Varsayalım ki koca bir buz kütlesinin üzerinde yaşayan küçük devekuşlarıyız. Gitgide eriyen bir buz kütlesi... İlk başlarda korktugumuzda kafamızı sokacak kum bulamamaktan yorulduk. Gerildik. Endişelendik. Ama yıllar geçtikçe de bu duruma adapte olmayı başardık ve eriyen buz kütleleri de bize artık kum hissi vermeye basladı. Onlar da artık küçük, ufacık parcalara ayrılabiliyorlardı, sevindik. Biraz soguktu, üsütüyordu ama yine de kendimizi güvende hissetme duygumuz her türlü zorluga karsı gelebilmemizde bize destek oluyordu. Gel zaman git zaman buz kutlesi eridi eridi... Artık buz kütlesi tamamen suya dönüsüyordu ve biz her korktugumuzda kafamızı adaptasyonumuz geregi suya sokmaya basladık. Ama burada bir sorun vardı. Kafasını suya sokanlarımız birer birer ölmeye basladılar...
Örnegimiz belki de devekuslarının dogasi geregi boyle bir sonuca ulastı ama ya bizlerin insanoglunun ya da daha da dar bir gruba indirgemek gerekirse bu milletin de basına boyle bir sey gelmeyecegini kim garanti edebilir?
Biz Düvel-i Muazzam'ın belini bükebilen, somurgecilige karsı dimdik ayakta durabilen gencecik bir çınar agacı olarak tarihe adımızı yazdırdık. Atatürk'ün 'Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk Halkına Türk Milleti denir.' anlayısıyla milletimizi her turlu beladan korumak icin beraber calıstık. Ne sagcısı ne solcusu ne sunnisi ne alevisi ne Türk'ü ne Kürt'ü ayrıldık bu uğurda. Tek yürek olduk sömürüye karsı. Sapasağlam bir buz dağıydık. Hiçbir kuvvet bizi eritemezdi.
Hep beraber başardık. Bağımsızlığından ödün vermeyen medeni bir devlet, bir millet olduk. İnsan haklarını her türlü inancın, ideolojinin üzerinde tuttuk. Peki sonra ne oldu?
Sonrası birkaç devekusunun ihanetinden ibaret. Kendi özünü hiçe sayıp, fasizmi, kültürel yozlugu bu dev yüregin icerisine sokan birkac hain... Bu milletin özünü hiçe sayan, bu milletin fikri yapısını baltalayan birkac hain... Ve geldigimiz şu son nokta... Altımızdaki buzlar giderek eriyor. Zaman geciyor ve kimse bizi bogulmaktan kurtarmaya yeltenmiyor.
'Yurtta sulh cihanda sulh' u benimsemis bir milletin ferdi olan ve milleti temsil ettigini soyleyen, 10 yıldır Irak'ta yapılan katliama dur demeyenler çıkıp emperyalizmin sahte isyanlarına dur diyor. Hazırlanan bir rapora karsı, halkın dini duygularını da somürerek bir ulkeye naralar atarken kendi ulkesine o ulkenin kontrolunde füze kalkanı yerleştirttiriyor. O ülkeye ülkesinin topraklarını pazarlıyor. Özellestirmelerle bu ülkenin tüm haberlesme, ulasım ağını onlara teslim ediyor. Kendi içinde onların oynadıgı oyunlarla kendine Kürt sorunu diye bir sorun olusturuyor ve bu oyuna da çözüm bulmaya çalısırken mehmetciklerimizi katlettiriyor. Tum bunlar olurken küçük, teknolojik, kara kutu deve kuslarına ekonomi mükemmel, İsrail'e nota, şuna one minute buna bilmem ne diye kafaları yalanlarla dolmaya alışmışlara yeni yeni yalanlar aşılıyor mavi boncuk dağıtıyor. Bu arada ulke her yonden savasın uçurumuna sürüklenirken halk kafası kavağin yelinde, gözü hanımın çiftligınde kafasını suya gömmüs ölümü bekliyor.
Bizler bilinçli deve kusları olarak bir seyler yapıp kendimize bir tekne insa etmeye baslamazsak sonumuz gercekten sandıgınızdan, sanıldıgından çok daha yakın. Millet bilinciniz yoksa bile tarihe olan, atalarınıza olan borcunuzdan dolayı bir şeyler yapmak zorundasınız, zorundayız. Artık kafaları o sudan, kokuşmus düşünce havuzundan çıkarmanın zamanı geldi. Ve geçiyor...