Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Pzt Eyl 19, 2011 18:40


Stratejide Mezhep mi,
Etnik çatışma mı önceliklidir?


Emperyalizmin ulusları ele geçirmede temel üç silahı vardır. Stratejik önem sırasına göre söylersek; mezhep çatışması, etnik çatışma ve ateşli silahlardır.

Emperyalizm, Haçlı saldırılarının kibarlaştırılmış sosyolojik adı olduğundan, içinde dini unsur taşımıyormuş gibi görünür. Oysa emperyalizmin felsefi alt yapısı, DNA’sı, Batının Haçlı ideolojisinden kaynaklanır.

Bu teorik girişten sonra, Amerika’nın neden mezhep çatışmalarını öncelikli ele aldığının uygulamasını yapalım.

Amerikan resmi organları tarafından açıklandı. Füze Kalkanı İsrail’i de koruyacak.

İçeride Amerika adına kamuoyu imalatçıları başlamıştı bağırmaya, İsrail’in kendi füze kalkanı var. Füze Kalkanının İsrail’i koruyacağı yalanını

Ergenekoncular söylüyor, İP söylüyor diye…

Amerikan resmi organlarının açıklamasından sonra, Akit Gazetesinin köşe yazarları şunu söylemeye başladılar.

“Açılımları Erdoğan’a öneren Düşünce Kuruluşları Erdoğan’ı tongaya düşürmeye çalışıyorlar.”

Tabi Akit Gazetesi yandaş gazetelerin dışında bir yayın organı değil. Demeğe çalıştığı; Erdoğan iyi de, düşünce kuruluşları kötü. Amerika’yı temize çıkarma düşüncesi.

Ancak Füze Kalkanı ve MİT-PKK görüşmesi, %50’lik kamuoyu içinde çatlak yarattığı kesin.

Suriye’ye saldırı niyetleri, Alevi Sünni çatışmasını amaçlayan söylemler, belli bir kesimi rahatsız etmeye başladı.

Bir taraftan Suriye’nin iç istikrarını bozarak, İsrail’e doğrudan hizmet yapan Eşbaşkan, öte yandan, sanki İsrail ile savaş varmış gibi söylem tutturmaktadır.

Yani içerde ve dışarıda Sünni kesime seslenmek, Sünni kesimi örgütlemek.

Tekrar uygulamaya dönelim.

Türkiye NATO’nun içinde, OECD’nin içinde, Gümrük Birliğinin içinde, Dünya Bankasının içinde, Büyük Ortadoğu Projesinin içindedir.

Erdoğan, Irak’taki Amerikan askeri için dua edip, ölmesin diyecek kadar Amerika’nın içindedir.

Bu durumda, Türkiye İsrail’le, yani Amerika ile savaş içinde olacak.

Büyük bir sahtekârlık yaşıyoruz.

Amerika izin vermezse, tuvalete dahi gidemeyecek bir yönetim, İsrail’e kafa tutacak.

Değerli yurtseverler, hiç Kafanız karışmasın, 19 Eylül’de Eşbaşkan Amerika’ya gidecek.

Senede bir iki kere Amerika’ya gitmezse, böyle karışıklar oluyor.

Obama’dan gerekli dersleri ve talimatları alıp geldikten sonra, İsrail ile ilgili söylemleri değişecektir.

Geldikten sonra, daha çok Arap ülkelerindeki Sünni çoğunluk üzerine söylem geliştirecektir.

Amerika orada dururken, bunun İsrail’e posta koyması tamamen Sünni Arap ve Sünni Türk tabanına yönelik bir oyundur.

Amerika’da Obama’ya diyecek ki, “iyice tıkandım, tabanımı tutabilmem için bir şeyler yapmalıyım. Aksi takdirde karizmam elden gidecek. Benim İsrail ile ilgili söylediklerimi duymazlıktan gelin.”

Obama da buna, “söyleyeceğin kadar söyledin, Sünni Arapları yanına almak için ne söylersen söyle, İsrail ile çatışmaya varacak sözlerden sakın.”

Zaten Amerika’nın asıl politikası Sünni İslam üzerinedir. Erdoğan’ın ki de öyle…

Gidebildiği kadar Sünni/Alevi ayırımı üzerinden gidecektir.

Çünkü ABD ve İsrail’in planında öncelik, mezhep ayırımındadır. Buna bağlı olarak, Esad bu ayırım kullanılarak iktidardan uzaklaştırılacaktır. Esad’ı götürmek mezhep çatışmasına bağlıdır.

Yani Haçlı elindeki önemli silahlardan biri olan mezhep ayrıcalığını öncelikle kullanacaktır.

Haçlının ikinci silahı Arap/Türk, Türk/Kürt etnik ayırımı olarak gündeme gelecektir.

Haçlıyı görmeden, Türkiye’yi görmek zordur. Türkiye’deki Amerika’yı görmeyenler, ya siyasi körlük içindedirler, ya da kötü niyet içindedirler.

Bülent Esinoğlu
19 Eylül 2011 haberiniz.com
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Cum Eyl 30, 2011 18:30

Amerikan Wall Street Journal gazetesi:
Suriyeli Kürtler özerklik istiyor


Amerikan Wall Street Journal gazetesi, Suriye’de yaşayan 1.7 milyon Kürt’ün, Esad rejimi sonrası için özerklik çalışmalarına başladığını yazdı. Ülkede 500 bin Kürt’ün vatandaşlığı yok

Suriye’de altı aydır süren rejim karşıtı ayaklanmaya çoğunlukla katılmayan Kürtler, Beşar Esad yönetimine karşı örgütlenmeye başladı. Amerikan gazetesi Wall Street Journal (WSJ), Suriyeli Kürtlerin Esad rejimi sonrası dönemde özerklik elde etmek için çalışacaklarını yazdı.

WSJ’ye konuşan Kürt eylemciler, son üç haftadır resmi olmayan 11 Kürt siyasi partisinin protestoları organize eden Yerel Koordinasyon Komiteleri’ndeki Kürt üyeler ile bir araya geldiğini söyledi.

Esad sonrası dönemin konuşulduğu görüşmede Kürt partiler, ayrı bir komite kurma ve birkaç hafta içinde konferans düzenleme kararı aldı. Bu komite, geçtiğimiz haftalarda İstanbul’da ilan edilen ve Suriyeli muhalifleri bir araya getiren en büyük organizasyon olan Ulusal Konsey’den bağımsız olacak.

WSJ’ye göre, Suriyeli Kürtler, muhaliflerin demokratik bir ülke kurma amacını paylaşsa da bunun sadece Arap halkı kapsayacağını düşünüyor. Kürtler bu nedenle Esad sonrası dönemde özerklik arayışına girecek. Muhaliflerin temmuzda Antalya’da yaptığı kongerede de “Arap devleti” ifadesinin kaldırılması reddedilince, Kürtler zirveyi terk etmişti.

Suriye’de yaklaşık 1.7 milyon Kürt yaşıyor. Ancak 500 bin’inin vatandaşlığı bulunmuyor ve bu nedenle okula gidemiyor, seyahat edemiyor, mülk edinemiyorlar. Esad, isyan başladığında tüm Kürtlere vatandaşlık verileceğini söylese de sadece 45 bin’i bunu elde etti.

Uçuşa yasak bölge çağrısı

Bu arada Suriyeli muhaliflerden ilk defa uluslararası insani müdahale çağrısı geldi. Müslüman Kardeşler, Şam Deklerasyonu gibi muhalif gruplardan oluşan Suriye Devrimi Genel Komisyonu, BM’den uçuşa yasak bölge oluşturulmasını istedi.

Ayrıca Muammer Kaddafi’ye gibi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Esad ve yönetiminin hakkında insanlığa karşı suçtan soruşturma başlatılmasını talep ettiler. Ancak Time dergisine konuşan ABD’nin Şam Büyükelçisi Robert Ford Suriyelilere, “Yeni bir Libya beklemeyin” diye seslendi. Diğer yandan Ford, önceki gün muhalif liderlerle görüşmek için elçilik binasına gittiğinde Esad yanlılarının domates ve yumurtalı saldırısına uğradı.

Yüzde 86’sı Esad’a karşı

Muhalifler diplomatik alanda çalışmalarını sürdürürken Suriye’de şiddet sürüyor. Eylemciler, Humus, Hama, Deraa ve Cebel Zaviye’de beş günde toplamda 69 kişinin öldürüldüğünü söyledi. Buna karşılık, taraf değiştiren askerler, 80 güvenlik gücü ve gizli polisi öldürdüklerini açıkladı. Ayrıca, bazı istihbaratçıları da öldürdüklerini ve tutukladıkları öğrencileri serbest bıraktıklarını söyledi.

Öte yandan ABD’nin Peperdine Üniversitesi, Suriye’de ‘gerilla anket’ düzenleyerek rejime karşı memnuniyetsizliği ilk defa somut olarak ortaya koydu. Merkezlerini Lübnan’a kuran 8 kişilik ekibin araştırma sonuçlarına göre Suriyelilerin yüzde 86,1’i Esad’dan memnun değil, yüzde 81.7’si de rejimin değişmesini istiyor. Ankete katılanların yüzde 71.1’i rejim karşıtı protestolara olumlu bakıyor.

İm (Kod): Tümünü seç
http://dunya.milliyet.com.tr/suriyeli-kurtler-ozerklik-istiyor/dunya/dunyadetay/30.09.2011/1444754/default.htm


Suriyeli muhalifler İstanbul’da Ulusal Meclis ilan ettiler

Dünyanın çeşitli yerlerinden ve Suriye’den gelen muhalifler, İstanbul’da bir araya gelerek, Suriye Ulusal Meclisi’nin kuruluşunu ilan etti
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Prş Kas 03, 2011 2:42

Suriye yolunda!

Suriye’de nükleer silah üretimi için tasarlanmış yeni bir tesis ortaya çıkarılmış...

