Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Fatma Seher Erden » Pzr Ağu 25, 2013 15:37

Kimyasal silah isyancıların depolarında!

Suriye TV’sine göre, Esad’a bağlı güçler Şam’da isyancıların kullandığı bir tünelde kimyasal silah buldu, askerler boğulma tehlikesi geçirdi

Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı iddiaları üzerine ABD, Doğu Akdeniz’deki savaş gemisini dörde yükseltirken, Esad’a bağlı ordu güçlerinin, başkent Şam’ın Cobar mahallesinde isyancıların kullandığı bir tünelde kimyasal silah buldu. Suriye devlet TV’sinin haberinde, askerlerin bir kısmının tüneldeki kimyasaldan etkilenerek boğulma tehlikesi geçirdiği de ifade edildi. TV’ye konuşan bir haber kaynağı askerlerin teröristlerin tünellerine girdiğini ve kimyasalları gördüğünü belirtti. Haberde, “Askerler Cobar’a girerken boğulmaya başladı. Ambulanslar boğulmakta olan insanları kurtarmaya geldi” denildi. Reuters’e göre kaynak askerlerin bu keşfi yaptıkları sırada isyancıların barındığına inanılan mahalleye baskın yapmak üzere olduklarını belirtti.


ABD gemileri
Suriye’de kimyasal silah kullanıldığı yolundaki haberlerin ardından, Akdeniz’de sular ısınmaya başladı. ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, Suriye’de kimyasal silah kullanıldığının kanıtlanması halinde bu tür bir olayın bir daha tekrarlanmaması için hızlı bir karşılık verilmesi gerektiğini söyledi. CNN’e konuşan bir bakanlık yetkilisi hava kuvvetlerinin Suriye’deki hedeflerini güncellediğini açıkladı. Ayrıca ABD’nin cruise füzeleriyle donanmış bir savaş gemisinin Doğu Akdeniz’e vardığı bildirildi. Ancak yetkililer Başkan Barack Obama’nın askeri operasyon konusunda henüz bir karar almadığını söyledi.


Komutanlar toplanacak
ABD ve Türkiye başta olmak üzere yedi ülkenin genelkurmay başkanlarının önümüzdeki beş gün içinde Ürdün’de Suriye konulu bir toplantı yapacağı bildirildi. ABD’li gazeteci Laura Rozen tarafından ortaya atılan bu iddia daha sonra Ürdün resmi haber ajansı tarafından doğrulandı.

YENİÇAĞ, 24 Ağustos 2013
Kullanıcı küçük betizi
Fatma Seher Erden
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 24
Kayıt: Sal Tem 16, 2013 21:09

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Ağu 28, 2013 11:42

Esad’a yönelik haçlı seferi şekilleniyor!

Şam yakınlarında düzenlenen kimyasal silah saldırısını bahane eden, başını İngiltere ve Fransa’nın çektiği Hıristiyan koalisyon ile işbirlikçileri, ilk kez Suriye’ye müdahale seçeneğini değerlendiriyor.

Suriye’de henüz kimin tarafından yapıldığı belli olmasa da kimyasal silah katliamını bahane ederek, Devlet Başkanı Beşşar Esad’a ders vermek isteyen, başını İngiltere ve Fransa’nın çektiği Hıristiyan koalisyon ile işbirlikçileri, şimdi ilk kez çok ciddi bir şekilde askeri müdahale seçeneklerini değerlendiriyor. Pentagon tarafından her olasılığa karşın aylar öncesinden hazırlanan Suriye’de vurulabilecek hedefler listesi geçen hafta Beyaz Saray tarafından güncellenerek incelenmeye başlandı. Esad’ın arkasında ise şimdilik sadece Rusya ve İran duruyor. Çin ise son günlerde cılız açıklamalar dışında önemli bir tavır almaktan kaçındı.

Denetim sürüyor

BM silah denetçilerinin, geçen hafta Şam yakınlarında kimyasal saldırı düzenlendiği iddialarına ilişkin incelemeleri ikinci gününe girdi. Denetçiler, kentin batısında geçirdikleri üç saat içinde bir banliyöyü, iki hastaneyi ziyaret ederken görgü tanıklarıyla görüştü ve kan örnekleri topladı. BM heyeti, dün Doğu Guta bölgesine yapacağı denetimi bugüne erteledi. Heyete keskin nişancılarca ateş açılmış olması kaygı yarattı.

Rusya gelişmelerden tedirgin

Rusya lideri Vladimir Putin, Suriye’de kimyasal silah saldırısı olduğu ya da bu saldırıdan kimin sorumlu olduğuna dair ellerinde kanıt bulunmadığını söyledi. Dışişleri Bakanı Lavrov da ABD’yi mantıklı davranmaya davet etti. İngiltere Başbakanı David Cameron ile Putin, Suriye’deki durumla ilgili telefon görüşmesi yaptı. İngiltere’nin açıklamasında, “İki lider de kimsenin kimyasal silah kullanmaması ve kullandığı takdirde uluslararası toplumdan ciddi tepkiyle karşı karşıya kalabileceği yönündeki pozisyonu yineledi” denildi. Putin’in ise görüşmede, kimyasal silah saldırısı olduğuna ya da bu saldırıdan kimin sorumluğu olduğuna dair ellerinde kanıt bulunmadığını bildirdiği ifade edildi. “BM’yi saf dışı bırakarak askeri müdahaleye zemin hazırlamak Suriye, Ortadoğu ve Kuzey Afrika için çok acı sonuçlar doğurur” ifadelerini kullanan Lavrov da sözlerini “ABD’nin bu noktada mantıklı davranması gerekiyor” diyerek tamamladı. Bu arada, Rusya, Suriye’den 89 Rus ve eski Sovyet ülkeleri vatandaşını tahliye etti.

Fransa: Cezalandırmaya hazırız

Öte yandan, 2003’teki Irak işgalinde yapıldığı gibi BM Güvenlik Konseyi’nin devre dışı bırakılması olasılığı da dillendirilmeye başlandı. Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius, BM Güvenlik Konseyi’nin belli durumlarda by-pass edilebileceğini savundu. Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ise Fransa’nın Suriye’de talihsiz bir şekilde masum insanları gazlama kararını alanları cezalandırmaya hazır olduğunu söyledi.

İran’dan sert uyarı

İran’dan ABD’ye Suriye konusunda sert uyarı geldi. İran Dışişleri Bakanlığı adına konuşan Abbas Arakçı “ABD’yi askeri bir müdahale konusunda ciddi olarak uyarıyoruz. Böyle bir hamle bölgeyi ateşe attığı gibi çok tehlikeli sonuçlar da doğurur. Bu sonuçlar ise sadece Suriye’yi kapsamaz tüm Orta Doğu’yu karıştırır” dedi. Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil el-Arabi de Suriye krizinin siyasi yoldan çözülmesi için bir an önce Cenevre-2 toplantılarının düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Arabi, “Suriye’deki uluslararası gözlemciler, tüm dünyayı uykusundan uyandıran korkunç katliamın perde arkasını tam olarak araştırmalı” dedi.

Amaç rejim değişikliği değil

Beyaz Saray Sözcüsü Jay Carney, Suriye rejiminin kimyasal silah kullanmasına yönelik nasıl bir yanıt verileceği noktasında henüz bir karara varmadıklarını belirtti. Carney, ABD Başkanı Barack Obama’nın seçenekleri gözden geçirmeye devam ettiğini ve kararını verdiği zaman açıklama yapacağını bildirdi. Carney seçeneklerin sadece askeri opsiyonlarla sınırlı tutulmadığını belirtti. Carney, burada Obama ve ekibinin üzerinde durduğu sorunun, kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığı veya rejimin bundan sorumlu olup olmadığı değil, uluslararası normların açık ihlaline uygun yanıtın ne olacağı olduğunu kaydetti. Carney, “Şunda açıklık kazandırma istiyorum ki değerlendirdiğimiz seçenekler, rejim değiştirmeye dönük değil. Bu seçenekler, kimyasal silah kullanımının yasaklanmasına yönelik uluslararası standartların açık ihlaline cevap vermeye dönüktür” dedi.

Suudiler’den ahlaksız teklif

İngiliz Daily Telegraph gazetesi, Suudi Arabistan’ın, Suriye’deki Esad hükümetine destek vermekten vazgeçmesi karşılığında Rusya’ya küresel petrol piyasasını kontrol edebileceği gizli bir teklif götürdüğünü yazdı. Gazete, haberin Rusya cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile Suudi Prens Bender bin Sultan’ın yaptığı görüşmenin sızdırılan deşifre metnine dayandığını söylüyor. Gazetenin haberinde, istihbarattan sorumlu olan Prensin, Putin’le 4 saat süren görüşmesinde şu sözlere yer verdiği belirtildi: “Petrol konusunda nasıl Rus-Suudi ortaklığı sağlayabileceğimize bakalım. Hedefimiz küresel piyasalarda petrolün fiyatının sabit kalabilmesi için üretim miktarı ve fiyat belirlenmesi olmalı. Rusya’nın ayrıca İsrail’den Kıbrıs’a kadar Akdeniz’de petrol ve doğalgazla ilgilendiğini de biliyoruz. Bununla rekabet etmekle ilgilenmiyoruz, işbirliği istiyoruz.”

PYD lideri: Erdoğan isyancıları destekledi

PYD lideri Salih Müslim Suriye’deki kimyasal saldırıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Müslim, “Rejim, bu saldırıyı BM heyetinin gözü önünde gerçekleştirecek kadar ahmak değil” diye konuştu. PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD’nin lideri Salih Müslim saldırının rejimi suçlamak isteyen taraflarca gerçekleştirildiği iddiasında bulundu. BM heyetinin, saldırının isyancılar tarafından gerçekleştirildiğini saptadığı anda, herkesin bütün bu iddiayı unutacağını öne sürdü. PYD lideri bu iddiasından hareketle Türkiye hakkında da yorumda bulundu, “Cezalandırılması gereken taraf hangisi? Katar Emiri mi, Suudi Arabistan Kralı mı, Tayyip Erdoğan mı? Bu üç ülke de isyancıları destekledi” diye konuştu.

ABD savaş gemileri Suriye açıklarında

ABD Savunma Bakanlığı, 4 savaş gemisinden oluşan ABD filosunun, Başkan Barack Obama tarafından alınabilecek herhangi bir kararı desteklemek için bölgede bulunduğunu doğruladı. Suriye’de 21 Ağustos’ta rejim tarafından sivil halka karşı kimyasal silah kullanılmasının ardından Suriye konusunda bir karara varmaya çalışan ABD’nin, Akdeniz’deki askeri varlığını artırdığı haberleri dünya basınında yer almıştı. ABD’nin Doğu Akdeniz’de 4 Cruise füzeli savaş gemisi bulunuyor. Ayrıca ABD 5. filosu da Bahreyn’de konuşlu. ABD istihbarat birimlerine Suriye’deki kimyasal silah kullanımını araştırma talimatı veren Obama, karara varabilmek için bir yandan uluslararası toplumla istişarelerini sürdürürken bir yandan da istihbarattan gelecek cevabı bekliyor.

