İşte Aşama Aşama TSK'yı Tasfiye Projesi

Tartışma Alanı

İşte Aşama Aşama TSK'yı Tasfiye Projesi

İletigönderen Deli Haydar » Sal Haz 22, 2010 0:40

İşte Aşama Aşama TSK'yı Tasfiye Projesi
Odatv / 21 Haziran 2010


ABD’nin TSK’ya karşı yürüttüğü operasyonun değişmeyen iki hedefi var:

1. Türk Ordusu’nu bölmek.
2. Ordu ile milleti karşı karşıya getirmek.

İşte ABD bu iki hedef doğrultusunda TSK’ya karşı gerek darbecilik iddiaları üzerinden gerekse terörle mücadelesi konusu üzerinden psikolojik savaş uygulamaktadır.

Psikolojik Savaşın sahibi ABD, taşeronları AKP ve F Tipi Örgüttür.

Gelin “35 kişilik CIA-Pentagon heyeti”nin kurmaylığını yaptığı bu psikolojik savaşa mercek tutalım ve 2007 yılından itibaren savaşın aşama aşama nasıl ilerletildiğini görelim:

1. Aşama
TSK’nın “terörle mücadele” konusundaki en seçkin subayları darbecilik iddiasıyla tutuklandı.

2. Aşama
Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan bu operasyon dalga dalga, sindire sindire, subayların kimi amirlerine de hazmettire hazmettire uygulandı!

3. Aşama
Terörle mücadele” etmiş subayların halk nezdinde itibarını sarsabilmek için akla ziyan iddialarla gündem yaratıldı. Örneğin günlerce, asit çukurlarına atılan binlerce ceset türünden deli saçması iddialar süsledi manşetleri. Aşama tamamlandığında, psikolojik savaşın aracı olarak işlev gören yandaş basın, kuyulardan "tek bir insan kemiği çıkmamasını" haber yapmadı elbette!

4. Aşama
İlk üç aşamanın sağladığı başarı ile cephede olan subayların da terörle mücadele azmi kırıldı. Cephedeki subay için terörle mücadele etmek her an Ergenekon’dan içeri alınmakla eşdeğer hale getirildi. Teröristle mücadele eden subay terörist muamelesi görerek zindana atılırken, Kandil’den gelen terörist Habur’da devlet töreni ile kabul edildi. Bölgenin en tepesindeki askeri yetkili olan 3. Ordu Komutanı, Ergenekon’un bir türevi olan "Erzincan İddianamesi"nde 1 nolu sanık ilan edildi! Yandaş basın üzerinden görev ifa eden F tipi savcılar, “Saldıray Berk görevden alınmalı” kampanyası açtılar. Komutanlarının terörist muamelesi gördüğü bir ortamda, genç subayların terörle mücadele azmine darbe indirilmeye çalışıldı.

5. Aşama
Ordu içinde nifak yaratılarak, generaller ile genç subaylar karşı karşıya getirilmeye çalışıldı. Genç teğmenlerin generallere suikast hazırlığı içinde olduğu deli saçmalığından hareketle askeri liselerin, harp okullarının dereceli genç subayları Ergenekon sanıklığında zindana atıldı! Aynı operasyon kapsamında, genç subaylarda da bu deli saçmalığına rağmen komutanların kendilerine sahip çıkmadığı fikri işlenerek komuta katına güvensizlik duygusu yaratılmaya çalışıldı.

6. Aşama
PKK’nın karakol baskınlarının neredeyse tamamı Ergenekon’un, dolayısıyla "TSK’nın işi" gibi sunuldu. Yandaş basına yerleştirilmiş pek çok utanmaz kalem üzerinden, “Ordu AKP’nin Kürt açılımına engel olmak için kendi evlatlarını öldürüyor” fikri işlendi! Şehit yakınlarının TSK’yı hedef alan açıklamalar yapması için özel çalışmalar yürütüldü. İktidar katlarında ise diğer aşamalardaki başarıların verdiği pervasızlıkla, “iyi ki bu orduyla savaşa girmemişiz” demeçleri verildi.

7. Aşama
Terörle mücadele konusunda askerin başarısız olduğu, 30 yıldır bir adım öteye gidilemediği” gibi fikirler ekranlarda, manşetlerde subayların gardını düşürmek için aylarca dillendirildi. Bu ordunun lağvedilmesi gerektiği, yeni ve profesyonel ordu kurulması gerektiği işlendi hemen her akşam ekranlarda… İtiraz edenlere “anaların ağlamasını mı istiyorsun” şeklide ucuz ama etkili argümanlarla saldırıldı.

