Kerkük ve TSK senaryosu...

Kerkük ve TSK senaryosu...

İletigönderen tuba » Prş Ağu 07, 2008 2:39

Kerkük ve TSK senaryosu

Yazıya başlamadan evvel Irak Meclisi’nin çoğunluk sağlayarak toplanıp toplamayacağı henüz belli olmamıştı. Önceki hafta Irak Meclisi’nin kabul ettiği yerel seçimler yasası Kerkük’te muazzam gerginliğe sebep olmuş; yasadan rahatsız olan Barzani ve Talabani gruplarının girişimleri üzerine Talabani yasayı veto etmişti. Ardından Kerkük’de bu yasayı protesto etmek isteyen Barzani ve Talabani yanlıları ile onlarla birlikte hareket eden PKK’lılar, yürüyüş sırasında meydana gelen bir canlı bomba eylemini bahane ederek Türkmen Cephesi ve Türkmeneli televizyon binalarına silahlı saldırıda bulunmuşlardı. Canlı bomba eylemi bir tür El Kaide saldırısı ise bu gruplar neden Türkmenlere saldırmışlardı? Veya Kerkük’te Kürt olmayan grupları hedef almışlarsa, neden aynı bölgede bulunan Arap partilerinin binalarına hiç bir şey yapmamışlardı?

Tehlikeli tahrik

Irak Meclisi’nde kabul edilen; ancak Talabani veto ettiği için yasalaşamayan kanun Kerkük için Barzani ve Talabani’nin 2003-2004 yıllarından bu yana yaptıklarını bir manada geriye çeviriyordu. Barzani ve Talabani güçleri 2003 yılında Amerikan işgalinin tamamlanması ve Irak ordusunun dağıtılmasının hemen ardından Kerkük’ü yağmalamışlar ve tapu kayıtları ile nüfus kütüklerini ortadan kaldırmışlardı. Nisan başında meydana gelen Kerkük yağmalanmasına AKP hükümeti seyirci kalmayı yeğleyince ertesi gün de Barzani Musul şehrine aynısını yapmıştı. AKP hükümetinin Amerika’dan medet uman politikalarının dışında bir şey yapmaya niyetli ve kararlı olmadığını gören bu ikili 2004 yılında Kerkük şehrinin nüfusunu zorla değiştirdiler. Bu arada Irak anayasasına koydurdukları 140. madde ile de Kerkük’ün geleceğinin şehirde yaşayanların bir referandumla vereceği karar üzerine belirleneceğini kayda geçirdiler. O günden bu yana Barzani-Talabani ikilisi bir referandum oldu bittisiyle Kerkük şehrini resmen kuzeydeki kukla devlet yapılanmasına katmak için uğraşıp durdular. Resmen diyorum; çünkü filen bu işi zaten başarmışlardı. Vali onlardan, polis şefleri onlardan, müdürler onlardan vs... Ancak AKP’nin oradaki devlet yapılanmasını kabullenmeye razı politikalarına rağmen, Barzani-Talabani ikilisi Vaşington’un da telkinleriyle referandum tarihlerini hep ileri erteledi. Çünkü TSK bu konuda kararlılık göstermeye deam etti. Sınırdaki yığınağını sürdürdü.

2004’deki Vaşington toplantısı

2004 yılında Amerika’nın başşehrinde bir toplantı yapıldığı haberi gazetelere yansımıştı. O toplantıya çok sayıda Türk gazeteci ve akademisyen katılmış ve özetle şu soruya cevap aranmıştı. 2007 yılına doğru Barzani-Talabani ikilisi Kerkük şehri üzerindeki fiili hakimiyetlerini resmileştirme yönünde adımlar atarsa yani bir referandumla şehri resmen kendi devlet yapılanmasını parçası haline getirirse, Türkiye, daha doğrusu Türk Silahlı Kuvvetleri ne yapar? O günlerde basına yansıdığı kadarıyla toplantıya katılanlar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin böyle bir gidişattan rahatsız olacağını; hatta bu rahatsızlığını halkla da paylaşabileceğini; askeri olarak harekete geçmeyi düşüneceğini; fakat bunu yapamayacağını söylemişler. Sebep olarak da AKP hükümetinin bir yandan, basın, TÜSİAD gibi kuruluşların da öte yandan harekete geçerek TSK üzerinde büyük bir baskı kuracaklarını ve TSK’yı durduracaklarını öngörmüşler. Bir çoğunun bütçesi dışardan gelen paralarla karşılanan sivil toplum örgütlerinin de böyle bir süreçte TSK’yı durdurma konusunda etkili olacağından bahsetmişler.