Tesadüfe bakın... Tesis tam da Suriye’nin işgali için bahane arandığında ortaya çıkıyor!

Haberin kaynağı mı? Tabii dandik.. Buyurun okuyunuz:

“Uluslararası Atom Enerji Kurumu’nun (UAEK) çalışmaları hakkında bilgi sahibi üst düzey bir diplomat ile eski bir BM müfettişi isimleri gizli kalmak koşuluyla Associated Press haber ajansına yaptıkları açıklamada, tesisin nükleer silah üretimi için tasarlanmış olduğuna dikkati çekti...”

Haberin kaynağı “gizli tanık” da diyebilirsiniz... Ya da sarı çizmeli Mehmet Ağa...

Neyse.. Sonuçta kurt kuzuyu yemeye kararlı...

Irak’ı nasıl kitle imha silahları yalanıyla işgal ettiler, Libya’da halkı korumak bahanesiyle Kaddafi’yi devirdilerse Suriye’de de Esad’ı devirmek için yalan - doğru gerekçeler icat edeceklerdir.

Ve maalesef bu projede başrollerden biri Türkiye’ye verilmiş durumdadır...

Türkiye Suriyeli muhaliflere kucak açtığı gibi, “Özgür Suriye Ordusu”nun da Türkiye’de eğitildiği yolunda yoğun haberler dünya basınında yer alıyor...
Bizim medyada da Suriye’ye hücumu yüreklendiren bir kampanya başlatıldı.

“Türkiye kendini ilgilendirmeyen bir savaşa girmesin, ABD adına komşularıyla kötü olmasın” diyenlere “Baascı” deniyor artık... Onlar dikta ve diktatör yanlısı sayılıyor!

Amerikan propaganda makinesi iyi çalışıyor...

Eğer Suriye’yle askeri bir çatışmaya girersek hemen ardından İran ile de kapışacağımız kesin.

Başımızdaki bin türlü dert yetmiyormuş gibi bir de o bataklığa girersek... Bizi artık kimsenin kurtaramayacağını bilmek durumundayız.


Melih AŞIK
2 Kasım 2011, Milliyet
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Cum Şub 24, 2012 17:42

İran Devlet Televizyonu yayınladı: ABD'nin Suriye planı

İran Devlet Televizyonu yayınladı: ABD'nin Suriye planı "Türkiye bölecek, İsrail saldıracak"

İran Devlet Televizyonu Press TV, Amerika'nın Suriye planının ayrıntılarını yayınladı. Habere göre; Türkiye, Suriye sınırına asker göndermekle görevlendirecek. Türkiye'nin bu senaryodaki başat görevi, Suriyeli muhalifleri Esad yönetimine karşı silahlandırarak iç savaşı kışkırtmak.

İran Devlet Televizyonu Press TV, Amerika'nın Suriye'de hayata geçirmek istediği muhtemel senaryoyu haber yaptı. "Suriye'de Amerikan Senaryosu: Türkiye'nin saldırısı, İsrail'in istilası" başlıklı habere göre, senaryoda Suriye muhalefetinin ülkeyi temsil eden resmi hükümet olarak tanınması amaçlanıyor. Senaryoda, Suriye hükümeti aleyhinde çalışacak muhaliflerin Türkiye'de ofis açması gibi unsurlara dikkat çekiliyor. Amerikan planının bir parçası olarak dış ülkelerdeki Suriye Büyükelçilikleri ve Konsolosluklarına saldırılar düzenlenecek.

Press TV'nin haberini dayandırdığı kaynaklara göre Amerikan planı aşama aşama uygulanacak. Suriye hükümeti savaş suçlusu ilan edilecek, konu uluslararası İnsan Hakları kurumlarına taşınacak.

BÖL VE VUR

Washington yönetimi, Türkiye'yi Suriye sınırına asker göndermekle görevlendirecek. Türkiye Suriyeli muhalifleri Esad yönetimne karşı silahlandırarak Suriye'de iç savaşı kışkırtacak. Planın üçüncü aşamasında, Washington, Katar ordusu ve Libyalı militanlarca desteklenen Wahabi militanlarını ve Libya'daki Fetih-el İslam üyelerini silahlandıracak. Silahlı militanlar Suriye sınır köylerine saldırılar düzenleyecek. Plana göre, bütün bu kışkırtmalardan sonra İsrail devreye girecek. İsrail'in esas rolü, Suriye'ye karşı askeri operasyon yürütmek olacak.

Press TV'nin açıkladığı Amerikan senaryosu, Suriye'nin bir diğer komşusu Ürdün de askeri müdahale için hazır olduğunu ilan edeceğini öngörüyor. Bu aşamadan sonra Suriye televizyonlarının dünyaya yayın yapması ve ülkedeki gelişmeleri aktarması engellenecek.

ulusalkanal.com.tr - 07 Şubat 2012



Suriye Üzerindeki Emperyalist Batı Oyunları / Halûk DURAL
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Cum Şub 24, 2012 17:42

Muhaliflerden Kürtlere özerklik sözü

Tunus'ta toplanan Suriyeli muhalifler, ülkedeki Kürtlerin tüm haklarının korunacağına dair uluslararası toplumun önünde söz verdi.

Suriye lideri Beşşar Esad'ın muhalifi Suriye Ulusal Konseyi'nin Başkanı Burhan Galyun, Tunus'ta yapılan toplantıda Kürtlere seslendi. Galyun, Esad rejimi sonrası dönemde Kürtlerin kendi iç işlerini yönetebileceğini söyledi.

Tüm etnik gruplara seslenen Galyun, yeni Suriye yönetiminin adem-i merkeziyetçi olacağını ve yerel yönetimlerin kendi içlerinde özgür olacağını duyurdu. Tunus'ta bugün düzenlenen "Suriye'nin Dostları Grubu Uluslararası Konferansı"nda konuşan Suriye Ulusal Konseyi'nin Başkanı Burhan Galyun, Esad sonrasında Kürt kimliğinin devlet tarafından tanınacağını dile getirdi. Galyun, Esad sonrası yönetimin Kürtlerin haklarına saygılı olacağını vatandaş olarak kabul edileceklerini söyledi.

Katar'dan Barış gücü önerisi

Konferansa katılan Katar ise Suriye'ye barış gücü gönderilmesini önerdi. Katar Dışişleri Bakanı,Suriye'de artan şiddet olayları karşısında ülkede insani yardım kolidoru oluşturulması gerektiğini belirtti.

İkinci konferans İstanbul'da

Tunus'taki toplantıda Esad sonrası ara yönetim için ulusal bir konsey kurulmasına da karar verdi. Konferansa 80 Batı ve Arap ülkesi katılıyor. Bir sonraki Suriye'nin Dostları Konferansı’nın mart ayında İstanbul’da gerçekleşeceği belirtildi. Konferansta ayrıca Suriye için insani yardım fonu oluşturulması kararlaştırıldı.

Salona baskın girişimi

Konferasın yapılığı Tunus'ta, protesto gösterileri gerçekleşti. Suriyeli ve Tunuslulardan oluşan göstericilere polis copla müdahale etti. Bölgede, yaklaşık 200 göstericinin konferansın yapıldığı otele girmeye çalıştığını belirtildi.

Protestolar yüzünden ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın bir ara oteline dönmek zorunda kaldığı ve konferansa katılımının geciktiği bildiriliyor. Suriye ve Tunus bayrakları taşıyan protestocuların polisle çatıştığı ve Clinton ile ABD Başkanı Barack Obama'yı eleştiren pankartlar taşıdıkları belirtiliyor.

t24.com - 24 Şubat 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Cum Şub 24, 2012 20:11

Amerikalı yetkili Suriye’ye saldırı planını açıkladı

Yakın zamana kadar Amerikan Dışişleri Bakanlığı politika planlama dairesi başkanlığını yürüten Anne-Marie Slaughter, New York Times gazetesi'ne Suriye'ye müdahale planını yazdı. Slaughter, Suriye sınırında kurtarılmış bölgeler yaratmak için Türkiye ve Arap Birliği'nin kendi başına harekete geçmesini önerdi. Türk özel kuvvetlerinin ve insansız hava araçlarının bu operasyonda kullanılabileceğini belirtti.

Amerikalı yetkili Suriye’ye saldırı planını açıkladı

Amerika'nın Suriye'ye müdahale planlarına ilişkin çarpıcı işaret eski Dışişleri Politika Planlama Dairesi Başkanı'ndan geldi. Prinston Üniversitesi profesörü Anne-Marie Slaughter Suriye'ye müdahale senaryosunu New York Times gazetesi'ne yazdı.
Eski diplomat Slaughter, Birleşmiş Milletler harekete geçmezse Suriye'ye müdahale için Türkiye ve Arap Birliği'nin kendi başına harekete geçmesini önerdi. Slaughter yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:

1. Özgür Suriye Ordusu Türkiye, Ürdün ve Suudi Arabistan sınırlarında kurtarılmış bölgeler yaratsın.

2. Kızılhaç bölgeye sokulsun.

3. Türk, Fransız, İngiliz ve Katar özel kuvvetleri firari askerlere istihbarat ve eğitim desteği sağlasın.

4. Türk insansız hava araçları ve uzaktan kontrol edilen helikopterleri bizzat operasyona katılsın.

5. Kurtarılmış bölgeler bir kez yaratıldıktan sonra aşamalı olarak genişletilsin.

Eski Diplomat Slaughter Türkiye ve Arap Birliği'nin bu adımına Amerika ve Avrupa ülkelerinin dışarıdan destek vereceğini belirtti.
Obama yönetiminin kritik kadrolarından Anne-Marie Slaughter 2011 yılında görevden ayrılmasına karşın Dışişleri Bakanlığı'na danışmanlık yapmaya devam ediyor. Slaughter, Amerikan üst düzey yetkililerine Prinston Üniversitesi'nde Ulusal Güvenlik seminerleri veriyor.

ulusalkanal.com.tr - 24 Şubat 2012
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Sal Şub 28, 2012 4:30

ABD’nin katilleri harekete geçmek üzere

Amerika Birleşik Devletleri’ne bağlı Merkez Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Orgeneral James Mattis, geçtiğimiz günlerde Türkiye’de idi. Kim bu Mattis ve nedir bu CENTCOM diye soranlarınız olacaktır.