8. Aşama
TSK’nın karakol baskınlarına uğramasının “siyasal” sonucu olarak “ABD ile istihbarat paylaşılması” anlaşması yapıldı. İstihbaratın önce ABD’deki merkeze gidip değerlendirileceği, uygun görülürse Erbil’deki üçlü koordinasyon merkezine, oradan da Ankara’ya ulaştırılacağı yönteminin akıl dışılığı bir yana, asıl sıkıntı bu anlaşmanın askeri sonucuydu: ABD, bu anlaşmayla hem Ankara’yı “Kuzey Irak’a girmene gerek kalmadı, ben sana istihbarat vereceğim” noktasına getirmiş hem de terörle mücadele etme kapasitesini zayıflatmış oldu! Böylece TSK, PKK’ya karşı sınır ötesi operasyon yapamaz hale getirildi. (Birkaç saatliğine girip, 12 terörist imha edildiği şeklindeki sonuçlar, hem ordunun hem de milletin motivasyonuna negatif etki yapmaktadır.) Kaldı ki siyasal iradenin, ABD’nin “askerini Afganistan’a, Lübnan’a, Somali’ye gönder ama Kuzey Irak’a gönderme” şeklindeki isteğine kayıtsız şartsız uymuş olması, zaten ordunun elini kolunu bağlar hale gelmişti.

9. Aşama
Artık halkın, ordusuna karşı kışkırtılması aşamasına geçilmiştir. Hakkari’de verilen 11 şehitten sonra, iktidar katından uygulanan yeni saldırı aracı “halkın, Genelkurmay’dan hesap sorması” üzerine inşa edilmiştir. AKP’li Meclis Başkanı aynen şöyle demiştir: “Her şehit haberinden sonra ‘Allah rahmet eylesin, başınız sağ olsun, vatan sağ olsun, milletimizin başı sağ olsun’ demek adet haline geldi. Bu değerlendirmeler, açıklamalar, vatandaşımızı artık tatmin etmiyor. Bundan birkaç gün önce şehit verdiğimiz bir gencimizin Çorum’daki babasının tespiti beni çok etkilemişti. Şehit babası, ‘Biz koskoca bir devletiz, koskoca ordumuz var, birkaç çapulcu üzerinde neden etkili olamıyoruz, bunları susturamıyoruz’ demiştir. Bugün verdiğimiz 8 şehidimizle ilgili ben Genelkurmay’dan tatmin edici bir açıklama bekliyorum. Bu şehit babasının hislerine tercüman olacak, tatmin edecek açıklama bekliyorum. Kamuoyu da bekliyor.”

Sonuç

TSK’nın psikolojik savaşa karşı koyacak unsurlarının budandığı bir 8 yıl geçti. MGK Genel Sekreterliği koltuğundan atılmakla başlayan süreç, Meclis’i korumakla görevli askeri taburun kapı dışarı edilmesine kadar götürüldü.

TSK, tehdidin kaynağını doğru saptamayarak ya da saptamışsa bile bunu ilan edip milletiyle paylaşmayarak adım adım tasfiye ediliyor!


Mehmet Ali Güller
Feragat-ı nefs.
İstihkar-ı hayat.
Kullanıcı küçük betizi
Deli Haydar
Meydan Delisi
Meydan Delisi
 
İletiler: 714
Kayıt: Çrş Eki 14, 2009 11:21

Re: İşte Aşama Aşama TSK'yı Tasfiye Projesi

İletigönderen Kuvayi Milliyeci » Sal Haz 22, 2010 7:41

Türkiye'de ayakta kalan iki kurumdan biri TSK'dir. Bir diğeri de çekirdek aile yapısıdır. Türk ailesi, işten ve okuldan gelir sonra yemeğini yer. Sonra aile oturup o gün neler yapıldığını konuşur ve ertesi güne ilişkin planlar yapılır. İşte Türk ailesinin yemekten sonra oturup birbirle iletişime geçip aile bağlarını sıkılaştırdığı, yaşanan günün muhasebesinin yapılıp ertesi günün planlarının yapıldığı saatler televizyon dilinde prime time diye adlandırılan saatlerdir. Bu saatlere konulan can alıcı filmler ve diziler ile aile bireyleri arasındaki iletişim kopartılmaya çalışılır. Bu dizi ve filmler, Türk aile yapısını dinamitlemeye ve aile arasındaki iletişimi kesmeye yöneliktir.

Bildiğim kadarile TRT 200 trilyon borcu olan bir kurumdur. Ancak ekranlarında yapımı 1,5 katrilyon tutan tutan ABD filmlerini oynatmaktadır. Bir TRT yetkilisine göre, bu filmler TRT'ye çok cüzi rakamlarla sadece belirli bir saatte oynatmaları şartı ile verilmektedir.
Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. Mustafa Kemal Atatürk
Kullanıcı küçük betizi
Kuvayi Milliyeci
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 200
Kayıt: Pzt Haz 21, 2010 2:20


Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x