Kanserin, krizin ve terörün DNA’sı!
AKP iktidarı, Suriye’yi karıştırma politikasıyla Türkiye’nin bindiği dalı keserken, ABD, İngiltere, İsrail, Suudi Arabistan, Katar ve Ürdün ortak yapımı olan IŞİD tehdidiyle ve yine bu ülkelerin desteklediği muhalif denilen diğer terör grupları ile mücadele etmek Rusya ve İran’a kaldı!
Bu arada Rusya “Suriye’deki eylemlerimiz, , Türkiye’nin sınırlarının korunmasına da katkıda bulunuyor” diyerek Türk kamuoyunu yanına almaya çalıştı. Rusya doğru söylüyor ama bu şekilde Türkiye”yi yönetenleri de aşağılamış oluyor!
Konu NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e sorulduğunda o da “Türkiye kendini koruyacak güçte bir ülke ama ihtiyaç olursa 48 saat içinde, bölgeye Acil Eylem Gücümüzü konuşlandırabiliriz” dedi.
Zaüen bir tek o eksikti! Suriye sınırına NATO askerleri konuşlanırsa, Türkiye bu işin içinden nasıl çıkar?
* * *
Neyse ki “DNA kendini nasıl onarıyor, hücreler kendini nasıl kansere karşı müdafaa ediyor”u araştırıp haritasını çıkararak, insanlığa bilimsel katkı sunan Prof. Aziz Sancar’a Nobel ödülü verilmesiyle göğsü kabaran Türk Milleti bir an için derin bir nefes aldı.
Türkiye’nin başındaki etnik meselenin kimler ve hangi zihniyet sahipleri tarafından kışkırtıldığı de bu vesileyle bir defa daha ortaya çıktı. Sancar “BBC muhabiri telefon etti. İlk sorduğu soru... Bana ‘Arap mısınız, kısmen mi Türk’sünüz’ diye sorarak saygısızlık yaptılar. BBC’ye söyledim, ‘Arapça konuşmuyorum, Kürtçe konuşmuyorum, ben Türküm’ dedim. Ben Türküm, o kadar” dedi.
Bir İngiliz önemli bir başarı kazandığında, Türkiye’den bir muhabir arayıp, “Siz İrlandalı mısınız? Kısmen mi İngilizsiniz?” diye sorsa “ırkçılık” diye yeri göğü inletirler, aylarca bu konuyu gündemden düşürmezler!
Herhalde Cizre doğumlu bir bilim adamının “Ben Türküm” demesini beklemiyorlardı!
Aziz Sancar’ın ağabeyi Tahir Sancar, kardeşini anlatırken sözlerini “Ne mutlu Türküm diyene” diye bitirdi. Yeğeni Gani Sancar da “Aziz amcam katıksız bir Türk milliyetçisi” dedi.
* * *
Bundan da güzeli Aziz Sancar’ın okuduğu okulların ve mezun olduğu İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin hakkını teslim etmesi..
Aziz Sancar, “Çok iyi öğretmenlerimiz vardı. Bizi çok iyi eğittiler. Benim sınıfımdan sanırım 10 veya 15 kişi Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde profesör oldu” dedi.
Rahmetli Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu da ABD’de, 25 yaşındayken “dünyanın en genç profesörü” olmasını Ankara’daki lise öğretimine bağlardı.
Yani cumhuriyet kadroları doğrusunu yapmıştı. Sonraki kadrolar, eğitimi milli olmaktan çıkardığı gibi düşünen insan yetiştirmeyi de önleyecek programlar uyguladı. Buna rağmen, Aziz Sancar gibi bilim adamları yetiştirilebilmişse eğitim camiamızın ve İstanbul Üniversitesi gibi kurumlarımızın da temeli sağlam atılmış demektir!
* * *
Danimarkalı ekonomist Steen Jakobsen’in İstanbul’daki konuşması da dikkatimi çekti
Jakobsen, “ABD’de çöp niteliğindeki tahvillerin bile fiyatları iki katına çıktı. ABD’de teminatsız para basma inanılmaz şekilde artış gösterdi, basılan paraların üzerinde ‘Tanrıya inanıyoruz’ yazar. Ama gelişmekte olan piyasalar, Amerika’daki alacaklarını almaya gittiklerinde nasıl yardım görecekler bunu bilemiyorum” dedi ve ekledi: “Toplum eğitime ve altyapıya yatırım yapmadı. Sanal bir para var ortada ve dünyada oluşan katma değer kolay para politikalarının da yardımıyla dünyanın yüzde 20’lik üst gelir grubuna gidiyor.”
Dünya ekonomisindeki bu kanserin DNA’sını çözen bilim adamları da var. IŞİD ve PKK gibi terör örgütlerininin DNA’larını yani istihbarat ilişkilerini görmek de siyasi kanseri ortadan kaldırabilir.
Arslan BULUT, 9 Ekim 2015
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr