Kanlı Kaldırımlar... / Uğur MUMCU

Gazeteci-Yazar / Devrim Şehidi

Kanlı Kaldırımlar... / Uğur MUMCU

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Eki 20, 2012 12:39

Kanlı Kaldırımlar...

Tutucu partiler kalabalığı bir araya gelip hükümet kurarken, gençlik kesimindeki şiddet eylemleri de yoğunlaşmaktadır. Parlamentoda üç sandalyeye sahip bir partinin, başbakan yardımcılığına tırmanıp üstelik hükümet üyeliklerinin ikisini kapıvermesi, "Parlamento aritmetiği" ile açıklanacak olaylardan değildir.

Yıllarca, devletin güvenlik örgütlerinin gözleri önünde "komando kampları" açarak, sağcı eylemciler yetiştirenler, şimdi başbakanlık koltuklarına kadar ulaşabilmişlerdir. Hükümet güvenoyu alırsa herhalde sağcı eylemcilerin yeni kanlı saldırılarına tanık olacağız.

Türkiye'de henüz karanlık cinayetlerin hesabı sorulmuş değildir. Gencecik yaşlarında, birer ikişer öldürülen genç öğrencilerin ve işçilerin katilleri aramızda ellerini ve kollarını sallayarak dolaşmaktadırlar. Taylan Özgür, Nail Karaçam, İlker Mansuroğlu, Hıdır Altınay, Mehmet Cantekin, Battal Mehetoğlu, Mehmet Büyüksevinç, Necdet Güçlü, Niyazi Tekin, Mehmet Ali Aytaç, Dursun Erdoğan, Hüseyin Çapar, Şerif Aygün, Necmettin Giritlioğlu, Koray Doğan, Şahin Aydın, Hüseyin Örek, Kerim Yaman, Veli Yıldırım... Bunlar demokrasimizin tarihine terk edilmiş mezar taşlarıdır. Bu cinayetler işlenirken, devrin hükümetleri olayları göz ucuyla izlemiş ve gençlerin aralarına yerleştirdiği "kışkırtıcı ajanlar" aracılığıyla kargaşa ortamını bilerek ve isteyerek yaratmıştır. 12 Mart öncesinin kanlı kaldırımlarından sorumsuz politikacıların ayak izleri silinmiş değildir.

Sağcı eylemciler, sıkıyönetim dönemlerinde de özellikle korundular ve kollandılar. Sağcılar, kendilerine "ülkücü" adı takan sağcı öğrencilerin tanıklığıyla ilerici aydın avına çıktılar, Mahkeme kararlarında sağcı eylemciler açıkça övüldü. Sizlere, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı I Numaralı Askeri Mahkemesinin 1972-89 esas sayılı dosyasından şu satırları aktaralım:
- Ülkücülerle aşırı solcuların çatışması ve çarpışmaları, ideolojik görüş farkından gelmektedir. Aşırı solcular düzeni değiştirmek için ihtilalin ön safhasını teşkil eden anarşik ortam yaratmak maksadıyla fiil ve eylem yapmakta ve hadise yaratmaktadır. Ülkücüler bunların karşısında, gayelerinin tahakkukuna mani olmaya çalışmaktadırlar. Vaki fiil ve eylemlere karşı çıkan emniyet kuvvetlerinin yanında bulunan, çarpışan yine ülkücülerdir...

Bu karar Topçu Albay Remzi Siretli, Hâkim Albay Sadettin Üçüncüoğlu ve Hâkim Binbaşı Siret Kurtcebe tarafından imzalanmıştır. Bu örnek, bu belge, düşündürücü değil midir?

Görülüyor ki 12 Mart sıkıyönetimi karanlık cinayetlerin hesabını sormak yerine, "ülkücü" adı takılan sağcı eylemcileri, mahkeme kararlarında bile övmeyi gerekli görmüştür. Daha da acısı; devrin Cumhurbaşkanı Sunay,
- Ülkücü gençler memleketi koruyor... gibi sözlerle, sağcı saldırganların sırtlarını sıvazlamıştır. Bütün bunlar, basit rastlantıların gelişigüzel halkaları değildir.

Gerçeği görelim.

Uluslararası faşizm, geri bıraktırılmış her ülkede bu tür saldırı yöntemlerini denemektedir. Bürokrasinin etkili kesimiyle yasadışı ilişkiler kuran bir küçük azınlık, ülkede kargaşa ortamı yaratmaya, bundan sonra da bir faşist yönetimin kurulmasına çalışmaktadır. Bunun son örneklerini Şili'de ve Yunanistan'da gördük. Hükümetin bir kanadından da güç alan saldırganların, yarın, seçim güvenliğini ortadan kaldırmak için şiddet yöntemlerine başvurmayacağını söylemek mümkün müdür?

Unutulan şu:
Türkiye'de köprülerin altından çok sular akmıştır. Bozuk saatler bile, günde iki kez doğru göstermektedir. Gelişen toplum, özgürlüğe ve demokrasiye her gün biraz daha sahip çıkmaktadır. Özgürlüğün kilometre taşlarını geriye çevirmeye şimdiye dek, hiç kimsenin gücü yetmemiştir. Faşizmin alaturkası ise, bu oluşumu hiç değiştiremez.

Bugün demokrasimiz, ne katilleri bulunmamış fidan gibi delikanlıların kanlı kefenlerine sarılıp unutturulabilir, ne de milyonluk kredi yağmalarıyla satın alınabilir. Emekçi Türk halkı, örgüt desteği ve demokratik bilinciyle sağcı yönetimlerin bu kara dehlizini de geçecektir. Kimsenin şüphesi olmasın.

Aslanın sırtında hükmetmeye özenenler de bir gün bu aslana yem olurlar.

Mussolini ayaklarından bir sokak fenerine asıldı. Hitler ise, bir sığınakta beynine kurşun sıkarak öldü.

Dileyelim ki, Tanrı Türkü korurken, bazılarını da böyle sonlardan saklasın. Titreyip kendilerine gelinceye kadar...

Uğur MUMCU - Cumhuriyet, 4 Nisan 1975
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Uğur MUMCU

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x