İstanbul'a ihanetin tarihi / Sinan MEYDAN

Tarihçi - Yazar

İstanbul'a ihanetin tarihi / Sinan MEYDAN

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Haz 17, 2019 15:07

İstanbul'a ihanetin tarihi

“Bir vakitler, şekilleri, boyları ve renkleri tespit edilen binalarla süslenmiş yedi tepenin efsanevi manzaraları artık silinmek üzeredir… İstanbul gelecek asırlarda yedi tepesi seçilemeyen, mimari anıtları görülemeyen, cüce ve dev beton yapılar şehri olmak tehlikesi içindedir.” (Haluk Y. Şehsuvaroğlu, Cumhuriyet, 1952)

21 Ekim 2017'de AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan aynen şöyle demişti: “İstanbul müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik. Biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum.”

Erdoğan çok haklı! AKP döneminde İstanbul ranta, betona teslim edildi. Ancak “İstanbul'a ihanet” yeni başlamadı; “İstanbul'a ihanetin” bir tarihi var.

23 Haziran İstanbul seçimleri öncesinde “İstanbul'a ihanetin tarihini” okumaya ne dersiniz?

ANKARA'NIN İMARI

Atatürk, başkent Ankara başta olmak üzere tüm Türkiye'yi planlı kentlere kavuşturmak istiyordu.

1928'de Hermann Jansen tarafından hazırlanan Ankara İmar Planı (Jansen Planı) 1932'de uygulanmaya başlandı. Jansen, Ankara'yı planlarken çağdaş bir başkentin temel ihtiyaçlarını esas aldı. Yeni Ankara'yı kurarken eski Ankara'nın tarihi dokusunu da korumayı amaçladı. Yeni Ankara'yı –Atatürk'ün isteğiyle- Çankaya-Ulus yönünde gelişecek biçimde planladı. Ticaret merkezi Ulus'ta, yönetim merkezi Yenişehir'de olacaktı. Plana göre geniş bulvarları, en fazla üç katlı çağdaş binaları ve Atatürk Orman Çiftliği gibi bolca yeşil alanlarıyla bozkırın ortasında modern bir Ankara yükselecekti.

Ankara, Atatürk döneminde, bir başkente yakışır biçimde planlı ve çağdaş bir kent olarak gelişti.

TEK PARTİ DÖNEMİNDE İSTANBUL'UN İMARI

Resim

Atatürk, İstanbul'un imarı için 1936'da M. Henri Prost'u görevlendirdi. Prost, iki yıl içinde İstanbul'un imar planını hazırladı: Büyük parklar, kent içi kara yolları, Sirkeci'den başlayan bir banliyö tren hattı, Yedikule-Eminönü-Karaköy-Taksim metro hattı, Yenikapı'da büyük bir liman ve bir aktarma istasyonu planladı.

Prost, İstanbul'un tarihi dokusunu korumak için 40 rakımın üzerine inşa edilecek yapılara 12.50 metre yükseklik sınırı koydu. Sarayburnu ile Küçükayasofya arasındaki alanı “Arkeolojik Park Alanı” ilan etti ve burada bodrum kata izin vermeden yapı yüksekliğini 2 katla sınırlandırdı. Prost, her ne kadar eski eserleri korumayı esas almışsa da 10 yıllık uygulama sırasında maalesef çok sayıda tarihi eser yıkıldı.

1940'ta İsmet İnönü döneminde, İstanbul'un Vali-Belediye Başkanı Lütfi Kırdar, Prost'un planı çerçevesinde İstanbul'un imarına başladı. Önce, Taksim Topçu Kışlası yıkılarak yerine 38 bin m2'lik “İnönü Gezisi” (Taksim Gezi Parkı) adlı bir yeşil alan oluşturuldu. (1942). Spor ve Sergi Sarayı, Harbiye Açıkhava Tiyatrosu, Atatürk Köprüsü, Atatürk Bulvarı, Maçka Parkı, Yıldız ve Emirgan Koruları, Abbasağa Parkı yapıldı. Dolmabahçe Sarayı Ahırları yıkılarak Beşiktaş İnönü Stadı inşa edildi (1947).

