KAVRAMLAR GÖÇÜ (V)
‘Kucaklaşma’
Marx ve Engels’le anılan sosyalizmin, - ki, onların düşündüğü daha çok komünizmdir- dışındaki kimi sosyalizm akımları darwinizmden şu ya da bu şekilde etkilenmişlerdir.
Değil mi ki, sosyalizm, kapitalizmin ‘doğal gelişmesi’ne bir ‘müdahale’yi öngörmektedir; işte geçen sayıda sözünü ettiğimiz soyarıtımcılık (öjenizm) da bir tür ‘müdahaleci toplumsal örgütlenme’ görüşü üzerine temellendirilmeye çalışılmıştır.
Böylece, İngiliz matematikçi ve istatikçisi Karl Pearson (1857-1936)’un ‘bulguları’ biyomedcen ya da biyometri kadar ‘toplum’a da uyarlanmak istenmiştir.
Pearson’a göre ‘yaşam mücadelesi’ bireysel etkinlikten çok grup etkinliğine dayalı olup, o da toplumsal etkinliğin biricik motorunu oluşturmaktadır.
Çünkü, anıldığı üzere, kapitalizmin serbest rekabet aşamasından tekelci aşamasına, yani emperyalizm aşamasına geçilmiş bulunmaktadır.
Buradan kalkarak Aryen ırkı ve ‘nasyonal sosyalizm’in gelişmesine yönelik uzun açıklamalar, bu yazı dizisinin boyutlarını aşacağı için, sadece dikkat çekerek geçiyoruz.
Ne var ki, daha sonra geliştirilecek olan sosyo-biyoloji, sosyal darwinizmden çok daha katı bir yöntem uygulamamasına karşın, farklı sonuçlara ulaşacaktır: o da toplumun ‘olduğu gibi’ görülmesine çalışan pasif bir kabulüne dayanmaktır.
Şimdilerde bir empati teriminin revaçta olduğunu anımsayalım.
Geçen yüzyılın başında Theodore Lipps’in felsefeye kattığı ‘empathie’ terimi Einfühlung sözcüğünün çevirisine dayanmaktadır. Psikolojik olarak, düşüncede kendisini başkası yerine koymak, demek.
Bir de, benzer Altruisme terimi var ki, Türkçe karşılığı ‘özgecilik’.
Ancak her iki terim de, karşısındaki ‘anlamaya’ çalışmak, ‘anlayışla karşılamak’ konumuyla örtüşmekte. Ancak, altruism’de karşısındakinin sosyal konumuna karşı bir ilgisizlik duyarak onu anlamaya çalışmak varken, empati’de karşısındakinin içinde bulunduğu koşulları hissederek bir anlama çabası vardır.
Ne var ki, her iki terim de ‘bencillik’ karşıtı bir durumu anlatmak için vardırlar..
Bu biyolojik ve psikolojik terimlerin ‘ideolojik’ yaygınlaşmasının, kapitalizmin son uzun durgunluk aşamasıyla bir ilgisi var mı diye sorulabilir.
Toplumsal farklılıkları düşünmeden ve onları düşünmekten özellikle uzak durarak bir ‘kucaklaşma’, bir ‘karşılık(sız) anlayış’, bir ‘biribirine yerine koyulmak’ vb.
Tam da Keynezyo-fordist müdahale (régulation) ve Gönenç Devleti (Devlet-Baba anlayışı)nın bunalıma girdiği bir dönemde, toplumu ve o arada ekonomiyi ‘kendi haline’ bırakmak, ama açlık ve yoksullukla mücadeleyi Devlet yerine vakıflar vb ‘Hayır Kurumları’na bırakmanın yerinde olacağı gibi bir düşüncenin geliştirilmesiyle karşı karşıyayız demektir.
‘İnsanî duygularla’ kucaklamaya çalışmak...
Bu ‘yeni ekonomi’ anlayışının bir ayağı 1974 Nobel ödüllü Friedrik Hayek’e(1899-1992), diğer ayağı ise 1976 Nobel ödüllü Milton Friedman (1912-2006)’a dayanmaktadır.
Ancak Chicago Ekolü olarak bilinen ekol taraftarlarından ve mikro-ekonomi denilen ve bireysel davranışları inceleyen ekonomi dalı uzmanlarından Gary Becker (1930-2014), E.O.Wilson’un Sosyobiyoloji adlı çalışmasının (kurucusu da denilebilir) ardından, yazdığı makaleyle ‘Altruizmin ekonomik kuramı’nın kurulmasını önerecektir (*).
Her ne kadar, doğum, gen, psikoloji falan denilse de, sonuçta, toplumun yeniden atomize bir toplum gibi değerlendirilmesi ve konum farkı gözetmeksizin ‘kucaklaşması’nın önü açılacaktır.
Ve bunun ‘bilimsel’ olarak kanıtlanmasına çalışılacaktır.
Ki, Nobel ödülllerine yakınlaşmak daha da kolaylaşacaktır.
Sonuçta ‘her şey insanlık için’ değil midir?
Burada bir pışşk demek gerekebilir.
Biz de öyle diyelim.
(Sürecek)
_________
(*)E.O.Wilson, Sociobiology: The New Synthesis, 1975, Belknap Press of Harvard University Press & Abridged Edition -G.Becker, « Altruisme, Egoism and Genetic Fitness », Journal of Economic Literature, 1976, n°3