Mattis, 2005 yılında San Diego’da Afganistan ve Irak işgalinin konuşulduğu bir panelde cephe deneyimlerini anlatırken şöyle diyordu:

“Afganistan’a gidiyorsunuz. Orada peçe takmadıkları için 5 yıldır kadınları döven erkeklerle karşılaşıyorsunuz. Bu tür adamların zaten erkekliğinin kalmadığını biliyorsunuz. Bu yüzden onları vurmak müthiş eğlenceli. Kahkahalarla gülmek kadar keyif veriyor. Peşinen söyleyeyim, savaşı seviyorum.”

Afganlıları öldürmekten zevk aldığını söyleyen General Mattis dünya kamuoyunun da büyük tepkisini almasına rağmen ABD yönetimi tarafından hiçbir şekilde cezalandırılmamış, sadece “sözlerini özenle kullan” diye uyarılmıştı.

Yani ABD, “askerine sahip çıkmıştı!”

CENTCOM’a gelince;

1983 yılında kurulan Birleşik Devletler Merkez Komutanlığı (CENTCOM), Birinci Körfez Savaşı sırasında Suudi Arabistan’a yerleşti. O zamanlar başında ‘Çöl Ayısı’ diye tanınan Norman Schwarzkopf vardı. Irak ve Afganistan’ın işgalini gerçekleştiren CENTCOM’un başında yakın bir zamana kadar Çuvalcı General Petraeus bulunuyordu. Türk askerlerinin başına çuval geçirerek büyük tepki çeken Petraeus’un CIA başkanlığına atanmasının ardından CENTCOM’un Komutanı Orgeneral Mattis oldu. 2002 yılından sonra Katar’da inşa edilen El Udeyd Üssü’ne taşınan CENTCOM’un internet sitesinde yayınlanan bir haritaya göre sorumluluk alanındaki ülkeler ise şöyle:

Afganistan, Bahreyn, Mısır, İran, Irak, Ürdün, Kazakistan, Kuveyt, Kırgızistan, Lübnan, Umman, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Suriye, Tacikistan, Türkmenistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Özbekistan ve Yemen. Kafkaslar, Orta Asya ve Ortadoğu’nun neredeyse tamamının sorumluluğunu üstlenen CENTCOM’un ilgi alanında olmayan tek ülke var, o da İsrail.

Mattis, ABD’nin Ortadoğu ile Asya’daki askeri operasyonlarının harekat merkezi olan CENTCOM’un Komutanı.

İşte bu Mattis aniden Ankara’ya geldi. Ankara’da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’le görüştü. Görüşmede Ortadoğu’daki gelişmelerin ele alındığı açıklandı. Kürecik’teki füze kalkanı ile ilgili detayların görüşüldüğü görüşmede, Adana’daki İncirlik Üssü’nün daha aktif kullanımının da gündeme geldiği öğrenildi. Ama asıl gündem Suriye idi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da aynı saatlerde ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve Savunma Bakanı Leon Panetta ile görüşüyordu.
Orada da gündem Suriye idi.

ABD, bir an önce Suriye’de uçuşa yasak bölge oluşturmak istiyor. Bunun için Türkiye’nin nihai kararı vermesini istiyor. Ortadoğu’da Müslümanlara yönelik operasyonların başına getirilen Mattis, “Müslümanları öldürmekten zevk aldığını” gururla söyleyen bir sadist. Onun en büyük dostu ise ‘Türkiye.’

Suriye’yi özgürlüğüne kavuşturmayı planlayan ABD’nin bu iş için nasıl birini görevlendirdiğini düşünelim ve bu özgürlüğün nasıl olacağını tahayyül edelim.

Muharrem Bayraktar - 27 Şubat 2012,
yenimesaj.com.tr
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Pzr Mar 11, 2012 14:29

SURİYE'DE ‘BATI KÜRDİSTAN’I KURDULAR

Suriye’de iç savaş birinci yılını doldururken, Kürt muhalifler özerlik ilan ederek ‘Batı Kürdistan’ı kurdu.

Suriye’de Halk Batı Kürdistan Konseyi ve Asur Demokratik Örgütü adı altında örgütlenen Kürt muhalifler, Afrin’i başkent ilan ederek Kürtçe haritalar bastırdı.

Bölgedeki ilçe, belde ve köylerin isimleri haritada Kürtçe yer alırken, Afrin girişinde bulunan tabeladaysa Kürtçe ve Arapça kullanıldı.

Türkiye’nin 870 kilometrelik sınırının bulunduğu Suriye sınırından 50 kilometre içerisinde Kürt bölgesinin sınırlarının çizildiği görüldü. 11 Ekim 2011’de Suriyeli Kürt muhalif lider Meşal Temo’nun öldürülmesinden sonra 26 Şubatta Suriye ordusundan ayrılan ve Meşal Temmo Güçleri adıyla örgütlenen Kürtler, PKK ve Esad’ın askerlerine karşı mücadele kararı da aldı.

Star - 8 Mart 2012
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.aktifhaber.com/suriyede-bati-kurdistani-kurdular-568724h.htm
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Pzt Nis 09, 2012 1:02

Oslo da BOP'a mı dayanıyor?

Türkiye'nin içine düşürüldüğü durumu gördükçe, buna sebep olanların yaptıkları açıklamaları duydukça, hayıflanmamak, kahrolmamak, ümitsizliğe kapılmamak elde değil. Göz göre göre koca bir ülke, büyük bir millet felakete sürükleniyor.

Her geçen gün endişelerimiz daha da artıyor. Bugüne kadar yaptığımız tespitlerin hepsinde haklı çıktık. Keşke yanılsaydık, keşke bizim öngördüklerimiz değil, söylenenler doğru olsaydı. Ama ne yazık ki, her alanda yorulan, yıpranan, kaybeden hep Türkiye oluyor. İstisna cinsinden de olsa, tek bir şey gösterin ki, AKP'nin iş başında olduğu 10 yıl öncesinden daha iyiye gitmiş, ülke ve millet faydasına sonuç vermiş olsun. Bulamazsınız, gösteremezsiniz.

ÜLKE ELDEN GİDERSE

Bu hafta hep yazdık, bir defa daha tekrarlayalım. Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgili yetersizliklere, yanlışlara dünden razıyız. İstedikleri kadar çalsınlar, yağmalasınlar, kandırsınlar, istismar etsinler. Milletin zihnini bulandırıp oy devşirsinler. Gün gelir, birisi çıkar bütün bunları düzeltir ve hesabını sorar. Ama ülke elden giderse, kimden neyin hesabını soracaksınız? Bugün ülke elden gidiyor. İçeriden ve dışarıdan amansız bir kuşatmaya alındık. Milli olan, bizi biz yapan, Cumhuriyeti ayakta tutan ne varsa tek tek dinamitleniyor. Bunu da bir yere kadar sineye çekebiliriz. Ancak, birliğimiz, bütünlüğümüz ve varlığımız tehdit altında. Büyük Ortadoğu Projesi'nin en kilit noktasındayız ve Eşbaşkanların da yardım ve desteği ile artık sıra Türkiye'ye gelmek üzeredir.

BOP YOLUNDAKİ ÜLKELER

Biz içi boş bir iddiada bulunmuyoruz. Yaşananların, etrafımızdaki gelişmelerin, BOP'un sahibi olanların söylediklerinin ve yaptıklarının ortaya koyduğu kesin gerçekleri anlatıyoruz. İnsaf ve vicdan sahipleri çok net görüyor. Dışarıdan bakanlar "eyvah" diyor. Bizim iktidarımız besleme ve yanaşmalarıyla birlikte hala bütün bunları gelişme, büyüme, itibar diye bu millete yutturuyor. İşte İran'la geldiğimiz nokta.

İşte BOP yolunda yıkılmasına AKP'nin destek verdiği ülkelerin hali. Ve işte İsrail'in durumu. Bugün bölgemizde yaşananlardan İsrail'den ve ABD'den başka karlı çıkan, memnun olan her hangi bir devlet, her hangi bir lider var mı?

BÖYLE OLACAĞI BELLİYDİ

Tabloyu daha da netleştirmek için son birkaç gün içinde yaşananlara biraz daha yakından bakalım. Malum sayın başbakanımız Seul'de Obama ile kucaklaştıktan sonra, Tahran'a bir ziyaret yaptı. Açıklamalar bakarsanız Esad'ın yola geldiğini, Suriye'ni sulha kavuşmak üzere olduğunu, İran'ın bütün iddia ve beklentilerinden vazgeçtiğini zannedersiniz. Oysa tam tersi şeyler oluyor. Suriye konusunda Türkiye tamamen devre dışı bırakıldı. İran açık ve aleni şekilde Türkiye'ye güvenmediğini söylemekle kalmıyor, bir de tavır koyuyor.

Muhatap almadığı gibi üstü örtülü tehditlerde bulunuyor. Bu yaşananların hiç biri bizi şaşırtmıyor. Çünkü Irak'da ülkeyi bölüp yeni devlet kurma peşinde olanlarla sazlı sözlü kutlamalar yaparsanız, Libya'da bugün söylediğinizi yarın inkar ederseniz, İsrail'i korumak için topraklarınıza savunma füzeleri yerleştirirseniz, İran'da tavrını buna göre belirler.

