Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

Tartışma Alanı

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen Başkomutan » Pzr May 23, 2010 17:52

İŞTE ÜZERİ ÇİZİLENLER:

Avni Aksu, Canan Arıtman, Yücel Artantaş, İsmet Atalay, Bülent Baratalı, Nesrin Baytok, Suat Binici, İsmet Çanakçı, Özlem Çerçioğlu, Abdurrezzak Erten, Şerif Ertuğrul, Levent Gök, Osman Kaptan, İlker Karaoğulları,

Ali Kılıç, Ayça Betül Kınımete, Esfender Korkmaz, Ali İhsan Göktürk, Buket Müftüoğlu, Ali Oksal,

Onur Öymen, Sırrı Özbek, Ramazan Kerim Özkan, Ufuk Özkan, Tülay Özüerman, Mustafa Özyürek, Sevgi Pekşen,

Savcı Sayan, Cevdet Selvi, Fatma Nur Serter, Mehmet Sevigen, Tacidar Seyhan, Hayri Sinan Sunay, Mehmet Ali Susam, Bihlun Tamaylıgil, Erdoğan Toprak, Fevzi Topuz, Enis Tütüncü, Bedri Uçar, M. Rıza Yalçınkaya, Abdülaziz Yazar, Sinan Yerlikaya, Emine Yurdatap, Önay Alpago, Faruk Demir, Yusuf Kenan Doğan, Gürol Ergin,

Muharrem İnce, Ali Nihat Irkörücü, Hüsniye kaya, Berhan Şimşek, Erol Tınaztepe, Hüseyin Ünsal, Begüm Yavuz.




EN YÜKSEK OYU ALANLAR

En yüksek oy alan Parti Meclisi üyeleri ise 1114 oyla Malik Ejder Özdemir ve Abdullah Özer oldu.

Çetin Soysal 1184
Murat Fehmi Sönmez 1111
Mehmet Süne 1105
Gündez Veli Şahin 1102
Jale Halide Tamzok 1109
Semra Tanülkü 1113
Füsun Fatma Tatlıdil 1113
Gürsel Tekin 814
Cahide Tunç 1106
Ayhan Yalçırnkaya 1107
Hüseyin Yaşar 1107
Azmi Yıldız 1109
İrfan Hüseyin Yıldız 1102
Nuran Yıldız 1109
Sacit Yıldız 1101
Alaattin Yüksel 1096
Haluk Koç 1107
Nihat Matkap 1104
Şahin Mengü, 1110
Rıfıt Nalbantoğlu 1091
Hakkı Süha Okay 1103
Kerem Ekrem Oktay 1095
Melda Onur 1108
Umut Oran 1105
Oğuz Oyan 1082
Ensar Öğüt, 1094
Malik Ejder Özdemir 1114
Abdullah Özer 1114
İsan Öskes 1063
Mehmet Ali Özpolat 1108
Faik Öztrak
Atilla Sav 1180
Önder Sav 978

Mesut Değer 1030
Mahmut Duyan 1105
Didem Engin 1109
Nevin Gaye Erbatur 1097
Eli Ruzı Ertemur 1112
Abdurrezzak Ertan 1094
Mehmet Faraç 1113
Neriman Genç 1111
İsa Gök 1094
Gökhan Günaydın, 1100
Mehmet Zeki GündüZ 1113
Hurşit Güneş 1109
Hülya Güven 1109
Mehmet Kaban 1111
Sait Korkmaz Karaca 1107
Eşref Karaibrahim 1111
Hüseyin Karakoç, 1111
İŞTE PARTİ MECLİSİ OY ORANLARI
Oya Araslı 1091
Necla Arat 1100
Metin Arifağaoğlu 1108
Yücel Artantaş 1092
Deniz Pınar Atılgan 1102
Sencer Ayata 1113
Enver Aysever 1112
Baran Aydan 1111
Süheyl Batum 1108
Işık Ayata 1112
Gülsün Bilgehan 1110
Tekin Bingöl 1096
Mevlüt Coşkuner 1112
Behçet Çağlar 1112
Asuman Çakmakçı 1110
Hiktmet Çelik 1098
İzzet Çetin 1097
Soner Çetin 1110

SAV VE TEKİN'İ FENA ÇİZDİLER
Önder Sav 978
Gürsel Tekin 814 oy aldı

Yüksek Disiplin Kurulu Sonuçları:
Orhan Akbulut 1108
Mehmet Bozdaş 1112
Kemal Cengizoğlu 1117
Avni Çelebi 1115
Göksel Demirtaş 1115
Selçuk Erakkuş 1117
Orhan Eraslan 1104
Üstün Gökçe 1117
Selahattin Öcal 1114
Murat Haluk Öncel 1113
Hüseyin Öz 1113
Türkan Öztekin 1117
Cesim Alptekin 1112
Gökhan Durgun 1115
Servet Akbulut 1
Satılmış Çağlar 1
CHP Bilim Platformu Üyeliği Seçimi Sonuçları:


Engin Altay 835
Ufuk Ataç, 797
Berhan Şimşek: 751
Osman Coşkunoğlu, 743
Turgut Dibek, 744
Rıza Yalçınkaya: 736
Seyhan Erdoğdu 727
Ali Koçal, 717
Derviş Günday, 711
Sema Kendirci, 702
Faruk Demir, 680
Hüseyin Ünsal, 647
Abdülaziz Yazar: 669
Haluk İyidoğar 575
Ömer Kurttaş: 556
Birgen Keleş: 514
Ramazan Kerim Özkan 512
Tuncay Karaytuğ, 468

internethaber.com
En son Başkomutan tarafından Pzr May 23, 2010 19:06 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kez düzenlendi.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen yigitler » Pzr May 23, 2010 18:51

maydonos yazdı:Eski Chp den sikayet edenler daha icraat gormeden yenisini de begenmiyorlar. Doguda Chp nin olabilmesi icin Kemalist Kurtlere gereksinim var. Bu yapidaki Kurtler sizin dusundugunuz gibi pekaka gibi grubu ne savunuyor ne de onayliyorlar.

Solcular herseyin temeline ekonomiyi koyarlar, bu biraz size ters gelsede cok materyalistte gozukse kotu degil. Sol ve demokrat bir cizgiye kayilmasindan ve icinde degisik gruplarin bulunmasindan endise etmeyin. Hem Chp nin hemde doguudaki insanlarin buna gereksinimi var.

Ben Dogu'nun da cikip yardim etmesini diliyorum. bu vatan hepimizin. Isci Partisinin destegi de gerek karincanin destegi de gerek. Durumun vehametini bilmeyenler atip tutuyorsunuz.

Madem Baykaldan memnundunuz daha once neden sikayet ettiniz. Baykal olayinda kotu olan bir komplo ile gitmesi.


Haa sunuda eklemeden edemeyecegim. Ben Chp li degilim secim olsa Ipe veririm. Ama Akp gitsin artik. Tek dert bu su anda. Herkese kolay gelsin.

Son cumlenize katiliyorum, AKP artik gitsin. Isci Partisine ve HEPAR'a saygim sonsuzdur, ama maalesef iktidara gelme sanslari yoktur. DP'de Mesut Yilmaz ve Cindoruk da kapisiyorlar, ama ne olursa olsun Kemal Kilicdaroglu'na bir sans tanimaliyiz, begenmiyorsak elestirecegiz tabi. Ama dedigin gibi AKP gitmeli, onlarin karnlik zihniyetinden ve korku imparatorlugundan kurtulmaliyiz.
Kullanıcı küçük betizi
yigitler
Üye
Üye
 
İletiler: 600
Kayıt: Pzr Ara 07, 2008 21:41

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen Başkomutan » Pzr May 23, 2010 19:18

Kılıçdaroğlu Olayında Ulusalcıları Bekleyen Tehlikeler


Kaset skandalının patlak vermesiyle birlikte CHP on gün gibi kısa bir sürede "tarihi" değişimler yaşadı. Kaset olayını organize edenlerin CHP'yi parçalayıp küçültmeyi mi, yoksa tek parça halinde "dönüştürmeyi" mi hedeflediklerini bilmiyoruz.

Küresel güçler için en kritik aşama olan anayasa değişikliği öncesinde böyle bir olayın patlak vermesi, ortada CHP'yi etkisiz kılma planının olduğunu düşündürüyor. Bu plan, kadroların partiye sahip çıkması, bölünmenin önüne geçilmesi ve Deniz Baykal'ın çeşitli hatalarla bezeli de olsa temelde akıllıca taktikleriye başarısızlığa uğratılmış olabilir.

Ya da "küresel güçler CHP'yi sinsice kuşatıyor" diyenler haklıysa, CHP'de uzun vadede bir kimlik değişimi ortaya çıkacak, kimilerinin erkenden söylemeye başladığı gibi "Kürt sorunu" denilen şey bu kez de CHP'nin başına musallat edilecektir. Böyle bir süreçte, "değişim", "açılım" "demokrasi", "ötekileştirmeme" gibi pırıltılı kavramlara kapılıp "açılım" bataklığına sürüklenen AKP'nin misyonu bu kez de CHP'ye yüklenecek demektir.


Bütün bunları zaman gösterecek ama eğer politika, elle tutulur gerçekler üzerinden öngörülebilecek bir şeyse, şu anda CHP'nin temel ideolojisinden sapma gibi bir durum görünmemektedir. Ne Kemal Kılıçdaroğlu'nun kurultay konuşması, ne de ortaya çıkan yeni parti yönetiminin yapısı böyle bir yoruma cevaz vermemektedir.

Olan şudur:

Kaset olayının tetiklediği gelişmelerle birlikte Baykal'ın sadece kişisel karizması ve belagatıyla ayakta tuttuğu "ulusalcı" çekirdek kırılmış, onun yerine CHP, çeşitli tarihsel kesitlerde olduğu gibi bir "ittifaklar partisi" olmaya yönelmiştir.

Önce bu gerçeği kabul etmek gerekiyor.

"Ulusalcı çekirdeğin" kırılması, bazılarının zannettiği gibi "Ergenekoncu" diye yaftaladıkları insanlar için dünyanın sonu değildir. Deniz Baykal'ın "Ergenekon" adı altında sahneye sürülen milli güçleri yok etme planına gösterdiği kararlı direnç, bu ülkenin yurtseverlerince asla unutulmayacaktır ama bir türlü kitleseleşemeyen, iktidar alternatifi yaratamayan, toplumun farklı kesimlerine açılamayan bir muhalefet partisi de AKP'nin sonsuza kadar iktidarda kalmasının adeta sigortası haline gelmişti. Belagatı yüksek ulusalcı söylemlerle Oran sitesinden çıkamayan bir Baykal, AKP'nin pek işine gelmekteydi.

Merak eden varsa açıkça söyleyelim ki "Ergenekon" soytarılığının mağdurları olarak, Baykal'ın söylemleriyle içimiz soğusa da bu gidişatın daha uzun yıllar Silivri'de yatmak anlamına geldiğini de biliyorduk. Çünkü olay, "Ergenekon'un savcısı- Ergenekon'un avukatı" daraçısında sıkışıp kalmıştı. Baykal ile Erdoğan'ın kişisel çekişme meselesi haline gelmiştik, Silivri'deki büyük haksızlığı toplumun geniş vicdanına yansıtamamaktan muzdariptik.

CHP'nin kapılarının, (çıkış hedefi henüz aydınlanmamış bir komplonun sürüklemesiyle de olsa) yelpazenin değişik renklerine açılması, ulusalcıları çok da tedirgin edecek bir şey olarak algılanmamalıdır.

Bu, CHP'nin yapı olarak kendi sınavıdır ve ulusalcıları politikanın pratik zemininde çok da ilgilendiren bir şey değildir. CHP, neticede tarihsel kökleri olan kurumsal bir partidir; manevra kabiliyeti tahmin edilenden fazladır ve tarihinde daha önce bu tür "esnemeler" mevcuttur.

Küresel güçler, gerçek gladyo ve onların yerli işbirlikçilerinin kobayı haline getirilmeye çalışılan bizler açısından önemli olan, toplumda AKP iktidarına karşı dalgalar halinde yükselen tepkinin eldeki en uygun dinamiğe kanalize edilmesi, Türkiye'nin başına musallat edilmiş olan bu ihanet şebekesinin bir an önce uzaklaştırılmasıdır.

Kemal Kılıçdaroğlu'nu CHP liderliğine getiren hızlı sürecin nasıl yorumlanması gerektiği konusunda ulusalcı çevrelerde kafalar karışıktır.

Çok sayıda bilinmezi barından böyle bir ortamda sağlıklı değerlendirme yapmak zorlaşmaktadır. An itibarıyla,

"Deniz Baykal'ın CHP'yi küresel planlar çerçevesinde dizayn etmek isteyenlerce tasfiye edildiği, CHP'nin bundan sonra kurucu felsefelerinden uzaklaşıp bir etnik kimlikler partisine dönüştürüleceği" görüşü ağırlık kazanmaktadır.

Böyle toptan bir bakış içerisinde, Kemal Kılıçdaroğlu'nu liderliğe taşıyan güçlü dip dalganın barındırdığı dinamikler ve bu dip dalgayı bütünsel olarak bir "kadife devrim" diye niteleyip kenarara çekilmenin getireceği yalnızlaşma tehlikesi gözardı edilmektedir.

CHP'nin bir ittifaklar partisine dönüşmesi, kuşkusuz ulusalcılar; milliyetçiler ve Kemalistler açısından teorik olarak arzu edilebilecek bir tablo değildir ama şunu da herkes bilir ki tarihte bazen "bir adım ileri ,iki adım geri" taktiği kaçınılmaz olmaktadır.

Örneğin şu an, seçim barajının kaldırılıp çok parçalı bir Meclis yapısının ortaya çıkmasını mı isteriz, yoksa AKP'nin yüzde 40'ın üstüne oy aldığı bir tek parti oluşumunu mu?

Birincisini tercih ettiğimizde, bölücü ve etnik kimlikçi partilerin de Meclis'e girmesi kaçınılmaz olacaktır ama biz buna rağmen AKP'nin bir dönem daha tek başına iktidar olmasını değil, çok parçalı bir Meclis'i ve koalisyon hükümetini tercih ederiz. AKP'nin bir dönem daha tek başına iktidar olması, her şeyin sonu demektir çünkü.

Aynı şekilde, CHP'nin gövdeyi esnetip kapıları açmasıyla içeriye ister istemez hoşa gitmeyen tiplemeler da dalacaktır.

Nitekim belirlenen yeni Parti Meclisi'de ikinci cumhuriyetçisinden küresel ekonomicisine bir çok figür yeralmıştır. Böyle şablon tiplemeleri bu süreçte sineye çekmekten başka çare görünmemektedir.

En kötüsü, ülkenin geçtiği bu kritik süreçte CHP'nin parçalanması, küçük küçük partilere ayrılması ve 2011 seçimine darmadağın gidilmesi olurdu. Milli güçlerin kafalarındaki ideallere bütünüyle uygun bir yapılanmayla seçime gitmek ve geniş kitlelerle kucaklaşmak gibi bir şansları mevcut konjonktürde yoktur. Darmadağın olunmuştur, gücü bir noktada toplama imkânı kısa vadede görünmemektedir. Bu durum, CHP'yi (ve de MHP'yi) en kritik iki seçimin arifesinde milli güçler için tek adres haline getirmektedir.