Resim

YENİÇAĞ, 28 Ağustos 2013



Müslümanları haçlılara kırdırma operasyonu

AKP’nin sosyal yardımlarla besleyip, yalanlarla uyuttuğu milyonlarca müslüman, Afganistan ve Irak’ta olduğu gibi ABD’nin başını çektiği haçlı ordularının Suriye ile Mısır’a da müdahale etmeleri için gösteriler düzenliyorlar.

AKP, 4. milyar dolarlık yardımla “narkoz”ladığı vatandaşı, sözde İslami söylemlerle de uyutarak, Müslümanları kırdırmak için Hristiyan ordusuna destek için sokaklara çıkarttırıyor. AKP’nin çağrısı ile her gün binlerce vatandaş, ülkenin çeşitli yerlerinde meydanları doldurup, teröristlerin kan gölüne çevirdiği Suriye’de Beşar Esad’ın katolik Ortodoks, Protestan, Yahudi inancındaki emperyalist devletlerin orduları tarafından askeri müdahale ile iktidardan düşürülmesi için gösteriler düzenliyor. Mısır’da iktidardan düşürülen Müslüman Kardeşler Örgütü lideri Muhammed Mursi’nin tekrar iktidara getirilmesi için başta ABD olmak üzere Birleşmiş Milletler ve NATO güçlerini göreve davet ediyorlar. 100 yıl önce Osmanlı’yı parçalayıp sınırlarını cetvelle çizerek ülkeler oluşturan ABD, İngiltere, Fransa gibi emperyalist devletler, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının, soğuk savaşın bitmesinin ardından Orta Doğu’yu yeniden dizayn etmeye soyundu.11 Eylül 2001 saldırılarının ardından ABD Başkanı George Bush, “Haçlı Seferi” başlattığını söyledi, ancak bunun zaman alacağını, bu yüzden de Amerikan vatandaşlarının sabırlı olmasını istedi. ABD, 2001 Ekim ayında bombardımana başladığı Afganistan’ı koalisyon güçleri ile birlikte işgal etti. Bundan sonra da hedefe Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak konuldu. Başbakan Erdoğan da bu sırada Amerikan askerlerine dua ettiğini duyurdu.

AKP misyonu

Bu gelişmeler yaşanırken Türkiye’de de kapatılan Refah Partisi’nin yerine kurulan Fazilet Partisi de Anayasa Mahkemesi’nin 22 Haziran 2001 tarihli kararıyla kapatıldı. Yerine 20 Temmuz 2001’de Saadet Partisi, kuruldu. Parti içinde kendini “yenilikçi” olarak adlandıranlanlar 14 Ağustos 2001 tarihinde Tayyip Erdoğan’ın genel başkanlığı’nda AKP’yi kurdular. Tayyip Erdoğan’ı daha Beyoğlu ilçe başkanı iken keşfeden kişi dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz olmuştu. Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı iken “Sana İstanbul dar, Türkiye’ye açılmalısın” diyen de oydu. CIA’nın Rand Corporation adlı yan kuruluşu, daha 1996 yılı sonbaharında, Türkiye’de merkez sağın tasfiye edilerek, Tayyip Erdoğan’ın Başbakan ve Abdullah Gül’ün de Dışişleri Bakanı yapılacağını ilan etmişti. Amerika, AKP’nin kurulmasında ve Erdoğan’ın iktidara gelmesinde çok büyük bir öneme sahip.Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül, 2002 yılında ABD’nin Irak’a saldırı takvimi içinde iktidar koltuklarına oturtulmuşlardı.

Yardımlarla narkoz

AKP, uyguladığı ekonomik politikalarıyla muhtaç duruma düşürdüğü milyonlarca kişiye yılda 4.5 milyar dolarlık yardım dağıttığı çeşitli raporlara yansıdı.

YENİÇAĞ, 28 Ağustos 2013



Suriye’ye saldırmak İsrail’in işine yarar

Suriye Dışişleri Bakanı Velid el-Muallim Şam’da düzenlediği basın toplantısında, kimyasal silah kullandıkları iddiasını yalanladı ve BM operasyonunun Suriye halkının maneviyatını zayıflatmak amacına uygun olarak planlandığını, böyle bir saldırının sadece İsrail’in işine yarayacağını söyledi. Suriye’ye muhtemel bir askeri müdahalenin Türkiye’nin dengelerini bozacağını iddia eden Muallim, Türkiye’nin Suriye politikasını şu sözleriyle yorumladı:

“İki gün önce Türk Dışişleri bakanı, ”BM Güvenlik Konseyi karar alsın almasın biz Suriye’ye askeri müdahalenin parçası oluruz“ dedi. Bu sözlere yorum yapmıyorum. Sadece şunu söylüyorum. Mısır’daki olaylar sebebiyle Türkiye’nin dengeleri sarsıldıysa Suriye’ye müdahale ile tamamen bozulacaktır. Suriye’ye karşı bir operasyon sadece İsrail’in işine yarayacaktır. İsrail siyasi çözüm istemiyor. İsrail, Suriye’de şiddetin devam etmesini arzu ediyor.” BM denetçilerine silahlı grupların kontrolündeki bölgeden ateş açıldığını belirten Muallim şöyle devam etti: “Kimyasal silahlar kullandığımız yolundaki iddialar mesnetsizdir. O halde bize karşı düzenlemeyi düşündükleri askeri operasyonun başka hedefleri olması gerekir diye düşündüm. Müdahale olsa olsa Suriye halkının maneviyatını sarsmaya yöneliktir. Halkı güvenli bölgeye nakledeceğiz. Şehir içindeki askeri hareketliliğin sebebi sadece halkın güvenliğini sağlamaktır, halkımız endişe etmesin. Ne yapmak istiyorlar? Halk, ordu ve yönetim arasındaki ilişkiyi bozmak mı istiyorlar? Diyorum ki, bunlar bir bütündür.”

YENİÇAĞ, 28 Ağustos 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Cum Ağu 30, 2013 9:33

'Bosna gibi vuralım'

BM dışı formül

BBC televizyonunun Newsnight programına konuk olan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye ile ilgili kaygılarını paylaştı ama Türkiye’nin geleceğinden kaygılı olmadığını çünkü bu iki ülkeden farklı olarak Türkiye’de çok güçlü bir demokrasi geleneği olduğunu söyledi. BBC’nin haber programında Suriye’ye karşı BM Güvenlik Konseyi’nden sert bir karar çıkmazsa Bosna’da olduğu gibi bir “istekli ülkeler koalisyonu”nun harekete geçmesi gerektiğini söyledi. Uluslararası toplumu, şimdiye kadar Suriye rejiminin kullandığı yöntemlere kararlı bir tepki vermemekle eleştiren Davutoğlu, son olayda da Güvenlik Konseyi’nden etkili bir karar çıkmadığından yakındı.


Srebrenitsa örneği

Davutoğlu “Şam’daki kimyasal silah uzmanlarının inceleme yapmak için bölgeye gönderileceğini umuyorduk. Esad kimyasal silah kullanmadığını iddia ediyor. O zaman BM ekibinin araştırma yapmasına izin vermesi lazım. Esad bu izni vermezse BM Güvenlik Konseyi’nin kararlı ve sert bir pozisyon alması lazım” dedi. “Peki BM’den böyle bir karar çıkmazsa ne olacak?” sorusunu ise Davutoğlu, Bosna örneğini vererek yanıtladı. “Bosna’da Srebrenitsa’da benzeri bir şey yaşadık. BM Güvenlik Konseyi etnik temizliğe tepki göstermedi, ardından bir gecede 8 bin kişi öldürüldü. O zaman uluslararası toplum, birlikte hareket etmek isteyen ülkeler ‘istekli ülkeler koalisyonu’ oluşturdular ve beraberce harekete geçtiler. Şu an BM Güvenlik Konseyi’nin sert bir karar alması gerekiyor. Konsey bunu yapmazsa, biz, istekli ülkelerle birlikte hareket etmeliyiz.”

Hava operasyonu iması

Davutoğlu bu koalisyonun kimlerden oluşabileceği konusunda ülke ismi vermekten kaçındı. “Uluslararası hukuka saygılı ülkeler, sadece Esad değil ama gelecekte bu tür kimyasal silahlar ya da diğer silahlar kullanmaya, insanlık suçu işlemeye niyetlenen bütün diktatörlere kararlı bir mesaj vermek isteyen ülkeler” demekle yetindi. BBC sunucusunun ısrarı üzerine ise koalisyona çok geniş bir çerçeve çizdi: “BM Genel Kurulu’na Suriye’nin dostları grubu olarak bir tasarı sunduğumuzda 138 ülke oy verdi, Suriye halkına destek oldu. Tek tek ülkeler değil, bu 138 ülkenin tekrar bir araya gelebileceğini düşünüyorum. Uluslararası toplumun iradesi bu.”

‘Kan akıtmayı durdur’

Koalisyonun ne yapacağı konusunda ise Davutoğlu “Her şeyden önce açıkça ‘kan akıtmayı durdur’ mesajı verilmeli. Ve rejimin kimyasal silah kullandığına dair yeterli kanıt bulursak, durdurmak için uluslararası müdahale yapılmalı” dedi. “Nasıl bir müdahaleden söz ediyorsunuz?” sorusunu ise şöyle yanıtladı: “Bosna’da Srebrenitsa’dan sonra ne olduysa, şimdi yapılması gereken de o. Çünkü orada etnik temizlik hepimiz için çok kötü bir deneydi. Şam’daki bu kimyasal saldırı ve Suriye’de son üç yıldır tanık olduklarımız Bosna’da olanlar kadar kötü. Bosna’da bu insanlık suçlarını durdurmak isteyen tüm ülkeler olarak ne yaptığımızı biliyorsunuz” diye yanıtladı.

Vatan, 24 Ağustos 2013

İran: "Suriye'ye Müdahale Bölge İçin Felaket Olur"'

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın İran'a gittiği iddiaları dolaşırken İran'dan tehdit kokan bir açıklama geldi.

İran dini lideri Hamaney "Suriye'ye müdahale bölge için felaket olur" dedi.

DIŞİŞLERİ DE TÜRKİYE'Yİ UYARDI

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Seyid Abbas Arakçı, “Türk dostlarımızı Suriye’ye karşı girişilecek bir saldırının Siyonist rejimin çıkarlarına hizmet edeceği konusunda dikkatli olmaya çağırıyoruz” dedi.

Muhtemel bir saldırının Ortadoğu’yu sarsarak, bütün bölgeye yayılabileceğini söyleyen Arakçı, “Bütün bölge akılcı davranmalı ve krizin hazmedilemeyecek boyutlarını ulaşmasına izin vermemelidir” diye konuştu.

DAVUT YILDIZLI ERDOĞAN FOTOĞRAFI

İran’ın yarı resmi Fars Haber Ajansı’nın haberi Davut Yıldızlı Tayyip Erdoğan fotoğrafıyla birlikte vermesi ise dikkat çekti.