Bütün bunlar yaşanırken bu tutarsızlıkların, bu teslimiyetlerin bölge ülkelerini, diğer liderleri çok rahatsız edeceğini, AKP'nin her gün değişen tutumu karşısında güvenin azalacağını defalarca yazdık ve söyledik. Siz Tahran'da Ahmedinejad'la el ele yürürken, ABD Büyükelçisi Ankara'da İran'a karşı Türkiye'nin tavır almasını istiyordu. Daha havaalanına inmeden elini tuttuğunuz Ahmedinejad'ı bir kenara ittiniz, ABD'nin taleplerini yerine getirip İran'dan alınan petrolün azaltılacağını, yerine Fransa'ya teslim ettiğiniz Libya'dan petrol alınacağını ilan ettiniz. Şimdi siz İran'ın yerinde olsanız ne yaparsınız? Nasıl güvenir, nasıl inanır, nasıl yola çıkarsınız?

HANİ "VAN MİNUT" DEMİŞTİNİZ?

Yarın sırası geldiği zaman, Suriye ve Esad için yaptıklarınızı, belki de çok daha fazlasıyla İran'a yapmayacağınızı söyleyebilir misiniz? Söyleseniz bile ne kadar inandırıcı olabilirsiniz? O zaman birileri çıkıp, "siz Kaddafi'nin elinden de barış ödülleri almış ve kol kola yürümüştünüz. Esat'la bir yıl öncesine kadar akrabalık ilişkileri kurmuş, özel davetler vermiştiniz.

Ne oldu, ne değişti de en amansız düşmanları haline geldiniz? BOP Eşbaşkanlığının bu işteki payı nedir? Irak'dan Mısır'a, Libya'dan Tunus'a, Suriye'den İran'a kadar bütün gelişmelerin sadece ve sadece İsrail'in işini kolaylaştırması bir tesadüf müdür? Hani "van minüt" demiştiniz?" diye sormaz mı? Ve en hayati soruyu soruyorum: İran'dan sonra sıra kime ve nereye gelecek? Sakın bu Oslo görüşmelerinin, İmralı pazarlıklarının ucu BOP'a dayanıyor olmasın?

Dedik ya, yazılacak, söylenecek o kadar şey var ki. Ne yerimiz yetiyor, ne zamanımız. Üzülüyoruz, kahroluyoruz. Ama şunu da çok iyi biliyoruz. Türk milleti henüz son sözünü söylemedi.

Orhan KARATAŞ, 7 Nisan 2012
Ortadoğu


YORUMSUZ (!)

Dipçe:

İslam Dünyasında BOP Zaferleri?

BOP planları hayata geçiriliyor ve zaten paramparça olan İslam dünyası daha da parçalanıyor.

Irak parçalandı ve kuzeyde Kürdistan devleti kuruldu.ABD ve İsrail Türkiye ile İran'ı savaştırmak için harıl harıl çalışıyor.

Türkiye'deki, Kripto Hıristiyanlar ve Kripto Yahudilar tarafından idare edilen bölücü hareket destekleniyor.

Suriye'yi de bölmek istiyorlar. Nuseyrî ve Dürzi özerk bölgeleri...

Mısır'da Kıbtîler...

Sudan'ın güney tarafında ayrı bir devlet kuruldu.Müslümanların içindeki şeytanların, ajanların, provokatörlerin, istihbaratçıların haddi hesabı yok.

Böl parçala ve hükm et...

Mehmet Şevket Eygi 29 Mart 2012
http://www.milligazete.com.tr/makale/is ... 234212.htm


'Osmanlı gibi parçalanırız'

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Suriye’de yaşanan çatışmalara ilişkin, ”İslam Birliği korunmadıkça zaman zaman ve sıklıkla bu tür olaylar cereyan edecektir” dedi.Kamalak, yemek sonrası AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye’deki olayların İslam coğrafyası için hazin ama kaçınılmaz bir sonuç olduğunu söyledi.

Bu tür çatışmaların bir süre önce Libya’da, şimdi ise Suriye’de yaşandığını anlatan Kamalak, şunları kaydetti:

”Haçlıların nihai hedefi büyük İsrail devletinin kurulmasıdır. Osmanlı Devleti’ni savaşa sokarak, topraklarını ellerinden aldılar. Şimdi de ’büyük İsrail Devleti’nin kurulması için Türkiye’nin bir savaşa sokulması lazım, Türkiye savaşa girerse Osmanlı gibi parçalanır.’ Nihai amaçları da budur. Türkiye bu oyuna gelmemelidir.”

Kamalak'tan 'Suriye' eleştirisi 8 Nisan 2012
http://haber.gazetevatan.com/osmanli-gi ... /9/Siyaset
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Çrş Nis 11, 2012 15:46

Haydi savaşa

İnanılacak gibi değil ama 'İslamcı' ya da hükümet yanlısı medyaya ve bu medyanın yorumcularına bakılırsa Türkiye ile Suriye arasında savaş pek yakında. Peki neden? Esad, Başbakan Erdoğan'ın 'Reform yap istek ve telkinlerine karşılık vermemiş ve halkına zulmediyor.' Buna kızan Ankara Suriye'nin tüm silahlı-silahsız muhalefetine kucak açmış ve Şam'a karşı bölgesel ve uluslararası kampanyanın başını çekmiştir. Bu kampanyayla neredeyse tüm gerçekler tersyüz edilmiş ve herkes ne pahasına olursa olsun Esad'ın gitmesine programlanmıştır. İşte size son örnek.

BM Güvenlik Konseyi üyeleri Kofi Annan'a 'Git şu Suriye sorununu çöz' dediler. Şam'a giden Annan çatışmaların 10 Nisan'a kadar durmasını ister. Başkan Esad da planı kabul eder ve 'Silahlı gruplar saldırılarını durdurursa biz de derhal ateşkese uyar ve orduyu kentlerden çekeriz' der. Ancak Antakya'da bulunan ABD destekli Hür Suriye Ordusu komutanları 'Önce ordu çekilsin ve saldırılarını durdursun' der. Ne kadar da benziyor Türkiye'deki duruma... PKK da hep 'Ordu operasyonlarını durdursun ve ateşkes yapsın biz de buna uyarız' diyordu.

Türk hükümetleri ise her seferinde 'Devlet teröristlerle pazarlık yapmaz' diyerek redediyordu. Peki böyle bir durumu yaşayan bir Türkiye nasıl olur da Suriye'de devlete karşı ayaklanmış silahlı militanlara sahip çıkar. Kaldı ki; bu Türkiye 'PKK teröristlerini takip etmek için neredeyse 30 kez Kuzey Irak'a sınır ötesi operasyon düzenlemiş ve hala düzenlemektedir.' O zaman önceki gün Türkiye sınırına yakın bölgede orduyla çatışan ve Türkiye'den sızdıkları söylenen bazı silahlı muhaliflerin tekrar Türkiye'ye kaçması sırasında kurşunların bazı sığınmacı ve Türk görevlilerini yaralamasına neden bu kadar yaygara koparılıyor? Sanki Suriye, Türkiye'ye saldırmış ve bildik medya ayağa kalkmıştı.

Bir önerim var: Suriye'ye savaş ilan eden meslektaşlarımıza bir Amerikan tüfeği verelim ve Suriye cephesine gönderelim.

Bayanlar, beyler savaştan söz ediyorsunuz. Bu bir şaka değil. Hadi vicdanınız yok diyelim Irak'tan da ders almadınız? Yalancı olduğu kanıtlanan Amerika'nın yapamadığını şimdi siz mi yapacaksınız Suriye'de. Siz yapmayacağınıza göre Mehmetçiğe mi yaptıracaksınız? Hem de bir hiç uğruna. Suriye Türkiye'ye hiçbir kötülükte bulunmadı. Tam tersine Suriye daha bir buçuk yıl öncesinde neredeyse Türkiye ile birleşecekti.

Suriye - Türkiye sınırında herkes akraba. Sakın 'Her şeyi demokrasi uğruna yapıyoruz' demeyin çünkü bu çok anlamsız bir gerekçe olur. Vicdansız bir demokrasi demokrasi değildir ve olamaz. Irak, Afganistan ve Somali'yi perişan eden ABD demokrasisine hayran olanlar Bush'un öldürdüğü milyonlara şimdi Suriye ve tüm coğrafyada yenilerini eklemek istiyor.

Suriye'de demokrasiye siz değil Suriye halkı karar vermelidir. Türkiye'ye düşen görev silahlı militanları silahlandırmak ve onları savaşa itmek değildir. Onlara düşen görev sakin bir şekilde Moskova, Tahran, Pekin ve benzeri başkentlerle tarafları barıştırmaktır.

Savaş çığırtkanlığı yapanlar ve Hür Suriye Ordusu'na destek verenler Suriye'de ölen her insanın kanından sorumludur. Bunu Türkiye ve Türkler anlamıyorsa hiç kimse anlamaz. Türkiye, Norveç ya da Denimarka değildir. 1970'li yıllarda sağ-sol, Alevi-Sünni çatışmalarında her gün onlarca insanın öldüğü Türkiye, 28 yıldır PKK ile uğraşıyor. Bu savaşta şimdiye kadar 40 binden fazla insan öldü. 1998'de Öcalan Şam'da diye Türkiye Suriye'ye savaş ilan etmek üzereydi. Şimdi Şam'a göre binlerce Öcalan Türkiye'de. Hatırlayalım ABD, AB ülkeleri, Avrupa Parlamentosu ya da Konseyi Türkiye'yi PKK ya da insan hakları konusunda eleştirdiğinde bu ülkede kıyamet kopuyordu. Manşetleri hatırlıyorum:

'Küstah Amerikalı' ya da 'Sen kendine bak Avrupalı'. Artık her şey kavram kargaşasıyla yorumlanmaya çalışılıyor. Herkes belirli bir misyonla hareket ediyor ya da ettiriliyor. İşin ucunda savaş olmasaydı idare edelim diyecektim ama bir başladı mı anaların yüreğini dağlayacak acılarla da bitmeyecektir. Buna dayanacak vicdanlar buyursun 'mehter takımı' ile Suriye'yi işgal etsin. Hem de Şalom adına!