Yukarıda sözünü ettiğimiz kafa karışıklığı, CHP'de yaşananların "küreselcilerin yeni bir tezgâhı" olarak algılanması vs. ulusalcılar için bir tehlike zeminini de beraberinde getirmektedir. Bu tehlike, ırkçılık bataklığına iteklenip marjinalleşmektir. Ulusalcılar için temel bir hassasiyet noktası olan "etnik kimlik" meselesi CHP'deki yeni süreç bağlamında kimilerince kaşınmaktadır.

Somut örneklerle konuşmak gerekirse örneğin şu günlerde ulusalcı çevrelerde "falanca Kürtçü'ymüş", "Filanca Kürt alevisiymiş", "O'na zaten Dersimli Kemal" diyorlarmış" , "Gürsel Tekin'in PKK'lılarla arası iyiymiş" gibi dedikodular seslendirilmektedir.

Son derece tehlikeli konuşmalardır bunlar. Hem haksız, hem provakatif, hem de sorumsuz yaklaşımlardır.

Böyle söylemleri genele yaymak isteyenlerin ulusalcıları ve milli güçleri "ırkçı" ve "faşist" gibi göstererek marjinalleştirmekten başka amacı olamaz. Bu ülkenin ulusalcı ve milliyetçilerinin kimsenin etnik kökeni, dini inancı ve mezhebiyle bir alıp veremediği olmamıştır, olamaz.

Tayyip Erdoğan Kürt ve Alevi değildi de ne oldu?

Abdullah Gül Anadolu'nun bağrından çıktı da ne oldu?


Özellikle Kemal Kılıçdaroğlu ve Gürsel Tekin konusunda ulusalcı çevrelerde taraftar bulabilen bu tür çirkin söylemler son derece tehlikelidir.

Örneğin, Diyarbakır Barosu Başkanı Seçkin Tanrıkulu'nun CHP Parti Meclisi üyeliğine getirileceği söylentisi de bir sis bombası gibi ortaya atılmış, aslı astarı olmayan böyle bir söylenti üzerinden ulusalcı kesimde tepki örgütlenmiştir.

Kimilerinin de bu oyuna geldiklerini maalesef üzülerek gördük.

Biraz itidal, biraz sabır ve biraz olanlardan ders çıkarma...

İhtiyacımız olan tek şey bu...


Fatma Sibel Yüksek
açıkistihbarat.com



Resim




CHP’nin vitrini yenilendi

33. Olağan Kurultay’ını yapan CHP’de Parti Meclisi listesinde Süheyl Batum, Haluk Koç ve Gürsel Tekin gibi yeni isimlere yer verildi. CHP vitrinine Önder Sav’ın damgası vurulurken, Baykal’a yakın isimler tasfiye oldu

Tasfiye edildi

Öte yandan Kılıçdaroğlu’nun PM listesinde, bir dönem eski Genel Başkan Baykal’a karşı rakip olan üç isim Hurşit Güneş, Umut Oran ve Haluk Koç da yer aldı. CHP’nin 80 kişilik PM listesinde, Baykal muhaliflerinin de bulunması dikkat çekti. Baykal’a yakın bir milletvekili, “Baykal’a en sert muhalefet yapan insanlar listede. Toplantılarda küfür edenler listeye alındı. Bu bir Baykal’ı tasfiye hareketidir. Yıllardır CHP’ye hizmet etmiş, genel başkanlık yapmış bir insana bu yapılmamalıydı. Bu liste ne kadar başarılı olur göreceğiz, ama içinde birbiriyle anlaşamayacak bir sürü insan var” sözleriyle değerlendirdi.

Sav’dan övgü

CHP Genel Sekreteri Önder Sav, henüz nasıl bir liste oluşacağı belli olmadan liste değerlendirmesi yapıldığını ifade ederek, “İl başkanlarımız sağlıklı teşhisler koydu” dedi. Parti Meclisi listesinin sorulması üzerine Sav, “Bazı arkadaşlarımızın henüz liste belli olmadan değerlendirme yaptıkları anlaşıldı. Ama il başkanlarımız işin başından beri çok sağlıklı teşhisler koydular, sağlıklı değerlendirmeler yaptılar. Bu konuda da Cumartesi’yi Pazar’a bağlayan gece CHP kurultayına gölge düşmemesi için listelerin oluşumuna katkı verdiler” diye konuştu.


YENİÇAĞ



Bir devir kapandı

CHP’nin Yılmaz Ateş, Cevdet Selvi, Önder Sav ve Onur Öymen’li bu yönetim fotoğrafından geriye sadece Sav kaldı. Sav, herkesin değerlendirmesini aldıklarını savundu.
Yeni listeye Savcı Sayan “Made in Önder Sav”, Eşref Erdem “Parti ağır yara alacak”, Canan Arıtman, “Dışlayıcı anlayış” diyerek tepki gösterirken, Onur Öymen ılımlıydı.
Parti Meclisi’nde dikkat çeken bir nokta da daha önce Baykal’a karşı genel başkan adayı olarak ortaya çıkan Hurşit Güneş, Umut Oran ve Haluk Koç’un yönetime girmesiydi.
Kurultayı evinden TV aracılığıyla izleyen eski genel başkan Deniz Baykal, kendisini ziyaret eden Antalya il teşkilatına “CHP’ye sahip çıkın, ben de sizinle çalışacağım” dedi.

YENİÇAĞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen baragakal » Pzt May 24, 2010 16:11

Çetin Tas, izlediklerimiz ve gorduklerimiz bambaska.

Yani işin tarihsel, sosyolojik ve ekonomik boyutları nedeniyle İsrail'in Türkiye üzerindeki etkisi kadar Türkiye'nin de İsrail üzerinde etkisi vardır.


Tarihsel ve sosyolojik benzerlikler-iliskiler ayri tartisma konusu. Turkiye'nin Israil uzerinde siyasi etkisi oldugunu dusundurecek hiçbir ornek hatirlamiyorum, sen biliyorsan lutfen paylas. Ama Israil Turkiye'de ozellikle sag hukumet kurulurken binanin mimarisini sekillendirme gorevini icra eder, eskiden bu isi pek gorunmeden yaparken Isak Alaton AKP'sinde çok aleni sekillendi.


Yani ABD'nin Irak'ta şimdi olduğu gibi 250 bin kişilik askeri güç bulundurmayacağı kesin....

...Ancak her zaman Irak'ta 30-40 bin operasyonel gücü bulunduracaktır ABD. Ayrıca körfezde sürekli savaş gemileri bulundurmaya da devam edeceklerdir. Yani birilerinin ısrarla ABD IRAK'TAN ÇEKİLİYOR,ÇEKİLECEK,ÇEKİLİR mi türevleri şeklinde yazdıkları yazılar son derece şaçma. Dolayısıyla İsrail'in bu konuda bir sıkıntısı olacağına da inanmıyorum. ABD yerleşmiştir ve gitmeyecektir.


Konu tuymenin ne sekilde olacaginda dugumleniyor. Muhaliflerin soylemine gore muttefiklere yapilan baskinin azalmasi (Ingiltere'nin kaçmasina goz yumulmasi gibi) bile tuyme anlamina geliyo. ABD asker çektigi anda Irak'in kontrolu açikça Iran'in eline geçer.
Israil'in (ve Obama karsiti gurubun) Iran'i vurma arzusu nukleerle hiç ilgili degil. Ayakta duran Iran ortadayken ABD'nin Irak'tan çekilmeye baslamasi projenin iflasi demek, Obama bu yonde çalisti kuçuk hamleler yapti, yani içeriyi zorladi. Israil ve muhalifler bunu kabul etmedi ve sureci gerdi. Tuyme çabasi biraz daha devam ederse olay kopar. Obama ne yapacagini kurgulayamiyor. Bana sorarsan yadigin Kuzey Irak ve kuleleri su anda gundemde degil ve ADB askeri o bolgede yok, buyuk sorun diger tarafta.