İSRAİL 'VAAT EDİLMİŞ TOPRAKLARININ' PEŞİNDE

Fars Haber Ajansı tarafından verilen diğer bir haberde ise Türk medyasındaki Suriye'ye operasyon yazılarına karşı çıkıldı. Haberde şunlar denildi:

"Birçok uzman tarafından yıllardır altı çizilen “Ortadoğu’da Suriye’ye kadar uzanacak muhtemel bir savaşın, İsrail’in Vaad edilmiş Topraklar” emelinin bir parçası olacağı, bunun da “kıyamet savaşları” na dönüşmesinin kaçınılmazlığı” sadece sağ veya sol değil, bizzat Müslüman medyada da yıllarca vurgulanan bir gerçek.. Bu gerçek defalarca yazılıp çizildiği halde, Türkiye’de bazı medyanın, inanılmaz şekilde gaza gelerek savaşı oyun sanıp davet çıkarırcasına haberler yapması hayret ve ibretle izleniyor"

Mesaj Haber , 28 Ağustos 2013
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Cum Ağu 30, 2013 9:42

Beyaz Saray'dan Türkiye açıklaması!

'Türkiye'yi savunma taahhüdümüz var'

Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, günlük basın toplantısında Suriye odaklı gelişmelere değindi. Obama'nın olası operasyon kararı için acele etmeyeceğini söyleyen Earnest, "İsrail ve Türkiye'yi savunmaya yönelik taahhüdümüz var" ifadelerini kullandı.

Beyaz Saray Sözcüsü Josh Earnest, "Türkiye ile savunma anlaşmamız var. Müttefikimiz Türkiye'yi savunmaya yönelik taahhüdümüz var" dedi.

Günlük basın toplantısında konuşan Earnest, Suriye'deki gelişmeler ve olası müdahaleye yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Suriye'nin ABD'nin NATO müttefiki Türkiye'nin yanı sıra İsrail ve Ürdün ile komşu olduğunu hatırlatan Earnest, ülkede kimyasal silah kullanılmasının ABD'nin çıkarlarını da etkilediğini vurguladı.


Earnest, Suriye'de kimyasal silah kullanılmasına dair ABD istihbarat birimlerinin araştırmasının henüz sonuçlanmadığını ancak hafta sonuna kadar raporu açıklayabileceklerini söyledi.

"Esad kimyasal silahları Türkiye, İsrail veya Ürdün gibi ülkelere atarsa, ABD olarak tekrar gitmeye hazır olup olmadıklarına" yönelik soruya Earnest, şu yanıtı verdi:

"Uluslararası normların korunması uluslararası toplumun önceliğidir. Türkiye ile savunma anlaşmamız var. Müttefikimiz Türkiye'yi savunmaya yönelik taahhüdümüz var. ABD'nin İsrail'in güvenliğine yönelik de taahhüdü var. Ürdün ile ilişkimiz biraz farklı ama bölgede kritik bir partner, birçok konuda işbirliği yaptığımız bir ülke."

'ACELE ETMEYECEK'

ABD Başkanı Barck Obama'nın, bugün Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Suriye konusunda telefonda görüştüğünü söyleyen Earnest, Kongre üyeleri ile yönetim arasında görüşmelerin devam ettiğini ve söyledi.

Obama'nın, karar vermek için acele etmeyeceğini ve iyice düşünülmüş bir karar vereceğini belirten Earnest, Obama'nın bu kararını ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarına göre vereceğini bildirdi. Earnest, Obama'nın ne zaman karara varacağına dair bir tarih veremeyeceğini kaydetti.

'IRAK SAVAŞINDAN FARKLI'

Suriye'ye olası bir yanıtın Irak savaşı ile aynı olmayacağını dile getiren Earnest, "Irak savaşında, bir yönetimin (Bush yönetimi) askeri müdahaleyi haklılaştırmak için kanıtlar araması vardı. Başka bir ülkeye, sonunda amacın rejim değişikliği olduğu uçu açık askeri müdahale vardı" dedi.

Vatan, 30 Ağustos 2013

CIA ESAD'I DOĞRULADI

CIA, "Esad’ın kimyasal kullandığı yönündeki istihbarat hiç de güçlü değil, ‘not a slam dunk’, yani ‘smaç basket değil’" deyince, dün başlaması beklenen operasyon bir hafta ertelendi...

http://www.haberturk.com/dunya/haber/87 ... -adim-atti
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Cmt Ağu 31, 2013 7:16

Sınırlı operasyon bizi tatmin etmez!

Erdoğan ABD’nin ‘sınırlı operasyon’ açıklamasına tepki gösterdi

Başbakan Erdoğan, olası bir Suriye operasyonu hakkında “Küçük çaplı bir operasyon bizi tatmin etmez. Kosova olayını burada sergilemeliler. Yoksa 24 saatte uğra çekil bu olmaz” dedi.

Erdoğan “Kerry’nin açıklamalarına bakılırsa G-20 (5-9 Eylül) öncesi müdahale olabilir” değerlendimesi yaptı.

Cumhurbaşkanı Gül’ün Çankaya Köşkü’nde verdiği 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonuna Suriye konusundaki gelişmeler damgasını vurdu. Başbakan Erdoğan basın mensuplarının soruları üzerine şu açıklamalarda bulundu:

- BM RAPORUNDAN BİR ŞEY BEKLENMEZ (BM denetçilerinin dönüşü ile BM Güvenlik Konseyi’nde farklı bir gelişme bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine) Temenni ederim ki BM Güvenlik Konseyi’nde ön yargılar hakim olmaz. Ön yargılar hakim olursa o gelecek olan rapordan hiçbir şey beklemek mümkün değil.

- ELEŞTİRİLERE YANIT (Müdahale durumunda kanın kanla temizleneceği eleştirilerinin hatırlatılması üzerine) Şimdi bu yaklaşımı ortaya koyanlar bunu şu anda Suriye’nin bu sürdürdüğü amansız insan kıyımına yardımcı olanlara karşı bunu niye söylemiyorlar? Şu anda Suriye rejimi bunu kendi imkanları ile mi yapıyor? Arkasında kimlerin olduğu belli. Kimlerin olduğu belli olduğu halde bunlara karşı bunu söylemiyorlar. Ama öbür tarafta buradaki kanın durdurulması için bir müdahalenin gerektiği tezinden hareketle çünkü burada rejimi zayıf düşürmek veya rejimi şu anda artık bu işi bırakma noktasına getirmektir aslolan. Çünkü bırakma noktasına geldiği zaman Suriye Ulusal Koalisyonu ister istemez devreye girecektir. Veya Suriye Ulusal Koalisyonu arkasında bir güç bulacak ve halk duruma el koyacaktır.

- UĞRA ÇEKİL BU OLMAZ (Belirli hedeflere yönelik küçük çaplı bir harekatın tatmin edici olup olmayacağı yönündeki bir soru üzerine) Şu andaki görüntü öyle gibi görünüyor. Ama ben şahsen bir Kosova olayını burada sergilemeleridir aslolan. Yoksa 24 saatte uğra çekil bu olmaz. Ama orada biliyorsunuz, aklımda kaldığı kadar 78 gün Kosova’da bir mücadele sürdü. Ondan sonra iş temizlendi. Kosovalılara bırakıldı ve çekildiler. Böyle bir durum. Kosova türü bir şey olduğu zaman orada rejim devam etmez artık.

- ARJANTİN ERTELENEBİLİR (ABD Başkanı Obama ile görüşüp görüşmeyeceği yönündeki soru üzerine) Kerry ve Ahmet Bey ile görüşmeler sürüyor. Gerekirse ben de bu hafta başı falan gibi zaten çarşamba günü Saint Petersburg’da bir araya geleceğiz. Orada fazla kalmayacak, görüşeceğim. Kendisi de orada fazla kalmayacak zaten. Aldığım habere göre belki açılışta bulunacak, sonra Saint Petersburg’dan ayrılacak. Bölgedeki gidişat sıkıntılı olursa Arjantin (2020 Olimpiyatları’nın hangi şehirde yapılacağının belirleneceği toplantı) ziyareti de ertelenebilir.

- TEZKEREYE İHTİYAÇ YOK Tezkereye şu anda ihtiyacımız yok. 4 Ekim’e kadar. Şu andaki süreç Meclis zaten tatilde. Olağanüstü toplantıya gerek olur mu olmaz mı Bunu Sayın Cumhurbaşkanımızla da görüşürüz. Meclisin kapalı olduğu dönemde Cumhurbaşkanımızın yetkisi var.

- OPERASYON TARİHİ VERDİ Kerry’nin açıklamalarına bakılırsa G-20 öncesi müdahale olabilir. (Başbakan Erdoğan, 5-9 Eylül tarihleri arasına Moskova’da düzenlenecek G-20 zirvesine katılacak.)

- AŞIRI UÇLARA YAKIN DEĞİLİZ (Operasyonun El Nusra’ya yarayacağı konusunda endişelerin belirtilmesi üzerine)Arkadaşlar bizi artık tanımanız lazım. Bizi tanımamakta ısrar ediyorsanız onu anlayamam. Yani aşırı uçların hiçbirine yakın olmamızı kimse lütfen konuşmasın. Biz aşırı uçların hepsine karşıyız. Hepsinden uzağız. Açıklama yapmış BDP’nin Başkanı, diyor ki ‘Ben adresleri veririm.’ Yani bu kadar bu işlerde kabiliyetli ise bize PKK’lıların da adreslerini versin. Onlar da aşırı uçtur. Biz onların da üzerine gidelim.

Vatan, 31 Ağustos 2013
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Eyl 04, 2013 13:58

Bölgesel savaş çıkar

Suriye Devlet Başkanı, “Bize yönelik bir saldırıya başka ülkeler de cevap verir, ateş bütün bölgeyi sarar” dedi.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Fransız Le Figaro gazetesine röportaj vererek, Suriye’ye askeri operasyonda kararlı olan Cumhurbaşkanı François Hollande’a meydan okudu. Esad, Le Figaro’nun muhabiri George Malbrunot’nun sorularına cevap verdi. Esad, “Suçlayan kanıtını göstermeli. Amerika ve Fransa’ya meydan okuyoruz. Obama ve Hollande, kendi halklarının önünde bile bunu yapamadılar. Size Suriye ordusunun kimyasal silah bulundurup bulundurmadığını söylemiyorum. Diyelim ki bizim ordumuz kitlesel imha silahı kullandı. Ordunun kendi askerlerinin bulunduğu bir bölgede bunu kullanması olanaklı mı? BM heyeti, hastanede kimyasal gazdan yaralanan pek çok ordu mensubunu ziyaret etti. Burada mantık nerede?” ifadelerini kullandı. Beşşar Esad, “Askeri müdahale olursa yanıtınız ne olur?” sorusuna ise, bir saldırıya Suriye dışında başka ülkelerin de cevap vereceğini, bunun da bölgede savaşa neden olacağını söyledi. Beşşar Esad, “Orta Doğu bir barut fıçısı. Ve ateş bugün yaklaşıyor. Sadece Suriye’nin vereceği yanıttan söz etmemeli, ama ilk saldırıdan sonra ne olacağı düşünülmeli. Kimse ne olacağını bilemez. Eğer barut fıçısı patlarsa, herkes durumun kontrolünü kaybeder. Kaos ve aşırılık yayılır. Ortada bölgesel bir savaş riski var” ifadelerini kullandı. “Fransa Suriye’nin düşmanı mı oldu?” sorusunu da cevaplayan Beşşar Esad, “Terörsitlere mali ve askeri güç veren herkes Suriye’nin düşmanıdır. Suriye halkı ve Suriye’nin çıkarlarına karşı olan herkes düşmandır. Fransız halkı bizim düşmanımız değil. Ama Fransız devletinin izlediği politika Suriye halkına karşıdır. Bu düşmanlık Fransız devleti politikasını değiştirdiğinde son bulacaktır. Elbette, Fransa’nın çıkarlarına olumsuz yansımaları olacaktır” diye konuştu.