Hüsnü MAHALLİ, 11 Nisan 2012
Akşam
'Savaşa mı giriyoruz?' / Ahmet Altan

''Ya bağımsız Kürt devleti ilan edilirse?'' / Hasan Cemal
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Prş Nis 12, 2012 0:54

Suriye’ye kurulan federasyon tuzağı

Herhalde devr-i AKP’nin en sıkıntılı süreci şu son bir kaç ay. ‘Memleket namına’değil, ‘kendi hesaplarına’ tedirginlik ve belirsizlikten doğan bir korku içindeler.Kofi Annan’ın Suriye yönetimine sunduğu çözüm paketinin dolmasına saatler kala, “Yok yok, bu iş olmayacak” diye yakınmaya, dizlerini dövmeye başladılar. Gören de bu çabanın ‘Suriye’deki insanları koruma kollama’ adına yapıldığı vehmine kapılacak.

Oysa durum ‘verilen görevin’ hayli zor olması ve izahını yapacak durumda olamamalarından kaynaklanıyor.

Elin bitli yorganını sırtlarına çektikleri günden beri kaşınıp duruyorlar:

- “Haydi, BM, NATO niye duruyor? Neden Suriye’yi vurmuyoruz?”

Türkiye, ihanete yataklığın merkezi haline getirilmiş bulunuyor. İpini koparmış ne kadar zevat varsa lüks otellere doldurulup, Suriye diktatörüne karşı kışkırtılıyor ve dahi silahlandırılıyor.

Peki meselenin en can alıcı bölümü ne?

- “Efendim Suriye’de insanlar öldürülüyor!”

Sevsinler sizi. Daha düne kadar Irak’ta da insanlar ölmüyor muydu? Hem de bir ‘soykırımı’aratmayacak biçimde. Üstelik, ‘stratejik ortağınızın’ askerleri tarafından.

O zaman niye sesiniz, sedanız çıkmıyordu?


***

Anlıyorsunuz ki ‘karın ağrısının’ gerçek nedeni insanların ölmesi, bir diktatörün zulüm yapması falan değil.

‘Big Boss’, kafasına koyduğu ‘yeni haritaları’ hayata geçirmek için düğmeye basmış bir kere. Öncelikle bölgenin şöyle bir karıştırılması, ‘bugünü aratacak’ şekilde daha fazla kan akması gerekiyor.

ABD, faturayı hafifletmek için bu kez yeni bir yöntem deniyor. ‘Maşa’ kullanmayı tercih ediyor.

Kapalı kapılar ardında operasyonun ‘Türkiye’nin sırtına’ yüklenmesine ilişkin ‘ne tür pazarlıklar’ yapılmış bilemeyiz. Bilinen tek gerçek, ‘Suriye’nin tarumar edilmesi’ işinin bizim müteahhitlerde kaldığıdır.

Esad sonrası Suriye’de oluşacak tabloya ilişkin en tutarlı senaryo, komşunun bir ‘federasyona’ dönüştürülmesi.

Bir tür ‘Irak modelinin’ hayata geçirilmesi.


Başka bir modelin “böl, parçala, yönet” stratejisini uygulayanları tatmin etmeyeceği malum.

Öncelikle Esad gidecek, ardından tıpkı Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de ‘dinsel’ ve ‘etnik’ gruplar bir daha bir araya gelemeyecek şekilde ‘yapay’ olarak eklemlenecek.

***

Bölgede gelecekte oluşacak tabloya ilişkin hem ABD’nin hem diğer emperyalist ülkelerin hem de memleketimizdeki bölücülerin iştahı kabarmış durumda.
Yapılmak isteneni BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın şu sözleri çok açık bir şekilde ortaya koyuyor:

- “Irak bölünürse bağımsız Kürdistan devleti olacak. Suriye’de de Özerk Kürdistan oluşabilir. İran’da zaten Kürdistan eyaleti var. Bu durumda Iğdır’dan Hatay’a, Türkiye’nin tüm güney sınırları resmen Kürdistan olacak.”

Suriye’den kaçıp Türk Devleti’nin maddi ve manevi desteği ile hayatlarını sürdürenlerin Hatay’a yerleştirilmelerine dikkat buyurun.

Tıpkı ‘peşmerge göçünü’ andıran bu manzaraya hiç de yabancı değiliz. O dönemde de tamamen ‘insani’ amaçlarla yüz binlerce peşmergeye kucak açmış, soframıza buyur etmiştik.

Bugün aynı şeyi Suriye’den kaçanlar için yapıyoruz. Yemeyip yediriyoruz, içmeyip içiriyoruz.

Kendi depremzedelerimiz perişan durumdayken, biz ‘kaçakları’ besliyoruz.

***

Çok iyi bildiğimiz bir film yeniden vizyonda.

“Suriye’de nelerin temeli atılıyor”, “Hükümetin bu telaşı nedir” sorularına ilişkin cevabın kodları ‘peşmerge göçünde’ yatıyor.

‘Müteahhitlerin’ telaşı, ‘hak edişi’ peşin olarak almalarında yatıyor belli ki.

İş bitirilmezse, mal sahibi tepelerine çökecek.

İsrafil K.KUMBASAR, 12 Nisan 2012
YENİÇAĞ


Savaş ve fırsat

Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi an meselesi artık.

Hangi sebeple çıkarsa çıksın bölgemizde yaşanacak çatışmaların taraf ülkeler için büyük yıkım getireceği kesin. Türkiye ile Suriye arasında vuku bulacak çatışmaların her iki ülke için doğal sonucu da bu olacak.

Türkiye ve Suriye için bir yıkım olacak olan böyle bir savaş bazıları için ise büyük bir fırsat olarak görülüyor.

Türkiye’ye ve diğer ülkelere büyük zarar verecek böyle bir savaşı fırsat olarak değerlendireceklerin başında bilin bakalım kim geliyor?

Barzani…

Türkiye’nin Suriye’yle çatışmaya girmesi durumunda bu savaştan en fazla çıkar sağlayacak taraf bağımsız bir Kürt devleti hayalleri kuran Barzani hâlihazırda…

Türkiye’nin belki de uzun yıllar başını kaldırıp başka tarafa bakamayacağı bir çatışma ortamında Mesut Barzani bu fırsatı kaçırmayıp bağımsızlığını ilan edebilir. Böyle bir durumda Suriye’den başka tarafa uzun zaman bakamayacak olan Türkiye’nin yapacağı hiçbir şey kalmaz. Şu anda Irak’ta Maliki’yle restleşiyor Barzani. Irak’ın bütünlüğünden ayrılmakla tehdit ediyor.


Dolayısıyla bugün Suriye’yle savaşın eşiğine gelmiş olan Türkiye çok iyi düşünmeli.

Barzani’ye Kürt devletini ilan etmek için aradığı fırsatı vermek istemiyorsa Türkiye, artık attığı yanlış adımlara son vermelidir.

Türkiye yanlış kulvarlarda koşmaktan vazgeçmezse hem Libya örneğinde olduğu gibi binlerce Müslüman’ın katledilmesine sebep olacak hem de Barzani’ye Kürt devletini ilan etmek için beklediği fırsatı sağlamış olacak.

Arap Baharı’nı ortaya koyanların tek hedefi İslam ülkelerini parçalamak değil. Aynı zamanda asıl hedef olan Arz-ı Mevud topraklarını İsrail’e hediye edebilmek için yeni devletçikler de kurulacaktır. İşte Barzani’nin ilan etmek için fırsat kolladığı Kürt devleti Büyük İsrail devletine giden yolda önemli bir adımdır.Henüz iş işten geçmiş değil…

Türkiye Libya’da büyük bir yanlış yaptı. Mısır’da Tunus’ta olması gerektiği gibi tavrını ortaya koyamadı, yanlış safta rol aldı. Ama Türkiye, Suriye bağlamında yaptığı yanlışlara bugünden itibaren dur diyebilir ve de Rusya, İran, Çin’in ortaya koydukları tavrı benimseyebilir. Bu aynı zamanda Türkiye’nin çıkarlarına en uygun olan formüldür.

Türkiye’nin takınacağı yerinde tavır Ortadoğu’da en fazla Türkiye’yi sonra da İran, Irak ve Suriye’yi tehdit edecek İsrail ve ABD kuklası bir Kürt devleti kurulmasının önüne geçmek anlamına gelecektir.

Orhan Dede, 12 Nisan 2012
YENİ MESAJ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Cum Nis 13, 2012 3:26

SURİYE'Yİ PARÇALAMAYI KAFALARINA KOYMUŞLAR

Suriye'ye karşı askeri bir harekât yapılmayacak. Ancak, Suriye'deki rejimin çökertilmesi ve parçalanması için hazırlanan senaryolar birer birer devreye sokuluyor. Bunun için de Esad'ın altı oyuluyor. Burada, bu senaryoların uygulanmasında Türkiye taşeron ülke konumuna sürükleniyor, bizi en fazla ilgilendiren de budur.

Geçenlerde Türkiye'ye ABD'den bir heyet geldi. Bu heyetin Başkanlığını da iki senatör üstlenmişti. ABD'li senatörler John McCain ve Joe Lieberman Türkiye'yi Suriye ile sıcak temasa sürüklemek için bir dizi görüşmede bulunup, bir yerde "Türkiye'nin yapması gerekenler, "masaya koyup, ülkelerine döndüler.

ÖNCE TAMPON BÖLGE SONRA PARÇALAMA

Ortada öncelikle bir tampon bölgenin oluşturulması geliyor. Daha önce bu konuda yazmıştık. Tampon bölge demek, Suriye ile savaş anlamına geliyor. Ancak, hem ABD, hem de ABD'nin güdümündeki Katar ve Suudi Arabistan da bu konuda bastırıyor ve Türkiye'yi sıkıştırıyorlar.

