"Kamera sistemi arızalı olduğundan kamera kayıtları yapılamadı.
Ümraniyede hırsızlık gerekçesiyle gözaltına alınan ve iki gün sonra konulduğu Ümraniye Cezaevinde ölen Mustafa Kükçeyle ilgili 10 aydır beklenen Adli Tıp Raporu nihayet tamamlandı.
Rapora göre; Ümraniye Emniyet Müdürülüğü tarafından bir gün gözetim süresi alınan, iki ayrı karakola götürülen, dört hastane raporu bulunan Kükçeyle ilgili hiçbir gözaltı işlemi yapılmadı!
Nezarethanedeki kamera kayıtlarını isteyen savcılığa da bildik bir gerekçe gösterildi: "Kamera sistemi arızalı olduğundan kamera kayıtları yapılamadı.
Raporda, Kükçenin beyin kanamasından öldüğü, bunun ölümden 2-5 gün önce meydana geldiği belirtilerek, korsan gözaltı süreci işaret edildi.
İşte yanıt
Ümraniye Başsavcılığının, Kükçenin ölümünün belirlenmesi için 12 Aralık 2007de Adli Tıp Kurumuna gönderdiği yazıya 10 ay sonra yanıt geldi.
Eski Ümraniye Emniyet Müdürü Necmettin Pek, nezarethane görevlisi Ahmet Yurdagüven, Ümraniye Cezaevi baş memurlarından Binali Karadağ ve cezaevi sağlık memuru Erdinç Çolakın da ifadelerinin yer verildiği Adli Tıp Kurumu raporuna göre, iki çocuk babası, 24 yaşındaki Mustafa Kükçenin son iki günü şöyle geçti:
Ümraniye İlçe Emniyet Müdürü Necmettin Pekin yazısına göre Kükçe, 14 Haziran 2007de saat 05.30da bir araçla hareket halindeyken durdurulmak istendi. Araç Dur ihtarına uymayınca yakalandı. Araçta, çeşitli marka ve ebatlarda stepne ve oto lastiği ele geçirildi.
Kükçe, Ümraniye Devlet Hastanesinde sağlık kontrolünden geçirilip Ümraniye Şehit Sevgican Polis Merkezine teslim edildi. Bu raporda göde darp ve cebir izine rastlanılmıyordu. Aynı gün savcıdan bir gün gözetim izni alındı.
Çakmak Polis Karakolunda gelen çalıntı stepne ihbarı üzerine saat 21.00de sağlık raporu alınıp bu karakola götürüldü. Yine Ümraniye Devlet Hastanesinden verilen rapora göre de darp ve cebir görülmüyordu. Ertesi gün nedense saat 13.20de yine Ümraniye Devlet Hastanesine götürülüp bir rapor daha alındı. Bu rapor da temiz çıktı.
İfadesi alınmak istenen Kükçe, susma hakkını kullanınca savcıya haber verildi. Savcının, mevcutlu getirilmesini istediği Kükçe, çıkış raporu için saat 16.40ta Ümraniye Devlet Hastanesine götürüldü.
Bu Kükçenin iki günde dördüncü raporuydu. Pekin yazısına göre Kükçe, Hastane girişinde ekip otosundan inmek istememiş ve zorluk çıkarmış ancak şahıs zorla ve ikna edilmek suretiyle saat 16.50 sıralarında doktor muayenesine çıkarılmıştı.
Tutanak tutulurken, Kükçenin muayenesinde, vücudunun muhtelif yerlerinde morluk ve ödem (şişlik) bulgularına rastlanıldı.
Ancak bir çelişki vardı: Pekin Gözetim izni aldık dediği Kükçeyle ilgili Polis Merkez Amirliği nezarethanesi görevlilerinden Ahmet Yurdagüvenin 18 Haziranda verdiği rapora göre, gözaltı kayıtlarında hiçbir bilgi yoktu.
Kayıtlara göre 14 Haziranda iki kişi gözaltına alınmıştı. Bu iki isim arasında Kükçe geçmiyordu. Ertesi gün içinse gözaltı işlemi yapılmamıştı.
Kükçeye kayıtdışı gözaltı işlemi uygulandığını ortaya koyan yazıda, Nezarethanenin kamera kayıtlarını gönderin talebine de tanıdık bir yanıt verildi Nezarethanede bulunan kamera sistemleri arızalı olduğundan kamera kayıtları yapılmamaktadır.
Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu Raporuna göre Kükçe, Ümraniye Devlet Hastanesine 14 Haziran ve 15 Haziranda ikişer kez kontrole getirildi. Savcılığa çıkarılmadan önce saat 16.50deki son kontrolünde, Sırtında dört santimetre eninde, 15 santimetre boyunda hiperemi (kızarıklık), boyun sol tarafından 4x2 santimetre boyutlarında ekimoz (morluk) alanı, ensede 1/3 santimetrelik hiperemi (kızarıklık) alanı, kollarda multipl skar izleri olduğu... belirlenmişti.
Raporun sonuç bölümünde, Kükçenin vücudundaki travmatik izlerin kötü muamele sonucu oluşmuş olabilecekleri gibi, düşme, çarpma sonucunda da meydana gelebilecekleri, kesin oluşun mekanizmalarının tıbben belirlenemeyeceği belirtildi.
Ölümün beyin kanaması ve beyin doku harabiyetinden meydana geldiği vurgulanırken, Daha ziyade yüksekten düşmekle uyumlu olduğu ifade edilldi. Raporda, Kükçenin beyin kanamasının ölümden 2-5 gün öncemeydana gelmiş olabileceği belirtildi.
Kükçe Ailesinin avukatı Eren Keskin, Kükçenin gözaltına alınması ilişkin bilinçli biçimde kayıt tutulmadığını savunarak, şunları söyledi:
Bence bu çocuğu alırken bir yerden attılar. Durumu kötü, ölür diye kaydetmemiş olabilirler. Çünkü Adli Tıp raporuna göre işkence, 2-5 gün dönemini kapsıyor. Gözaltına alınmadı denemez. Unuttuk, kaydetmedik diyeceklerdir. Gözaltında kaybedilen insanları yıllarca Gözaltına almadık diye açıkladılar. Bu bir devletin politikasıydı.
Festus Okeyin Beyoğlu Karakolunda polis kurşunuyla öldürülmesi sonrası nezarethanedeki kamera kayıtlarını isteyen savcılığa da Kamera sisteminin kaydetme özelliği yok denilmişti.
Gözaltında polis tarafından dövülerek öldürülen Evrensel gazetesi muhabiri Metini Göktepeyle ilgili de başlangıçta, Gözaltı listesinde adı yok denilmiş, daha sonra cinayet kabul edilmişti.