İçişleri Bakanı Beşir Atalay, terör örgütü PKK’nın elebaşlarından Murat Karayılan’ın Hasan Cemal’e yaptığı açıklamaları önemli bulduklarını söyledi.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay NTV canlı yayınında soruları yanıtladı. Atalay, Cumhurbaşkanı Gül’ün ’Kürt sorununda fırsat’sözüyle ne kastedildiği yönündeki soruya şu yanıtı verdi: “Biz terörle ilelebet yaşamak istemiyoruz. Buna bir çözüm gerek. Herkese düşen görevler var. Bu manada bir fırsat olarak böyle bir anlayış doğdu. Dış faktörler de var. Hepsini biraraya getirdiğimizde terörün sona erdirilmesi için zamanıdır.”

Af sorusuna kaçamak cevap
Beşir Atalay “Terör örgütünün dağ kadrosu nasıl tasfiye edilecek? Etkin pişmanlığı düzenleyen TCK 221. maddesinin daha etkin hale getirilmesi sözkonusu... Neler yapılacak?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Bu konudaki çalışmalardan bahsederken daha ileri adımlar atılacağını söyledim. Erken ifadeler den kaçınıyoruz.” ’Bir af sözkonusu olabilir mi?’sorusuna ise Atalay “Af kavramını ifade etmek istemiyoruz. Çözümle ilgili gerektikçe değişik adımlar atılacak. Adı af olmasa da değişik uygulamalar... Aydınlatmalar, kazanmak için değişik adımlar... Kuzey Irak’taki kamplara dönük de adımlar atılabilir.” yanıtını verdi. Atalay “Dağdakilerin bu girişimlerden haberdar olmaları yönünde neler yapılacak, K.Irak Yönetimi’nden yararlanılacak mı?” sorusuna “Kuzey Irak’taki birikimle ilgili iyi bir iş birliği görüyoruz. Kararlı bir tavır görüyoruz. Merkezi Irak ve Kuzey Irak yönetimiyle iyi bir ilişki var.”

Röportajı takip ettim
Beşir Atalay, Hasan Cemal’in PKK yöneticilerinden Murat Karayılan’la yaptığı röportajı takip ettiğini belirterek “Bu konuda her söyleneni önemli görüyoruz, kim söylerse söylesin önemli. Bu konuda geniş şekilde düşüncesi olanların görüşlerini alıyoruz. Bir yandan müsteşarlık yapılanması yürürken, bir yandan da bunları yürütüyoruz.” dedi.

Karayılan’a sözcülük etmişti
Gazeteci Hasan Cemal Kandil Dağı’na çıkarak bölücübaşı Karayılan’ın sesini duyulmasına aracılak etmişti. Karayılan ise Cemal’in çanak sorularını fırsat bilerek bir dizi talepte bulunmuştu. TSK’yı da tehdit etme küstahlığına kapılan Karayılan silah bırakmayacaklarını 7 bin teröristin kendilerinin güvencesi olduğunu söylemişti.

---

Türkiye genelinde çokaz bir çoğunlun kanan emiçi eşkiyaları önerilerine boyun eyeceğiz... ONDAN SONRADA DÜNYANIN ÜÇÜNCÜ BÜYÜK ORDUSUNA SAHİBİZ DİYE HAVA ATACAĞIZ AMA BU SİYASETÇİLER'LENDE BU YILANLARLA PAZARLIK YAPACAĞIZ yazıklar olsun üç beş tane it takımı koşkoca Türkiye Cumhuriyet'i Devletini dize getirdik diye zil takıp oynarken ŞEHİT'LERİMİMİZİN HESABINI KİM SORAÇAK

KÜRT SORUNU DEMEK FİTNEDİR.

Kürt sorunu demek, Türk Kürt ayırımı yapmak demektir. Bu da milletin arasına ikilik sokmak, fitne sokmak demektir. Ayrılıkları kaşıdıkça, toplumları bölüp, birine karşı husumet beslenmesini kışkırtır. Arkasından da kan kıtal çıkar.

Son otuz yıldır. sürüp giden Kürtçülük ve PKK fitnesi 40 bin vatan evladının canına mal olmuş, Türkiye büyük bir harp bedeli ödemiştir.

Özal'dan bu güne bütün yönetimler, bu meseleyi halletmemişlerdir. Bilakis kışkırtmışlar, bölücüleri cesaretlendirmişler. Onların önünü açmışlardır. Özal, bizzat Kürtçülerin hamisi olmuş, Barzani ve Talabani'ye kırmızı Türk pasaportu vermiştir. Bekaa vadisinde onları toplamış, Türkiye'ye karşı pazarlığa oturtmuştur. Güvenlik güçlerinin önüne geçmiş, bu fitne teşkilatının önünü açmış, devletin elini kolunu bağlamıştır. SHP yani İnönü onları meclise taşımıştır.

Bütün bu gelişmelerin arkasında ya ABD veya Avrupa birliği vardır denmektedir.

AKP VE CUMHURBAŞKANI

Durup dururken Cumhurbaşkanının, Kürt sorununu ortaya getirmesi, reaksiyon olarak, gündeme Türk sorununu da getirecektir. Türk milletinin o kadar çok sorunu vardır ki, bunların çözümü daha da öncelik taşır. Üstelik bir azınlık ırkçılığının da yapılması, Türkmen sorunu, Laz sorunu, Çerkez sorunu derken Türkiye'yi paramparça etmek ancak düşmanın işine yarar. Zaten böyle bir sorunu gündeme getirenler de ya AB kaynaklı veya ABD kaynaklıdır. Çünkü her türlü fitnenin arkasında bunlar vardır.

Türk yöneticilerinin böyle bir sorunu gündeme getirmesi, üstelik fırsatların olduğunu söylemesi, insanın aklına bin bir şüpheyi de sokmaktadır. Ne oldu ki Türkiye'ye böyle bir sorun için fırsat doğsun? İşgal altına mı girdi? Düşmanlar ve bu ülkeyi mi ele geçirdi?

Sayın Cumhurbaşkanının bu ayırımcılığı kaşıması kendi meşruiyetini de tartışmaya sokar. Çünkü o yemin ederken, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir Türkiye için yemin etmiştir.

O andına sadık kalması gerekir.

Kürt sorunu demek Türk milletini bölmek demektir.

SEYFİ ŞAHİN 27/05/2009 Yazının Tamamı:http://www.ortadogugazetesi.net/makale.php?id=3918