Her iki senatör, Cumhurbaşkanı Gül tarafından İstanbul'da Huber Köşk'ünde ağırlandılar. Görüşmeler burada yapıldı. Bu iki senatörü yakından tanıyanlardanız. Suriye'ye karşı şiddet ve savaştan yana tavır koyuyorlar. Bu konuda da öncülük ediyorlar. Dikkat edilecek olursa bu iki senatör daha önce de defalarca Türkiye'ye gelip, Suriye konusunda görüşlerini ve ABD politikalarını bize dikte ettirmeye çalışmışlardı. Bu gelişleri, artık Suriye konusunda Türkiye'nin görevlerini yapmakta gecikmemesi yolunda olmuştur.

Öncelikle Türkiye'nin Suriye sınırları içinde bir tampon bölge oluşturması isteniliyor. Bu, Esat rejiminin çökertilmesinde de önemli bir ayak olacak. Ancak, Türkiye'nin böyle bir eylem içinde olmasına Suriye rejimi nasıl bakar orasını şu anda kestiremiyoruz. BOP çerçevesinde Suriye'nin de tıpkı Irak gibi üçe, hatta daha fazlaya bölünmesi hedefleniyor. ABD'nin politikalarına uygun biçimde Suriye'nin bölünmesi gerekiyor. Bunda da kilit ülke olarak Türkiye görülüyor. Açıkça bizi ateşin içine atıyorlar.

YANGIN BİZİ DE İÇİNE ALABİLİR

Bugün belki her şey yolunda gidebilir. Ancak, gelecekte bölge yeniden şekillenecek. Özellikle Irak, Suriye, İran ve Türkiye'deki Kürtleri de içine alan bir Bağımsız Kürt Devleti'nin kurulması ve tanınması gündeme gelecek. Biz, bu gidişi ve gelecekteki bu gelişmeleri iyi görebiliyor muyuz? Gelecekte, Türkiye üzerinde de oyunlar oynanacak ve bizi daha fazla köşeye sıkıştıracaklar. Bugün sırtımızı sıvazlayanlar, bizi bölgenin en güçlü devleti olarak gördüğünü söyleyenler yarın altımızı oymaya başlayacaklar. Bunları görebiliyor muyuz?

Bölge özellikle etnik çatışmalara doğru sürükleniyor. Türkiye'nin de yumuşak karnı, bünyesindeki etnik yapılaşmadır. İçimizde bizi Türk-Kürt, Sünni-şii çatışmaları ile zayıflatıp, isteklerine ulaşmaya çalışacaklar. Bunun altyapısını da hazırladılar. Suriye'de başlayan kıvılcım, hepimiz içine alabilecek büyük bir yangına dönüşebilir. Bizim endişemiz budur. Aylardan bu yana Suriye ile yazdığımız hemen tüm yazılarda özelikle bu konuya değindik. Bugün, bu endişelerimizi daha fazla yaşadığımızın altını çizmek istiyoruz.

SURİYE BÖLÜNECEK

Hesaplar belli. ABD, şu anda kâğıt üzerinde Suriye'deki Esat rejimini çökertip, Suriye'yi üçe bölecek. Bu üç bölge Sünni, Şii ve Kürt Bölgesi olarak ayrışacak. Ortadoğu uzmanları, Suriye'nin üçe değil, beş, altı parçaya bölünebileceğini de söylüyorlar. Bu, aynı zamanda bölgede İsrail'in güç kazanması anlamına da geliyor. Özetleyecek olursak, bizi yönetenler, Suriye'deki rejimin devrilmesi ve bu ülkenin bölünmesi ile İsrail'e destek oluyorlar, İsrail'in güçlenmesini sağlıyorlar.

Suriye'deki rejimin çökmesi ve ülkenin birkaç parçaya bölünmesi demek, bölgede İran'ın yalnızlaşması anlamına da geliyor. Bunu, ABD ve İsrail kadar, Şii rejiminden korkan Arap'lar da istiyor. Bundan sonra sıranın İran'a geleceğinden kuşku duyulmamalıdır.

İşte, asıl soru ondan sonra geliyor: "Bütün bu operasyonlar tamamlandıktan sonra Türkiye bu hali ile bırakılacak mı? Yoksa sıra Türkiye'ye mi gelecek? "ABD'nin BOP çerçevesi iyi analiz edilecek olursa, Türkiye'nin bölgede bu hali ile bırakılmaması gerekiyor. Bağımsız Kürt Devleti'nin kurulmasının zamanının gelmiş olacağı ortaya konulacak ve Türkiye belki de en sıkıntılı dönemine sokulacaktır. Ancak, bu süre içinde bölgedeki çatışmalar ve yangından nasıl ve ne şekilde etkilenebileceğimizi ise şu anda bilemiyoruz. Temennimiz bütün bu konularda yanılmış olmamızdır.

Necdet B. SİVASLI, 11 Nisan 2012
ORTADOĞU



Kamp ateşi!

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş Taraf’ta Neşe Düzel’e diyor ki:

“Irak bölünürse bağımsız Kürdistan devleti oluşacak. Suriye’de de özerk Kürdistan oluşabilir. İran’da zaten Kürdistan eyaleti var. Bu durumda Iğdır’dan Hatay’a, Türkiye’nin tüm güney sınırları resmen Kürdistan olacak”

Bu tespitte hakikat payı var. Bölgedeki siyasi gelişmeler bu yönde...

Türkiye’nin bu gelişmeye omuz vermemesi gerekir.

Ne var ki Ankara Suriye’yi bölünmeye götürecek bir süreci zorluyor.

Demirtaş ekliyor: “Saddam gitti Irak’ın durumu ortada, Esad giderse Suriye Irak’tan yüz kere beter olacak!”

***

Suriye sınırında mülteci kampının bulunduğu alanda dört gün önce silahlar patladı.. Türkiye daha fazla gerildi. Sınırdaki kampların provokasyona açık olduğunu daha önce söyleyen CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker diyor ki:

- Elimde kesin bir bilgi olmadan kimseyi suçlamak istemem. Ama bir konuya dikkatinizi çekmek isterim; Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nün rakamlarını incelerseniz, bazı günler kampta 500 - 600 kişilik azalmalar olduğunu görürsünüz.

- Bunun anlamı nedir?

- Bazı mülteciler bazı geceler kampı terkedip Suriye’ye geçiyor, büyük ihtimalle çatışmaya girip geri dönüyor, demektir.

***

Suriye sınırındaki mülteci kamplarında röportaj yapan Tayfun Talipoğlu anlatıyor:

“Gelenlerden sadece yüzde 20’si Esad rejiminden kaçtığını söylüyor. Diğerlerine (iş bulma, vatandaşlık gibi) bazı vaatlerde bulunulmuş ve öyle gelmişler. Hiçbiri kaçmış gibi değil, yanında güvercinlerini getirenler bile var...”

Bizi de yakacak bir süreci zorluyoruz...

Melih AŞIK, 13 Nisan 2012
MİLLİYET
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Cum Nis 13, 2012 3:26

Cevabı içinde sorular

Bir musibetin bin nasihatten iyi olduğu söylenir. Suriye musibeti AKP'nin nereden gelip nereye gittiğini, kime ve neye hizmet ettiğini bütün çıplaklığı ile görmek ve anlamak için bir ayna olmuştur. Halının altına süpürülmemek için neleri göze alabileceklerini, neleri feda edebileceklerini bütün çıplaklığı ile ortaya koymuştur.

Formaliteler tamamlandı

AKP'nin Esad'ın devrilmesi ve Suriye'nin çökertilmesi için herkesten önde koştuğu bütün dünyanın malumudur. Sayın Başbakan boşuna, "hep bir adım önde olacağız" demiyordu. Neyi kast ettiğini şimdi daha iyi anlıyoruz. BOP'un en kritik virajı Suriye'dir ve bu iş AKP üzerinden Türkiye'ye ihale edilmiştir. Görevin yerine getirilebilmesi için önce Türk milletine hazmettirilmesi gerekiyor. ABD ile ortak yürütülen plan çerçevesinde muhalifler kışkırtılmış, Türkiye sınırına yığılmaları sağlanmış ve böylece zemin hazırlanmıştır. CIA'nın başındaki çuvalcı general Türkiye'ye geldikten hemen sonra bunların olacağını aynıyla yazmıştık. BM devreye sokulmuş Esad'a zaman verilmiş ve bütün formaliteler tamamlanmıştır. Şimdi sıra gereğini yapmakta ve sonuç almaktadır.

Halının altına süpürülme korkusu

Suriye AKP sayesinde yeni bir Irak olmak üzeredir. Birebir aynı senaryo uygulanmaktadır. Tek fark Türkiye'nin oynadığı roldedir. Saddam'ın devrilmesi için önce AKP'nin iktidar olması beklenmişti. Henüz hükümet oldukları için ne yapmaları gerektiği konusunda acemi davrandılar. Meclis'ten teskere geçiremediler. Bir daha böyle bir şeyin olmayacağı ve bunu mutlaka telafi edecekleri sözünü vererek halının altına süpürülmekten kurtuldular. Şimdi kendilerine verilen rolü çok daha dikkatli ve etkili oynuyorlar. Bu rol Suriye'nin çökertilmesi için ABD adına Türkiye'nin kullanılmasıdır. AKP bu görevi yerine getirebilmek için hazır olduğu ilan etmekle kalmamış, harekete geçmiştir.

NATO tezgahı

Başbakanın Çin'den söyledikleri bu tespitlerimizin ne kadar doğru ve haklı olduğunu bir defa daha teyit etmiştir. Sınır ihlali olduğunu, uygun olan neyse yapılacağını, oraya gidileceğini söylüyor. Açıkça Türkiye'nin Suriye'ye fiili bir müdahalede bulunabileceğini ilan ediyor. ABD'den gelen açıklamalar da bunun NATO üzerinden tezgalanacağını gösteriyor. "NATO üyesi bir ülkeye NATO üyesi olmayan bir ülkeden saldırı var" diyecekler ve ortak savunma protokolleri çerçevesinde gereğinin yapıldığını söyleyerek Türk askerinin başına yeni bir çuval geçirecekler.

Bunlar yaşamadı mı?

