'nın ulusal onurunu yeniden diriltenler; ancak bir devrim yönetimi ile ortaya çıkacaklar. Yeter ki, İsmet Paşa'nın siyaset okulundan diplomalara devlet kapıları kapansın.
Yeniden Mustafa Kemal'in inançlı günlerine dönmek istiyoruz. Ulusal bilincimiz ve onurumuz için...
Uğur MUMCU, Devrim, 16 Şubat 1971