Baykal’la ilgili yazdığın şeyler karışık. Anlamadım açıkçası. Herkes Baykal’ı partiden kovduğu adamlar nedeni ile yıllardır eleştirir.


Baykal begenmediklerini "binbir zahmetle tasfiye etti" dedin, katilmadigimi soyledim. Baykal zahmet etmez tek harekette uçururur(du) dedim, zahmet gosterdigi bir ornek biliyorsan lutfen paylas demeye çalistim.


Çok önemli bir gücü elinde bulunduran medya, bu zamana kadar kim istediyse vezir ve kimi istediyse rezil eden medya Kılıçdaroğlu’nu görünce mi maliyenin sopasını yediği aklına geldi?


Bunlari AKP geldigindeki Dogan'in gucuyle ilgili mi yazdin? Degisen bisey olmadigini mi dusunuyosun?


Üstelik medya patronlarına ve iş adamlarına yapılan baskı 6 aylık olay değil ki!


Kart gelicek ki oyuna gireceksin.


Ona medya tarafından gösterilen ilgi tüm CHP’ye gösterilseydi sence belediye seçimlerinin sonucu farklı olmaz mıydı?


Dogan gosterdigi bu ilginin bedelini odedi.

Ben olayin arkasinda Israil'i gordum nedenlerini yazdim. Neyse, sunnet bitti, oldu da bitti masallah kismi da geçti, daha fazla tartismanin gereksiz oldugunu dusunuyorum, gelismeleri izlemeye devam edicez.
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen maydonos » Pzt May 24, 2010 20:36

Kilictaroglu dis politikada nasil bir misyon ustlenecek? Hic bu konuda ongorusu olan arkada var mi?


Cunku Dervis'ten bahsediyorlar tuylerim diken diken oldu.
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen Çetin Taş » Pzt May 24, 2010 20:57

Baragakal, bizim bu tartışma platformunda tabirimi mazur görmeni rica edeceğim, ortak bir yanlış var, kelime kelime tartışma yanlışı. Hemen herkes (birbirlerinden gördükleri için midir nedir?) yazılan konu ne olursa olsun ortak bir şeyler bulup, görmek yerine, "benim dediğim doğrudur"u ispatlamaya çalışıyor ve bunu da aynen burada senin yaptığın gibi cümle cümle, paragraf paragraf tartışarak yapıyorlar. Ben bu platformda yıllardır hep aynı tezi savunuyorum. Bizim buradaki tartışmalarda ortak bir sonuca ulaşabilmemiz önemli ya da ortak sonuca farklı yollardan olsa da ulaştığımızı görebilmemiz önemli. Aksi takdirde tartışmanın kusura bakma ama bence bir anlamı yok.

İkimizin de ortak kaygısı CHP'deki değişiklik ve tabi ki Kılıçdaroğlu'nun gelmesinden sonra olabilecek olan gelişmeler. Ama sen ısrarla İSRAİL tezini savunuyorsun. Ben de bu teze katılmadığımı söyledim. Bana göre bu işler de AMERİKA' nın parmağı olduğunu yazdım. Neticede tezlerimiz farklı olsa da kaygılarımız ortak. Ben böyle düşünüyorum. Daha önce yazdıklarımda İsrail-Türkiye'nin nasıl birbirlerine mahkum olduğunu ve İsrail’in Türkiye üzerinde olduğu kadar, Türkiye’nin de İsrail üzerinde gerektiğinde çok hem de çok etkili olabileceğini anlatmaya çalıştım. Ben işin sosyolojik yönünün en az ekonomik yönü kadar önemli olduğunu da kendime göre gayet iyi anlattığıma inanıyorum. Daha halen örnek vermemi istemişsin. Türkiye'nin elinde her zaman tam bağımsızlıkçı bir iktidar geldiğinde eğer yapmak zorunda kalırsa İsrail'in ekonomisini alt üst edecek imkan vardır. Sadece Türk-İsrail ortak firmalarının Türkiye'deki taşınmazları, Türk kökenli İsrail vatandaşlarının Türkiye'deki mal varlıkları bir gün olur da Venezüella'nın yaptığı gibi DEVLETLEŞTİRİLİR ise İsrail'in içine düşebileceği ekonomik ve politik çalkantı tahmin bile edilemez. Bugün İsrail’de marketleri, pazarları gezersen gıda sektörünün tamamen Türklere ait olduğunu göreceksin.

Üstelik İsrail'in bütün komşuları ile durumu ortada iken Türkiye'nin mevcudiyeti sayesinde başta İran (geçmişte de Irak)'a karşı daha güvende olduğunu ben söylemiyorum, savunma ve strateji uzmanları her zaman bu durumu vurgular. Neticede Türkiye'nin dış politikası da tıpkı istihbarat stratejisi gibi dışa yönelik değildir. Bu nedenle İsrail'in Türkiye'deki hükümetler üzerinde ki etkisini belki bizler daha fazla hissediyoruz. Ama eğer bir gün ülkemizin başına şu an ki stratejinin zıttını izlemek isteyen bir hükümet gelirse o zaman ne demek istediğim anlaşılacaktır.

Baykal'ın örgüte hakim olamadığını ben burada 1 yılı aşkın zamandır söylüyorum. CHP'yi özellikle İstanbul il örgütünü çok yakından takip ediyorum, biliyorum. Söylediklerim tamamen yaşanmış onlarca olaydan elde edilen deneyimler neticesinde oluşan görüşlerdir. İsimlerini yukarıda yazdığım kişileri Baykal partiden gönderirken örgütle nasıl mücadeleye girdiğini örgüt içindekiler bilir. Ama medyaya yansıyan her zaman “Baykal geçimsiz, Baykal hizipçi, Baykal koltuğu seviyor, Baykal yerine adam istemiyor, vs. vs.” Partiden istifa ettikten sonra ki süreç bile örgütün nasıl Baykal’ın kontrolünde olmadığını ispatlamaya yeterlidir, benim ayrıca buraya bir şey yazmama bile gerek yok.

ABD’nin Irak’tan çekilmesi konusunda da bildiklerimi yazdım. Yanlış şeyler yazmadığımı da biliyorum. Bugün Irak üzerinde komşu devletlerin hepsinin etkisi vardır. Şimdi ABD'nin işgalci olarak etkisi var tabi ki. Ama elbette İran'ın da etkisi var. Bunu hiçbir güç değiştiremez.. Ve tabi ki belki en az ABD kadar, İran'dan bile fazla bir şekilde Türkiye' nin de etkisi var. Ama İsrail konusundaki farklı bakış açımız burada da ortaya çıkacak sanırım. Çünkü reklamlarda ki meşhur sloganı hatırlatayım, KONTROLSÜZ GÜÇ, GÜÇ DEĞİLDİR. Türkiye'nin sıkıntısı şu an tam da bu sözle ifade edilebilir. Ülkenin başındakiler ellerindeki potansiyel gücün kontrolünü elden bırakmışlar. Neticede lafı uzatmayayım, Irak'tan ABD'nin çekileceği falan yok Baragakal kardeşim. Irak’ta ki petrol ve doğal gaz bulunduğu sürece ve Kürdistancık'ı çıkarları için ABD kullanmaya devam etmek istediği sürece yani tek başına Türkiye'ye ihtiyaç duyana kadar Irak'ta ki askeri varlığını muhafaza edecektir. Medya konusunda da görüşlerim ortada.

