Kanlı mı olacak, kansız mı olacak?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli son açıklamasında, Türkiye’nin kırılma noktasına kadar büküldüğünü ve bir var olma mücadelesi verdiğini, sürecin devamı halinde toplumu bir arada tutan yapının ayakta kalmasının mümkün olmadığını söyledi ve hemen seçim istedi.
Bahçeli açıklamanın son cümlesinde “Aksi halde Türkiye’nin, milleti, devleti ve üzerinde ruh ve vücut bulduğu ülkesinin devamı, bir ve bütün olarak varlığını sürdürmesi, tarihin şahitliğinde mümkün görülmemektedir” tespitini tekrarladı.
* * *
Bir ülkede iktidar partisi, kendi zenginlerini oluşturup onlar üzerinden medyaya hakim olarak, Türk ordusuna yönelik bir yıpratma kampanyası başlatır ve yargı operasyonları ile generallerini kafileler halinde toparlayıp yasa dışı olarak gözaltında tutarsa, elbette endişelenmek gerekir.
Kaldı ki bugünkü iktidar partisinin, CFR tarafından gönderilen gizli bir memorandumun program haline getirilmesiyle kurulduğunu, belgesiyle ispat ettiğim halde bu konuda hiçbir yargı organı harekete geçmemiştir.
Ayrıca Ergenekon iddianamelerinin birincisinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Tayyip Erdoğan hakkında, Başbakan Bülent Ecevit’in izni ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın emri ile mülkiye başmüfettişi Candan Eren tarafından hazırlanan “çok gizli” ibareli bir rapor var ki, kimse bundan bahsetmiyor.
31 numaralı dosyada bulunan çok gizli raporun sanıklardan İsmail Yıldız’dan ele geçirildiği kaydı da düşülmüş.
Raporun tamamı, okuyanın tüyleri ürpertir.
Mesela sonuç bölümünde “Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi ve sosyal bir görüşten kaynaklanan bir amaçla cürüm işlemek için devasa bir teşekkül oluşturduğu ve bu teşekkülün liderliğini, Belediye Başkanı seçildiği 01.04. 1994 tarihinden 06. 11. 1998 tarihine kadar fiilen ve aktif bir şekilde, söz konusu tarihten bugüne kadar ise perde arkasından sürdürdüğü” diye bir ifade var!
Ve Erdoğan ile birlikte, bugün bazıları bakan olan ekip arkadaşlarının Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne verilmesi isteniyor.
DGM’ler ortadan kaldırılıp yerine özel yetkili savcılar konuldu. Bu iddia niçin soruşturulmadan dosyada bekliyor? AKP iktidarının Adalet Bakanı, kendi partisi aleyhinde bir soruşturma için emir verecek değil ya!
* * *
Eğer müfettişin iddiası doğruysa cürüm işlemek için kurulan o teşekkül bugün Türkiye’yi yönetiyor ve suç işlemeye devam ediyor.
Bugün işlenen suçlar soruşturulmuyor ama askerlere geçmişin hesabı soruluyor.
Geçmişin hesabı sorulacaksa, herkesten sorulmalıdır. Yahut, bir uzlaşma ortamı içinde, Türkiye’nin bir daha aynı badirelerden geçmemesi için herkes bir özeleştiri yapmalıdır.
27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan ile diğer darbe hazırlıkları objektif gözle incelenmeli ve toplum vicdanında mahkum edilmelidir ama aynı inceleme siyasiler, bürokratlar ve gazeteciler için de yapılmalıdır.
* * *
AKP iktidarı, Türkiye’yi uçurumun kenarına getirip bırakmıştır. Bu bakımdan Devlet Bahçeli’nin seçim çağrısı herkes için iyi bir formül olacaktır.
Hani kanlı mı olacak kansız mı olacak deniliyordu ya sanki o günler geldi!
Geldi ama Türk Milleti teslim olmaz, kimse bunu unutmasın!
Arslan BULUT, 25 Şubat 2009