2010 yılında FETÖ'cü hakim ve savcıların Kayseri Şeker Fabrikaları ve Pancar Ekicileri Kooperatifi'nde yürüttüğü 'yolsuzluk' dosyasıyla ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Ankara Batı 3. Ağır Ceza Mahkemesi, söz konusu iddianameyi hazırlayan savcının hukuka aykırı eylem ve davranışlarda bulunduğunu belirtip, son kez soruşturulması için dosyayı Yargıtay'a devretti. 'Yolsuzluk' dosyası kapsamında bir süre cezaevinde kalan eski yönetim kurulu başkanı Vedat Ali Özışık kararı Veryansın Tv'ye değerlendirdi. Özışık, "2010 yılında FETÖ ve bu 3 siyasetçinin iş birliğiyle bize operasyon yaptılar." ifadelerini kullandı.
Kayseri Şeker Fabrikaları ve Pancar Ekicileri Kooperatifinin yaklaşık 10 yıl yönetim kurulu başkanlığı görevini yürüten ve 2010 yılında FETÖ’cü hakim savcılar tarafından yürütülen yolsuzluk dosyası kapsamında bir süre cezaevinde kalan Vedat Ali Özışık, iade-i itibar davalarını kazanmıştı.
O dönem Özışık’tan boşalan koltuğa oturan Hüseyin Akay tarafından seçilip çeşitli kademelere getirilen 16 üst düzey personel hakkında FETÖ üyeliği ve terör örgütüne finans sağlamak iddiasıyla işlem yapılmıştı. Bazı isimler ceza almış, bazıları ise firar etmişti.
Bir başka FETÖ operasyonunda ise kooperatif yöneticilerinden 19 kişi gözaltına alınmıştı. FETÖ üyeliğinden 6 yıl 3 ay hüküm giyen eski Kayseri Şeker Fabrikası Genel Müdürü Osman Canıtez’in ise ceza almadan bir hafta önce mevcut kooperatif başkanı Hüseyin Akay ile birlikte AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ı Meclis’te ziyaret ettiği ortaya çıkmıştı.
İDDİANAMEDEKİ DELİLLERİN SAHTE OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI
Kamuoyunda ‘Kayseri Şeker Dosyası’ olarak da bilinen soruşturmayla ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Ankara Batı 3. Ağır Ceza Mahkemesi, FETÖ’cü savcılar tarafından hazırlanan iddianamede yer alan delillerin sahte olduğunu ortaya koyan bir karara imza attı.
Mahkeme, dosyayı Yargıtay’a devrettiği kararında “Son soruşturmanın yetkili ve görevli Yargıtay 5. Ceza Dairesince yapılmasına, dosyanın görevli ve yetkili merciiye gönderilmek üzere Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, kararın bir örneğinin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine karar verilmiştir.” ifadelerini kullandı.
KARARIN GEREKÇESİ
Kararın gerekçesinde söz konusu iddianamenin oluşturulma aşamasında hukuka aykırı eylem ve davranışlarda bulunulduğu belirtildi.
Kararın gerekçesinde özetle şöyle denildi:
“Şüpheli C.T.’nin kamuoyunda ‘Kayseri Şeker Dosyası’ olarak bilinen ve dosyada taraf olan müşteki M.K.’yi sözde örgütün lideri konumunda bulunan kişiyle yapmış olduğu maddi vakalarla desteklenmeyen soyut nitelikteki telefon görüşmelerinden hareketle dahil ederek; mevzuattaki yasal şartlar oluşmadan hakkında, özel koruma tedbirlerinin uygulanmasına sebebiyet vererek, soyut telefon görüşmeleri içeriklerine itibarla, hakkında örgüt üyeliği suçundan iddianame düzenlemek suretiyle ‘kişinin lekelenmeme’ hakkını ihlal ettiği,
bu şekilde zincirleme şekilde Özel Hayata İlişkin Görüntü ve Sesleri İfşa Etmek, Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği, Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Etmek ve Kişiler Arasındaki Aleni Olmayan Konuşmaları Kayıt Etmek ve Yaymak suçunu işlediği, Müşteki O.E.’nin beraatına karar verilen Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/66 esas 2015/151 karar sayılı dava dosyasına ilişkin yürüttüğü soruşturmada ve iddianamenin oluşturulması aşamasında hukuka aykırı eylem ve davranışlarda bulunduğu,
‘PARA TALEBİNİ DEŞİFRE ETMESİ NEDENİYLE TUTUKLANMASINA NEDEN OLDU’
