Mehmet Akif
Benim gibi duyumsayıp düşünenler kimi gerçekleri dile getirince AB’ci “dinci!”
(“dinci”derken içtenlikli dindarları kasdetmiyorum) kızıyorlar, kin kusuyorlar, demediklerini bırakmıyorlar. Ben, bu kere bu gerçekleri dile getirmeyi gerçek bir dindara, İslamcı bir şaire, Mehmet Akif’e bırakacağım. Bakalım şimdi ne diyecekler?
Önce, bu çevrelerin hayran oldukları Arap âlemi için Mehmet Akif ne diyor, onu
görelim:
Musallat, hiç göz açtırmaz da Garbın
kanlı kâbusu,
Asırlar var ki, İslâm’ın muattal, beyni, bâzûsu.
“Ne gördün, Şark’ı çok gezdin?” diyorlar. Gördüğüm: yer yer...
Düşünmez başlar, aldırmaz yürekler, paslı
vicdanlar;
Tegallübler, esaretler; tehakkümler, mezelletler;
Riyalar; türlü iğrenç iptilâlar, türlü illetler;
Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış ormanlar;
Ekinsiz tarlalar, ot basmış evler, küflü harmanlar;
Cemâatsiz imamlar, kirli yüzler, secdesiz başlar;
Ipıssız âşiyanlar, kimsesiz köyler, çökük damlar;
Emek mahrumu günler, fikr-i ferda bilmez
akşamlar!...
Geçerken ağladım geçtim; dururken, ağladım durdum;
Duyan yok, ses veren yok, bin perişan yurda başvurdum
Öte yandan,
Ne hüsrandır ki: Şark’ın ben vefasız,
kansız evlâdı,
Serapa Garb’a çiğnettim de çıktım hâk-i ecdadı!
diye yakınan Mehmet Akif, İslam evreninin iç dinamizmi-nin çöküşüne koşut olarak batı emperyalizminin,
Garb’ın emriyle yatıp kalkmaya mahkûm
İslamülkelerini nasıl sömürgeleştirmeye başladığını tüm acı çıplaklığı ile dile getirmiştir. Ama İslam ülkelerinin sömürgeleş-ti-ril-mesiyle zorla geri bıraktırılmışlık arasındaki doğrudan bağlantıyı da ortaya koyarak, batılıların sorumluluğunu da onların yüzüne çarpmaktan geri kalmamıştır:
Bu, yanmadık yeri kalmışsa, kağşamış
yurda,
Meğerse Avrupa kundak sokar dururmuş da,
“Uyan şu uykudan, etrafı yangın aldı,
yetiş!”
Demek lüzumunu hiçbir beyin düşünmezmiş.
Şu yargı da Mehmet Akif’in:
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle “bu: bir
Avrupalı”
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahpesi, yahut kafesi!
Acaba diyorum, kimi “dini bütün!” kişilerin İstiklâl Marşımız okunurken ayağa kalkmamalarının nedeni, onların Mehmet Akif’i biz Türkler’den daha iyi anlamış olmaları ve Avrupalı efendilerini kızdırmaktan çekinmeleri olmasın!
Şunu ekleyeyim: Mehmet Akif, yurda döndüğünde onun hastahane masraflarını karşılatan, cenazesini devlet töreniyle kaldırtan Atatürk’tür. Ve Atatürk, yakın çevresinden kimi kişilerin, İstiklâl Marşımız’ın dinsel yönünün çok fazla olduğu ve kendisinin devrimleri benimsemediği gerekçesiyle değiştirmelerini istemelerine karşı çıkmıştır.
Ama şimdi sıra İstiklâl Marşı’nın değiştirilmesine gelmek üzeredir.
11 Ekim 2009
Çetin Yetkin
UYAN
Baksana kim boynu bükük ağlayan.
Hakkı hayatındır senin ey Müslüman,
Kurtar artık o biçareyi Allah için.
Artık ölüm uykularından uyan.
Bunca zamandır uyudun kanmadın,
Çekmediğin çile kalmadı, uslanmadın.
Çiğnediler yurdunu baştan başa.
Sen yine bir kerre kımıldanmadın.
Ninni değil dinlediğin velvele,
Kükreyerek akmada müstakbele.
Bir ebedi sel ki zamandır adı,
Haydi katıl sen de o coşkun sele.
Karşı durulmaz cereyan sine-çak.
Varsa duranlar olur elbet helak.
Dalgaların anmadan seyrini,
Göz göre girdâba nedir inhimak?
Dehşeti maziyi getir yadına;
Kimse yetişmez yarın imdadına.
Merhametin yok diyelim nefsine;
Merhamet etmez misin evladına?
Ben onu dünyaya getirdim diye
Kalkışacaksın demek öldürmeye!
Sevk ediyormuş meğer insanları,
Hakkı-ı übüvvet de bu caniliğe!
Doğru mudur ye's ile olmak tebah?
Yok mu gelip gayrete bir intibah?
Beklediğin subh-i kıyamet midir?
Gün batıyor sen arıyorsun tebah!
Gözleri maziye bakan milletin,
Ömrü temadisi olur nakbetin.
Karşına müstakbeli dikmiş Hüdâ,
Görmeye lakin daha yok niyyetin.
Ey koca şark! Ey ebedi meskenet!
Sen de kımıldanmaya bir niyet et.
Korkuyorum, Garbın elinden yarın,
Kalmayacak çekmediğin mel'anet.
Hakk-ı hayatın daha çiğnenmeden,
Kan dökerek almalısın merd isen.
Çünkü bugün ortada hak sahibi
Bir kişidir: 'Hakkımı vermem' diyen...
Mehmet Akif Ersoy
(1873 - 1936 )
Mehmet Akif Ersoy, Ölümünün 73. Yılında Kabri Başında Anıldı
İstiklal Marşı'nın Yazarı Milli Şair Mehmet Akif Ersoy (1873-1936), Ölümünün 73. Yılında Kabri Başında Dualarla Anıldı. İlköğrentim Öğrencileri, Öğretmenler, Veliler, Askerler ve Vatandaşlar Ersoy'un Kabrine Gelerek Dua Etti.
sondakika.com