31 Mart seçimlerinin ardından çıkan sonucu asla kabullenmediler. Bu durumu "Kesin bir şeyler oldu." şeklinde ifade ettiler. Oysa halk kararını vermiş Ekrem İmamoğlu'nu seçmişti. Olan buydu. Fakat dillerinden düşürmedikleri millî iradeyi kabullenmek yerine sürekli içi boş iddialarda bulundular.
Meselâ; "Oylar çalındı" dediler ama nasıl?
İzah edemediler.
Onlara göre bir şeyler olmuş ama ne?
O bilinmiyor. Daha önce örnek vermiştim yine vereyim:
AK Parti'nin hiçbir kanıt göstermeden oylar çalındı sözü Cüneyt Arkın'ın filminden bir sahneyi getirmişti aklıma. Filmde Cüneyt ağabeyimiz öldürülmüş bir kadının olduğu odaya giriyor. Polisler etrafta inceleme yaparken kadını inceleyen polis:
- Komiserim tecavüze uğramış galiba... diyor.
Cüneyt ağabeyimiz "Nereden anladın?" deyince
- Yüzünde öyle bir ifade var, cevabını veriyor.
*
İşte AKP'nin iddialarının hepsi böyle "hissetme" ve "sanı"ya dayalıydı. Elde belge yok ama "Çaldılar!" deyip durdular. Bu tutarsız iddiaları bu köşede sık sık kaleme aldım. İnancım Ak Parti içerisinde vicdan sahibi seçmenlerin bu haksızlığa dur diyeceği yönündeydi ve vicdanlarına şöyle seslenmiştim:
"Ülkede her şey değişti. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demeyi bırakalı çok oldu. Şöyle bir hikâye vardır:
Ateş, su, rüzgâr ve vicdan çok iyi dostlarmış.
Birbirlerini çok seviyorlarmış.
Çekememezlik, dedikodu, ihtiras, kıskançlık, ikiyüzlülük filan girmemiş aralarına...
Bir gün içlerinden birisi endişeyle:
"Ya ne kadar iyi dostuz, hep birlikteyiz. Ama bir gün kaybolursak, nasıl bulacağız birbirimizi..."
Ateş, "Sorun değil" demiş, "Ben nereye gidersem gideyim, dumanımı görüp o yöne gelir beni bulursunuz..."
Su da rahat konuşmuş:
"Beni kaybederseniz, su sesini dinleyin neredeyse ben de oradayım."
Rüzgâr ise, esip gülümseyerek: "Beni kaybetmezsiniz merak etmeyin..." demiş.
Vicdan ise arkadaşlarına bakıp, bir müddet düşünmüş ve: "İyisi mi siz hiç beni kaybetmeyin, ben bir kez kaybolursam, bir daha kolay kolay bulunmam..."
*
Kıssadan hisse: Habur'da PKK'lıları davulla zurnayla karşılarken, kamu binalarından T.C.'ler kaldırılırken, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarında vatanseverler içeri atılırken vicdanı sızlamayanlar, umarım 23 Haziran'da bu kez vicdanlı davranırsınız. Zira vicdan kaybedildiğinde hakikaten kolay bulunmuyor."
*
Bu yazımın ardından eleştiren de oldu tebrik edende. Ama 23 Haziran'da çıkan seçim sonucuna bakınca Ak Partili seçmenlerin İmamoğlu'na yapılan haksızlığa içlerinin el vermediğini ve onları dışlamak, küçümsemek yerine vicdanlarına seslenince sonuç alınabileceğini gördük. İşte İmamoğlu bunu yaptı. Sevgi dili ile İstanbulluların vicdanına seslendi. Bu sonuç İstanbul'a ve tüm Türkiye'ye hayırlı olsun.
MİLLET İTTİFAKI YÜKSELİYOR
Adalet Yürüyüşü başlattığında önce dalga geçtiler.
Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan yürüyüşle ilgili, gidilen yolun Kandil ve Pensilvanya'nın yolu olduğunu söyledi.
Fakat anket sonuçlarında "Adalet Yürüyüşü"ne her kesimden destek gelince, "Biz izin verdiğimiz için yürüyorsunuz." ve "Hükümet lütfetti yürüyorsunuz." demeye başladılar.
*
CHP yıllar sonra ilk kez gündemi belirlemiş ve uzun süre bu gündemde kalmaya devam etmişti. Tabiî bunda Ankara'dan İstanbul'a günlerce süren yürüyüşün de etkisi vardı. İşte o günden bu güne Kılıçdaroğlu stratejik olarak büyük işlere imza attı. 15 milletvekilini CHP'den istifa ettirip İYİ Parti'ye geçirerek oyun kurdu. Kıyı köşede bir belediye başkanı diye küçümsenen İmamoğlu'nu eleştirilere rağmen aday göstererek İstanbul'u kazandı. Deniyor ki; Kılıçdaroğlu 2 yıl boyunca İmamoğlu'nun icraatını takip etmiş.
*
Kılıçdaroğlu'nun bu stratejik işlerine, kurulduğundan bu yana yaptığı akılcı politikalarla İYi Parti'de eklendi. Hatırlarsanız MHP içinde Meral Akşener'in kazanmasına kesin gözüyle bakılan kongrenin engellenmesi üzerine, Akşener ve ona inananlar İYİ Parti'yi kurmuştu. Kısa sürede Türkiye genelinde il ve ilçelerde örgütlenen parti, CHP ile birlikte Millet İttifakı'nı kurarak oyun kuruculuğa soyundu.
CHP ve İYi Parti'nin yanında Saadet Parti'sini de unutmamalıyız. Temel Karamollaoğlu ilkelerini öne sürerek AKP'nin ittifak teklifini kabul etmeyip kendi oyununu kurdu. Sonuç itibariyle Millet İttifakı özellikle kararsız ve "Kime verelim ki…" diyen seçmende bir umut yaratmayı başardı. Bundan sonraki başkanlık seçimi zamanında mı olur, adaylar kim olur bilmiyorum. Ama bildiğim Millet İttifakı devam ederse yeni başkanın bu ittifakın adayı olması asla sürpriz olmayacaktır.