YENİÇAĞ, 3 Eylül 2013



Rusya’yı atlatamadılar!

Dünya yeni bir krizin eşiğinden döndü. Rusya, Doğu Akdeniz’e doğru 2 ‘balistik füze’ atıldığını tespit ettiğini açıkladı. Önce olayla ilgileri olmadığını ilan eden ABD ve İsrail sonra itiraf etti: Denemeydi.

Rusya Savunma Bakanlığı, Doğu Akdeniz’de iki balistik füzenin fırlatıldığını tespit ettiklerini açıkladı. Önce açıklamayı yalanlayan İsrail Savunma Bakanlığı, sonradan Akdeniz’de ABD ile ortak füze denemesi yaptıklarını itiraf etmek zorunda kaldı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, “İsrail Füze Savunma Organizasyonu (IMDO) ve ABD Savunma Ajansı, Sparrow füzelerinin denemesini başarıyla tamamlamışlardır” denildi. Sparrow füzelerinin Akdeniz üzerinde ilk test uçuşunu yaptığı aktarılan açıklamada, “Saat 09:15’te test planı çerçevesinde uçaktan ateşlenen Sparrow füze sistemi, IMDO ve ABD savunma Ajansı yetkilileri tarafından uçuş testini, tüm operasyonel unsurlar içerisinde hareket ettirerek tamamladı” ifadelerine yer verildi.

Önce yalanladı

İlk aşamada İsrail ordusu, “Doğu Akdeniz’de bir hareket tespit etmedik” açıklaması yapmış, ABD Savunma Bakanlığı da “Biz füze atmadık” demiş ve böylece olay esrarengiz bir şekil almıştı. Dünyada endişe ve şok yaratan olay, Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamayla duyuldu. Bakanlık, “Doğu Akdeniz’de iki balistik füzenin fırlatıldığı tespit edildi” şeklinde bir açıklama yaptı. Ardından Rus haber ajansı Ria Novosti, tespit edilen iki hedefin Akdeniz’e düştüğünü duyurdu. Rusya’nın Sesi radyosunun internet sayfasında yer alan haberde de, Doğu Akdeniz’den fırlatılan iki füzenin, Rusya’nın güneyindeki Armavir’de bulunan balistik füze erken uyarı sistemi tarafından Türkiye saatiyle 09.16’da tespit edildiğini belirtti.

Putin bilgilendirildi

Haberde, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun konuyla ilgili olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i bilgilendirdiği de vurgulandı. Bu açıklamalarla köşeye sıkışan İsrail, Akdeniz’de ABD ile birlikte füze testi yaptıklarını açıklamak zorunda kaldı. İsrail ordusundan daha önce yapılan açıklamada ise, Doğu Akdeniz’de herhangi bir hareket gözlemlemedikleri belirtilmişti. Lübnan’daki El Manar televizyonuna konuşan bir Suriyeli yetkili, füze savunma sistemlerinin, herhangi bir füze fırlatıldığı uyarısını kendilerine vermediğini söyledi. Amerikan CBS News televizyonuna konuşan bir ABD’li yetkili de Akdeniz’de konuşlandırılan savaş gemisi ve uçaklarından herhangi bir füze fırlatılmadığını söylemişti.

Armavir üssü

Rusya’nın güneyindeki Armavir’de bulunan radar üssündeki erken uyarı sistemi, Rusya Hava Savunma Kuvvetleri bünyesinde faaliyet gösteriyor. Üsteki iki radar sisteminin, Orta Doğu’yu da izleme kapasitesine sahip olduğu belirtiliyor.

Muavenet’i vurmuştu

Dün Akdeniz’de denenen Sparrow füzesi, 2 Ekim 1992’de Saratoga savaş gemisi Ege’deki bir tatbikatta Muavenet fırkateynimizi vurarak hurdaya çevirmiş, 5 şehit 20 yaralı vermiştik. Hava hedefleri için dizayn edilmiş 19 km. menzilli füze ilk kez bir deniz hedefinde bizim gemimize karşı kullanılmıştı.

Esad: Erdoğan ne yaptığını bilmiyor

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Fransız Le Figaro gazetesinin sorularını yanıtladı. Bölgede ateşin bugün daha yakın olduğunu belirten Esad, Erdoğan’ı ağır biçimde eleştirdi. Esad, gazetenin “Topraklarında isyancıların eğitildiği Ürdün’e ne diyorsunuz” şeklindeki soruya, “Ürdün, Suriye’ye karşı hiç bir askeri operasyona üslerini açmayacağını ilan etti. Ama ülkemizdeki teröristleri yok etmezsek, bunlar başka ülkelere gidecek bu çok açık” şeklinde yanıt verdi. Bu yanıt üzerine gazete, Ürdün ile Türkiye’yi uyarıp uyarmadığını sorunca, Esad şunları söyledi: “Defalarca, doğrudan ya da dolaylı olarak söyledik, mesaj gönderdik. Ürdün baskılara rağmen teröristlerin geçiş yeri olmaması gerektiğinin bilincinde. Erdoğan’a gelince, onun ne yaptığının bilincinde olduğunu zannetmiyorum. Başlangıçta, bir diyalog ile politik çözüm yolu bulunmalıydı. Ama bugün koşullar farklı. Teröristlerle çarpışıyoruz. Bizim çarpıştığımız teröristlerin yüzde 80-90’ı El Kaideli. Bunlar ne pollitik çözümle ne reformlarla ilgileniyorlar. Onlarla başa çıkmanın tek yolu tasfiye etmektir. Ancak o zaman politik çözümden konuşabiliriz. Bugün çözüm Suriye’ye teröristlerin gelmesini durdurmaktan, onları silahlandırmaktan vazgeçmekten ve özellikle Suudi Arabistan başta olmak üzere Türkiye, Ürdün, Fransa, İngiltere ve ABD’nin finansal yadımdan vazgeçmesinden geçer.”

YENİÇAĞ, 4 Eylül 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Eyl 06, 2013 15:11

Kimyasal silahları isyancılar kullanıyor

Rusya Dışişleri Bakanlığı, 19 Mart’ta Han el Esel’de düzenlenen kimyasal saldırıdan elde edilen kanıtların Suriye ordusunun standart silahlarına işaret etmediği, aksine bir isyancı grubunun elindeki malzemelerin izlerinin bulunduğunu açıkladı. Bakanlığın yaptığı açıklamada özellikle BM soruşturmasının sonuçlarının henüz açıklanmamasına rağmen Şam’da kullanıldığı iddia edilen kimyasal silahların sorumluluğunu Suriye’nin üzerine yükleyen çeşitli bilgilerin yığıldığına dikkat çekildi. Bakanlık böylece Şam’a yönelik askeri operasyonun yolunun yapıldığını ifade etti. Ancak Rus uzmanların incelemelerine göre, 19 Mart’ta düzenlenen ve 20’den fazla kişinin ölümüne neden olan saldırı sonrasında olay yerinden alınan kanıtlar, sarin gazı taşıyan roketin Suriyeli isyancılar tarafından ateşlendiğini gösteriyor. Rusya’nın BM’ye de sunduğu yüz sayfalık raporda dikkat çeken unsurlar şunlar: “Olayda kullanılan mermi, Suriye ordusunun standart mühimmatına ait değil ve malzemeleri ülkenin kuzeyinde Beşeyr el Nasır Tugayı’nın ürettiği roket güdümlü füzelerin tipine ve ölçülerine uyuyor. Füzenin fırlatılması için heksogen ya da siklonit olarak da bilinen RDX maddesi kullanıldı. Bu madde standart kimyasal silahlarda kullanılmıyor. Toprak ve mermi kalıntılarından alınan örnekler, endüstriyel olarak üretilmemiş sarin ve diisprofilflorofosfat kullanımına işaret ediyor. Bu madde Batılı devletler tarafından 2.Dünya Savaşı sırasında kimyasal silah üretiminde kullanılmıştı.

YENİÇAĞ, 6 Eylül 2013



Dünya böyle alçaklık görmedi!

Dışişleri Bakanı John Kerry, Körfez ülkelerinin ABD’nin Suriye müdahalesinin masraflarını karşılamaya hazır olduğunu söyledi. Kerry “Türkiye, operasyonun parçası olmayı önerdi” dedi.

ABD Başkanı Barack Obama’nın savaşı nasıl finanse edeceği tartışma konusu olurken, bir Arap ülkesinin, Arap parasıyla vurulacağı çarpıcı gerçeğinin ortaya çıktı ve Orta Doğu’nun tam bir “Cadı kazanı” olduğu gerçeği bir kez daha kanıtlandı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Körfez ülkelerinin, ABD’nin Suriye müdahalesinin masraflarını karşılamaya hazır olduğunu söyledi. Amerikan Washington Post gazetesindeki habere göre, ABD’nin Suriye’ye yapmayı planladığı askeri müdahalenin finansmanını Körfez’deki Arap ülkeleri karşılayacak. ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’ndeki toplantıda, Suriye’ye olası askeri müdahalenin masraflarının nasıl karşılanacağı da gündeme geldi. Cumhuriyetçi senatör Ileane Ros-Lehtinen, Dışişleri Bakanı Kerry’ye Suriye savaşının finansmanını sordu. Bu soruyu cevaplandıran Kerry, Beşşar Esad’ı devirmek için ABD önderliğinde Suriye’ye yapılması planlanan askeri müdahalenin bütün masraflarının karşılanması için Körfez’deki Arap ülkelerinin teklifte bulunduğunu söyledi. Dışişleri Bakanı Kerry, “Gerçekte, bazı Arap ülkeleri, ABD’nin daha önce birkaç yerde yaptığı gibi, bütün işi üstlenmesi durumunda, tüm masrafları karşılayacaklarını söyledi” dedi. Kerry, Arap ülkelerinin bu teklifinin de masada olduğunu vurguladı.

Türkiye gönüllü

ABD Kongresi’nin Temsilciler Meclisi kanadının Dış İlişkiler Komitesi’nde, soruları yanıtlayan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, 28 Avrupa ülkesinin dışişleri bakanıyla görüştüğünü ve bölgedeki birçok ülkenin de kendilerine operasyonun parçası olmayı önerdiklerini dile getirdi. Kerry, “NATO üyesi Türkiye, operasyonun parçası olmayı önerdi. Fransa, operasyonun parçası olmaya gönüllü. Diğer gönüllü ülkeler de var. Ama açıkçası, bu tür bir (sınırlı) operasyonda kullanılabilecekten çok daha fazla gönüllü var” diye konuştu.

El Kaide hava gücü

Teksas Senatörü Ted Cruz Obama’nın askeri saldırı kararına itiraz ederek “ABD, el Kaide’nin hava gücü olmamalı” uyarısını yaptı. Eski Ohio Temsilciler Meclisi üyesi Dennis Kucinich de “Şimdi biz el Kaide’nin hava gücü mü oluyoruz” şeklinde soru sordu.

YENİÇAĞ, 6 Eylül 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Eyl 07, 2013 11:25

Kimyasal silahı biz kullandık

Suriye’nin Lazkiye bölgesini kontrol eden asilerden Nedim Baluş, ayetle savunmaya çalıştığı itirafta “Kimyasal silah kullandık. Kadın ve çocuklarını öldüreceğiz!” dedi.