Ayrıca İstanbul'un her iki yakasında elektrik ve su şebekeleri geliştirildi. Tramvay ve telefon ağları genişletildi. Yeni mahalleler ve yeni yollar inşa edildi. İstanbul'un tarihi camileri onarıldı. Kapalıçarşı, Babıali, Mısır Çarşısı, müzeye dönüştürülen Topkapı Sarayı ve Ayasofya restore edildi.

1950'de Demokrat Parti (DP) iktidara geldi. Yüksek Mimar Doğan Hasol'un ifadesiyle, “1955'ten itibaren Başbakan Adnan Menderes'in tutkulu imar hareketleri İstanbul'un altını üstüne getirdi.”

İSTANBUL'UN İMARI MI? İSTANBUL'UN FETHİ Mİ?

Resim

1864'te İstanbul'da ilk belediye (şehir emaneti) kurulduktan sonra zaman zaman “imar” adı altında yıkımlar yapıldı.

İstanbul'daki en acımasız yıkımlar, 1955-60 arasında, DP döneminde yapıldı.

Başbakan Adnan Menderes, Haussmann özentisiyle (III. Napolyon'un 1853-1870 arasında Paris'in imarıyla görevlendirdiği vali) İstanbul'da geniş yollar ve caddeler açmak istedi.

15 yıldır İstanbul'un imarını yürüten H. Prost, 1951'de İstanbul'dan ayrılmıştı. DP, 1956'da Alman Hans Högg'ü Türkiye'ye çağırdı.

Menderes, 25 Eylül 1956'da “İstanbul'u yeniden fethetmek” sloganıyla imar çalışmalarını başlattı. Amaç, İstanbul'da trafiği rahatlatmak, yeni yollar ve meydanlar açmak, şehri güzelleştirmek ve tarihi yapıları korumaktı. Ancak “tarihi yapıları korumak” lafta kaldı. Öyle ki DP, eski İstanbul'u bir an önce yıkmak için kanunlar çıkardı: 9 Temmuz 1956 tarihli yeni imar kanununa göre yıkılması istenilen yapılar, Yüksek Kurul onayı alınmadan hemen yıkılacaktı. 8 Eylül 1956 tarihli istimlâk kanunuyla da istimlâk yetkisi belediyelere verildi.

1 Nisan 1958'de İstanbul İmar ve Planlama Müdürlüğü kuruldu. Müdürlük, İtalyan Luigi Piccinato yönetiminde İstanbul'un nazım planını hazırladı.

Ancak uygulamada “plan” değil, “plansızlık” hüküm sürdü. Önce Belediye Meclisi kararıyla Menderes'e “Fahri Belediye Başkanı” nişanı ve beratı verildi. Sonra Menderes'in istediği yerlerde caddeler açıldı, çok geniş yollar yapıldı, tarihi binalar yıkıldı. Plansız programsız istimlâkler yapıldı. 1958'e gelindiğinde belediye, istimlak borçlarını ödeyemez duruma geldi. 1958–1960 arasında İstanbul'da istimlâklere harcanan 536 milyon lira o yıl Türkiye'deki tüm belediyelerin toplam bütçesini aşmıştı. Zamanla istimlak bedelleri azaldı, ödemeler aksadı. Mal sahiplerine uzun vadeli bonolar verildi. 1961'de Yassıada'da görülen davalardan biri “İstimlak Yolsuzluğu” davası olacaktı.

Menderes'in İstanbul'u yıkıp yeniden yapmaya çalıştığı o günlerde Türkiye çok ağır bir ekonomik krizin pençesindeydi. 4 Ağustos 1958 devalüasyonuyla Dolar 2.80 TL'den 9.00 TL'ye yükselmişti. O ekonomik koşullarda artan maliyetlere rağmen imar çalışmalarına devam edildi.