Bahane güzel de, birileri çıkıp "sayın başbakan Irak'dan topraklarımıza fiili saldırı olmuyor mu? Kandil'den gelip Türkiye'de katliam yapanlar Barzani tarafından korunup kollanmıyor mu? Suriye'de 9 bin sivilin öldüğünü ve bunun için Esad'ın devrilmesinin şart olduğunu söylüyorsunuz. Irak'da 1,5 milyon Müslümanı katledenler, katledilmesine sebep olanlar, binlerce kadını kirletenler için ne yaptınız? Bırakın bir şey yapmayı bir de ülkelerine sağ salim dönmeleri için dua etmediniz mi?" diye sorarsa, ne cevap vereceklerini gerçekten çok merak ediyorum.

Suriye yeni Irak olma yolunda

Cevabı kendi içinde olan bu acı soruları sadece biz değil Suriye'de soruyor? İran da soruyor. Sıranın kendilerine gelme korkusu ile ABD'ye biat eden diğer Arap ülkelerinin liderleri dışarıda belki başka konuşuyorlar, ama eminim baş başa kaldıklarında onlar da soruyor. Hiç kimse sormasa da vicdan soruyor, akıl soruyor, iman soruyor. Hiç dolandırmaya, kandırmaya gerek yok. Suriye, BOP Eşbaşkanlarının gayretiyle, AKP'nin yardım ve desteği ile yeni bir Irak olma yolundadır. Çok daha vahimi, bu kirli oyunda Türk askerinin kullanılacak olmasıdır.

Rice ilan etmişti

Hiç kuşku yok ki Suriye'nin çökertilmesi ile iş bitmeyecektir. Sonrasında sıra İran'a ve Türkiye'ye gelecektir. Bunu biz söylemiyoruz. Daha en başında

ABD'nin güvenlikten sorumlu danışmanı olan sonrasında da ABD Dışişleri Bakanılığı görevini yürüten Condoleezza Rice söylemişti. 7 Ağustos 2003 tarihli Washington Post gazetesinde yayınlanan "Transforming The Middle East - Ortadoğu'yu Dönüştürmek." başlıklı yazısında Fas'tan Basra körfezine kadar Ortadoğu'da bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye'nin de bunların içinde olduğunu ilan etmişti.

İçeriyi de tanzim ediyorlar

Bugün sayın Başbakanın Suriye'yi çökertmek için kullandığı argümanları bir başkası da Türkiye için kullanırsa ne yapacağız? Nitekim, içimizdeki hainler bunu sık sık dillendiriyor ve kalkışma provalarını bunun üzerinden yürütüyorlar. Bütün bunlar AKP'nin nereden gelip nereye gittiğini, kime ve neye hizmet ettiğini, BOP Eşbaşkanlık görevinin sadece dışarıyla sınırlı olmadığını, içeriyi de buna göre tanzim ettiklerini ortaya koymuyor mu?


Orhan KARATAŞ, 12 Nisan 2012
ORTADOĞU


Suriye ile savaş lobisi

2002’de Irak’ta yapılacak Amerikan işgalini destekleyenler şimdi de Suriye’nin işgali için gazete ve televizyonlarda propaganda yapıyorlar. Kendilerini siyasal olarak “liberal demokrat” sıfatı ile nitelendirmeye eğilimli bu lobiciler, neden ise söz konusu Batı menfaatleri zemininde bir savaş olduğu zaman Nazi Propaganda Bakanı Goebbels’i aratacak ölçüde en şiddetli savaş taraftarları olabiliyorlar.

Üstelik bu savaş lobicileri, Suriye’de demokratikleşmenin NATO savaş uçakları ile ithal edilemeyeceğini, tek parti rejiminin muhalefetle yapılacak görüşmeler ile serbest-adil seçimler çerçevesinde gerçekleştirilebileceğini savunanlara “diktatör savunucusu” , “Baascı” , “Esadçı” gibi sıfatlar ile saldırmaktadırlar.Suriye ve eskiden Irak ile savaş lobisi mensupları terör örgütü PKK ile müzakerelerin, barışın şiddetli taraftarlarıdır. Diğer bir ifade ile bunlar, “Suriye ile savaş, PKK ile seviş” sloganı çerçevesinde siyaset yapmaktadırlar.

Bu lobi, Irak ve Suriye halklarının “özgürleştirilmesi” için savaşa sürmek istediği TSK’nın da şiddetli düşmanıdır. Çünkü istekleri doğrultusunda Irak’ta veya Suriye’de ölecek olan generaller, subaylar ve astsubaylar “askeri vesayetin” temsilcisi olarak nefret ederler. Aslında askeri vesayet dedikleri, milli-üniter devlettir. Türkçesi Türk milletine ait olan devlettir. Savaş lobicileri, Türk Ordusu’nu devletin Türk milletinin elinden alınmasını engellediği düşüncesi ile yüklenirler. Oysa, devletine sahip çıkan ve üstelik bunu Mete Han’dan bu yana yapan Türk milletinin kendisidir.

Suriye’de “demokratik hukuk devletinin kurulması için” Türk Ordusu’nun Suriye’ye girmesini savunan savaş lobisi, Balyoz Davası’nda haklarında sunulan delillerin doğruluğunu tartışmak yasal hakları olduğu halde bu hakları ellerinden alınan Türk Ordusu mensuplarının yasal haklarının ellerinden alınmasına ses çıkarmazlar.

Türk Ordusu’nun vatan topraklarını ve yurttaşların yaşam haklarını ahlaksız bir terör örgütüne karşı savunmak için mücadele etmesini “kirli savaş” diye nitelendiren savaş lobisi, ordumuzun Orta Doğu’da bir maceranın içine çekilmesini ve Suriye’nin bir iç savaşa sürüklenmesini, Türk askerinin kanının petrol şirketlerinin menfaatleri için akıtılmasını savunabilmektedirler.

Bu satırların yazarı ne baba Esad ne de oğul Esad rejimlerine en küçük bir sempati duymuştur. 1996-1997 yılında Türkiye’nin PKK’yı destekleyen Esad rejimini devirmek amacı ile Suriye’ye savaş ilan etmesini her zeminde yazılı ve sözlü olarak savunmuştur. Suriye’nin Türkiye’ye en ağır tahribatı veren ülke olduğunun altını çizmiştir.O günlerde savaş lobisinin mensupları, Türkiye’nin menfaatleri için yapılacak bir savaşı asla savunmamışlar, bunun yerine “demokratik açılımdan” bahsetmişlerdir. İlginç olan Erbakan ve arkadaşlarının ise anılan dönemde “Suriye’nin PKK terörünü desteklediği bir yalandır” açıklamasını yapabilmesidir.

Bugün savaş lobisinin Suriye ile savaşa bu kadar hevesli görünmesinin nedenini insani gerekçeler veya Türkiye’nin milli menfaatleri ile izah etmek mümkün değildir. Kerkük’te Türkler, Barzani Talabani çeteleri tarafından katledilirken, Telafer’de Türkler Amerikan Ordusu ve Barzani güçleri tarafından kuşatılarak katledilirken seslerini çıkarmamışlardır. Samara’da susmuşlardır, Bağdat’ta susmuşlardır.

AKP Hükümetinin bu savaş lobisinin temposu ile Suriye politikası tespit etmesi Türkiye’nin ve komşularının geleceğini zehirleyecektir. Tabii sadece Türkiye’de savaş lobisine değil, Suudi Arabistan-Katar ve Kuveyt’in oluşturduğu savaş lobisine de kulak verilmelidir. Unutulmamalıdır ki, 8 yıl süren İran-Irak savaşının arkasındaki teşvikçi güçler arasında da bu Basra Körfezi’nin çürümüş güçleri vardır.

Bugün izlenen politikanın Türkiye’ye zarar vereceğini sadece biz söylemiyoruz. Ali Bulaç da AKP Hükümetini Suriye politikası konusunda uyarıyor. AKP Hükümeti hâlâ Suriye Hükümeti ile muhalifleri bir araya getirme konusunda en etkin olabilecek durumdadır.

Suriye’ye yapılacak bir müdahalenin Suriye’de çıkaracağı iç savaş, Irak iç savaşı ile bütünleşecek ve Lübnan’da da küllenmiş iç savaşı körükleyecektir. Bir an önce savaş yolundan çıkılarak, sağduyulu ve barışı hedefleyen bir politik çizginin benimsenmesi AKP Hükümetinin yapabileceği en iyi şey olacaktır.

Ümit ÖZDAĞ, 13 Nisan 2012
YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Sal Nis 17, 2012 17:33

Başbakan Erdoğan ve Suriye’ye müdahale çığırtkanlığı

“Suriye ordusu, şehirleri tanklarla kuşatıp bombalar yağdırırken birileri ‘emperyalizmin kirli oyunları’ndan söz ediyorsa bilin ki katile soluk aldırmaya çalışıyordur. Suriye’de yönetimin gaddarlığını ve barbarlığını dile getiren insanlara “Amerikancı” ya da “İsrailci” yaftası basanlar bilin ki kendilerine “katil diktatörcü “denmesini hak ediyorlar” .

Bu ifadeler ancak sosyal bilimci olmayan ve atılacak bir adımın sebep olacağı sonuçları önceden kestiremeyenlere ait olabilir. Zira Suriye’de emperyalizmin kirli oyunları da Amerika ve İsrail’e hizmetkârlık yapan unsurların müdahale tahrikleri de söz konusudur. Ortada tek sonuçlu matematik bir doğru yoktur.
Bu sebeple Suriye’de meydana gelen olayları yandaş-karşıt ikilemi içinde ele almak yapılacak yanlışların en büyüğüdür. Suriye’ye müdahale, bölgedeki dengeleri alt-üst edecek potansiyeli bünyesinde barındırmaktadır. Bu yüzden bu ülkeye karşı atılacak herhangi bir adımın yaratacağı problemleri çok yönlü ve çok iyi hesaplamak gerekir.

