Kılıçdaroğlu İçin Örümcekler Ne Dedi¿?

Sivil örümcekler ile ilgili gelişmeler, yazılar ve değerlendirmeler

Kılıçdaroğlu İçin Örümcekler Ne Dedi¿?

İletigönderen Ram » Prş May 20, 2010 2:24

Doğan Şirketler Grubu Holding A. Ş., Kılıçdaroğlu'nu neredeyse gözü kapalı (arada Baykalcılık yapanlar da var, Cumhuriyet kimin umurunda¿?) destekledi. CHP'de bölünmeler oldu; belki de bunu fırsat bildiklerinden, kimi Akapeliler -örneğin civanımın mesir macunu- dahi onu destekledi. Kimileri ise şüpheyle yaklaştı. Peki sivil örümcekler ne dedi¿?



Kılıçdaroğlu Partiyi Demokratikleştirmeden Yol Alamaz

Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) eski Hakkari Milletvekili, Deniz Baykal yönetimiyle ters düştükten sonra partiden ayrılan Esat Canan, "Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkan adaylığıyla CHP'de yeni bir dönem başlıyor. Eğer demokratikleşmeye yönelik politikaları izlerse parti büyür. Ama eski statükocu çizgide devam ederse, bir şey değişmez" diye konuşuyor.

bianet'in görüştüğü Canan, şu an Barış ve Demokrasi (BDP) Partisi üyesi. Kılıçdaroğlu'nun adaylığı, CHP ve Kürt sorunuyla ilgili bazı saptamaları şöyle.

Kurultay'da göreceğiz: Kılıçdaroğlu yenileşmenin, değişimin sembolü olarak görülüyor ama ortaya koyacağı vizyonu 22-23 Mayıs'ta göreceğiz. Statükocu çizginin etkisi altında kalırsa, CHP, kamuoyunda pek itibar görmeyecektir.

Kadrosu belirleyici olacak: Şu an görünen, bu kadro, CHP'yi uzun süredir statüko yanlısı tutan Önder Sav çizgisi. Baykal'ın toplum tarafından benimsenmeyen politikasında etkisi olan insanlar. Şimdi aynı kadro Kılıçdaroğlu'yla hareket ediyor.

Partinin demokratikleşmesi gerek: İlk iş olarak partinin kendisinin demokratikleşmesi gerek. Eğer bu olursa, parti büyüyebilir. Kürt sorununa yaklaşımda çözüme daha yakın politikalar oluşturulabilir. Baykal'ın parti içi uygulamaları nedeniyle birçok sosyal demokrat dışarıda kaldı. Kılıçdaroğlu bu adlara tekrar kucak açabilir.

Dürüst politikacı: Politikaya aynı dönemde girdik. Değişime açık, halktan yana, halkın isteklerine cevap verebilecek bir politikacıdır. Kendisini sürekli politikada kalmak gibi bir düşüncesi olmayan, hizmet düşünen bir kişi olarak görüyorum. Eğer rejimi bir korku haline getirme politikasından uzaklaşırsa, sorunların çözümüne yönelik politika ortaya koyarsa, Kürt sorununa yönelik demokratikleşme adımlarını atabilirse, politika yapamadığı Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere CHP gelişme kaydeder.

Kürt sorunu: Bu konuda Kılıçdaroğlu'nun biraz ürkek davranacağından kaygılıyım. Ama demokratik çözümden yana olunacağına inanıyorum. Çözüm daha fazla demokrasiden geçiyor. Baykal döneminde CHP demokrasiyi geriye götüren konumdaydı. Kılıçdaroğlu'nun önünde önemli fırsatlar var: Kürt sorununun ekonomik, siyasal, sosyal boyutuna ağırlık vererek, devletin uyguladığı şiddetten vazgeçmesi için bir parti politikası oluşturursa, çözüme katkı sağlamış olur. Bu AKP'yi de daha samimi çalışmaya zorlayabilir.