Kayseri Şeker Fabrikası eski çalışanı R.E. ile görüştüğü ve bu şahıs aracılığıyla Kayseri Şeker Fabrikası Yönetimi hakkında işlem yapmamak için üç buçuk milyon TL para istediği, para olayını duyup huzursuz olan ve bu nedenle kendisi ile görüşmek için Ankara’ya gelen müşteki O.E.’nin görüşme talebini kabul etmediği ve Ankara eski Cumhuriyet Savcısı hâlen Yargıtay üyesi H.Y.’ye herhangi bir para talebinde bulunmadığını,
ortada iddianame dahi olmadığını ve aracı olan R.E’yi de tanımadığını beyan ettiği halde müşteki adliyeden ayrıldıktan bir süre sonra iş takibi nedeniyle tekrar Ankara’ya geldiğinde kaldığı Prenses Otel’e yerleştiği günün ertesi sabahı saat 05:00’da Kayseri Şeker Fabrikası soruşturması kapsamında gözaltına aldırdığı, olay ile ilişkisi olmamasına rağmen sırf para talebini deşifre etmesi nedeniyle müştekinin tutuklanmasına ve 17 ay Sincan Cezaevinde kalmasına neden olduğu, bu şekilde kişi hürriyetinden yoksun kılma, rüşvet almaya teşebbüs suçunu işlediği,
‘ORTADA OLMAYAN PARA YÜZÜNDEN YARGILANMASINA SEBEP OLDU’
Özışık’ın hesabında yüz milyon lira bakiye olduğu hususunda gerçeğe aykırı şekilde yer verdiği ve ortada olmayan para yüzünden müştekinin yargılanmasına sebebiyet verdiği, bu şekilde azmettiren sıfatıyla resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği, ayrıca şüphelinin gerçeğe uygun olmadığını bilerek yasaya ve görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle soruşturma dosyasına kazandırdığı sahte delillere dayanarak 3 müşteki hakkında iddianame düzenleyerek kamu davası açması nedeniyle de zincirleme şekilde nitelikli resmi evrakta sahtecilik suçunu işlediği iddialarına yönelik sanık hakkında son soruşturmanın açılmasına karar vermek gerekmiştir.”
ÖZIŞIK, VERYANSIN TV’YE KONUŞTU: FETÖ VE KAYSERİ’DEKİ 3 SİYASETÇİ…
Vedat Ali Özışık, söz konusu kararı Veryansın Tv’ye değerlendirdi. 2006 yılında dünyanın en modern ve en büyük şeker fabrikasını yaptıklarını söyleyen Özışık, İstanbul Sanayi Odası sıralamasında 58. sıraya çıktıklarını belirtti.
“Bu şirketin büyümesi, çiftçinin üretime yoğunlaşmasından rahatsız olan veya bunu rant olarak gören FETÖ ve Kayseri’deki üç siyasetçi Mustafa Elitaş, Yaşar Karayel ve Taner Yıldız, Meclis’te 2010 yılında bir kanun çıkardı.” diyen Özışık, Kooparatifler kanunu değiştirdilerini ve Tarım Bakanlığı’na kooparatife soruşturma olan kişiyi görevden alma yetkisi verdiklerini dile getirdi.
‘İLAHİ ADALET TECELLİ ETTİ’
“2010 yılında FETÖ ve bu 3 siyasetçinin iş birliğiyle bize operasyon yaptılar.” diyen Özışık, “‘Şeker ve Yolsuzluk’ diye adlandırdıkları Ergenekon’un kasası dedikleri soruşturma bu soruşturma. İddianameyi de hakkında soruşturma yapılan savcı C.T. hazırladı. Bir kardeşim 26 ay, bir kardeşim 29 ay, ben de 32 ay cezaevinde kaldım. Şirketin genel müdürleri, yönetim kurulu üyeleri de 17’şer ay cezaevinde kaldı. 13 yıl boyunca süren bir davadan bahsediyorum. Hâlâ da devam ediyor. Ama adalet yerini buldu. Savcının yaptığı iddianamedeki tüm suç isnatlarının hepsinin asılsız ve iftira olduğu ortaya koyuldu. Bizim bu sırada tüm mallarımıza çöktüler, haklı olduğum davalar dahi aleyhime bitti. 3. Ağır Ceza Mahkemesindeki dosya hâlâ devam ediyor. 13 yıl boyunca bana hırsız yaftası yakıştıran bu iddianameyle ilgili sonunda ilahi adalet tecelli etti.” ifadelerini kullandı.
‘GÖREVE İADEMİ İSTİYORUM’
Özışık, sözlerini şöyle noktaladı:
“Kayseri Şeker’e kayyum olarak atanan, 13 yıl boyunca orayı yönetenlerin bu iddianameyle göreve geldiğini, acilen görevden alınmasını ve 13 yıl boyunca yaptıkları her şeyin soruşturulmasını ve göreve iademi istiyorum.”