Benzer şeyler oluyor

Şİmdİ Barzani ve Talabani sanki o senaryoya benzer bir şeyler yapıyor gibiler. AKP’nin kapatma davası sırasında elde ettiği dış desteğe karşılık Kıbrıs, Kerkük ve Ermenistan konularında taviz istendiği açık. Bu iş bir karşılıklı anlaşma ile olabileceği gibi, dış güçlerin ve bu arada Barzani-Talabani ikilisinin fırsattan istifade mantığıyla da izah edilebilir. Hangisi doğru olursa olsun farketmez. Sonuçta Kıbrıs’ta Rum-Yunan ikilisinin milli çıkarlarına yüzde yüz uygun bir anlaşma süreci devreye sokulmuştur. Bu arada Azerbaycan topraklarının yüzde yürmisinde işgalini sürdüren ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımaktan imtina eden Ermenistan ile sınır kapısının açılması müzakereleri başlatılmıştır. Acaba Kerkük işi de bu halkanın bir başka parçası mıdır? Veya AKP’nin kapatılması zannedilmiş; bir kaos senaryosu hesap edilmiş ve o kaosta Barzani-Talabani Kerkük’te varolan fiili hakimiyetlerini resmi hale getirmenin fırsatçılığını mı oynamak istemişlerdir? Veya AKP’nin Amerika’ya karşı duramayacağı varsayımından hareketle bu ikili Kerkük’e el koyabileceklerini mi düşünmektedirler? Böyle bir el koyma hareketine hükümetin fazlaca ses çıkarmayacağını; Ordu’nun ise değişik gruplar ve kurumların baskısıyla durdurulabileceğini mi zannediyorlar? Cevap ne olursa olsun, gerçek değişmiyor. Ama önümüzdeki bir kaç günde ama bir kaç haftada Kerkük’ün bir barut fıçısı gibi patlaması kuvvetle muhtemel görünüyor. Türkmenler sahipsiz haldeler. Buna karşılık Sünni Araplar Barzani ve Talabai güçlerine karşı direceklerinin işaretlerini veriyorlar. Barutu Irak Meclis’nin alacağı veya alamayacağı kararlar patlatabilir.


Kaynak
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

Kırmızı çizgiler çoktan silindi...

İletigönderen borabey » Prş Ağu 07, 2008 10:44

Değerli tuba,
Kırmızı çizgiler "çuval geçirme" ile zirveye ulaşan karşı psikolojik savaş unsurları ile çoktan silindi gitti.
Geçen yıl kamuoyunda çok fazla (hatta hiç) gündeme gelmeyen bir haber yineliyorum.
Her zaman ki ifadem ile
ANLAYANA
************
10 Temmuz 2007


Nedret Ersanel
nedretersanal@superonline.com

Barzani, özel kuvvetlerimizi sınır dışı mı etti?


Erbil’deki Türk Özel Kuvvetleri’nin bürosu kapatılarak askerlerimiz sınır dışı edildi!!! Barzani’nin tek başına yeltenemeyeceği bu hareketin ardında elbette ABD var. Peki hükümet ne diyor? Bir şey demiyor, çünkü iddilara göre saklıyor!

Baştan söyleyeyim.. Haber Sabahattin Önkibar’ın. Yeniçağ’daki köşesine taşımış bu haberi. Hani seçim öncesi her haberden işkillenirim ama.. Önkibar bildiğimiz bir gazetecidir ve bu kadar ciddi bir haberi “üfürecek” insan değildir.

Onun için ciddiye alıyorum ve paylaşıyorum…

Habere göre, “ABD ile anlaşan Mesut Barzani, Türk Özel Kuvvetleri’nin irtibat bürosunu 3 gün önce kapatarak askerimizi sınır dışı etmiş ve hükümet de bu olayı saklıyormuş!”

İnanılmaz!

Malum.. Genelkurmay Başkanlığımıza bağlı Türk Özel Kuvvetleri çok uzun zamandır Erbil’de. Bir irtibat büroları var.