BDP'yle ilişkiler: Baykal yönetimi BDP'yi inkara yönelmişti. BDP'nin çözüm için çok önemli önerileri var. Kılıçdaroğlu olumlu bakış açısı gösterirse yakınlaşma olabilir.

Baykal yönetimi demokratikleşmeye engeldi: CHP'nin Türkiye'nin gelişmesine engel politikası oluşturmaya çalıştığını gördüğüm için partiden ayrıldım. Baykal yönetimi CHP'yi statükocu, şovenist bir çizgiye çekmişti. Adeta askerlerden medet uman bir çizgiydi bu. Kürt sorunuyla ilgi tavrını onaylamak da mümkün değildi. CHP'nin Doğu ve Güneydoğu'da bitmesinin nedeni de buydu. Önümüze gelen her yasayla ilgili "üniter devlet elen gidiyor" korkusu yayarak demokratikleşmeye engel olmaya çalışıyordu.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.bianet.org/bianet/siyaset/122109-kilicdaroglu-partiyi-demokratiklestirmeden-yol-alamaz



Canan Arın, Gülnur Savran, Çiğdem Aydın ve Gülsün Bilgehan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP genel başkanlığına aday olmasıyla başlayan yeni dönemde, CHP'nin iktidar mücadelesinden başarıyla çıkabilmesi için kadınların kilit rol oynadığını düşünüyorlar.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) genel başkanlığına adaylığını "kadınlar açısından" değerlendiren Canan Arın, Gülnur Savran, Çiğdem Aydın ve Gülsün Bilgehan, hem umutlu hem temkinli.

Feminist, hukukçu Canan Arın, "Yapılacak çok iş var ama CHP'nin kemikleşmiş yapısıyla ne kadar mümkün, bilemiyorum" diyor. Gülnur Savran, yaşananları "erkeklerin didişmesi" olarak nitelendiriyor.

Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği Genel Başkanı (KA.DER) Genel Başkanı Çiğdem Aydın'a göre, kadınları ilgilendiren konularda somut politikalar üretirse CHP'nin oyları artar. Eski CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan da "CHP, kapılarını gençlere, kadınlara ve sade CHP'lilere açmalı" diyor.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.bianet.org/bianet/siyaset/122103-kadinlar-kilicdarogluna-acilim-cagrisi-yapti



Gandi'ye Tebrikler, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'na Sorular

Amerikalılar "yes, we can" demişlerdi. Dersimliler şaşkın, umutsuz, cesur ve temkinli. Yüzyıllardır Mehdi'yi bekliyorlar, "Mehdi gelecek, bizi kurtaracak". Şimdilerde Mehdileri Gandi Kemal gibi. Mustafa Kemal'in koltuğuna bir Alevi, hem de Kızılbaş Dersimli oturacak! Buna inanmıyorlar.
Hüseyin Aygün[*]

Bugünlerde Türkiye'de herkes Kemal Kılıçdaroğlu adıyla meşgul. Temiz, dürüst ve açık siyasetin temsilcisi "Gandi Kemal" şimdiden tüm siyasi dengeleri altüst etmiş durumda. "CHP Politbürosu" için ölüm çanları çalıyor. Tüm siyasi aktörler "memur Kemal" karşısında bir şeyler söylemede.

Sene 1994. Dersim köyleri ateş içinde. Evler gözler önünde yakılmada. İlçelerde prefabriklere sığınanlar, büyük şehirlerin varoşlarına gidenler. Murat Karayalçın adlı bir başbakan yardımcısı "dumanların en çok tüttüğü" bölge olan Ovacık'a giremiyor. S(C)HP iktidarda, ama sözü bir özel time bile hükümsüz.

Tarih yaprakları 15 Ağustos 1996. Dersim merkez Teşnik Köyü. Mazlum Mansuroğlu adlı 24 yaşındaki bir gence Emniyet Özel Harekat timlerince işkence yapılmakta; ardından kurşun. Mazlum, Seyitlerden. Ocak sahibi. Pir. Cesedi şehirde "terörist" diye teşhir edilir. Bu satırların yazarının babası "CHP üyesi kimlik kartını" çıkarır atar. Bir daha da taşımaz. Mazlum'un ana-babası sadece CHP'ye değil, hayata da küser.

