Yazıya başlarken "Dinsel tabuların acımasızlığı" diye bir başlıkla başlasaydım, başıma gelecekleri tahmin bile edemezdim... Bu anlamda, böylesi iddialı sözcükler yerine, iktidarın, dini referans alan uygulamalarını eleştirmeye başlasam, bu kez de "Senin din'le ne alıp veremediğin var" diyerek üzerime çullanılacaktı...
Tamam, benim bir alıp veremediğim yok da, dincilerin benimle alıp veremediği var... Ne istiyor benden kardeşim... Sussam,gönül razı gelmiyor, konuşsam, elbirliği ile cehennemin yollarına parke taşlar döşeniveriyor...
Deniyor ki ; dinlerin oluşturduğu inanç sistemi, Tanrı ile kul arasında ki gönül bağıdır.. Buna dışarıdan müdahale sözkonusu değildir.. Bu nedenle, insanların inancı üzerine söz söylemek ve kul ile Tanrı arasına girmek, Peygamberlere bile bir hak olarak verilmemiştir..
Bu sözler doğru mudur ? Evet... Bu söze şapka çıkarılır mı ? Evet.. Olması gereken tam olarak bu mudur ? Evet..
Madem bu sözler doğrudur da, Efendi kimdir, Şeyh kimdir, Şıh kimdir ve tüm yaşamınızı belirleyen tarikat lideri kimdir ? Madem ki bunlarda sizin gibi Allah'ın sadece bir kuludur, öyleyse Allah ile aranıza neden sokuyorsunuz ? Allah, insanlara şah damarından daha yakındır dendiğine göre, Allah'a ulaşmak için bu kişileri neden araya sokarak şirk batağına saplanıyorsunuz ?
Diğer İslam ülkelerini bir kenara bırakarak,kendi ülkemizden sözedelim..Ülkemizin ezici çoğunluğu müslümandır..Müslümanların kutsal kitabı da Kur'anı Kerimdir..Bir müslüman, şayet "Elhamdülillah müslümanım" diyebiliyorsa, öncelikle Kur'anı okumalıdır veya okumuş olmalıdır..
1994 yılında ki Yerel Yönetim Seçimlerinden önce bir Tv kanalında Zülfü Livaneli, İlhan Kesici ve Recep Tayip Erdoğan tartışıyorlar ve son propagandalarını yapıyorlardı... Sayın Livaneli " Başkan olduğum takdirde öncelikle İstanbul'un varoşlarında ki sağlıksız koşulları düzelterek, insanların insan gibi evlerde oturmasını ve yollarının, sularının olmasını sağlayacağım" demişti.. Sayın Kesici de, bu fikre aynen katıldığını belirterek, bu konuda Livaneli'ye destek olabileceğini bile söylemişti.... Sıra Sayın Erdoğan'a geldiğinde de "Varoşlarda oturanlara kızmamak lazım.. Ben de gecekondu da oturuyorum.. Eğer param olsaydı, ben de güzel bir semtte ve güzel bir evde oturmak istemez miydim" demiş ve ertesi günde basında Erdoğan'ın oturduğu iki katlı kondunun resimleri çıkmıştı...
Konumuz siyaset olmadığından bu konuların üzerinde ağırlıkla durmuyoruz... Sadece müslüman din kardeşlerimize bazı sorular sormak istiyoruz...
Sayın Erdoğan, parasının olmadığını söylediği 1994 yılından sonra Belediye Başkanlığı maaşı ve sonra da milletvekilliği maaşının dışında bir geliri var mıydı ? Yasal olarak yoktu ve olamazdı.. Ülker'in pazarlama şirketinde ki küçük hissesini de elinden çıkarmak zorunda kalmıştı...