İddaya göre bu irtibat bürosu 3-4 gün önce kapatılmış ve askerlerimize de “burayı terk edin” denmiş.

Tabi bu Barzani efendinin kendi başına yiyebileceği bir halt değil. ABD’nin rızası olmadan buna yeltenmesi imkansız.

Bu vakayı tek başına düşünemezsiniz…

Bölgedeki askeri Türk varlığına ilişkin bu türden “istemezük”lerin olabileceği spekalüsyonları bundan 3-4 ay öncesine kadar çok konuşuluyordu.

Erbil’de yüzbinlerce Türkmen var. Burası bir Türkmen şehri.

Şimdi buna bir de iki gün önce yaşadığımız Tuzharmatu rezilliğini ekleyin. Hani tonlarca bomba yüzünden kendi kanımızdan ve canımızdan yüzlerce insanın öldüğü yüzlercesinin yaralandığı…

Bunun üzerine de Türkiye’deki seçim nedeniyle yaşanan belirsizlik ve konsantrasyon bozukluğu sosunu dökün…

Bölgeyle ilgili tüm bağlarımız koparılıyor…

Hükümetin bilmemesi mümkün mü?

Yani hakikaten habersizlerse o da ayrı bir mesele!

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım…

Türkiye’de sınır ötesi operasyon tartışması yapılırken, Irak’ın kukla yöneticileri bir yandan “Türkiye girerse sert karşılık veririz” minvalli, adı mülayim açıklamalar yaparken, öte yandan “Ankara 140 bin askeri sınırımıza yığdı” diye “yusuf” beyanatlar verirken…

Üzerine bu ne demek?

Bakalım bizden birileri “e, siz bilirsiniz o zaman” diyecek mi?


Kaynak
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06

İletigönderen tuba » Prş Ağu 07, 2008 15:28

Borabey, bu gelişme ile ilgili ve 6.08.2008 tarihli Yeni Şafak'ta okuduğum bir yazının ilgili kısmını aktarıyorum :

Bu kadar komiklik fazla

...

Yeniçağ'ın Sebahattin Önkibar konusunda hayli mahçup bir tavrı olduğunu geçen yıl bu sıralarda onun imzasıyla çıkan bir 'yalan habere' tepkisiz kalındığında anlamıştım. Herhangi bir gazete, ulusal güvenlik konusunda bu kadar tehlikeli bir yalanı “Doğruluğundan yüzde yüz emin olduğum bir haber” diye sunan yazarına mutlaka bir yaptırım uygulardı.

Hatırlamanız için o yazısının ilgili bölümünü aktarayım: “Dün öğle sularında yüz kızartan, feveran ettiren ve alçaklık dedirten bir bilgiye ulaştım. / Doğruluğundan yüzde yüz emin olduğum haber şu: / Peşmerge Barzani, Erbil'de görev yapan Türk Özel Kuvvetlerini sınır dışı ettirdi. / Evet Saddam ve Çekiç Güç'den beri K.Irak'da görev yapan Genelkurmay Başkanlığına bağlı Türk Özel Kuvvetleri timinin Erbil'deki irtibat bürosu üç gün önce kapatıldı ve askerlerimize derhal bölgeyi terk edin ültimatomu verildi.”

O yazı üzerine Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt'ın “Irak'la ilgili her konuda danışacağınız en güvenilir kaynak” diye diğer gazetecilere tanıttığı İHA Genel Müdürü Fevzi Kahraman'la görüştüm; o da İHA Erbil bürosuyla konuşup haberin doğru olmadığını tespit ettirdi. “Özel kuvvetler bürosu açık, elemanlar yerli yerinde” diye geldi haber…

Sonraki gelişme de komikti: Yalancı yazar bu defa bana saldırdı.

Aynı yazarın sabıka dosyası hayli kalın.

...

Kaynak

Şimdi bu millet kime inanacak ?
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

İletigönderen borabey » Prş Ağu 07, 2008 16:21

Değerli tuba,

“güncel meydan” forumunda “doğru haber ve doğru yorum” paylaşılması noktasındaki hassasiyetinize yürekten katılıyorum.

Yeni Şafak gazetesindeki haber içeriği iki noktadan beni rahatsız etti.