Mecliste bitmeyen tartışmalar ve kayıkçı dövüşü. İslamcı parti "Kürt açılımı" diyor. CHP "sonsuz başkanı" Baykal, Tayyip'e "hadi önce Türk olduğunu söyle" diyor; "muhalefet" yapıyor. Hengamede "pandoranın kutusu" açılır.

Onur Öymen adlı bir diplomat adam (yine CHP'li) "1938'de Dersim'de analar ağlamadı mı?" der. Kıyamet kopar. 1938 katliamında "ölü ana-baba-kardeşlerinin altından sağ çıkanlar" öfkelenir. Gözyaşı, öfke, şaşkınlık. Aleviler yürür. Seyid Rıza fotoğrafları elde. CHP binalarının önü ana-baba günü. Sloganlar, çağrılar ve protestolar.

Dersim merkezde tüm CHP'li belediye başkanları istifada. Gandi Kemal Tunceli'de Onur'a "istifa et" der. Ankara'ya döner. Dili bağlanır. Siyaset.

Baykal bir kasette. Ona yapılsa bile yöntem adice. Herkesin gözü onda. "Gandi Kemal" bir-iki "aday olmam" der. Ama sular ısındı bile. Değişimi kimse durduramaz. Bir-iki gün içinde milletvekilleri ve il başkanları "Gandi" der. Yolu yok. CHP'nin başında bir Alevi olacak!

Amerikalılar "we can" demişlerdi. Dersimliler şaşkın, umutsuz, cesur ve temkinli. Yüzyıllardır Mehdi'yi bekliyorlar, "Mehdi gelecek, bizi kurtaracak". Şimdilerde Mehdileri Gandi Kemal gibi. Mustafa Kemal'in koltuğuna bir Alevi, hem de Kızılbaş Dersimli oturacak! Buna inanmıyorlar. "Baykal'da oyun çok". Kurban kesenler, dua edenler, mum yakanlar, adak adayanlar, "Alevi Vali yok, CHP'yi Alevilere vermezler" diyenler, "Dersimli hem de Pir geleneğinden" diyenler, "CHP'yi ancak hemşerimiz diriltir" lafları ve daha pek çok şey işte.

Gandi'ye Dersim'den Sorular
Kemal beyin dürüstlüğü açık. Türban, ordu-millet-irtica demeyen dili de bilinmekte. Yoksulluk, işsizlik, açlık, sömürü, TEKEL işçileri, özelleştirme, Kürt sorunu, Ermeni katliamı, Alevi-Kızılbaş sorunu, geleceğe endişe ve işsizlik korkusuyla bakan milyonlarca genç bir realite. Gandi tüm bu devasa meselelerde ne yapacak?

1938 felaketinde ailesini kurşun ve sürgünlere veren Nazmiyeli Karabulut ailesinin oğlu Kemal Kılıçdaroğlu, Dersimlilere ne söyleyecek? Devlet adına -hadi devlet değil!-, CHP adına bir özür dileyecek mi? Ruhsuz ve buzdan adam Öymen CHP vitrininde bir ad olacak mı?

Yıllarca "Ben Elazığlıyım", "Ben Erzincanlıyım" diyen Dersimliler "Ben Dersimliyim" diyebilecek mi? Ana dilleri olan Zazaca ve Kürtçe'de isterlerse eğitim alabilecekler mi? Cemlerini-cemaatlerini "devlet korkusu" olmadan yapacaklar mı?

Yüzyıllardır "Biz de İslamız, biz de Müslümanız" diyen Kızılbaşlar "Biz Kızılbaşız" diyerek dolaşabilecek mi?

"Tuncelili", "Kızılbaş" diye -üstelik mahkeme kararına rağmen- hakim yapılmayan Tuncelili Mahir'in derdine deva bulacak mı? Ordudaki, emniyetteki, bürokrasideki Alevi karşıtlarını terbiye edecek mi?

