İstanbul 'Başkent' mi olacak?
Siyaset çevrelerinde bilinse de yazılmayan, konuşulmayan ve dile getirilmeyen bir gerçek var. O da şu: Başbakan Erdoğan, İstanbul'un başkent olmasını istiyor.
Erdoğan bu 'rüya'sını açıkça dile getiremese de geride bıraktığımız günlerde bunun ipuçlarını verdi. Ankara'da ekonominin gidişatı üzerine konuşan Erdoğan, yatırımları kast ederek, "Bu işler Ankara'dan olmuyor" dedi. Ancak ne yazık ki; medyamız, Başbakan'ın ne demek istediğini yine sorgulayamadı. Kimse, "Erdoğan bu sözü neden etti?" diye sormadı. Halbuki; Erdoğan, kafasındaki rüyayı 'örtülü' olarak dile getirmiş ve belki de tartışılmasını istemişti.
Erdoğan'ın bu sözlerinin üzerinden henüz iki gün bile geçmemişti ki; TBMM Başkanı Köksal Toptan, Başbakan'a 'üstü kapalı' bir uyarı gönderdi. Toptan, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nu kabul toplantısında şunu söyledi: "İstanbul'un başkent olması iyi olur. Ancak, Anayasa'nın ilk 4 maddesinin değiştirilemez hükmü var. Üç madde devletin temel yapısını belirler, dördüncü madde bunu tamamlar. Şimdi biri önümüze bir anayasa metni getirse, dese ki; üçüncü madde Türkiyenin başkenti İstanbuldur. Bu değişiklik iyi olurdu. Ama bunu değiştirme şansımız yok. Çünkü dördüncü madde buna engel koyuyor. Onun için Türkiye hiç kaygılanmasın.
Belli ki; kamuoyu önünde açıkça konuşulmasa da Erdoğan'ın bu düşüncesi, parti çevresinde dile getiriliyor. Meclis Başkanı Köksal Toptan da bu tartışmayı bitirmek ve yeni bir gerilime yol açmamak için "Türkiye kaygılanmasın" diyor. Sağduyusuyla tanınan Toptan, böylece Başbakan Erdoğan'a Anayasa'yı hatırlatarak 'Bu sevdadan vazgeç' diyor.
Ancak Erdoğan'ın, Köksal Toptan'ın uyarısını dinleyeceği konusundaki şüpheler artıyor. Zira; Erdoğan, ABD Başkanı George Bush'un Türkiye'yi ilk ziyaret ettiği günden beri, İstanbul'u başkent, mekanını da Dolmabahçe ya da Topkapı Sarayı yapmayı düşünüyor. Erdoğan'ı cesaretlendiren sözlerin ise Bush'a ait olduğu biliniyor. Medya bugüne kadar yazmamış olsa da Bush'un Topkapı Sarayı'nı gezerken, Erdoğan'a "Ben senin yerinde olsam, burada otururdum" dediği kulislerde dile getiriliyor. Erdoğan, o günden bugüne, Topkapı Sarayı'nı 'Başbakanlık Konutu' olarak hayal ediyor.
Bunun çok kolay gerçekleşecek bir düş olmadığını bilen Erdoğan, işte bu yüzden, "Osmanlı'nın Başkent'i" İstanbul'u, Cumhuriyet'in 'fiili' Başkenti haline getirmeye çalışıyor. Merkez, Ziraat ve Vakıflar Bankası'nı İstanbul'a taşıma projesi ise bunun ilk ayağını oluşturuyor. Erdoğan, para politikalarının en önemli ayağı olan Merkez Bankası'nı İstanbul'a getirerek Ankara'yı "etkisizleştirmek" istiyor. 'Para'yı İstanbul'a taşımayı hedefleyen Erdoğan, ekonominin kalbinin de Marmara'da atmasını istiyor. Çünkü; para politikası İstanbul'dan belirlendiği taktirde, siyasetin merkezinin de bu kente 'taşınacağı'nı biliyor.
Erdoğan'ı bu fikrinden vazgeçirmek isteyen ATO Başkanı Sinan Aygün, dönemin ASO Başkanı Zafer Çağlayan ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, 22 Temmuz seçimleri öncesi, Başbakan'ı ziyaret etmiş, kaygılarını dile getirmişti. Özellikle Gökçek, "Bankaların İstanbul'a taşınması, Anadolu'yu da vurur" demişti. Ancak bu toplantı bile, Erdoğan'ın fikrini değiştiremedi. Başbakan, 22 Temmuz seçimleri sonrası, İngiltere'den 'ithal' ettiği Bakan Mehmet Şimşek'e "Merkez Bankası'nın taşınmasını hızlandır" talimatı verdi. Şimşek de MB Başkanı Durmuş Yılmaz'ın tüm itirazlarına rağmen, "Bu bir polemik konusu değildir" diyerek kestirip attı, tavrını 'taşınma'dan yana koydu.
Melih Gökçek ise Erdoğan'ın 'kafasına koyduğu' projeyi hayata geçirmek istediğini en çabuk kavrayan kişi oldu. Gökçek bu yüzden, 2009 yerel seçimlerindeki pozisyonunu şimdiden belirlemeye çalışıyor. Erdoğan ve AKP'nin kendisini Ankara'dan aday göstermeyeceğini düşünen Gökçek, yönünü, "geleceğin başkenti" olma potansiyeli taşıyan İstanbul'a çeviriyor. Gökçek, İstanbul'un belediye başkanlığı koltuğunu istiyor.
Yüzde 47'lik oy oranına güvenen AKP; Türkiye'nin tüm dengeleriyle oynamayı kendinde bir hak olarak görüyor. Hukuki ve ekonomik hiçbir zorunluluk yokken; Merkez, Ziraat ve Vakıflar Bankası'nı İstanbul'a taşımaya çalışmak, önümüzdeki günlerde, daha ilginç gelişmelere tanık olacağımızın ipuçlarını veriyor. Erdoğan'ın, Dolmabahçe Sarayı'ndaki ofisinin yanına, yeni bir ofis daha eklemesi, bu düşüncemizi daha da güçlendiriyor.