1. Kimyasal silah itirafı- Suriye’nin Lazkiye bölgesini kontrol eden radikal İslamcı muhalif Riyad el Abdin örgütü üyelerinden Nedim Baluş’un videoya çekilen konuşmasında, Usame bin Ladin’in direktifleri doğrultusunda kimyasal silah kullandıklarını itiraf etti. Baluş, “Öldürücü gazlara sahibiz. Onlara kadınlar ve çocuklar üzerinden zarar verme kararı aldık” dedikten sonra, eylemini “Sizinle savaşanla savaşın” ayetiyle savundu. Baluş, “Bin Ladin’in dediği gibi, onlar bizi öldürmeyi durduruncaya kadar, onların kadın ve çocuklarını öldüreceğiz” diye konuştu. Baluş, mevzilendikleri bölgeye Esad güçlerinin yaklaşmaya başlaması üzerine, onları geri püsküntmek için bu güçlü ve etkili kimyasalları kullandıklarını belirtti. Baluş, onları bir metre daha yaklaşmaları halinde herşeyi yapacakları konusunda uyardıklarını söyledi. Baluş sözlerini, “Onları heryerde evlerinde vuracağız. Gündüzlerini gece yapac ağız” diyerek bitirdi.

2. Suriye’den kan donduracak görüntüler: New York Times’ın yayınladığı ve büyük tepkilere neden olan görüntülerde dizlerinin üzerine çöktürülmüş, yüzleri yere yapıştırılmış üzerleri çıplak sırtlarında kamçı izleri bulunan Suriyeli erkeklerin arkasında dikilen bir grup silahlı isyancı, önce intikam yeminleri içeren bir şiir okuyor, arkasından da “Amca” olarak bilinen komutanın ilk askerin kafasına ateş etmesiyle infaz başlıyor. Bu yıl içinde çekilen görüntüleri basına veren kısa bir süre öncesine kadar Suriye’de “Amca” ve adamlarıyla birlikte savaşan ancak son gelişmelerin yarattığı tiksintiyle tavır değiştiren ve adının açıklanmasını istemeyen bir kişi. Bu kişi gazeteye yaptığı açıklamada “Amca” nın gerçek adının Abdulsamed İsa olduğunu ve en yakın iki yardımcısı yeğenleri olduğu için bu takma aldığını belirtti.

İntikam peşinde

Söz konusu kaynak İsa’nın tek derdinin intikam almak olduğunu da sözlerine ekledi. Zira İsa’nın babası da Esad’ın babası Hafız Esad’a muhalifti. İsa’nın anlattığına göre babası 1982 yılında kayboldu. İsa, babasının “Hama katliamı” olarak bilinen ve 27 gün süren Müslüman Kardeşler baskınında öldürüldüğüne inanıyor. Gazeteye konuşan kaynağın aktardığına göre, Suriye’de 2,5 yıl önce ayaklanma başladığında İsa ailesi ellerine eski hesapları kapatmak için bir fırsat geçtiğine inandı. Önceleri protestocu olan İsa, Türkiye yakınlarındaki dağlık bölgelerde bir eğitim kampı yönetmeye başladı.

Görüntülere tepki

ABD kamuoyunda video önemli bir tartışma ve tepki yarattı. Zira Başkan Barack Obama’nın Suriye hükümetine yönelik askeri operasyona destek istediği bir dönemde isyancıların adam kaçırıp katleden çetelerden oluşan bir kalabalığa dönüştüğü yönündeki kanıtlara bir yenisi daha eklenmiş oldu.

YENİÇAĞ, 7 Eylül 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Sal Eki 01, 2013 15:19

5 devletten 14 yeni devlet çıkaran harita!

New York Times gazetesi Ortadoğu haritasının yeniden çizilebileceğini ve 5 devletten 14 yeni devlet çıkabileceğini iddia eden haritalı bir analize yer verdi.

Deneyimli dış politika analisti ve gazeteci Robin Wright’ın haritalı analizine göre, gelecekte en büyük parçalanmayı ise Suudi Arabistan yaşayacak.

Wright’ın analizine göre parçalanma potansiyeli taşıyan devletler Irak, Suriye, Suudi Arabistan, Yemen ve Libya olarak belirtildi.


SURİYE – IRAK

‘’Alevistan’’, ‘’Kürdistan’’, ‘’Sünnistan’’, ‘’Şiistan’’ Suriye’nin parçalanmasıyla bu iki ülkenin olduğu coğrafyada en az 4 devlet ortaya çıkabilir.
Akdeniz sahili boyunca Lazkiye merkezli bir Arap Alevisi devleti oluşurken, Kuzey Irak’taki Kürdistan Özerk Bölgesi ile Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgelerinin birleşimininden, Türkiye’nin Hatay dışında bütün güney sınırı boyunca uzanan Erbil merkezli yeni bir Kürdistan doğacak.

Irak’ın güneyinde Basra merkezli yeni bir Şii devleti doğarken, Suriye ve Irak’ın Bağdat ve Şam’ı da içeren sünni vilayetlerinde yeni bir Sünni Arap devleti doğacak. Ancak özellikle Irak’taki parçalanma ihtimali gerçekleşirse kolay gerçekleşebilecek bir parçalanma olmayacağı öngörülüyor. Musul ve Kerkük’te Kürt – Arap, Bağdat ve çevresi konusunda Şii – Sünni savaşı yaşanabilir.

SUUDİ ARABİSTAN

Wright’ın analizine göre Suudi Arabistan’da krallık gelecek prenslere geçtikçe, Suudi öncesi dönemden kalan derin kabile ayrımlarının derinleşerek bölünmeyi başlatma olasılığı gündemde. Bu senaryoya göre ülke, Hürmüz Körfezi bölgesindeki Doğu Arabistan, Hicaz’da Batı Arabistan, Yemen’e yakın bölgede bir güney Arabistan ve kuzeyde bir Kuzey Arabistan kurulacak. Ülkenin orta kesimnde ise Riyad merkezli bir Vehhabi Arabistan oluşacak.

YEMEN

Yakın zaman önce birleşen Yemen, Güney Yemen’deki referandum sonrası yeniden Kuzey ve Güney Yemen diye iki ayrı ülkeye bölünebilir. Bölünme sonrası Güney Yemen tamamıyla Suudi Arabistan’a da katılabilir. Bu durumda, Hint Okyanusu’nun Arap Körfezi’ne doğrudan irtibat kazanacak Suudi Arabistan’ın İran’ın Hürmüz Körfezi’ni kapatma korkusu da yok olacak.

LİBYA

Kabileler arasındaki büyük rekabet ülkeyi parçalanmaya götürebilir. Bu durumda, ülkenin doğuda Bingazi merkezli Sirenakya ve batıda Trablusgarp adlı iki devlete bölünmesi ihtimali var. Hatta, güney batıdaki Fizan da ayrılarak üçüncü bir devlet daha oluşturabilir. (rota haber)


Vatan, 1 Ekim 2013
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Eki 18, 2013 12:21

Suriye krizi, AKP'lileri zengin etti

Hatay’daki AKP’li yerel yöneticileri itham eden CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz, “Krizi gelir kapısı haline getirdiler. Yüklü ölçüde para trafiği yaşanıyor. Rant yüksek” dedi.

CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz, Suriye’de yaşanan iç savaşın AKP’li yerel yöneticileri zengin ettiğini iddia etti. Eryılmaz, “Suriye’de doğan çatışma ortamından nemalanan AKP yöneticileri var.Yayladağ İlçe Başkanı külüstür bir arabayı aylık 10 milyara Kızılay’a kiraladı” dedi. Refik Eryılmaz, Suriye’den Türkiye’ye kaçak olarak her gün binlerce ton mazot girdiğini söyledi. Mazot kaçakçılığından AKP’ye yakın kişilerin rant sağladıklarını ifade eden Eryılmaz, devletin büyük bir vergi kaybına uğradığını belirtti. Eryılmaz, “Ülkeye günde binlerce ton kaçak mazot gidiyor. Hükümet önünü alamadığı gibi üstünü de kapatmaya çalışıyor. Devletin büyük bir vergi kaybı var. AKP’ye yakın kişiler, bu işten ciddi bir rant elde ediyor. Askerler olanlara müdahale etmeye gittiğinde büyük bir çatışma oluyor” diye konuştu.

CHP’li Eryılmaz, Hatay ve ilçelerinde yüklü miktarda para trafiğinin yaşandığına dikkat çekti. Bazı AKP’li belediye başkanları, il ve ilçe yöneticilerinin krizi gelir kapısı olarak kullandıklarını öne süren Eryılmaz, şunları söyledi: “Yayladağ İlçe Başkanı külüstür bir arabayı aylık 10 milyara Kızılay’a kiralamış. AKP il Meclis üyesi gıda ihalesini almış, AKP’nin yönetici kadrosunun eşleri İŞKUR’dan 8-9 aylık geçici iş statüsünde çalışmadıkları halde isimlerini yazdırıyorlar ve maaş alıyorlar. Burada çok kirli bir para ilişkisi var. Savcılığın sözde daha önceden el koyduğu 2 trilyon lira para var. Bu para sözde muhafazaya alındı. Ama sonra paranın akıbetinin ne olduğunu bilmiyoruz. İade etmişlerdir büyük ihtimalle. Tonlarca kaçak mazot piyasaya sürüldü. Türkiye’nin bu konuda ciddi anlamda bir vergi kaybı var. Yayladağ ilçesi Karaköse Belediye Başkanı İsmail Ergüt, yakınları adına şirketler kurup onların adına ihalelere giriyor. AKP’li yerel yöneticiler demeniz yeterli, itiraz ediyorlarsa bana gelsinler ispat edeyim.”

YENİÇAĞ, 18 Ekim 2013
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Sal Kas 26, 2013 4:51

Kaosu çıkaran düzeni kurar
Suriye'de özerk bir Kürdistan kurulacak

Suriye'deki çatışmaları ve Türkiye'nin tutumunu değerlendiren George W. Bush'un Ulusal Güvenlik Danışmanlarından Stephen Hadley, "Türkiye'nin Kuzey Suriye'de bir El Kaide devletine ihtiyacı yok" derken, Kürtlerin bu bölgede özerklik ilan edeceğini savundu.

George W. Bush’un 2. döneminde ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı sıfatıyla ülkesinin en kritik dış politika dosyalarına yön veren isimlerden Stephen Hadley, Suriye’deki gelişmeler ve Türkiye ’nin Suriye’ye bakışı konusunda son derece ilginç açıklamalar yaptı.

Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel’e konuşan Stephen Hadley, Türkiye’nin El Kaide’yi desteklediği tezine katılmadığını, ancak Türkiye’nin radikal unsurların girişine engel olması gerektiğini söyledi. Hadley, “Türkiye’nin Kuzey Suriye’de kendi sınırında bir El Kaide devletine ihtiyacı yok” dedi.

Hadley’in sözlerinden satır başları şöyle:

Olayın kimyasal silah boyutu şaşırtıcı ölçüde iyi gitti. Suriye’nin yeni kimyasal silah üretme yeteneğinin yok edilmesinde önemli ölçüde ilerleme kaydedildi. Bütün bunların pek çok kimsenin tahmin ettiğinin ötesinde gelişmeler olduğu söylenebilir.

Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile muhalefetin içindeki daha demokratik unsurlar giderek geriliyor. Zira onlara silah da verilmiyor. Hem Esad’a karşı hem de radikallere karşı iki ayrı cephede mücadele etmek zorundalar. Maalesef El Kaide’ye bağlı gruplar Kuzey Suriye’deki pozisyonlarını pekiştirmeye devam ediyorlar. Tüm bu resimde eksik olan hem Suriye’yi hem de komşularını istikrarsızlaştırma olasılığı yüksek olan El Kaide’ye karşı pek bir proje geliştirilememiş olması. Bu uluslararası toplumun henüz üzerine gitmeyi başardığı bir mesele değil.

TÜRKİYE, CİHATÇILARIN GİRİŞİNİ ENGELLEMELİ

Türkiye en başta söylenmesi doğru olan şeyi söyledi: Esad meşruiyetini yitirmiştir ve gitmelidir. Doğru olan budur. Türkiye gördüğüm kadarıyla Esad’ın gidişini kolaylaştırmak için daha fazlasını yapmaya da hazırdı. Ama ABD’nin niyeti yoktu. Bu talihsiz bir durum tabii, çünkü bana kalırsa ABD hükümeti bu konuda daha fazla şey yapabilirdi. Dünyanın o bölgesinde sınırları kontrol etmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Türk hükümetinin durumu yakından izlediğini ve her şeyden önce cihatçıların Türkiye’ye girişini önlemek adına neler yapılabileceğine baktığını umut ediyorum. Buna kara sınırının kontrolü kadar havaalanlarından giriş çıkışlar da dahil. Bugün yüzlerce cihatçı Suriye’ye girmeye devam ediyor. Bu Türkiye’nin lehine bir durum değil. Türkiye’nin Kuzey Suriye’de kendi sınırında bir
El Kaide devletine ihtiyacı yok.

Türkiye’nin El Kaide’ye, El Nusra’ya da ISIS’e karşı bir sempatisi olduğunu kesinlikle düşünmüyorum. Terörün kurbanı olmuş bir ülke olarak Türkiye terörün bedelini iyi bilir. Eğer Türkiye, El Kaide unsurlarını destekleyecek herhangi bir şey yapıyorsa buna şaşarım, bunu yaptığını düşünmüyorum. Ancak Suriye’de cihat için bu ülkeye giden yüzlerce insanın en azından bir kısmı Türkiye’den geçiyor. Bu Türk hükümetinin engellemek için daha fazla şey yapabileceği bir alan. Sonuçta El Kaide Suriye’nin kendisinden çok Kuzey Suriye’de hilafeti kurabilecekleri bir alan yaratmakla ilgili. Hem ÖSO hem de Kürtlerle savaşarak kendi kontrol alanlarını yaratma çabasındalar.

SURİYE’DE KÜRTLERE MUHTEMELEN ÖZERKLİK OLACAK

Suriye’de Kürtlerle El Kaide unsurları arasında bir mücadele olduğu ortada. Bir an önce Esad gitsin ki bu farklı gruplar arasındaki çatışmalar kontrol altına alınabilsin. Kuzey Suriye’nin El Kaide için güvenli alan haline gelmesini engellemek zorundayız. Genel hedef bu olmalı. Bu sağlanabilirse ve Suriye bu korkunç trajediden çıkabilirse tahmin ediyorum etnik yoğunluğu olan bazı bölgelere daha fazla özerklik verilen bir ülke olacak. Dolayısıyla Kürtlerin yaşadığı bölgelerde de muhtemelen daha fazla özerklik olacaktır.


ASKERLERİN YARGILANMASI ABD’NİN İŞİ DEĞİL

Bize göre 1 Mart tezkerenin TBMM’den geçmemesinin en önemli nedeni yeni bir hükümetin iktidarda olmasıydı. Dürüst olmak gerekirse, AK Parti oyları hesap edemedi. Bu bize de sürpriz oldu, kendilerine de. Bir geçiş dönemi yaşanıyor olması, Sayın Erdoğan’ın o zaman henüz başbakan olamamış olması gibi pek çok faktör vardı. Son derece kaotik bir ortamdı. Ben tezkerenin bu Türk siyasetindeki geçiş döneminin bir zayiatı olduğunu düşünüyorum. ABD’nin olaya bakışı buydu.

(ERGENEKON, BALYOZ GİBİ ASKERLERE YÖNELİK DAVALAR)

Bu kadar çok sayıda askeri, bu kadar uzun süreler suçlama getirilip getirilmediğine bakmaksızın hapiste tutmak elbette hukuk sistemiyle ilgili bazı soru işaretleri gündeme getirebilir. Çok sayıda gazetecinin hapse atılması konusunda da aynı soru işaretleri geçerli. Bunlar Türkiye’de demokrasinin gücüyle ilgili soru işaretlerine neden olan konular. Türkiye’nin ve Türk hükümetindeki pek çok üst düzey yöneticinin bir dostu olarak, bütün bu meselelerin bütün dünyaya Türkiye’nin hukukun üstünlüğüne bağlı, ifade özgürlüklerine saygılı, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan olgun bir demokrasi olmaya başladığını gösterecek şekilde çözülebileceğini düşünüyorum. AK Parti’nin ilk döneminde yapılan siyasi ve ekonomik reformlar, Türkiye’nin dostlarını çok sevindiren gelişmelerdi. Son yıllarda ise Türkiye’nin hâlâ herkesi kapsayan, hukukun üstünlüğüne ve bireysel özgürlüklere saygılı bir siyasi sisteme bağlı olup olmadığı konusunda şüpheler oluştu. Türkiye’deki dostlarıma bir an önce bu şüpheleri gidermelerini ve Türkiye’nin hangi yönde ilerlediğini netleştirmelerini tavsiye ederim.

Radikal, 25 Kasım 2013
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.radikal.com.tr/turkiye/suriyede_ozerk_bir_kurdistan_kurulacak-1162712



BOP devam ediyor

Adına ister BOP deyin, isterseniz GOP, sonuçta fark etmiyor işte o süreç aynen devam ediyor…

Ne oldu geçmişte ülkemizde…

Önce yaşananları gözümüzün önüne getirelim…

İlk olarak Ergenekon, Balyoz vs denilen süreçle ulus devletin dinamikleri tasfiye edildi…

Zaten tüm bunlar yapılmamış olsaydı…

Geçtiğimiz gün Diyarbakır’da sahnelenen Barış adlı tiyatro oyununu asla izleme olanağınız olamazdı…

Amaç…

ABD’nin enerji yollarını kontrol etmesini sağlayacak…

Ayrıca

Zengin petrol kaynaklarına sahip…

Üstelik

Çevredeki herhangi bir ülkeyle etnik bağı da olmayan bir devlet kurulmasıydı…

Çünkü bölgedeki ülkeler; Fars, Türk ve Arap’tı…

Kurulacak devletin bunlardan hiç biriyle akrabalık bağlantısı olmayacak…

Bu nedenle tamamen ABD’ye bağımlı…

Veya ABD tarafından hamiliğe görevlendirilen bir başka ülkenin sorumluluğuna bırakılması gerekiyordu…

Yoksa çevre ülkeler, bu yeni İsrail’i bir kaşık suda boğarlardı.

Bakın İsrail’de, aynı durumda değil mi?

Bölgedeki hiçbir ülkeyle etnik bağı olmayan İsrail’in ABD dışında ilişki kurduğu herhangi bir ülke var mı?

O halde burada da durum değişmiyor…

İşte kurulacak olan Kürdistan’ın gelişip, güçlenip, kendi ayakları üzerinde durabilmesi için hamiliğe görevlendirilen Türkiye…

Bu aşamada bir anlamda bebekler için kullanılan yürüteç görevi üslenecekti…

Bunu da haliyle var olan ulus devlet yapısıyla yapamayacaktı…

Dolayısıyla mevcut ulus devlet yapısının gevşetilmesi gerekiyordu…

Gevşetilmeli ki

Kurulan Kürdistan Türkiye’nin korumasına alınabilsin…

İşte yaklaşık 6 yıldır süregelen operasyonların asıl nedeni bu.

Elbette bu süreç, bazılarının sandığı gibi tamamen Irak’ın kuzeyinin Türkiye’nin himayesine alınmasından ibaret değil…



Hem başbakan, Diyarbakır’da kullandığı Kürdistan sözüyle artık Irak’ın toprak bütünlüğünü tanımadığını…

Kuzey Irak’ta ABD çekiç gücünün himayesiyle oluşturulan Kürdistan’ı devlet olarak kabul ettiğini de itiraf etmiş olmadı mı?

Peki, Irak’ın kuzeyinde Kürdistan’ın kurulmasıyla süreç bitti mi?

O işin başı…

Dedim ya süreç devam ediyor…

Diyarbakır Belediye Başkanı Barzani’yi nasıl karşıladı…

“Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz.” Diyerek ve…

Barzani’yi Güney Kürdistan lideri olarak tanıtarak…

Yani

Devlet yetkililerinin bu sözler üzerine sessiz kalmalarına da bakılırsa…

Anlaşılıyor ki Türkiye Kürdistan’ının kurulması da tamamlanmış…

Yoksa başbakan ne diye Türkiye’nin Başkenti dururken Diyarbakır’a kadar karşılamaya gitsin ki…

Bakın siz; din, iman ve türban vs ile uğraşırken…

Kürdistan’ın Irak ayağı tamam…

Suriye’de de PYD’ nin özerklik ilan ettiği…

Türkiye’nin güneydoğusunun da PKK’ya teslim edildiği göz önünde bulundurulursa…

Türkiye ayağı da haliyle tamamlanmış oluyor…

Yoksa adamlar neden durduk yere “Kuzey Kürdistan ‘a hoş geldiniz” desinler ki…

Nusret KEBAPÇI
ANAYURT, 22 Kasım 2013
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Prş Haz 26, 2014 19:07

5 ülkeden 14 ülke çıkacak!

IŞİD terör örgütünün Irak ve Suriye'deki stratejik öneme sahip bölgeleri ele geçirmesi, New York Times gazetesinin yayımladığı ve olası Ortadoğu senaryolarını içeren haritayı da gündeme getirdi.

"5 ülkeden 14 ülke çıkabilir" başlığıyla yayımlanan harita ve Robin Wright imzalı Ortadoğu analizi, Libya, Suriye, Irak, Suudi arabistan ve Yemen'deki etnik ve mezhepsel gerginlikleri ele alıp, bölgeyi bekleyen ekonomik ve siyasi krizlerin üzerine eğiliyor. Haritanın bir diğer özelliği de Türkiye sınırları için bir değişim öngörmemesi.

Wright'ın makalesine göre Suriye içsavaşı Ortadoğu'nun kaderini değiştirecek çözülmenin başlangıç noktası olacak. Kopuşların ve yeni oluşumların temelinde ise mezhep çatışmaları, aşiret ve kabileler arasındaki uyuşmazlıklar ve etnik farklılıkların yanı sıra Arap Baharı'nın öngörülemeyen sonuçları bulunuyor. Geçtiğimiz yüzyılın başında Avrupalı devletler tarafından çizilen haritanın önümüzdeki dönemde ciddi değişikliklere sahne olabileceği söyleniyor.