72 yıldır kaybettiği kardeşleri Beser ve Elif'i arayan Sultan Kulualp için çaba harcayacak ve ömrünün son demlerini yaşayan bu kadının yarasını sağaltacak mı?

Bu satırların yazarı bir sosyalist. Onun gözü, güler yüzlü, çok sesli, çok renkli ve dahası insani bir sosyalizmde. Ama namuslu ve ciddi bir sosyal demokrasiye de saygı duymakta. Yazarın babası kimlik kartını yeniden cebine koyacak mı?

Gandi'ye Kolay Gelsin! Yolu açık olsun! Xızır Yardımcısı Olsun!

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.jarudiyar.com/yazarlar/313-gandiye-dersimden-sorular-.html


[*]Hüseyin Aygün



Kılıçdaroğlu: Eşkiya Torunu Bir Lider Adayı

Dersimli Kureyşanlı Aşireti’nden gelen, büyük büyük dedesi Osmanlıda eşkiyalık yapmış, AKP’li rakiplerini açıkladığı dosyalarla istifa etmek zorunda bırakan Kılıçdaroğlu Deniz Baykal’dan çok farklı bir portre çiziyor.

Dersim ya da resmi dille Tunceli doğumlu, Yemuş hanım ile Kamer beyin oğlu Kemal Kılıçdaroğlu, 17 Aralık 1948'de dünyaya geldi. Bülent Ecevit'ten sonra siyasete "mütevazı" tarzı yeniden getiren Kılıçdaroğlu'nun ailesi, kökeni Horasan'a kadar uzanan Kureyşanlı Aşireti'nden.

Dedelik kültürü etkili
Konya Akşehir'de yaşarken Yavuz Sultan Selim ve Şah İsmail arasındaki çatışma nedeniyle Dersim'e göçen Kureyşanlılar'da dedelik yapanlara "Horasanlı Baba Kureyş" deniyor.

Yerel seçim öncesi Aksiyon dergisinde söyleşisi yayınlanan Kılıçdaroğlu, "Sakin tabiatınızda dedelik kültüründen gelmenizin" etkisi var mı sorusunu "O kültürden gelmenin etkisi var tabii" diye yanıtlıyor.

Söyleşide "Dedelik sizde de var mı?" sorusuna "Ailede var ama ben bu işi yapmıyorum tabii takdir edersiniz ki. Bürokraside görev yapmam dolayısıyla o bağlantıda görev yapmam söz konusu değil" cevabını veriyor.

Yine aynı söyleşide Kılıçdaroğlu, ailesinin Dersim'de Cebeligiller lakabı ile de tanındığını, Osmanlı zamanında dedesinin dedesinin eşkıya olduğunu, Cebegiller isminin buradan gelmiş olabileceğini anlatıyor. Babası Kamer Bey'in 1934'te, ailesinin Karabulut soyadını eşkıya büyük dedesine dayandırarak 1950'den sonraki bir tarihte Kılıçdaroğlu diye değiştirdiğini de söylüyor.

Çağlayangil ile görüştü
Annesi ve ablası halen Dersim'de yaşayan Kılıçdaroğlu'nun, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen'in, 10 Kasım 2009'da, Meclis'te Kürt açılımı görüşülürken Dersim olaylarını kastedip "Atatürk müzakere etmedi, gereğini yaptı" sözleriyla ilgili değişen tavrı çok eleştirildi. Tartışma üzerine Tunceli'ye giden Kılıçdaroğlu, ziyareti sırasında Öymen'i bu sözleri nedeniyle istifaya çağırdı. Ancak Deniz Baykal'ın Öymen'e sahip çıkması üzerine Kılıçdaroğlu Ankara'ya döndüğünde, "O iş artık bitti" dedi ve "Bizim misyonumuz partiyi zayıflatmak değil, güçlendirmektir" ifadesini kullandı.

