Karadenizlinin Aile Yapısını Bozmak İçin Dizi
Okurlarımdan bir mektup aldım. İzlediği bir dizide duyduğu haklı endişeyi çok doğru cümlelerle bana anlatıyor. Ben de aynen paylaşmaya karar verdim.
Sadece aile yapımızı değil, çocuklarımızın beyinlerini de bozmak üzere sinsi çalışan bir piyasa var. Örneğin, okullar kan gölüne döndüğü böyle bir zamanda, bir cinayet oyununu internetten ücretsiz indirin diye belediye otobüslerine ve metro vagonlarına reklam afişleri asılmasına izin verildi. Nasıl olabiliyor diye şaşırmayın, parayı veren düdüğü çalıyor, o afişi gençler okumamalı deyip de indirmek istediğinizde metro polisi sizi karakola götürüyor.
Anladınız mı? Çocuklarımıza ve ailemize her türlü zihin terörü serbest, siz bunu engellemek istediğinizde terörist siz oluyorsunuz. Piyasa denilen on kollu dev sizi kıskıvrak sarıyor, hareketsiz bırakıyor.
Aklım hep Pazar’da yaşanan okul vahşetinde...
Bu okulda ders yapılamaz artık. Bütün öğrenciler bu olayın şokundadır. Sağlıklı ders yapma ortamı bitmiştir. Adım adım buraya getirildi çocuklarımız.
Öğretmenler mi sağlıklı ders yapabilir artık?
Olayın görgü tanığı olan çocuklarımız mı ders yapabilirler?
Kendi dersinde bu olay yaşanmış olan öğretmen mi vicdan azabından perişan olmaz?
Evlatları bu hale gelen aileleri düşünüyorum, böyle çifte perişanlık yaşamak nasıl bir şeydir, yerine kendimi koymakta zorlanıyorum.
Artık eğitim diye bir şey yok, bitmiştir. ABD’de yıllardır çocuklarını göndermiyorlar okula, orda yıllar önce başlamıştı okulda, sırf parası olan özel ders almaya kaçsın diye. Ama müfredatları kuşa dönmüş sistemde özel okullar da kurtarmadı, niteliksiz sürüler haline geldi yeni nesil. Bizdeki özel okul kitaplarını biliyorsunuz, pornodan tut vahşet masallarına kadar her şey var.
İşte küresel vahşi piyasanın çocukları getirdiği yer bu. Paraya tapanlar tarikatı 3.bin yılın kudurmasına geçti, çocukları yutmak istiyor.
Dizilerle kutsal sosyal ailemiz nasıl terörize ediliyorsa, ders kitaplarıyla da aynısı yapılıyor. Çocuklarımız sosyalleşsin diye gönderdiğimiz okulda asosyal hale geliyor.
Son sınav sonuçlarına baktığınızda gördüğünüz de budur, çocuklar her yıl daha geri düşüyor. Türkçe ana dili olan bu çocuklar Türkçe’den 40 sorudan 17’sini yapabiliyor, bu dereceyle lise bitiriyorlar. Bizim zamanımızda Türkçe’den zayıf alan sınıf geçemezdi, bunlara sınıf tekrarı verilmesi gerekir. Bu eğitimi devam ettirmenin anlamı yoktur.
Karadenizlinin aile yapısını bozmak için parçalı film, dizi...
Türk milli eğitim sistemini bozmak için parçalı eğitim, zeka parçalama tuzakları...
Şimdi, benden son haber; iki yıldır bekleyen 6.Sınıf Hz.Muhammed’in Hayatı kitap davamızdan karar geldi, kaybettik, MEB hukuk bürosuna savunma gideri 900 TL ödemem isteniyor. Oysa hukuk süreci böyle işlemez, MEB savunma yapar, bilirkişi incelemesi yapılır. Kitabı dağıtan MEB’in savunmasıyla karara gidilmez, suçlu MEB elbette kendini savunacak. İlahiyat fakültesinden bu kitaba bilirkişi olmak isteyen bulamadıklarına dair duyumlarım vardı. Bu kitapların yeniden basıldığını biliyoruz. Öyleyse neden veliye para cezası geldi?
Şimdi böyle bir şeyle karşılaşan veli, bu eğitime nasıl güvenir, bu hükümetin getirmek istediği tek adam sistemine nasıl evet oyu verir?
Okurumun mektubunu paylaşarak bitiriyorum.
Karadeniz aile yapısını hedef alan dizinin adı Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz.
......