Başbakan Erdoğan, başından bu yana her söylediğinin tersini yapan, her yaptığının da neredeyse tersini söyleyen bir siyaset izliyor. “Rasmussen NATO’ya genel sekreter olamaz” , zinayı suç sayan düzenleme için “Bu bizim iç işimiz başkaları karışamaz” , Libya’ya NATO müdahalesi söz konusu olduğunda ise “Ne işi var NATO’nun Libya’da” demiş, sonra da tersini savunmuştur. Şu sıralarda da basireti bağlanmış bir eda içinde Başbakan Erdoğan, Suriye’ye müdahale çığırtkanlığı yapmaktadır.

Başbakan son on gün içinde Seul’de ABD Başkanı Obama’yla, Tahran’da Ahmedinecad’la, Pekin’de ise Çinli yetkililerle ve bugünlerde de Suud Kralı Abdullah ve Katar’lı yetkililerle Suriye sorununu görüşüyor.

Başbakan gittiği her yerde ‘aman elinizi sıkı ve çabuk tutarak Suriye’ye müdahale için gerekeni yapınız’ anlamına gelen bir diplomasi yürütüyor. Bir süre önce de bir sınır ihlali üzerine Başbakan Erdoğan, NATO’yu Türkiye’yi korumak için göreve çağırmıştı!

Suriye’de kan dökülmeye devam ediyor. Yirmi bini aşan insan, Türkiye’ye sığınmış durumdadır. Yüz binlerce insanın acil insanî yardıma ihtiyaç duyduğunu BM söylüyor. Suriye’den kesintisiz bombardıman, kan ve ölüm haberleri gelmeye devam ediyor.

Bütün bunlar dikkate alındığında Suriye için acil bir şeyler yapmanın zorunluluğu ortadadır. Bu yüzden uluslararası camia Kofi Annan’ı devreye sokmuştur. Kofi Annan’ın yürüttüğü diplomasi sonucunda, Suriye’de yönetim ve muhalifler arasında bir “ateşkes” söz konusu olmuştur.

Başbakan Erdoğan, Annan, henüz diplomatik faaliyetleri yürütürken, “Suriye’nin dostlarını” (!) İstanbul’da toplamış ve var gücüyle Esad’ın samimi olmadığından ve bu ateşkesin zaman kazanma ve kandırmaca olduğunda söz etmişti.

Başbakan Erdoğan ile benzer düşünen birisi de Libya’yı NATO’dan önce bombardımana tutan Fransız Sarkozy’dir.

Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de aynen Başbakan Erdoğan gibi Esad’ın ateşkese uyacağına inanmadığından ve bu sebeple insanî koridor açılması gerektiğinden söz etmişti. Sarkozy, “Esad’ın ateşkes konusunda samimi olduğuna inanmıyorum. Orada gerçekte neler olup bittiğini öğrenmek için BM gözlemcilerini bir an önce göndermemiz gerekir” diyor. Önerilen insani koridor açılması için Esad’ın rızası gerekmektedir. Aksi takdirde tek yol BM kararı çerçevesinde Suriye’ye yönelik askeri güç kullanılmasına kalıyor.

Suriye’ye yapılacak bir müdahalenin bugünkünden daha iyi bir insani ve ahlaki sonuç getireceğine dair kimsenin elinde garantisi yoktur. Aksine Suriye’ye müdahale bölgeye emperyalistlerin güç aktarmasına neden olacaktır. Ülkeyi bölerek güçten düşürecektir. Şii-Sünni kutuplaşmasına sebep olacak ve nihayet Kuzey Suriye Kürdistanı’nın kurulmasıyla sonuçlanacaktır. Bütün bunlar, ne insanlığın ne Türkiye’nin ne de İslam dünyasının yararınadır!

Özcan YENİÇERİ - 17 Nisan 2012
YENİÇAĞ


Suriye ateştir

Yabancı kelimeleri kullanmayı pek sevmiyorum ama bazen gerekiyor.

“Dezenformasyon” bunlardan birisi.

“Dezenformasyon”, yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan bilgi anlamında kullanılmaktadır.

Hasmı rencide etmeyi, aşağılayıp küçük düşürmeyi amaçlayan “karşı propaganda “ ile benzerlik taşır.

Sahte belge, el yazısı, fotomontaj ve montaj filmler ile fabrikasyon istihbarat ve dedikoduların duyurulması gibi yöntemleri bulunur.

Sosyal alanda bireyleri ve toplumları yönlendirmek amacıyla, yanlış bilgi ve haber vermek için kullanılan en önemli araçlardan biridir.

Espiyonaj veya askeri istihbarat alanında dezenformasyon, düşman kuvvetleri yanlış kararlar aldırmaya yönelik olarak çıkartılır.

Hasım tarafta psikolojik çöküntü oluşturulması ve motivasyonun kırılması için de kullanılır.

Yanlış bilgi üretme ve yayma yoluyla yapılabileceği gibi mevcut bir bilgiyi kötü maksatla kullanma ve çarpıtarak verme yöntemi de uygulanabilir.

Geleneksel propaganda veya “büyük yalan” teknikleri toplumsal seviyede duyguları motive veya demotive etme amacı taşırken dezenformasyon, sıradan düzeyde kitleleri kuşkuda bırakan çarpıtma bilgiler veya bu bilgilerin yanlış kasıtlı sonuçlara bağlanması yoluyla pompalama amacına hizmet eder.

Eğer hedef kitle bu tip kontrolden etkilenebilecekse uygulanan diğer bir teknik, gerçeklerin gizlenmesi veya sansürlemedir.

Eğer bilgi alma kanaları tamamen kapatılmadan bırakılabilirse, bu kısıtlı bilgilerin dezinformasyon ile doldurulabilmesi ve hasmın kolayca ispatlanamaz birçok iddialar ile birlikte kuşkulu bir halde bırakılabilmesi mümkündür.

Bazı gerçek bilgileri ve gözlemleri bazı yanlış yorumlar ve yalanlarla karıştırmak veya bazı gerçek bilginin sadece bir kısmını vererek yanlış yorumlarla bilgiyi dağıtmak yaygın dezenformasyon taktiklerdendir.

Irak’ı vurmak ve işgal etmek için, dünyaya “kitle imha silahları” bulunduğu yalanını söyleyen ABD Başkanı, İngiltere’nin doldurma akıllı Başbakanı Tony Blair’i de yalanına ortak etmişti.

Sonradan anlaşıldı ki Irak’da böyle bir silah yoktur.


İngiliz halkı şeref katsayısı düşük kişileri başbakan görmek istemediği, Blair de bunu bildiği için, gerçekler ortaya çıkınca istifasını verdi.

Aynı numara Kaddafi’ye ve Libya halkına çekildi.

Her ikisinde de NATO tetikçi olarak kullanıldı.

Şimdi sıra Suriye’de..


Bizim gazete ve televizyonlarımız sistemli bir dezenfermasyon batağındalar.

Nedir ki, arada doğru haberler de sızıyor.

Beşer Esed’i canavar gibi gösterme oyunları pek tutmuyor.

Suriye ordusunun halka ateş açtığı haberleri masala dönüşmeye başladı.

Suriye’de bir isyan ve isyancılar var.

Devlet bu isyancılara karanfil dağıtamaz.

Şam’daki istihbarat binasına düzenlenen saldırıda 22 kişi ölmüştü.

Bunun gibi onlarca saldırı oldu.


Beşer Esed’i suçlayanlar, kendi ülkelerinde böyle bir saldırı yapılırsa nasıl karşılık vereceklerini önce düşünsünler, ondan sonra alacakları kararları hassas terazide tartsınlar ki Suriye ateşi ellerini yakmasın.

Orhan SELEN - 17 Nisan 2012
ANAYURT


CIA’nın önceki Ortadoğu Bölge Şefi Robert Bear:
Bırakalım Müslümanlar birbirini Sünni – Şia diye öldürsün
/ Sabahattin ÖNKİBAR
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzr Nis 29, 2012 14:27

'Suriye'ye silah taşıyan' gemiye el kondu

Lübnan donanması çok miktarda silah ve cephane taşıyan Sierra Leone bandıralı bir gemiye el koydu. Üç konteyner silah taşıdığı belirtilen "Lütfullah 2" adlı geminin 11 kişilik mürettabatı göz altına alındı.

BBC Beyrut muhabiri Jim Muir, silahların Suriye'deki muhaliflere gitmekte olduğuna inanıldığını söylüyor.

Bir kasanın üzerinde 42 yıllık Kaddafi iktidarında Lübya'nın resmi adı olan Libya Arap Sosyalist Halk Cemahiriyesi'nin İngilizce kısaltmasını içeren "Tripoli/Benghazi SPLAJ" yazdığı belirtiliyor.

Rusya Mart ayında, Libya'yı Suriyeli muhaliflere silah vermekle suçlamıştı.

Lübnan'daki geçici BM gücü UNIFIL'in sözcüsü Milos Strugar, BBC'ye geminin Lübnan'daki bir limana demirlemeyi planladığını doğruladı.

Lübnan medyası el konulan gemide hafif ve ağır silahların bulunduğunu bildirdi.

Geminin Libya'dan yola çıktığı, Mısır'ın İskenderiye limanına uğradığı ve Lübnan'ın ikinci büyük limanı olan kuzeydeki Trablus limanına gelirken Lübnan donanmasınca durdurulduğu belirtiliyor.

Gemi Selaata limanında bekletilirken, silahlar boşaltıldı.

Lütfullah 2'nin sahibi Reuters ajansına açıklamasında geminin motor yağı taşıdığını ve silahtan haberleri olmadığını belirterek "Yasalar bana konteynerleri açıp içine bakma izni vermiyor" dedi.

Aynı kişi, gemiden önce Libya'dan Lübnan'a 12 konteyner "genel yük" taşınmasının istendiğini ancak üç günlük gecikme nedeniyle bu sayının üçe düştüğünü söyledi.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2012/04/120429_lebanon_arms_ship.shtml
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x