Senin yazının sonunda söylediğini aslında ben bir önceki yazımda yazdım. Tartışmanın bence de anlamı yok. Umarım kaygılarımız da haksız çıkarız. Umarım CHP ve Kılıçdaroğlu medyanın da gazı ile iyice kabartılan duyguların hakkını verir. Gerçekten de özlediğimiz Tam bağımsız, KEMALİST devrimleri sahiplenen, dosta güven, düşmana endişe veren, ekonomik açıdan kendine yeterli , sosyolojik açıdan son yıllarda mozik olarak vurgulanan toplumsal yapımızı mermer haline dönüştüren politikaları izlerler. Ve hepsinden de önemlisi tek başına iktidara gelerek bu memleketi soyup soğana çeviren, bize ÇUVAL OLAYI rezaletini yaşatan, yedi sülalesini doğmamışın hakkı ile zengin eden, insanları dinlerinden soğutan, her çeşit vatan haininden hesap sorar.

Saygılar.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen Başkomutan » Pzt May 24, 2010 23:10

Kılıçdaroğu nereye koşuyor?


CHP bir oldu-bitti ile genel başkanını değiştirdi. Koltukta artık Kemal Kılıçdaroğlu oturuyor. Bundan birkaç hafta önce böyle bir şeyin olacağı hiç kimsenin aklına bile gelmezdi. Nitekim, Kılıçdaroğlu ailesi de bu baş döndürücü gelişmenin şaşkınlığı içinde. Siyaset girmesi bile tesadüflerle olan biri, bugün Türkiye'nin anamuhalefet partisinin başında oturuyor.

Endişelerimiz arttı

Delegenin kararına, CHP'lilerin seçimine saygı duymak gibi bir zorunluluğumuz olsa da, gelişmeler ve yaşananlar endişelerimizi arttırmıştır. Zira, Türk siyasetinin dış etkilere ne kadar çok açık olduğunu bir defa daha çok çarpıcı bir şekilde gördük. Yılların Deniz Baykal'ı bir kalemde silinip bir kenara atıldı. Meselenin önemi dolayısı ile bu konuyu daha çok yazıp çizeceğiz. Ne yapıldığını, Türk siyasetinin nasıl tanzim edildiğini doğru anlayabilmek için özellikle kurultayı doğru analiz etmek gerekiyor. Bugün bunu yapmaya çalışacağız.

Bürokrasiden kalma alışkanlık

Kemal Kılıçdaroğlu alışılmış bir lider profiline hiçbir bakımdan uymuyor. Değişim isteyen partilerde genellikle genç ve dinamik isimler öne çıkar. Oysa Kılıçdaroğlu 62 yaşındadır ve iddialı ve yırtıcı bir kişiliği yoktur. Bürokrasiden kalma alışkanlığı ile daha çok kendisine verilen işleri yapmak ve sonuçlandırmak isteyen bir yapıya sahiptir. Bunu kendisi ve ailesi de inkar etmiyor. Bürokrasideki geçmişinin her ne kadar parlak olduğu yazılıp çizilse de, özellikle oluşturduğu kadrolar konusunda çok vahim şeyler söylenmektedir. Siyasete girdikten sonraki çizgisi de bu söylenenler paralel gelişmiştir ve iddiaları doğrulamıştır.

Post kapma yarışı

Bütün bunları da şimdilik bir kenara bırakıyoruz. Kurultayı ve kurultay konuşmasını değerlendirelim. Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP'nin daha ilk günden itibaren yeniden her etkiye açık, her türlü değerin tartışıldığı, her kafadan bir sesin çıktığı bir yapıya dönüştüğünü görüyoruz. Nitekim, listelerde yer alma konusunda yaşananlar bugüne kadarki tespitlerimizi doğrulamıştır. Siyaseten bitmiş olanların yanında, çağdışı kalmış ideolojileri dolayısı ile dışlanmışların yeniden CHP'ye üşüştüklerini izledik. Bunun adına da "yeniden toparlanma" diyorlar. Bu olsa olsa post kapma yarışı olabilir. Baykal'dan yüz bulamayanlar, "acaba bize de bir yer açılır mı?" ümidiyle sıraya girdiler. Bunların içinde en dikkat çeken Rahşan Ecevit'tir ki, aslına bakarsanız kafa yapısı olarak bu yapının içinde yer almaya çalışması çok da sürpriz değildir. Bülent Ecevit hayatta olsaydı bunlar olur muydu, hiç zannetmiyorum.

Trajikomik yansımalar

Kurultayda dikkat çeken bir başka özellik de bugüne kadar AKP'ye övgüler düzen, kendilerine itibar etmediği için Baykal'a açık bir şekilde kin besleyen eski Marksist, nesli tükenmiş sol ve hatta renksiz liberallerin sevinçten havalara fırlamaları olmuştur. Bu kafada ne kadar gazeteci ve sözde aydın varsa, "nihayet bize itibar eden bir yapı oluşuyor" düşüncesiyle hepsi koşup gelmişti. Yorumlarında, haberlerinde zil takıp oynamadıkları kaldı. En çok da, "80 öncesini yakaladık" yorumlarına hayret ettim. 2010 dünyasında 1980 öncesini yakalamakla övünme garabeti her halde sadece Türkiye'de yaşanıyordur. Bu tablo tedavülden kalkmış bir ideolojiye dönme çabalarının, "trajikomik" yansımalarıdır.

Konuşmanın satır araları

Biz daha çok Kemal Kılıçdaroğlu'nun ne söyleyeceğini merak ediyorduk. Konuşmayı dikkatle dinledim. Üslubu, diksiyonu, tavrı, tarzı yine ayrı bir tartışma konusudur. Ancak vereceği mesajlar bundan sonra izleyeceği politikanın ipuçlarını oluşturacağı için, siyasete ilgi duyan herkesi yakından ilgilendiriyordu. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumun ayrıntılı bir fotoğrafını ortaya koydu. Bu konuda yapacaklarını çok genel ifadelerle anlattı. Gerçekten de Türk milleti ekonomik olarak bunalmıştır ve bir çıkış aramaktadır. Bu sebeple bütün siyasi partilerin bu konularda söyleyeceği çok şey vardır. Buraya kadar söylenenlere bir itirazımız yok. İçinde katıldıklarımız var, katılmadıklarımız var. Ancak, Türkiye'nin tek sorunu ekonomik çöküntü değildir. Ülkemiz AKP eliyle bir yol ayrımına getirilmiştir. Terör ve bölücülük her şeyin önüne geçmiş, bir beka sorununa dönüşmüştür. Dolayısı ile hiçbir siyasi partinin, hiçbir liderin bu konuyu görmezden gelmesi, geçiştirmesi mümkün değildir.

Terör sorun değil mi?

Yaklaşık 70 dakika süren konuşmanın içinde bu konuyla ilgili tek bir kelime duyamadık. Sanki bu ülke tarihinin en büyük tehdidiyle karşı karşıya değil. Sanki bu ülkede açılım adı altında uygulamaya geçirilen yıkım sürecinin acı sonuçlarını yaşamıyoruz. Sanki bu ülkede terör giderek tırmanmıyor. Sanki bu ülkede bölücülük siyasi bir zemin kazanmadı ve bir fiili durum oluşturma aşamasına gelmedi. Sanki bu ülkede her gün şehit cenazeleri gelmiyor. Zonguldak'daki maden işçilerinin hayatlarını kaybetmesini hatırlamak ve anmak çok doğru ve erdemli bir davranıştır, ama şehit analarından hiç söz edilmemesini nereye koyacağız? Bu durumu "konuşmasını uzatmak istemedi, bu konunun da değerlendirileceği zamanlar da olacaktır" gibi beylik laflarla geçiştiremeyiz. Biz Kemal Kılıçdaroğlu'nun ne düşündüğünü, CHP'nin duruşunda bir değişiklik olup olmayacağını bilmek istiyoruz. Daha ilk günden bizde bıraktığı intiba olumsuzdur ve kaygı vericidir.