Oysa Kılıçdaroğlu Tunceli eski Baro Başkanı Hüseyin Aygün'ün anlatımına göre, 1987'de Tunceli'de görevliyken Süleyman Demirel'in sağladığı bir randevuyla katliamın yaşandığı dönemde Seyit Rıza'nın idamında görev alan, sonrasında bakanlık da yapan İhsan Sabri Çağlayangil ile bir söyleşi gerçekleştirmişti. Öymen'in sözleriyle yeniden gündeme gelen ve ses kaseti internette yayınlanan bu söyleşide Çağlayangil, "Ordu zehirli gaz kullandı. Mağaraların kapısının içinden. Bunları fare gibi zehirledi" demişti.

Kravatsız, kirli sakallı öğrenci
Tapu memuru olan babasının memuriyeti nedeniyle ilkokul ve ortaöğretimini farklı illeri gezerek tamamlayan Kılıçdaroğlu, 1971'de Ankara İktisadi ve Ticari ilimler Akademisi'nden mezun oldu.

1971 yılında Maliye Bakanlığı'nda hesap uzmanı olarak çalışmaya başlayan Kılıçdaroğlu, Mart 2005'te Vergi Dünyası Dergisi'ne verdiği röportajda bugünkü kravatlı bürokrat görüntüsüyle çelişen, hesap uzmanlığı mesleğindeki ilk gününü şöyle anlatmıştı:

"Okuldan yeni mezun olmuştuk. İstanbul'a gittiğimizde bizi kütüphaneye aldılar. Kütüphane Karaköy Necatibey Caddesi'ndeki eski binadaydı. Sonra orta yaşlı, esmer birisi; 'adım Yılmaz Özbalcı, benimle çalışacaksın' dedi. Tabii hazırlıksız geldiğimiz için benim kravatım yoktu, sakallarım uzundu, öğrenciliğin verdiği rahatlıkla. Öğleden sonra yemeğe çıkarken bana 'Kemal Bey bir kravat olursa iyi olur, öğleden sonra mükellefe gideceğiz' dedi. Utandığımı hissettim. Hemen gidip Karaköy alt geçidinden kendime kravat aldım, traş oldum. Öğleden sonra odama Üstad'ın yanına gittiğimde, Üstad şöyle bir baktı, 'Tamam olmuş' dedi. Sonra birlikte firmaya denetime gittik. Hesap uzmanlığı mesleğinde Üstad'a çok şey borçluyum."

Üç kitap yazdı
Kılıçdaroğlu'nun "İşsizlik Sigortası Kanunu - Yorum ve Açıklamalar", "Kayıtdışı Ekonomi ve Bürokraside Yeniden Yapılanma Gereği", "1948 Türkiye İktisat Kongresi" isimli üç kitabı var.

Ayrıca Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği (VAVEK) üyesi. Dernek, vergi gelirlerini devlet hizmetlerinde adil ve eşit paylaşımını savunuyor.

Teyzesinin kızıyla evlendi
Kılıçdaroğlu 37 yıldır birlikte olduğu, teyzesinin kızı Selvi Hanım ile üniversite yıllarında evlendi. Basın Yayında okuyan Selvi Hanım'ın evlenince eğitimini yarıda kestiğini anlatan Kılıçdaroğlu "İlişkiniz aşk mı?" sorusuna "Bizimki güçlü bir ilişki" cevabını veriyor.

Çiftin ilk çocuğu üç aylıkken, sarılık hastalığından hayatını kaybediyor. Çiftin daha sonra üç çocuğu oluyor; büyük kızı evli ve İzmir'de oturuyor, küçük kızı Ankara'da avukatlık yapıyor, oğlu ise Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nde yüksek lisan yapıyor.

Kılıçdaroğlu ailesi tarafından en büyük sıkıntıyı yerel seçim öncesi 10 aylık torununa sigorta yaptırıldığının ortaya çıkmasıyla yaşamıştı. Haberin yayınlanması üzerine "Yapılanı etik olarak doğru bulmuyorum. Ancak bu benim torunumu sevme hakkımı elimden alamaz" diyen Kılıçdaroğlu, işlemi iptal ettirmişti.