Gelelim bu güne... Recep Tayip Erdoğan'ın şu kadar malı, villaları ve bazı belgelere göre İsviçre bankalarında gizli sekiz hesabı ve Amerika'da ki ünlü bir ekonomi dergisine göre de "Dünyanın en zengin sekizinci lideri" olduğu, yazılı ve görsel basında ve de yabancı internet sitelerinde söylenmiyor mu? Hadi diyelim ki, bizler muhalif olduğumuzdan belki çamur (!) atıyoruz... Ya yabancılar... Kendi halkına kartal, yabancılara güvercin olan Sayın Erdoğan'la ne alıp veremedikleri olabilir ki, çamur atsınlar!!!
Şimdi sizler bir inançlı müslüman olarak, iktidarın tüm ülkeye yayılmış ileri gelenleri içinde, 2002-2010 arasında serveti artmayan bir kişi bulabilir misiniz ? İnsanlar, sadece siyaset yaparak servetlerini nasıl arttırabiliyorlar ? Okuduğunuz Kur'an da, buna izin veriliyor mu? Kur'an da, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenlerin daha iyi müslüman olduğu mu yazıyor? Sizin okuduğunuz Kur'an da, "Rabbime sordum,bana Clevant'ı işaret etti" diyenler için, özel olarak inmiş ayetler mi var ?
Müslüman olduğunuza kendinizi inandırdığınıza göre, Kur'an da ki ayetleri kendinize rehber edindiğinize göre, Kur'an; "Aranızda en büyük hırsızlıklar, vurguncular, hortumcular ve ihaleye fesat karıştıranlar ve halkı açken, tok yatanlar, yoksul ve aç ve işsiz halkının sayısını hergün arttıranlar ve sizleri Allah ile kandıranlar, Bana en çok inanan kullarımdır" mı diyor ?
Siz müslümansınız da, komşu İslam Ülkelerinde yaşayanlar müslüman değil mi ? Onlar sizin din kardeşiniz değil mi ? Onlar da sizin gibi Hz.Muhammed'e inanmıyorlar mı ? Onlar da sizin gibi Kur'anı rehber etmiyorlar mı? Onlar da sizin gibi Allah'a secde etmiyorlar mı? Madem ki tüm bunlara "Evet" diyorsunuz da, Hristiyan Amerika'nın 1,5 milyon müslüman din kardeşinizi katlederken ve kadınların ve gencecik müslüman kızların ırzına geçerlerken neredeydiniz?
Sizde haklısınız... Tüm bunlar olurken, müslüman iktidarınızın, müslüman lideri "Amerikalı askerlerin ülkelerine sağ salim dönmeleri için duacıyız" diyordu ve sizler de liderinizi desteklemek için Amerikalılara dua etmekle meşguldünüz...!!!
Sizlerin müslümanlığınızı sorgulamak gibi bir aymazlığa düşecek değiliz ama madem müslümanlığınıza bu kadar güveniyordunuz da, sekiz yıllık iktidarınızda, ülkemizde ki kilise sayısı neden 22 kat arttı acaba ? Bunu da siz sorgulayın bakalım... Yani, makarna nohut gelecek diye kapılarda beklediğiniz kişiler, sizin müslümanlığınızı kullanarak önce dininizi sonra da vatanınızı elinizden almak için "Haçlı-Batı"yla ittifak yaptıklarını niye görmüyorsunuz ?
Üç kuruşluk çıkarınız için, sizlere söylenen tüm yalanlara sessiz kalarak, dilsiz şeytan olacağınıza, sizi Allah ile aldatanların oyuncağı olacağınıza,bir kez de dininizin emrettiği dürüstlüğü göstererek, çocuklarınıza aydınlık bir gelecek sağlamak istemez misiniz ?
Ya elhamdülillah müslümanım diyerek vatan topraklarımıza sahip çıkacaksınız, ya da müslüman taklidi yapmaya devam ederek, Emperyallerin kulu kölesi ve oyuncağı olmaya onursuzca devam edeceksiniz...
Karar sizin...!!!