CHP politikaları değişiyor mu?

Bu kadarla da kalmıyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun AB konusunda ne düşündüğünü öğrendik ve memnun olduk. Ancak, Türkiye'nin dış politikası AB ile sınırlı değil. ABD ile ilişkiler, Kıbrıs, Türk Cumhuriyetleri, Kuzey Irak'ın durumu ve Türkmen varlığı, Ortadoğu ve İslam dünyası gibi hayati konularda ne düşündüğünü bir türlü öğrenemedik. CHP'nin bu konularda şimdiye kadar izlediği politikalar değişecek mi? Bunların dışında Deniz Baykal'ın ülkenin AKP tarafından ele geçirilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetleri üzerinde yürütülen operasyonlar konusundaki hassasiyetini de, ne yazık ki sayın Kılıçdaroğlu'nda göremedik.


Millet nerede?

Sol medyanın ve post kavgası verenlerin olağanüstü gayreti ile bir süreç başlatılmıştır. Kendi oluşturdukları bu sanal rüzgara kapılıp kendinden geçenler yüzde 40'la iktidar bile oldular. Hepsi tamam da, unuttukları soruyu biz hatırlatalım kendilerine. Bu yüzde 40 gökten yağmayacağına yerden bitmeyeceğine göre, "millet bu işin neresinde?"

Orhan KARATAŞ
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen Çetin Taş » Pzt May 24, 2010 23:29

Orhan Karataş'ın yazısı.....
Baştan sona kendi siyasi çizgisindeki insanları selamlayan bir yazı. Yazar ile aynı kaygılar ile izledim ben de hemen herkes gibi konuşmayı.2 saatten biraz uzun süren konuşmada herşeyden önce yazarın anlattığı kadar kapsamlı olacak şekilde, "Irak politikamız şu olacak, Türk cumhuriyetlerine karşı şöyle davranacağız,vs."demek lüksü yoktu Kılıçdaroğlu'nun. Ama kaygılarında gerçekten ciddi ise Kıbrıs konusunda ve AB konusundaki gayet net, gayet açık olan mesajlarından izleyeceği dış politikanın ne olacağını görebilmiş olması gerekir.

Taraf gazetesinin attığı manşetten anlaşılacağı üzere güneydoğu sorununu Kürt sorunu olarak görmemektedir Kılıçdaroğlu.Ekonomik olarak görmektedir(ben bu konuda ki fikirlerine katılmıyorum ama neticede CHP'nin klasik politikasından farklı çok bir yaklaşım olmadığı da açıktır.)

40% elbette gökten yağmayacak ama AKP'nin başındaki Tayyip Erdoğan nasıl 2001 yılında yoksulluk ve yolsuzluk üzerine bina ettiği seçim propagandası sayesinde tek başına iktidara gelmiş ise; (yıllardır Baykal "neden sadece Laiklik ve cumhuriyet vurgusu yapıyor?yoksul halk için bunlar öncelikli konular değil."diyen pekçok yazar-çizer-aydın kişileri de unutmayalım)anlaşılmıştır ki Kılıçdaroğlu'da aynı yöntemi izleyecektir. O 40%'ta tabi ki CHP'nin kendi seçmeni olduğu kadar, diğer çeşitli sol partiler ve AKP'den ve pek tabi ki MHP'den umduğunu bulamayan seçmenlerden gelecek oylarla oluşacaktır.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen Başkomutan » Pzt May 24, 2010 23:55

“Benim adım Kemal...”

O“sakin” haliyle oldukça sert konuştu...
Açık açık söyledi...
“Naylon faturacıdan Maliye Bakanı, Ali Dibocu’dan Adalet Bakanı, kalpazandan Başbakan olmasın diye” sıraladı sözlerini...
Siyaseti neden yaptığını, neden CHP’ye başkan olmak istediğini sıralıyordu..
“CHP’nin iktidarında ilk çıkaracağımız yasa siyasi ahlâk yasası olacak” dedi...
Onu, “Gandi” diye dolduruşa getirip kendi potalarında eritecekler diye bir kuşku var ama...
Sözlerine ve bu sözlerinin altına koyduğu namus yeminine bakarak, Kılıçdaroğlu’nu ulusal kesimin peşinen infaz etmemesi de gerekir...
Malum manşetlere, gaz vermelere ve eklenen “Gandi” pompasına karşı verdiği çok ince mesaj, altı çizilecek kadar önemlidir...
“Benim adım Kemal...”
İşte o kadar...
Bu “mesajı” kuvvetlendiren sözleri de şudur, “Kemal”in...
“Biz Türkiye’yi içinde bulunduğu çıkmazdan çekip çıkarmaya mecburuz. Bunu ancak CHP yapabilir. Çünkü CHP, Kuvayı Milliye demektir, çünkü CHP Müdafaa-i Hukuk demektir, çünkü CHP Anafartalar’dır, Conk Bayırı’dır İzmir’de Hasan Tahsin, Lozan’da İnönü’dür. Erzurum’da Nene Hatun, Kahramanmaraş’ta Sütçü İmam’dır. Genlerinde ulusal çıkarları korumak, halkının çıkarlarını korumak vardır. CHP değişimci ve devrimcidir...”
İşte budur...
Temel prensip bu olduktan sonra, gerisi kolaydır...
“Biz partiye başkan seçmedik, ülkeye başbakan seçtik” diye hedef koyan kurmaylarını haklı çıkarmak için yola çıktığını söylüyor ve yapacaklarını anlatıyor.
Milli haysiyeti egemen kılma doğrultusunda diyor ki; “Bu ülkeyi kuran lider şunu söylüyor; ‘Çalışmadan yorulmadan ve üretmeden rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar’...”
Niye söylüyor bunu...
Sökülen pancarı, satılan fabrikaları, rant ticaretini, faiz tacirliğini...
Kömür torbasına, erzak poşetine rıza gösteren ahali tipini hatırladığı...
Bir kangrenin pejmürde halini vurgulamak gerektiği için!..
Ve buna “fukaralıkla mücadele” diye yutturmaca kulp takıldığı için...
Türkiye’nin “hali için” iktidara sesleniyor...
“Bir mağdur edebiyatıdır gidiyor. 7 yıldızlı otellerde tatil yaparsın, adam mağdur. Saraylarda düğün yaparsın adam mağdur. Havuzlu villada oturursun, adam mağdur. Anlamak mümkün değil. İşsizlik, yoksulluk var, yatağa aç giden çocuklar var, beyefendiye bir uçak yetmiyor, Recep Bey ikinci bir uçak alıyor yine mağdur. Çocuğunu Amerika’da okutursun, masrafını da bir işadamına yüklersin ama Recep Bey mağdur. Katar Emiri’nin düğününe Başbakanlık uçağı ile gidersin ama beyefendiler mağdur. Anlamak mümkün değil. Bu ülkede işsizler, yoksullar, sokakta kağıt toplayanlar mağdur değil mi? Dershane parası ödemedi diye çocuğu intihar eden aile mağdur değil mi? Geçimi için böbreğini satan mağdur değil mi? Böyle bir anlayış olabilir mi? Bu anlayışı da ters yüz edeceğiz... Bunlar fakir fukara edebiyatı yaptılar ama hepsi köşeyi döndü. Verdiği sözün arkasında duramayan, yiğit değildir. Yiğit adam, verdiği sözün arkasında durur”.
Meydan okuyor...
“Dokunulmazlık için gidelim referanduma bakalım dokunulmazlıklar kalkacak mı? Gidemez. Çünkü Recep Bey’in yargı fobisi var.”
Bugün önümüzde duran Kılıçdaroğlu budur...