DP döneminde İstanbul'daki imar çalışmaları sonunda Vatan Caddesi, Millet Caddesi, Fevzi Paşa Caddesi, Londra Asfaltı, Sirkeci-Florya Sahil Yolu, Eminönü-Unkapanı Yolu, Barbaros Bulvarı, İstinye-Tarabya-Büyükdere Yolu, Karaköy-Beşiktaş Yolu, Karaköy-Azapkapı Yolu, Kemeraltı Caddesi, Divanyolu, Edirnekapı-Beyazit-Aksaray Yolu ve Bağdat Caddesi yapıldı. Beyazıt Meydanı defalarca yıkılıp yeniden yapıldı.

DP'nin 1953'teki “imar affı” ve Menderes'in gecekondulara izin vermesi İstanbul'a büyük zarar verdi. Öyle ki, 1960'a gelindiğinde İstanbul'daki gecekondu sayısı 60 bine çıkacaktı. DP döneminde, bir taraftan gecekondular, diğer taraftan yüksek binalar İstanbul'un çehresini bozmaya başladı. 1953'te bir yarışma sonunda inşa edilen İstanbul Belediye Sarayı, Prost'un “İstanbul Yarımadası'nda 40 rakımın üzerinde 12.50 metreden yüksek yapı yapılamaz” kuralını delen ilk bina oldu. DP, İstanbul'un nefes almasını sağlayan “İnönü Gezisi”ni de Hilton Oteli'ne kurban etti.

DP DÖNEMİNDE YOK EDİLEN TARİH

Resim

DP döneminde İstanbul'un imarı nedeniyle aralarında çok sayıda tarihi yapının da olduğu toplam 7289 bina yıkıldı. Bizzat Lütfi Kırdar'ın verdiği bilgiye göre Tek Parti döneminde, 1939-1948 arasındaki imar faaliyetleri sırasında İstanbul'da yıkılan bina sayısı ise 1148'di.

DP'nin çıkardığı kanunlarla Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu devre dışı bırakılarak tarihi eserler fotoğrafları bile çekilmeden yıkıldı.

DP'nin, “yol yapıyoruz, kavşak yapıyoruz, meydan açıyoruz“ diyerek 1950'lerde buldozerlerle yıkıp yok ettiği çok sayıda han, hamam, çeşme, türbe, cami ve mescit gibi tarihi eserlerden bazıları şöyle:

Murad Paşa Hamamı, Beyazid Hamamı, Fatih Külliyesi'nin Akdeniz Medreseleri, Koca Ragıp Paşa Kütüphanesi ve Sıbyan Mektebi, Simkeşhane ve Hasanpaşa Hanı'nın bir kısmı, tarihi surların yola denk gelen bölümleri, Galata Sur Burcu, Karabaş Hamamı, Karabaş Camisi, Kılıç Ali Paşa Camisi Dükkânları, Müşirlik Dairesi, Tophane Çeşmesi, Sanayi Kışlası, II. Abdülhamit Çeşmesi, Mecidiye Kasrı, Nusretiye Camisi Sebili, Çivici Limanı Mescidi, Süheyl Bey Camisi, Hatuniye Mescidi, II. Ahmet Paşa Kütüphanesi, Ahmet Paşa Türbesi, Fındıklı Hamamı, Yusuf Paşa Sebili, Ebussud Efendi Çeşmesi, Ali Paşa Çeşmesi, Kabataş Limanı, Esad Mehmet Efendi Çeşmesi, Silahtar Yahya Efendi Çeşmesi, Saadettin Efendi Çeşmesi, Emin Ağa Sebili, Dolmabahçe Camisi'nin Avlu Muvakkithanesi, Dolmabahçe Tiyatrosu ve Istab-ı Amire, Şirmert Çavuş Camisi, Sirmert Çavuş Çeşmesi, Çavuş Çeşmesi, Tevekkül Hamamı, Yusuf Paşa Çeşmesi, Haftani Camisi, Murat Paşa Camisi, Aksaray Çeşmesi, Aksaray Karakolu, Horhor Hamamı, Oğlanlar Tekkesi, Çakır Ağa Camisi ve Çeşmesi, Ebubekir Paşa Mektebi, Camcılar Camisi, Valide Çeşmesi, Valide Türbesi, Baba Camisi, Ankaravi Mehmet Efendi Medresesi, İbrahim Paşa Hamamı, Gürcü Mehmet Çeşmesi, Ebul Fazıl Mahmut Efendi Medresesi, Ahmet Paşa Çeşmesi, Mimar Ayas Camisi, Sebil, Kırk Çeşmeler, Katip Çelebi Mezarı, Hasan Paşa Çeşmesi, Şücaeddin Camisi, Şebsafa Kadın Camisi, Yaver Ağa Çeşmesi, Beşiktaş Hamamı, Beyhan Sultan Sarayı… Liste uzayıp gidiyor.

