KAVRAMLAR GÖÇÜ (X)

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

KAVRAMLAR GÖÇÜ (X)

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Pzr Ara 29, 2019 23:59

KAVRAMLAR GÖÇÜ (X)
Ekonomik Rekabet
Buraya kadar söylenilenleri toparlayacak olursak;
1° Evrim, uyum, yaşam savaşımı gibi terimler Darwin öncesinde de var idiler
2° Ancak Darwin bütün bu terimleri yeni bir çerçevede biçimlendirerek (configuration), bitki ve hayvan türlerinin ‘doğal ayıklanma’ yoluyla ‘dönüşüm’ (transformation) geçirmelerini bir ‘bütünsel kuram’ içinde açıklamayı başardı
3° Darwin’in ‘evrim kuramı’ bu bakımdan tam anlamıyla ‘bilimsel devrim’ niteliği taşımaktadır
4° Ancak bu dönüşüm kerte kerte, gıdım gıdım yani aşamalı (graduel) olarak gerçekleşmektedir
5° Ve öylesine uzun dönemlidir ki, değil günlük yaşam, insanlık tarihi kadar uzunluktaki bir yaşam süresince (süreci değil kuşkusuz) bile hissedilemeyecek (insensible) yavaşlıktadır
6° O nedenle, Darwin “bizim jeolojik dönemlere (ères) ilişkin bilgimiz öylesine yetersizdir ki, ancak bugün yaşayan varlıkların öncekilerden sadece farklı olduklarını söyleyebiliriz” demektedir.
7° Ve yine, Darwin’e dayanarak insanın maymundan türediğine ilişkin tezler ileri sürmek, ancak ne Darwin’i ve ne de ‘Evrim kuramı’nı bilmemekle mümkün olabilir
8° Çok daha önemlisi, Darwin ‘insan soyu’ (türü diyelim) ile ilgili bir tek sözcük yazmamıştır
9° İnsan ve ‘soyu’ ile ilgili değerlendirmeler, İnsan-bilim (anthropos-logos) ya da antropolojiden önce genel olarak felsefenin içinde yeralıyordu. Bouffon kontu Georges-Louis Leclerc’in (1707-1788), 1749 yılında yazdığı Doğa Tarihi (Histoire naturelle, générale et particulière) bu konudaki ilk antroplojik çalışma olarak gösterilebilir.
10° Darwin’in ‘evrim kuramı’, demek ki, bitki ve hayvan türlerinden insan ve topluma uyarlanamaz, uyarlanmamalıdır ve ya da uyarlanacak olursa sonuçları çarpıtmak için uyarlanmış olur
Bu uyarlanmalarla ilgili olarak, özellikle ‘ekonomi politik’te ‘çarpıtılmış kuramlar’ın başında ‘ekonomik rekabet’ anlayışının (notion) yeraldığını söyleyelim.
Nasıl olur, ekonomide ‘rekabet’ kadar ‘yaşamsal’ ve ‘doğal’ bir şey olur mu diyenleriniz olacaktır.
Nitekim, Avrupa’da 1848 Devriminin tam ortasında, J.Stuart Mill, “Ekonomi politik rekabet ilkesine dayanmadıkça bir bilim niteliği kazanamayacaktır” diye yazacaktır.
Böylece ‘rekabet’, arkaik ekonomi politiğin ‘sert çekirdeği’ni oluşturacaktır.
Oysa aynı dönemin düşünürlerinden olan P.J. Proudhon, döneminin ‘rekabet’inin bir ‘iç savaş’ olduğunu ileri sürecektir.
Değil mi ki, Darwin’in ‘evrim kuramı’ da Spencer tarafından ‘yaşam savaşımı’ biçiminde anlaşılıyordu.
Ve o gün bu gündür, ‘rekabet’in ‘erdem’i ile ‘iç savaş’ın melaneti, bir ve aynı yerde, hem iyilik, güzellik, gönenç ve gelişmenin kaynağı olarak, ve hem de harç-borç, batkı ve iflasın kaynağı olarak görülmekte değil midir?
‘Rekabet’ sözcüğü daha tanımında ‘rakip’ ve ‘hasım’ların varlığına dayanmamakta mıdır?
Demek ki, herhangi bir ‘mekanizma’yı, ‘doğa’dakine öykünerek topluma, örnek olsun ekonomi politik alanına ‘olduğu gibi’ yerleştirmeye kalkmak ‘bilimsel’ değil ama ‘sözde bilimsel’ kuramlar üretemeye yarayabilir.
Dahası, bilerek ya da ayırdında olmadan, kimi ‘ideolojiler’in etkinsinden arınamamış olmaya yol açabilir.
Açabilir de değil, doğrudan yol ‘açmış’ bulunmaktadır.
Bugün ‘rekabet’in yerine ekonomi politikte bir başka ‘terim’, ‘kavram’, ‘kuram’, ‘mekanizma’ koyulabilmiş değildir.
Sözgelimi, ‘birlikte yarışım’ denilip, karşıdakini ‘rakip’ ya da ‘hasım’ olarak görmek yerine, biribirlerini tamamlayıcı, destekleyici bir ‘yarışım’ ortamı, sadece ekonomi politik alanında değil ama yaşamın tüm alanlarında kurulamaz mı?
J.S. Mill ne diyordu; “özgürlük, isteklerini gerçekleştirebilmeye dayanmaktadır”.
Peki ama, bir insan toplumunda sadece belli bir kesimin ‘özgürlüğü’ mü sözkonusu olacaktır?
Ekonomist/filozofumuz devam ediyor: “Arzu (istek) kendinde (en soi) bir amaç değildir, daha yüksek bir amaç, yani mutluluğun hizmetinde olması gereken bir amaçtır”.
Dikkat edilirse, burada ‘toplum’ yok sayılmıştır; evet ‘hayvan’lardan farklı olarak bir ‘mutluluk’ ahlakî terimi gelmiştir ama, ayakları boştadır.
Temelsiz..
Ne var ki, bu ‘temelsizlik’ sadece arkaik ekonomi politiğin değil ama, günümüz ‘modern-ötesi iktisat’ın da ‘temel’ini oluşturmaktadır.
(Sürecek)
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1626
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x