Bundan sonrası iyi değil.
Dün Chp genel başkanı Kemâl Kılıçdaroğlu’na yapılan LİNÇ girişiminden bahsediyorum.
Dün ülkenin siyasileri Ankara Çubuk’ta bir şehit askerimizin cenazesinde bir araya geldiler. Ancak önceden tertiplenmiş bir kışkırtma ve demokrasiye karşı yapılan bir provokasyon ile karşı karşıya kalındı. Olayın üzücü yanı bu olay esnasında orada birkaç bakan, belediye başkanı, emniyet müdürü gibi devlet erkânının da bulunuyor olması idi. Tüm bunlara karşın Kılıçdaroğlu güvenlik nedeniyle 1,5 saat gibi uzun bir süre oradaki bir eve sığındırılmak zorunda bırakıldı. Aracı kullanılamaz hale getirildi. Tüm bu olup biten aklımıza maalesef geçmişte yaşanan Madımak olayını getirdi. Aynı sloganı haykırıyordu cahil güruh;
Yakın o evi.
Ülkeyi kutuplaştırıp, karşı cenahlar haline getirip, insanları birbirlerine düşman etmenin sonucudur bunlar. Orada Kılıçdaroğlu’na yapılmaya çalışılan kötülük ve saldırı demokrasiye, laikliğe, barışa, huzura ve Türkiye’ye karşı yapılmıştır. O atılan yumruk ve tekmeler, simge durumunda gördükleri ve atılan taşlarla kullanılamaz hale getirdikleri makam aracı, aslında bu ülkenin aydınlık geleceğine karşı yapılmış eylemlerdir.
Son yıllarda cahillik, bilgisizlik, görgüsüzlük, kültürsüzlük ve yobazlık en üst seviyeye erişti.
Son yaşanan elim olay ülkenin karışmasının ve kaosa evrilmesinin artık an meselesi olduğunu göstermesi açısından düşündürücü.
Seçim bitip üzerinden 20 gün geçmesine karşın halen ülke olarak seçim atmosferinden çıkmadık çıkartılmadık. Gerilime ve komplo teorilerine her gün maruz bırakıldık. Bu aymazlıkların sonucunda ufak bir kışkırtma ile bu ülkenin en büyük muhalefet lideri sonunda Linç girişimine maruz kaldı. Olan biten çok ciddi ve geri dönülemez bir yolun başlangıcıdır. Şimdi yapılması gereken bu olayın faillerini yakalayıp perde arkasını deşifre etmek ve bu ahlâksız, cahil ve câni adaylarına örnek olacak bir ceza vermektir. Aslında bu, iktidarın demokrasi sınavıdır.
Artık seçim gündemi ısıtılmaktan vazgeçilip geçim gündemine dönülmelidir.
Seçimden sonra geçen bu sürede neler olduğuna bir bakacak olursak doğu Akdeniz’de (Ege) 5 adamız Rumlara bırakıldı, kıta sahanlığımız (92 bin km2) zedelendi, Suriye sınırında şehit cenazeleri gelmeye başladı, yurtdışında sözde Ermeni soykırımı birçok ülkede tanınmaya başladı, F35 uçaklarının teslimi bir başka bahara kaldı, S400 savunma sistemini alırsak (parası ödendi) ülkemize sokmadan hangi dost ve müttefik ülkede konuşlandıracağımız konuşuluyor. Ülkenizin savunma ihtiyacı olan bir sistemi parasını ödemenize karşın ABD baskısı yüzünden almak istemiyor, hangi dost ülkeye (Afganistan, Katar) vermeye çalışıyorsunuz.
Dış ilişkiler ve ekonomi artık gitmiyor, gidemiyor. Bu işleri liyâkatını ispat etmiş bilgili ve ehil kadrolara emanet etmezseniz daha çok felaketler başımıza gelir.
Seçimi iptal edip, yenilenmesi için türlü varyasyonlar tertipleyip kezâ, kazara YSK yeniden seçim derse ne olacak? Ramazan Bayramı tatili 9 güne çıkartıldı. Acaba herkes tatil programı yapsın biz de seçim kararı alalım bizim kıtalar her zamanki gibi sandığa gitsin Laikler ve Cumhuriyetçiler tatil yapsın hesapları mı yapılıyor. Bu arkadaşların iktidara nasıl ve yüzde kaçla geldiğini hatırlayın diyorum. İteleye kakalaya sata sava 2002’den bugüne kadar geldik. Bunlardan önce Ecevit iktidarı döneminde uygulanan acı reçete bunların döneminde neticelerini vermeye başladı, bunlar da doğal olarak bundan kendileri yapmış gibi faydalandı. Ama artık deniz bitti hele ki para kaynağı belediyeleri kaybedince. İnşaat sektörü de resesyona girince para nerden gelecek, avaneyi nasıl doyuracaklar, iktidarda nasıl tutunacaklar temel sıkıntı ve sorun bu. Yoksa kendi bekâları adına her şey mübâh mı olacak.
Zafer ATUN
22/04/2019
zaferatun.wordpress.com