Kabus ve Hayırdır İnşallah
Hüseyin Mümtaz
CHPnin Anayasa Mahkemesine müracaatı doğruydu da, Baykalın karardan bir gün önce Yüce Mahkemeyi tehdit etmesi hiç yakışık almıyordu.
Sonuçta o son dakika tahrikine rağmen Mahkeme eline geçen fırsatı değerlendirmiş, Türkiyeyi krizden, Cumhurbaşkanı bile seçemeyecek bir demokrasi ayıbından kurtarmış, acemi politikacılara yasal sınırlar içinde bir fırsat, bir çıkış yolu sunmuştur.
Hırslı ve inatçı politikacılar yeni bir yanlış yapmaz ve Akepe de bir seferliğine çözümü, herkesle ve her şeyle inatlaşmak değil uyuşmakta ararsa çifte seçim sürecini en az zararla atlatabilme şansı doğmuş gibidir.
12 ve 13 Nisanda Genelkurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanının konuşmaları ile açığa çıkan, 14 ve 29 Nisanda milleti sokağa döken kâbus; Devleti, Erdoğan-Arınç-Gül üçlüsünün ele geçireceği kâbusu idi.
Gülün aday gösterilmesi toplum duyarlığının hiçbir şekilde algılanmadığını ortaya koyunca olaylar başdöndürücü bir hız kazandı.
27 Nisan gecesi Genelkurmay hard diski yeniden formatladı.
29unda sistem kendi kendine sağlıklı çalıştığını test etti.
1 Mayısta da Anayasa Mahkemesi Sistemi Geri Yükledi.
Yola e-muhtıra ile çıkarsanız, bize de böyle digital yorum yapma fırsatı verirsiniz..
Akepe için yolun sonu görünmüştür. Zorlamamalıdır. Germemelidir. Bünye bu üslûpta, bu kafada politikayı kabul edemeyeceğini göstermiştir.
Türkiye çifte seçimi en kısa zamanda en az sarsıntıyla atlatabilmelidir ki etrafına baksın.
Çünkü dünya dönüyor.
Dışarısı ateş, içerisi alevler içinde..
Türkiyenin, âcilen çözmesi gereken 4K denklemi ve dikkatle incelemesi gereken 4T faktörü vardır.
4K, kuzeyden itibaren saat yönünde Karabağ, Kerkük, Kıbrıs, Karasu (Mesta-Batı Trakya)dur.
4T ise Talabani, Talât, Tasos ve Tayyip Erdoğandır.
Erdoğan Cumhuriyetin bütün kurumlarıyla kavgalıdır. Askerle, yargıyla, üniversite ile..
Milletle..
Ama nedense Ulusa Sesleniyor..
En baştan beri ulusu-milleti karşısına alan, Cumhuriyeti Cumhur korur, kurumlar değil diyen Erdoğan öyleyse neden Cumhura değil de hâlâ ve ısrarla Ulusa sesleniyor?
Türkiye, bir sırat köprüsünden geçiyor.
Dışarıdan Bilderberg-CFR yönetimli İsrail, AB, ABD sarmalında. İçeriden Mandacı-Mürteci-Bölücü üçlüsünün sıkıştırmasında...
Halbuki masada kâğıtlar tekrar karıştırılıyor, Rusya yeniden devreye giriyor..
Herkes farkında bir tek BOP Eşbaşkanı değil.
Soğuk savaş döneminde Türkiye rahattı. Komşusu Sovyetler Birliğini, Atlantik ötesi müttefiki ile dengelemeye çalışırdı.
Şimdi komşuları arasında Rusya yok ama müttefiki Amerika geldi güneyine yerleşti.
Amerika Balkanlarda, Kafkaslarda, Ortadoğuda..
Amerika alternatifsiz tek güç olarak her yerde.. Amerika içeride..
Amerikanın diplomatları, SOROSları, STÖleri var. Elbirliği ile bölge ülkelerine yeni elbiseler biçip giydiriyorlar, kefen dikiyorlar, coğrafyayı Google ile bilgisayar ekranında yeniden şekillendiriyorlar.
Erdoğanın 27 Nisan gecesi, Hilmi Beyin Genelkurmay Başkanlığını hiç özlemediği kadar özlediğini tahmin ediyorum.
Çifte seçim sürecini en kısa sürede atlatırsak; atlatmalıyız, içeride de dışarıda da gün yeniden doğacaktır.
Kazı-kazan ve Bir adım önde politikalarının mucidi Akepe yeni dönemde tek yetkili olamayacağı için Kerkükün yalnızlığı, Kıbrısın terkedilmişliği sona erecektir.
Ülkeyi artık borsa ile de korkutamayacaklardır..
Babacanın 27sinden sonra Türkiye daha fakirdir dediği gün aynı Borsa, Anayasa Mahkemesinin iptal kararını satın alarak %7 prim yapmıştır.
İki üç ay içinde içerideki ve dışarıdaki Türkler kâbustan uyanacaklardır..