KAN ve DON
Beșiktaș Terör Örgütü savcılığı, İșçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesine saldırı düzenlemiș.
O savcı mı bilemem ama, adamın soyadı Kansız.
Eh Kansız bir savcı için ‘normal’ bir görev yerine getirme sayılmalıdır.
Hukuk eğitimi almıș olun ya da olmayın, ama son dört yıl boyunca salt televizyon bile izlemiș olsanız, bir siyasal partinin ancak Yargıtay Bașsavcılığı tarafından araștırılıp sorușturulabileceğini öğrenmiș olmanız gerekirdi.
Ancak Kansız iseniz ya da İmam Hatip Lisesi’nden sonra hukuk eğitimi almıș iseniz böyle bir karar almanız da normaldir.
Ulusal Kanal’a gelince, adı üzerinde Türkiye’nin tek ‘ulusal’ televizyon kanalı..
Ve Devlet Bahçeli’den çok daha ‘milliyetçi’.
Haktan yana, halktan yana bir yayın politikası var.
Cesur.
Alaca Karanlık ‘hükûmeti’nin tüm kirli çamașırlarını ortaya döküyor.
Dr Recep ve ‘tayfa’sının tüm kirli ilișkilerini ancak ve sadece Ulusal Kanal’dan öğrenebiliyoruz.
Bu kirli ‘çamașır’ların gizlenmesi için Ulusal Kanal’a saldırılması da ‘normal’ sayılmalıdır o halde.
Aydınlık gazetesi ise ben diyeyim kırk siz deyin kırkbeș yıldır doğru bildiklerini yazıyor.
Bilmediğini yazmaz.
Yazmadığını da bizlerin bilmesi zordur.
İște bu üç ‘kurum’a Beșiktaș savcısı Kansız mı ne saldırı düzenletmiș.
Her üç kurum’dan dokuz-on kiși içeri alınmıșlar.
Benim ‘Kökü dıșarıda’ dediğim basın-yayım kurulușlarını ‘Atlantik Medyası’ diye tanımlayanlara hak veriyor ve ben de bundan böyle ‘Atlantik Medyası’ diyorum.
Tümü Amerikancıdır.
Paracıdırlar.
Para karșılığı satılmıșlardır demiyorum ama kiralanmıșlardır.
Yarın ‘döner’ bir bașka yere kiralanabilirler.
Onurları eksiktir ve gururlanabilecekleri hiçbir șeyleri yoktur.
Benim onlardan bir ‘beklentim’ yoktur ve sizlere de yalandan gayri verecek birșeyleri olduğunu sanmam.
Çünkü bunlar bu ‘saldırıyı’ yarım ağız verirken bile ‘çarpıtmadan’ edemediler.
Türkiye’ye ‘Ermeni Soykırımı Yalanı’nın ‘yalan’ olduğunu kanıtlayan bilim adamının, bu yalanı tüm Atlatik’in suratına çarpan babasının oğlu olduğu için içeri alındığını söylediler.
Bu ‘medya’dan birinin geçenlerde ‘kanının donduğu’ haberi gelmiști.
İșçi Partsi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesinin savunduğu görüșleri duyduğunda ‘kan’ı ‘don’muș biri.
Seni gidi ‘Kansız’, pardon o Beșiktaș savcısı idi, ‘Don’suz seni.
Șimdi beklentin yerini buldu mu?
İșçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesine saldırılmasının ‘ișareti’ni mi verdin yoksa?
Çok önemli biri olduğun için değil, bir ‘alamet-i farika’ olduğun için seni örnek veriyorum.
Bu olaylar üzerine ‘Atlantik Medyası’ndan çoğunun olduğu gibi senin de ‘don’un çözülmüș olmalı.
Arkadașının da dili tutulup Kekeç olmuștur zahir.
Sizi gidi ‘Yiv’siz Yiğit’ler sizi.
Benden Kansız savcının ‘saldırısı’ için ‘kınama’ yapıp yapmayacağımı sordular.
Yapmayacağım dedim.
Kimi kınayayım Tanrı așkınıza?
‘Atlantik Hükûmeti’ni mi, ‘Atlantik Savcısı’nı mı, ‘Atlantik Medyası’nı mı?
Kimi kime șikayet edeyim?
Gelin bu yürekli insanlara destek olalım diyebilirim ancak.
Ne dersiniz?
Habip Hamza Erdem