Birincisi; Türk Silahlı Kuvvetlerinin K.Irak’taki konumu ile ilgili böylesine önemli bir açıklamaya karşı geçerli/resmi cevabı verecek tek etkin ve yetkin kurum Genel Kurmay Başkanlığı olmasına karşın şu ana kadar resmi bir açıklamanın yapılmaması…

İkincisi ise daha vahim; Sayın Komutan’a atfen “en güvenilir haber ajansı” referansından yola çıkarak (ne zaman? nerede söylenmiş? )İHA yetkilisine sordum “aslı yok dedi” demek ki böylesine önemli bir açıklama gerçek dışıymış !...

Şimdi soruyorum

İHA hangi grubun ajansı ?
İHA ne zamandan beridir “en güvenilir ajans” sıfatı GENEL KURMAY ADINA AÇIKLAMA yapma yetkisini haizdir?
Bu yetkiyi kim vermiştir?
Böyle bir yetkilendirme yoksa (ki olması mümkün değildir) buna nasıl cesaret edilir?
Kaldı ki bir an için haber gerçekten doğru olmayabilir.
Bunu bir ajans haberi olarak paylaşmak varken Genel Kurmay referansını kullanarak ajans haberini pekiştirme ihtiyacı nereden doğmuştur?

Genel Kurmay’ın kendi bilgi verme mekanizmaları yok mudur?
Niye resmi açıklama yapılmıyor da ?
Taşaron ajanslara güç izafe ediliyor?.

Sonuçta da hepimizin kafası karışıyor.
Neye inanacağımızı bilemiyoruz.

Bildiğimiz bir şey var..
O da;

Asırlardan beridir tarihi arka bahçemiz olan Türkmeneli ve K.ırak’a vurduğumuz Türk Mührü ebediyen o topraklardan ve tarihi ilgi ve güç alanımızdan silinemeyecektir.
Bu böyle biline…
İstemeden gerçek bir dışı haberi paylaştıysam,
Geri çekecek ve özür dileyecek kadar medeni cesaretim vardır.
Bunu insan olmanın bir erdemi kabul ederim.
Ama,
Gerçek haberin bizimle usule ve esasa uygun şekilde paylaşılması kaydı ile..
Sevgi ve saygılarımla.
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06

İletigönderen borabey » Prş Ağu 07, 2008 16:27

Değerli tuba,

Öfke gelince akıl gider..

Gerçekten ilk tepkim biraz hissi oldu.
Sakinleşince bir kez daha iki haberi sindire sindire okudum.

Sayın Önkibar haberinde;
Kapatma ve askerleri çekmekten bahsetmiş...(KAPATILDI VE ASKER ÇEKİLDİ DEMEMİŞ)

İHA Erbil bürosu da..
Özel Kuvvetler Bürosu açık ve askerler yerinde demiş...

Bir an için çelişkili gözükse de
İki haberin de bakış açısına göre doğru olma olasılığı var...

Kapattım çek demek te doğru..
Buna bugün için uymayıp resmen kapatıp askerlerimizin geri dönmemesi de doğrudur...

Ama asıl niyet..
Hem ABD hem de aşiret reisleri açısından..
Türk Askerinin tarihi ağırlığının o coğrafyadan çekilmesi gerçeğidir.
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06

İletigönderen tuba » Prş Ağu 07, 2008 16:32

Borabey, umarım beni yanlış anlamadınız....sözlerinize elbette katılıyorum, benim için de asıl önemli olan şu ana kadar Genelkurmay'dan resmi bir açıklama gelmemesi... fakat benim burda işaret etmek istediğim mevcut bilgi kirliliğiydi...yoksa ben size Yeni Şafak gazetesini referans olarak vermedim....gerçekleri arayan samimi insanların kafalarının karışmasının ne kadar kolay olduğunu vurgulamak istemiştim.
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

İletigönderen borabey » Prş Ağu 07, 2008 17:57

Değerli tuba,

Size aynen katılıyorum.
Akıl mikseri
Mili belleği darmadağın etmeye devam ediyor..
Ama biz soğukkanlı bir şekilde doğru bildiğimiz yolda
el birliği ve milli ülkü birliği içinde devam edeceğiz...
Sizi üzdüysem özür dilerim.
En içten sevgi ve saygılarımla
Kullanıcı küçük betizi
borabey
Üye
Üye
 
İletiler: 333
Kayıt: Çrş Haz 25, 2008 14:06


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

x