Yeni harita sadece Ortadoğu'yu etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda uluslararası arenadaki ekonomik işbirliklerini, enerji yollarını, güvenlik anlaşmalarını ve siyasi dengeleri de değiştrecek.

SURİYE'DE 3 AYRI BÖLGE

Suriye'deki etnik ve dini farklılıklar aynı zamanda bu ülkenin yumuşak karnı olarak gösteriliyor. Mart ayında 4'üncü yılına giren ve en az 160 bin kişinin ölümüne, 9 milyon kişinin de evlerini terk etmesine neden olan iç savaşın yarattığı durum Wright'ın analizini destekler nitelikte. Suriye'yi 1971'den beri yöneten Esad ailesinin de bir parçası olduğu Nusayri azınlığın dar bir kıyı şeridinde bağımsız devlet kurması, kuzeyde Kürtlerin yaşadığı otonom bir bölgenin ortaya çıkması ve orta bölümleri de içine alan geniş bir Sünni devletin yer alması ön görülüyor.

LİBYA: TRABLUS, SİRENEYKA, FİZAN OLARAK ÜÇE

Harita Birinci Dünya Savaşı sonrası Fransız ve İngilizler tarafından Sykes-Picot antlaşmasıyla tasarlanan Ortadoğu sınırlarının daha fazla dayanamayacağını öngörüyor. Senaryoya göre Irak'ın doğusunda bir Kürt bölgesi, orta kısımlarında Suriye'ye kadar da uzanan bir Sünni devleti ve başkent Bağdat'ın güneyinde de bir Şii devleti kurulacak. Libya'nın ise tarihi sınırlarına tekrar dönmesinin emareleri hissediliyor. Ülkenin Trablus, Sirenayka ve Fizan olarak üçe bölünebileceği vurgulanmış. Güncel sınırlarından farklı çizilmiş diğer 2 devlet ise Arap Yarımadası'nda bulunan Yemen ve Suudi Arabistan. Kabileler arası gerginliklerin ve şiddet olaylarının bir türlü önüne geçilemeyen Yemen'in kuzey ve güneyinde Sana ve Aden merkezli 2 devlet kurulabilir. Suudi Arabistan'ın da kuzey, doğu, batı ve ortada bir Vahhabi devleti olarak 4 parçaya bölünmesi öngörülmüş. Sosyal sorunların yaşandığı, gençlerin yüzde 30'unun işsiz olduğu, azınlık ve kabilelerin baskı unsuru oluşturduğu ülkenin bütünlüğünü koruması zor görünüyor. Irak'ta Bağdat, Libya'da Misurata, Suriye'de ise Cebeli Düruz gibi kentlerin yapıları itibariyle birer şehir devleti oluşturma ihtimali ortaya çıkıyor.

Kaynak::Sabah

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.gazetevatan.com/5-ulkeden-14-ulke-cikacak--652068-dunya/

Vatan, 26 Haziran 2014
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Cmt Haz 28, 2014 1:29

Irak'ta yaşanan herşey İsrail için
Resim


IŞİD'in ABD'nin kırdığı cevizlerden kasıtsız olarak çıktığını savunmak artık makul değildir. Amerika'nın İran-Irak-Suriye-Hizbullah ittifakını parçalama stratejisinin bir parçasıdır. Bu strateji topyekün başarısızlık olduğunu ispatlayabilir ve geri tepebilir ancak sakın hataya düşmeyin, IŞİD, stratejinin ta kendisidir. (Lysanderi Comments line, Moon of Alabama)

Irak savaşı ve işgalinin böl-yönet stratejisinden Suriye'de Esad'ı devirme amaçlı mezhep savaşını kışkırtmaya kadar bölgedeki mezhepçilik fitnesinin başlıca tetikleyicisi ABD emperyalizmidir.

Suriye'de Sünni İslamcıları desteklemesi, bu esnada sınırın hemen ötesinde Irak'ta mezhepçi Şii rejimine Sünni kuvvetleri ezsin diye omuz vermesi, tüm bir Ortadoğu'yu Suriye hakkında düzenlenen bir BM panelinde söylendiği gibi “bölgesel iç savaşa” getirdi.
(Bill Van Auken, World Socialist Web Sitesi)

Barack Obama, Nuri el Maliki görevden çekilene dek askeri destek vermeyerek ona şantaj yapıyor. Başka bir ifadeyle, yazarı Washington olan bir diğer rejim değişikliği operasyonunun ortasındayız. Bu operasyonda farklı olan, Maliki'nin kafasına silah dayamak üzere Obama'nın küçük bir terörist ordu kullanmasıdır (Bağdat'a 50 mil uzaklıktalar) Şaşırtıcı değildir, Maliki işbirliği yapmayı reddetti yani gerilim, iç savaşa dönüşebilir. Guardian gazetesinde yayınlanan “Maliki: IŞİD militanlarına Amerikan saldırısı karşılığında istifa etmeyeceğim” haberine bakalım.

“Irak Başbakanlık sözcüsü, Maliki'nin ülkede hızla ilerleyen Sünni militanlara karşı ABD saldırısı düzenlenmesi karşılığında istifa etmeyeceğini belirtti. Irak Dışişleri Bakanı Hoşyer Zebari, Çarşamba günü el Arabiya televizyonunda Amerikan saldırısı çağrısı yaptı fakat Barack Obama, durumu isyan karşısında başarısız bir liderlik olarak değerlendiren Amerikalı politikacıların Maliki'yi istifaya ikna baskısı altında kaldı...Beyaz Saray, Maliki'ye git demedi ancak sözcü jay Carney, Irak ister Maliki tarafından isterse bir halefi tarafından yönetilsin, mezhepçi bir yönetimi mutlak ret konusunda o lidere baskı kuracaklarını söyledi.”

Açıktır ki Beyaz Saray, Maliki'ye çekip gitmesini açıktan söyleyemez. Aksi takdirde demokrasi savunucusu olarak itibarını olumsuz etkiler. Fakat işin yolu belli ve ABD yönetiminin Maliki'yi devirme planı yürürlükte. “Amerikalı senatörler ve Arap müttefikleri, özellikle de S. Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Maliki'den desteği çekmesi için Beyaz Saray'a baskı yapıyor. İçlerinden bazıları, Irak'ı istikrara kavuşturmak için yardım karşılığında değişim için bastırıyor. (Wall Street Journal) Son cümleye dikkat edin: İçlerinden bazıları, Irak'ı istikrara kavuşturmak için yardım karşılığında değişim için bastırıyor. Bu bana şantaj gibi geldi.

Sahnenin arkasında olup bitenle ilgili olarak meselenin püf noktası burası. Barack Obama ve çavuşları, istifa etmesi için Maliki'nin kolunu büküyor. Perşembe günü düzenlenen basın toplantısı bunun içindi. Obama, IŞİD'in terörist olduğunu söyledi, yönetime karşı büyük bir tehdit teşkil ettiklerini kabul etti ve sonra da lakayt biçimde yardım için parmağını bile kımıldatmayacağını söyledi. Niçin? Obama Yemen, Pakistan ve Afganistan'daki terör zanlılarını öldürmeye böylesine hevesliyken Irak'ta niçin gönülsüz? Obama, teröristlerle savaşmaya gerçekte adanmış mı değil yoksa terör tezgahı, küresel hakimiyet gibi daha büyük bir planı gizlemeye yarayan incir yaprağı mı?

Elbette ki öyle. Her halükarda, Obama'nın Maliki'ye yardım etmeyeceği ortada şayet Maliki, Washington'ın stratejik hedefleriyle çelişirse. Ve şu an o hedefler, Maliki'den kurtulmak üzere. Maliki, Tahran'la fazla sıkıfıkı ve Irak'ta 30.000 Amerikan askerinin kalmasını sağlayacak olan Kuvvetlerin Statüsü Anlaşmasını 2011'de imzalamamıştı. Bu anlaşmanın reddi, Maliki'nin kaderini belirledi ve onu ABD düşmanı haline getirdi. Washington'ın onu başbakanlık makamından uzaklaştırması sadece zaman meselesiydi. Perşembe günü Obama'nın söylediklerine bakarak bu işlerin nasıl döndüğünü anlayalım.

Obama: “Suriye ve Irak'ta anahtar, ülke içinde yaşananların bir kombinasyonu olacak: Suriye muhalefetiyle ve kuşatıcı bir Irak yönetimiyle çalışılması, bölgedeki tüm ülkeleri içeren ve aynı yöne doğru çeken daha etkili bir terörle mücadele plarformu kurmamızdır. Teröristlerin boy gösterdiği yerde köstebek oyunu oynamak yerine etkili bir ortalık inşa etmemiz gerekir.

Obama'nın bu söylediklerinin bizim dilimizdeki karşılığı nedir?

“Ya bizdensin ya da değilsin.” Eğer Amerikan takımındaysan “ortaklığın” faydalarından nasiplenirsin. Yani ABD, (Körfez müttefikleri eliyle) silahdırıp mâli ve lojistik destek sağladıkları terörist gruplara karşı kendini savunmana yardım edecektir. Eğer takımdan değilsen – Maliki öyle duruyor – zorbalar askerlerinin kafasını uçurup şehirlerini yıkıp ülkeni anarşiye sürüklerken Washington kafasını başka yöne çevirecektir. O halde yapman gereken bir seçim var demektir. Ya emirleri yerine getirirsin ve “hiç kimse incinmez” yahut da sonucuna katlanırsın. Anlaşıldı mı?

Obama, kapşonu çekmiş beş para etmez mafya bozuntusu artistler gibi bir koruma şantajı yapıyor. Benzetme yaptığım sanılmasın. ABD başkanı, seçilmiş bir lideri karşısında el pençe divan durmadı diye tehdit ediyor - Maliki, elle seçilmiş ve Bush yönetimince hemen onaylanmıştı. Onun yerine Ahmet Çelebi gibi bir başka maşasını yerleştirecek. Dalavereci Ahmet Çelebi örümcek yuvasından kafasını çıkardı ve Maliki'nin yerine hazırlanıyor.

New York Times'ın bir haberine göre “Iraklı yetkililer, siyasi liderlerin Maliki'nin yerini almak için joker olma yarışına girdiler ve ülkede hızla artan etnik ve mezhepsel bölünmenin önünü alacak bir hükümet kurmak için kollarını sıvadıklarını söylediler.” “Liderlik değişimi sinyali gönderen Amerikalı yetkililerle de yüreklendirici toplantılar yapıldı.” Ortalıkta dolaşan isimler arasında Ahmet Çelebi, Adil Abdulmehdi ve Bayan Jaber var.

Çelebi'yi hatırladınız mı?

Neocon'ların gözdesiydi. Business Insider'a göre Çelebi “ABD'nin Irak diktatörünü ortadan kaldırma kararında merkezi bir isimdi” ve “Bağdat'ta rejim değişikliğini ABD politikası haline getiren Irak'ı Özgürleştirme Yasası'nın 1998'de Kongre'den geçmesine yardım etmişti.” “Çelebi, Saddam'ın ABD'ye karşı yakın bir tehdit olduğunu, kitle imha silahları geliştirdiğini ve elinde bu silahlardan bulunduğunu iddia etmiş, istihbarat camiası ve Kongre'deki çoğunluk da bu görüşü benimsemişti. Çelebi, Bush yönetiminin ilk dört yılında 39 milyon dolar almıştı.”