Değerli büyüğüm Mahiye Morgül Hanım,
İlk Kurşun gazetesindeki eğitim dünyasında sinsice devam eden tuzakları ortaya çıkaran yazılarınız başta olmak üzere pek çok konuda yazdıklarınızı okuyor, dilim döndüğünce etrafıma, öğretmen arkadaşlarıma anlatıyorum. Ben de sizin bu eğitici yanınız ve yüksek motivasyonlu yapınızdan ve de bir bayan oluşunuzdan cesaret alarak bir konuyu dile getirmek istedim.
Ben Rizeli bir ailenin geliniyim. Rizeli ya da Karadenizli değilim. Ama evliliğim sebebiyle Karadeniz aile yapısını Karadeniz insanını biraz tanıdım. Çok benimseyici, sahipleniciler. Aile bağları kuvvetli, çocuklarına çok değer veren, sevecen, gayretli, cesur, akıllı, çalışkan, mücadeleci insanlar. Çocuklar şefkat sevgi ve ilgi ile büyütüldüklerinden vatan sevgileri de çok yüksek. Eşime sorduğumda töre cinayetlerinin, kan davasının olmadığını söyledi. Kızlar mal gibi alınıp satılmıyor, başlık parası yok. Gençler bir kere birine bağlandı mı o kişiyle evliliğe gidiyor. Yani ilişkiler çok sağlam.Bir kız birine kaçarsa büyükler bu durumu normal kabul edip düğün dernekle sonlandırıyorlar. Ama evlilikte asla kuma kavramı yok.
Geçmiş yıllarda bir rüzgar gibi gelip geçen Nataşa olaylarında bile kuma olayı olduğunu duymadım.
Hal böyleyken Eşkiya Dünyaya Hükümdar Olmaz adlı dizi filmde ön planda Karadenizli bir mafya babasının(Oktay Kaynarca) eşi (Deniz Çakır) varken geçmişteki sevgilisi (Sinem Çelik) filme dahil oluyor. Başta çekişirmiş gibi görünen iki kadın ertesi haftalarda anlaşmaya dertleşmeye başlıyor ve hatta eş olan kadın eski sevgilinin kendi kocasından olma oğlunu kendi çocuğu gibi kabulleniyor. Eski sevgili onlarla aynı evde kalmaya başlıyor. Kayınvalide de başta tepki gösterirmiş gibi davransa da durumu oğlunun resmi eşi olan gelinine 'kızım', eski sevgiliye ise 'gelinim' diye hitap ederek, yani durumu çarpıtarak bir kılıf buluyor ve seyirciye her ikisinin de kabul edilebilir olduğu mesajı veriliyor. Bunu yapmasının sebebi olarak da kayınvalidenin oğlunun gayrıresmi ilişkisinden olma erkek torunu sebep gösteriliyor. Çünkü Karadenizliler ayırdetmeseler de erkek çocuğu daha çok severler.
Yani gizliden gizliye birden fazla kadınla evlenme fikri ve bu kadınların pekala da birbirleriyle iyi geçinebileceği fikri yurdumuzda bu konuya ters bakan yöremiz olan Karadeniz halkı kullanılarak, en güçlü yerdeki direniş biliçdışı mesajlarla kırılarak televizyon dizisi vasıtasıyla hem tüm Türk halkına veriliyor. Hem de Karadeniz halkının sağlam aile yapısı da özdeşleşme psikolojik savunma mekanizması kullanılmak suretiyle bozulmak isteniyor. Yoksa zaten zenginlik kokan bir mafya dizisi olduğu için ilgiyle izlenen diziye bu tip konuların sokulmasına ne gerek vardı?
Yine dizide akraba genç bir çift var. Kadın çocuğunu aldırıyor diye koca onu hemencecik boşuyor. Bu konu bir kaç bölüm üstüste işlenerek pekiştiriliyor. Oysa gördüğüm kadarıyla Karadenizli bir erkek karısını boşamaz. Karısı değerlidir. Böylelikle çocuk aldırmanın cezasının boşanma olduğu fikri işlenerek kürtaj konusunda da kadınlar korkutuluyor.
Mahiye Morgül Hanım,
Sıradan biri olarak düşündüklerimi size aktardığım için mutluyum. Televizyon programlarının da eğitimin bir parçası olduğuna inanıyorum. Sizin de bu konudaki değerli fikirlerinizi öğrenmek isterdim.
Sizi saygıyla selamlıyorum, sevgilerimi sunuyorum.
C.E. (Adı bende saklı)
Eğitimci-Yazar Mahiye MORGÜL, 30 Mart 2017
http://www.mahiye.net
mahiye@gmail.com