Selvi Kılıçdaroğlu ise eşini verdiği röportajda "Kemal sakindir, ağız tadıyla kavga bile edemezsiniz. O kadar sakin ki bazen çileden çıkarıyor" diye anlatıyordu. Selvi Kılıçdaroğlu eşinin siyasete girmesini istememiş; "Kendisi seviyor ama yapacak bir şey yok" diyor.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.bianet.org/bianet/bianet/122091-kilicdaroglu-eskiya-torunu-bir-lider-adayi




Kemal Kılıçdaroğlu çok çekingen. Kendisini riske atacak adımlar atma gücünden yoksun görünüyor. Ayrıca yanındaki ekibi de geçmiş deneyimlerimden tanıyorum. Statükocu, halk için değil kendileri için siyaset yapan bir kadro.
Mahmut Alınak

Alınak'a göre, bugünlerde Kürtlerle Türkler arasında büyük bir düşmanlık fokurduyor. Türkiye'de büyük bir iç savaş potansiyeli mevcut, tehlikeli bir kutuplaşma yaşanıyor.

Peki, Kemal Kılıçdaroğlu'nun gelişi bir şey değiştirir mi?

Alınak umutsuz; "Demokratikleşme ve Kürt sorunu konusunda yol alınması, devletin çekirdek kadrosuna bağlı. Bu kadro, iç ve dış dinamiklerle zorlanmadıkça fazla yol alınamaz" diyor.

Öncelikle hükümet, muhalefet partileri ve tüm toplumsal kesimlerin katılımıyla sorunların konuşulabilmesi gerektiğini savunuyor ancak ona göre, Kılıçdaroğlu'nun yanındaki kadro ile bu adımları atması mümkün değil:

"Kılıçdaroğlu çok çekingen. Kendisini siyasette zorlayacak, riske atacak adımlar atma gücünden yoksun. Ayrıca yanındaki statükocu, halk için değil kendileri için siyaset yapan bir kadro. Kılıçdaroğlu, o ekiple fazla yol alamaz. Kılıçdaroğlu rüzgarı da birkaç ay içinde söner."

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.bianet.org/bianet/siyaset/122113-baykal-21-yil-once-kurtleri-disladi-kilicdaroglu-bu-mirasi-devraliyor



İnadına Kılıçdaroğlu, inadına sol, inadına CHP İktidarı…

SODEV'in güllerinden "Eski Parti Meclis Üyesi Güler Buğday" böyle diyor. Baykal'ı yeriyor, acımadan ve çoğunlukla da haklı olarak yeriyor. Akıldan, mantıktan bahsediyor, ancak sosyal demokrat bir örümcek kuruluşunda yer almanın getirdiği veya götürdüğü bir usla "İnadına Kılıçdaroğlu" gibi bir başlık atabiliyor. Aslında "inadına sosyal demokrasi, inadına SODEV" diyor. Mustafa Kemâlcilik mi, o da ne¿?

"İnadına Kılıçdaroğlu, inadına sol, inadına CHP İktidarı…" başlıklı uzun yazının ilişimi aşağıdadır:

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.sodev.org.tr/Yazarlar/Guler_Bugday/2010/inadina_kilicdaroglu15.05.10.htm




Buraya almadıklarım:

CHP nasıl kurtulur
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.taraf.com.tr/lale-kemal/makale-chp-nasil-kurtulur.htm

Yeni CHP
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.taraf.com.tr/ahmet-altan/makale-yeni-chp.htm

Dersim yetimi
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.kurdistan-post.com/modules.php?name=Niviskar&op=viewarticle&artid=2254

Fark göremiyoruz, ya siz?
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.birgun.net/politics_index.php?news_code=1274272252&day=19&month=05&year=2010

CHP'nin durumu ve 'Açılım-Tasfiye' tekeli
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.demokrasiveozgurluk.org/yazar/chpnin-durumu-ve-acilim-tasfiye-tekeli.html
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Şu dizine dön: Bağlantılı Gelişmeler ve Değerlendirmeler | S. Ö.

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x