25 Mayıs 2010 Behiç KILIÇ





Tüy sıklet muhalefet

CHP’de ahbap çavuş ilişkisiyle hazırlanan tüy sıklet yapının sadece Erdoğan’ın yüzünü güldüreceğini savunan Akşam yazarından ilginç çıkış: Baykal’a zaman ayarlı suikastı yapanlar bunu hesapladılarsa şapka çıkartıyorum
’Son ana kadar inanamıyorum. Ama inşallah Kılıçdaroğlu seçilir’ demiştim.
Seçildi ve sokak gerçekten rahatladı. Yüzler gülüyor.
Fakat gazetecinin işi goygoyculuk yapıp, hoşunuza gidecek şeyleri yazmak değildir.
(...)
Sayın Kılıçdaroğlu, partinin yeni patronu olarak daha ilk günden tam bir hayal kırıklığısınız.
Hazırladığınız liste, tam bir ahbap çavuş ilişkisini yansıtıyor.
Bu vitrin Türkiye’nin son derece dar bir zihinsel, coğrafi, siyasi hattını kapsamaktadır.
CHP’nin kamuoyuna liste diye sunduğu bu yeni vitrin, bir iki isim hariç, yeni döneme ilişkin son derece endişe verici bir fikir vermektedir.
Bu rüzgarla CHP iktidar ortağı hatta iktidar bile olabilir... Şüpheniz olmasın.
Ama AKP ile ’metazori’ entegre olunan yeni düzene kapsamlı bir alternatif yanıt üretecek bir pırıltı görebiliyor musunuz?
Bu vasat başta CHP’ye sonra bize, Türkiye’ye ne kazandırır?
Bir düşünün...
Yakın süreçte yoksulluk ve yolsuzluk üzerinden derin bir edebiyat yürür... Allah var... Karşılık alınır.
Ama bölgesel dengelere, enerji, çevre politikalarına, Atlantik ötesi ilişkilere, AB’ye ve vesaireye karşı sözü olan tek bir isim görebiliyor musunuz?
Bu heyetin hangi temel sorunumuza; yapısal sorunlarımıza; kapsamlı, kavrayıcı, etkili, vizyoner bir yanıtı olabilir?
Eğitim, sağlık, adalet, güvenlik konularında hamaset dışında ne sözü olabilir bu vitrinin?
Sadece CHP değil, maalesef Türkiye kaybeder kalibre sorunu olan bu zihniyetle.
Şu anda Başbakan Erdoğan’ın yüzü gülüyor. Neden biliyor musunuz?
Ciddiye alınamayacak kadar tüy sıklet bir yapı, tesadüfen karşısına çıktı...
Baykal’a bu zaman ayarlı suikastı yapanlar neyi hesapladı bilmiyorum.
Şayet bunu hesapladılarsa gerçekten şapka çıkartıyorum.
Türkiye’nin önünü şimdi gerçekten kestiniz.

Serdar Akinan / Akşam


Kurultaysalonunda
değişim yok

CHP Kurultayı’nı televizyondan izledim. 1975 yılında gazetecilik mesleğine girdiğimden beri bu kaçıncısı hatırlayamıyorum.
Gördüğüm kadarıyla değişen hiçbir şey yok: Müthiş bir kargaşa, lidere tapınma, salondan taşan bir heyecan dalgası.
Şunu söyleyebilirim: Bülent Ecevit’in en güçlü zamanlarında da böyleydi, CHP’nin Baykal’ın elinde barajın altında kaldığı dönemde de böyleydi.
Yani Kurultay’ın havasına bakarak “CHP iktidara yürüyor” yorumlarına fazla kulak asmayın. Bunu belirleyecek olan yeni liderin göstereceği performans olacaktır, Kurultay’ın havası değil.

Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

Selcan TAŞÇI
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen maydonos » Sal May 25, 2010 0:53

Demek oluyor ki bu konuda hicbir bilgi yoktur. Benim neden Kilictaroglu' nun bu donemde one cikarildigi ile ilgili bir dusuncem var; belki salakca gelebilir ama neden olmasin diyemiyorum?

Acaba Iran- Irak'in politikasinda cok etkili; bu nedenle mi? Kurt ve Alevi olan Kilictaroglu parlatildi, cilalandi. Iran- Irak uclusunde guclenip iliskileri duzelterek Irak' da soz sahibi mi olmak? Olabilir mi?

Herkese kolay gelsin.
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen baragakal » Sal May 25, 2010 1:33

Çetin Tas yazmis:
...Herkes yazılan konu ne olursa olsun ortak bir şeyler bulup, görmek yerine, "benim dediğim doğrudur"u ispatlamaya çalışıyor ve bunu da aynen burada senin yaptığın gibi cümle cümle, paragraf paragraf tartışarak yapıyorlar.


"Benim dediğim doğrudur" demek için tartismiyorum, soylediklerin uzerinden ozellikle katilmadigim yerlerin altini çizip dusunduklerimi siraliyorum ve goruyorum ki merak ettigim konular için "ya onlaraca ornek var" diyosun, ya da "benim dusundugun sekilde bir iktidar gelirse anlasilir" diye yaziyosun. Demek ki karsilikli tikanma yasiyoruz, bu durumda tartismayi surdurmemek daha iyi olur. Zaten bu basliktan saptik gidiyoruz.


Sadece Türk-İsrail ortak firmalarının Türkiye'deki taşınmazları, Türk kökenli İsrail vatandaşlarının Türkiye'deki mal varlıkları bir gün olur da Venezüella'nın yaptığı gibi DEVLETLEŞTİRİLİR ise İsrail'in içine düşebileceği ekonomik ve politik çalkantı tahmin bile edilemez.


Fantaziye de yorum yapip bitireyim.
Tanimladigin durum, Turkiye'nin millet tanimiyla ve haklariyla ortusmedigi gibi, kurulus felsefesindeki sorun çozme biçimine de uymaz. Yarin Venezuella'nin (hakli-haksiz ayri tartisma) basini agritacak bu yontemlere geçmiste tenezzul etmedik, Osmanli'nin borcunu da çaresizligimizden odemedik; gucumuz oldugu halde donemin geçerli milletlerarasi hukukundan gitmeyi seçtik.

Buyuk abiler 5 sene sonra Venezuella'ya ne eyler bilinmez. Ama bizle çok senelerdir ugrasiyorlar daha da ugrasmak zorundalar, anlasmalarimizi bize yirttirmalari gerek ve yenilerine imza attirmak zorundalar.