Şu garipliğe bakın ki, bir taraftan İstanbul'un fetih kutlamalarını başlatan Menderes, diğer taraftan “İstanbul'u yeniden fethediyoruz” diyerek Osmanlı İstanbul'unu buldozerlerle yıkıyordu.

“İstanbul'a ihanet” DP sonrasında da devam etti, hâlâ devam ediyor.

MENDERES'İN YIKTIĞI TARİHİ CAMİLER

Resim

Menderes, kendi döneminde İstanbul'da 86 caminin onarılmasıyla övünüyordu. Ancak aynı dönemde İstanbul'da 60 civarında caminin yıkılıp yok edildiğinden hiç söz etmiyordu.

DP döneminde İstanbul'da Tophane, Karaköy, Fatih, Eminönü, Saraçhane ve Beşiktaş'ta tam anlamıyla bir tarihi cami kıyımı yaşandı.

İşte Menderes döneminde İstanbul'da yıktırılan cami ve mescitlerden bazıları:

1- Murat Paşa Camisi

2- Oruç Gazi Camisi

3- Çakır Ağa Camisi

4- Kazasker Abdurrahman Camisi

5- Süheyl Bey Camisi

6- Karaköy Camisi/Mescidi

7- Nusretiye Camisi

8- Alaca Mescidi

9- Karabaş Mustafa Ağa Camisi

10- Fatma Sultan Camisi

11- Mimar Ayas Camisi

12- Hatuniye Mescidi

13- Sirmert Çavuş Camisi

14- Haftani Camisi

15- Çivici Limanı Mescidi

16- Camcılar Camisi/Mescidi

17- Baba Hasan Âlemi Camisi

18- Karagöz Mescidi,

19- Şücaeddin Camisi,

20- Şebsafa Kadın Camisi,

21- Tüfenkhane Mescidi

22- Zeytinciler Mescidi

İnönü cami düşmanıydı ha!

Demem o ki: Ben 23 Haziran'da “İstanbul'a ihanet eden” zihniyete oy vermeyeceğim.

KAYNAKLAR:

1- F.C. Bilsel, P.Pinon “İmparatorluk Başkentinden Cumhuriyet'in Modern Kentine: Henri Prost'un İstanbul Planlaması (1936-1951)”, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul, 2010.
2- Müge Ceyhan, İstanbul'da Tarihi Çevre Koruma ve Basın, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2006.
3- Burak Boysan, “Menderes Dönemi Belediyeciliği, Halkla İlişkiler Stratejisi Olarak İstanbul'un İmarı, Türk Belediyeciliğinde 60. Yıl Uluslararası Sempozyumu, Ankara, 1990.
4- Doğan Hasol, “Kentleşme ve İstanbul”, TMH, S.413, 2001/3.
5- Doğan Hasol, “İmar mı? Yıkım mı?”, Yapı Dergisi, S. 151, 1.06. 1994.
6- Sinan Meydan, El-cevap, 2. bas, İstanbul, 2013.

Sinan MEYDAN, 17 Haziran 2019
https://twitter.com/smeydan
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Sinan MEYDAN

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x