Çelebi'nin ismi, Maliki'nin yerine alacak kısa liste içerisinde. Harika. Obama Beyaz Sarayı'nın bu meseleler hakkındaki düşünme düzeyini resmetmektedir bu. Bu gelişmeleri tarafsız bir şekilde takip edip de çıkış noktasını neocon'ların belirlediğini söylemeyecek kimse yoktur sanırım. Çıkış noktasını söyleyenler neocon'lardır. Çelebi “onların adamıdır.” işin aslı, Beyaz Saray'ın izini sürdüğü hedefler ABD çıkarlarına uygun bile değildir.


ABD yönetiminin Irak'ta dört hedefi olduğu inancının doğru olduğunu farzedelim. Bunlar: Maliki'nin gönderilmesi, Kuvvetlerin Statüsü Anlaşması, İran'ın bölgedeki nüfuzunu geri püskürtmek ve ülkeyi bölmektir.

ABD'nin bu hedeflere ulaşmaktaki çıkarı nedir?

ABD'nin Ortadoğu'da çok sayıda askeri üs ve tesisi var. Bir başka Irak edinerek hiçbir şey elde etmez. Aynı şey Maliki'nin gönderilmesi için de geçerli. Ortaya neyin çıkacağını söyleyen yok. İyi de olabilir kötü de. Zar atmaktan farksız. Yılan gözlü tipler beliriverir belki de. Ama bir şey kesin: ABD'ye demokrasi destekçisi olarak duyulan güveni daha da aşındıracaktır. Hikayeye artık inanan kalmayacak. (Maliki son seçimleri kazanmıştı.)

Bölgede İran nüfuzunu geriletmeye gelince, anlaşılır gibi değil. Sünni Baasçıları iktidardan uzaklaştıran ve onların yerine kasıtlı olarak Şiileri getiren ABD'ydi. Daha önceleri de belirttiğimiz üzere gücün Sünnilerden Şiilere geçmesi, Orijinal işgal stratejisinin önemli bir parçasıydı. Sanki İngiltere ABD'yi işgal etmiş ve siyasetçileri ve Washington bürokratlarının yerine Los Angeles varoşlarında yetişmiş hizmet sektöründen tecrübesiz isimleri ataması gibiydi. Anlaşılır bir tarafı var mı? Sonuç ise felâket oldu ki eksik akıllılar bile tahmin edebilirdi bunu. Çünkü plan aptalcaydı. Hiçbir imparatorluk bu şekilde hareket etmemiştir. Bağdat ve Tahran arasında açık bir ittifak oluşacağı belliydi. ABD stratejisi bu ittifakı kaçınılmaz kılmıştı. Irak, iran yönünde hareket etmedi. Bu palavra. Washington Irak'ı İran'ın kollarına itti. Bunu herkes biliyor. O halde Obama yönetimi yeni baştan mı başlayalım diyor? Bu mudur?

Tarihte baştan başlayanlar hiç olmadı. ABD'nin başlattığı ve isyan bastırma stratejisiyle (bu strateji Sünnilerin askeri takviye/surge düzmecesiyle Bağdat'ta etnik temizliğe tabi tutulmasını da içermiştir) teşvik ettiği mezhep savaşı ülkenin karakterini oldukça değiştirmiştir. Geriye dönüş yoktur. Olan olmuştur. Bağdat Şii'dir ve Şii kalacaktır. Bu da Tahran'la ilişki kurulması demektir. Dolayısıyla Obama ve çevresindekiler İran nüfuzunu geriletmek istiyorsa kafalarında başka bir şey olmalı. Ve kafalarında başka bir şey var gerçekten de.


Ülkenin bölünmesini, otuz yıl önce şekillendirilmiş İsrail planlarıyla uyumlu hale getirmek istiyorlar. Plan, Irak'ı İsrail'in hegemonik emelleri önünde ciddi bir tehdit olarak gören ve bir çözüm öngören Oded Yinon'nun kafasından çıkmadır. Yinon'un “A Strategy for Israel in the Nineteen Eighties” başlıklı çalışması Irak'ı bölmek için kullanılan bir yol haritasıdır:

Petrol zengini ve fakat ülke içinde yırtılma yaşayan Irak'ın İsrail'in hedeflerinden olması kesindir.

Irak'ın bölünmesi, Suriye'ninkinden daha önemlidir bizim için. Kısa vadede İsrail'e karşı en büyük tehdit Irak'tır. Bir İran-Irak Savaşı, Irak'ı parçalayacak ve bize karşı geniş bir cephe kurmasından önce çökmesine yol açacaktır. Araplar arası her tür çatışma kısa vadede bize yardım edecek ve Irak'ı Suriye ve Lübnan'daki gibi parçalama amacına giden yolu kısaltacaktır.

Osmanlı döneminde Suriye'de olduğu gibi Irak'ı etnik ve dini hatlar boyunca bölümlere ayırmak mümkündür. Üç büyük şehir etrafında üç ya da daha fazla devlet ortaya çıkacaktır böylelikle: Basra, Bağdat, Musul; güneydeki Şii bölgeler Sünni ve Kürt Kuzey'den ayrılacaktır. Mevcut İran-Irak Savaşı'nın bu kutuplaşmayı derinleştirmesi mümkündür.”


Tekrar: “Araplar arası her tür çatışma kısa vadede bize yardım edecek ve Irak'ı Suriye ve Lübnan'daki gibi parçalama amacına giden yolu kısaltacaktır.” Plan bu'dur. ABD'nin bu planda çıkarı yoktur. Bölünmüş, Balkanlaşmış ve parçalanmış bir Irak'ta çıkarı yoktur.

Petrol devleri diledikleri kadar petrol çıkarabiliyorlar. Irak petrolü dolarla da satılmaktadır. Irak, ABD güvenliğine tehdit de teşkil etmiyor. Amerikalı savaş planlamacıları istediklerini elde ettiler. Geriye dönmek ve daha fazla sıkıntıya neden olup yeniden savaş çıkarmak, ülkeyi parçalara bölmek için hiçbir sebep yok. Irak'ı bölmenin tek nedeni İsrail'dir. İsrail, üniter bir Irak istemiyor. İsrail kendi ayakları üstünde durabilen bir Irak görmeyi istemiyor. İsrail, Irak'ın bölgesel bir güç olarak bir daha ortaya çıkmamasını garantilemek istiyor. Bu amacı gerçekleştirmenin de tek yolu, Yinon reçetesinde olduğu gibi Irak'ı etnik ve dini hatlar boyunca bölmek... Basra, Bağdat ve Musul etrafında üç ya da daha fazla devletcik kurmaktır.

Obama yönetiminin izlediği plan bu'dur.
ABD'nin bu planda çıkarı yoktur. Herşey İsrail içindir.

Mike WHİTNEY
Kaynak: Counterpunch


çeviren: Turgut Fidan
İm (Kod): Tümünü seç
www.dunyabulteni.net/yazar/mike-whitney/19754/irakta-yasanan-hersey-israil-icin
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kaosu çıkaran düzeni kurar / Irak senaryosu Suriye’de tekrarlanıyor!

İletigönderen Başkomutan » Prş Ağu 21, 2014 7:21

Türkiye’yi kaos bekliyor

AKP’nin PKK açılımının fikir babası, CIA ajanı Henri Barkey, “Ülkeyi Çankaya Köşkü’nden yönetmeyi amaçlayan Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığındaki Türkiye’yi eşi görülmemiş çalkantılar bekliyor” ifadelerini kullandı.

AKP’nin PKK açılımının fikir babası, CIA ajanı Henri Barkey, IŞİD’in bölgeyi mezhep savaşına sürüklediğini ve Türkiye’nin de bundan etkileneceğini savundu.Barkey ayrıca, Recep Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığında Türkiye’yi büyük çalkantıların beklediğini söyledi.


Cumhuriyet gazetesine konuşan Barkey, Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesine ilişkin, “Aldığı oy oranı birinci tur zaferidir. Ancak bu Başbakan Erdoğan’ı ve yakın yandaşlarını düş kırıklığına uğratmış olmalıdır. Bu seçim sonuçlarının alınmasının üzerinden daha 24 saat bile geçmeden oynanmaya başlanan siyaset oyunları, onu sonuna kadar destekleyen yandaşlarının bütün iddialarına rağmen Erdoğan’ın elinin o kadar da güçlü olmadığını gösteriyor” dedi. Barkey, “Türkiye önümüzdeki dönem, tarihinde görülmemiş siyasi çalkantılar dönemine girebilecektir. Erdoğan, seçim kampanyasını bugüne kadarki cumhurbaşkanlarının hiçbirine benzemeyeceği sinyalleri veren bir söylem üzerinden yürütmüştür. Türkiye’nin parlamenter sistemi yürütme yetkisini başbakan ve Bakanlar Kurulu’na vermesine rağmen Erdoğan ülkeyi Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nden yönetmeyi amaçlamaktadır” ifadelerini kullandı.

Barkey, bölgedeki IŞİD tehlikesine ilişkin de “IŞİD’in Suriye ve Irak içlerine ilerlemesi bütün bölgeyi bir mezhep savaşına itmesi tehlikesini doğuracaktır ki bunun hesap edilemeyecek sonuçlarını ne Türkiye’nin, ne Irak’ın, ne Ürdün’ün, ne Suudi Arabistan’ın ne de Lübnan’ın bertaraf etmesi mümkün olacaktır” dedi.

Kürdistan kurulabilir

Henri Barkey, “Kürtler bağımsız bir devlet istiyorsa kim onlara hayır diyebilir?” dedi. Cumhuriyet gazetesine konuşan Barkey , Iraklı Kürtler bu amaçla en çok yol alan gruptur. Büyük olasılıkla da Suriye’deki kardeşleriyle birlikte bağımsızlığı ilk onlar tadacaktır.
Ama bu Türkiye ve İran topraklarını da içine alan bir pan-Kürdistan kurulacağı anlamına gelmemektedir. Çünkü her iki ülkenin devlet altyapıları çok güçlüdür ve kendi kendilerini yenileme yeteneğine sahiptir. Üstelik gerek İran gerekse Türkiye kendi topraklarındaki Kürt azınlıklarla yeni uzlaşmalara gidebilirler. Bu konuda Türkiye bir adım ileridedir” ifadelerini kullandı. Barkey ABD’nin ise Kürdistan’a göz yumacağını belirtti.

Rapor hazırlamıştı


CIA’nın Orta Doğu Şefi Graham Fuller ve Türkiye Uzmanı Henri Barkey, daha 1997 yılında Türkiye’de yürütülecek açılım çalışmalarını rapor halinde Pentagon’un önüne koymuşlardı. Bu raporda yazılanlar o günlerden bugünlere kadar yaşanan gelişmelerle bire bir örtüşüyor.

Rapordan akıllarda kalan en çarpıcı ayrıntı ise “Asker açılımı destekliyor. Cesur bir siyasetçi bulmamız gerekiyor” açıklaması olmuştu. Böylece 2001 yılında kurulan AKP, 3 Kasım 2002 seçimleriyle tek başına iktidar oldu..

YENİÇAĞ, 20 Ağustos 2014
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Önceki

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x