Saygilar
Kullanıcı küçük betizi
baragakal
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 377
Kayıt: Prş Şub 21, 2008 11:51

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen Syriusien » Sal May 25, 2010 2:01

Kılıçdaroğlu'nun Onur Öymen'in yaptığı Dersim konuşmasına tepki göstermesi aslında kendisinin rengini belli etti,kürtçülük yani.Nasıl mı?O Dersim konuşmasına tepki o ayaklanmalara sahip çıkmak demektir bir yerde.Kılıçdaroğlu ya da Dersimliler o ayaklanmalar oldu veya olmadı düzeyinde değiller,onlar hiç konuya değinmeden bu söylenenleri sanki bir etnik gruba karşı söylenmiş bir şey gibi addederek bir uyanıklık yapıyorlar;"olayların olup olmadığını tartışmama ve bu olayın varlığına değinmeme"dir o da.
Onur Öymen çok güzel ifade etmiş olmasına rağmen Mevlana'nın da dediği gibi "Söylediğiniz karşınızdakinin anladığı kadardır."Öymen'in dedikleri anlaşılmıyor,anlanmak istenmiyor.Böyle olunca da akp'nin duyarlılığıan benzer bir kılıçdaroğlu duyarlığı ile karşılaşıyorsunuz.
Öymen şunu demişti,o ayaklanmaları Atatürk bastırmıştı.Bu ayaklanmadan bahsedilince homurdananalar o ayaklanmaların bastırılmasını istemiyorlardı,Atatürk'ün bu ayaklanmayı bastırtmasına karşı çıkıyorlardı demektir.Çünkü sözüm ona kendilerine yapmadığı bir şey söylenmiş gibi tepki gösterenler bu Dersim ayaklanmasını tartışmaya bile girmeden,kendilerine karşı bir şey söylenmiş gibi bir alınganlık yaparak olayı çarpıtıyorlar.
Olan olay belirtilmiştir Onur Öymen tarafından.



İşte bu sebeple Kılıçdaroğlu'nun tepkisi aklımızın bir ucunda bulundurulması gereken bir şeydir.
Ayrıca türban konusundaki tavrı da Chp'ye yakışmıyor.

Bu iki madde ve Baykal'ın istifa metnini okurken söylediği ;"Pensylvania'nın samimiyetine inanıyorum."sözü de eklenince,olaylar daha bir karışıyor.
Kondurmak istemiyorum,ama Chp'yi mevcut çizgisinden yavaş yavaş dışına çıkartmak için Kılıçdaroğlu'nu kullanıyorlar bence.
Kılıçdaroğlu'nun samimiyetine bu sebeplerden güvenemiyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Syriusien
Üye
Üye
 
İletiler: 23
Kayıt: Sal Ağu 18, 2009 1:04

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen maydonos » Sal May 25, 2010 5:43

Kılıçdaroğlu emanetçi asıl lider o olacak!
25 Mayıs 2010 Salı 03:02Koru'ya göre yeni genel başkan Kılıçdaroğlu, operasyonun bir parçası ve AK Parti'ye karşı büyük bir oluşum da yolda.
Erhan Çelik'le Kanal 7 Haber Saati yorumcusu Fehmi Koru, Arka Plan'da önemli bir iddia ortaya attı.

Geride bıraktığımız haftasonunda CHP kurultayında genel başkan seçilen Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'emanetçi' olduğunu söyleyen Koru, iddiasını şöyle sürdürdü..

'Deniz Baykal ve partinin ileri gelenleri 'Bu bir operasyondur' diyorlar. Komployla karşı karşıya olduklarını söylediler. Dostlarımla bunu konuştuğumda Kılıçdaroğlu'nun bu operasyonda CHP'nin genel başkanı olamayacağını söylediler. 'Peki kim olacak bu lider?' dediğimde de daha düne kadar Demokratki Parti'nin başına geçeceği söylenen 'Süheyl Batum' dediler.

Batum şuan da CHP'nin MKYK üyesi olduysa doğrusu 'operasyon' dedikleri şey ciddi olmalı. Belki de sağı CHP içinde birleştirebilirler. DP de bu oluşuma sokulabilir. Kılıçdaroğlu'nun başkan seçildikten sonra yaptığı konuşmayla DP lideri Cindoruk'un söylemleri arasında büyük paralellikler var." dedi.

Koru'nun bir çarpıcı iddiası da 'AK Parti ve BDP dışındaki partileri CHP'nin de içinde olduğu bir oluşum içinde toplamak tan bahsediliyor' oldu..

kaynak: internethaber


Insan bu kadar karmasa icerisinde ne dusunecegini sasiriyor. Bu iddia dogru cikarsa pes demekten baska birsey demeyecegim.
Resim


Ne MuTLu TüRkÜm DiYeNe
Kullanıcı küçük betizi
maydonos
Üye
Üye
 
İletiler: 1651
Kayıt: Çrş Haz 04, 2008 1:53

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen yigitler » Sal May 25, 2010 19:49

maydonos yazdı:Kılıçdaroğlu emanetçi asıl lider o olacak!
25 Mayıs 2010 Salı 03:02Koru'ya göre yeni genel başkan Kılıçdaroğlu, operasyonun bir parçası ve AK Parti'ye karşı büyük bir oluşum da yolda.
Erhan Çelik'le Kanal 7 Haber Saati yorumcusu Fehmi Koru, Arka Plan'da önemli bir iddia ortaya attı.

Geride bıraktığımız haftasonunda CHP kurultayında genel başkan seçilen Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'emanetçi' olduğunu söyleyen Koru, iddiasını şöyle sürdürdü..

'Deniz Baykal ve partinin ileri gelenleri 'Bu bir operasyondur' diyorlar. Komployla karşı karşıya olduklarını söylediler. Dostlarımla bunu konuştuğumda Kılıçdaroğlu'nun bu operasyonda CHP'nin genel başkanı olamayacağını söylediler. 'Peki kim olacak bu lider?' dediğimde de daha düne kadar Demokratki Parti'nin başına geçeceği söylenen 'Süheyl Batum' dediler.

Batum şuan da CHP'nin MKYK üyesi olduysa doğrusu 'operasyon' dedikleri şey ciddi olmalı. Belki de sağı CHP içinde birleştirebilirler. DP de bu oluşuma sokulabilir. Kılıçdaroğlu'nun başkan seçildikten sonra yaptığı konuşmayla DP lideri Cindoruk'un söylemleri arasında büyük paralellikler var." dedi.

Koru'nun bir çarpıcı iddiası da 'AK Parti ve BDP dışındaki partileri CHP'nin de içinde olduğu bir oluşum içinde toplamak tan bahsediliyor' oldu..

kaynak: internethaber


Insan bu kadar karmasa icerisinde ne dusunecegini sasiriyor. Bu iddia dogru cikarsa pes demekten baska birsey demeyecegim.

Ben Fehmi Koru'nun yorumlarini asla ciddiye almam. Adam sadece bildigi gibi okuyor, hem Kanal 7 gibi sahtekar, haram para ile kurulan kanaldan baska birsey de beklenmez zaten. Kilicdaroglu beni de henuz ikna etmedi, ama kimse asla AKP kadar kotu yonetemez Turkiye'yi. Fehmi, kendini koru, Abbas yolcudur! Zaten takma adi da kullanan gazetecileri adamdan saymam.
Kullanıcı küçük betizi
yigitler
Üye
Üye
 
İletiler: 600
Kayıt: Pzr Ara 07, 2008 21:41

Re: Kılıçdaroğlu Baykal'a Rağmen Aday

İletigönderen sair » Sal May 25, 2010 21:39

Kilicdaroglu na karsi olan tedirginlik ve supheli bakis gitgide buyurken, ona olan inanci zaman icinde azalmakta goruyorum bu sayfada .Hani o coskuyla Kemal Kilicdaroglu nun savunuculugunu yapan burada bazi arkadaslar vardi buna bazi sayfa yoneticisi yada yetkilisi arkadaslarda dahildi sanirim.. Su an ise ortaya cikan Amerikanin bir balonu sondururken (AKP) diger balonu sisirdigi gercegidir(CHP)... Kemalizm yavas yavas curumeye terkedilirken Kemalist olan arkadaslarin omuzlarindaki yuk hergun daha da agirlasmaktadir..Davamiz mubarek ola...
Kullanıcı küçük betizi
sair
Üye
Üye
 
İletiler: 104
Kayıt: Cum Kas 27, 2009 20:49

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

cron

x