
Kılıçdaroğlu’na Çirkin Saldırı Meclis’e Taşındı
Yeniçağ Gazetesi / 23 Haziran 2010
Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, "TRT’nin dergisi Vizyon"da yayımlanan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki yazıyla ilgili Meclis Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Başbakan’dan yazılı yanıt istenen önergede, yazının TRT Yasası’na uygunluğu soruldu.
CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yazılı yanıtlaması istemiyle Meclis Başkanlığına bir soru önergesi verdi. Köktürk, önergesinde TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin’in kurum adına sahibi olarak göründüğü “Vizyon” dergisinde, Yazı İşleri Müdürü Hüseyin Keten imzalı “Gandi Kemal: Türk Solunun Yeni Umudu Mu?” başlığıyla yayınlanan yazıyı anımsattı. Önergesinde, dergide, “İşte ekranda gördüğünüz gülümseyen, sakin yüzün gerisinde ne var? Gelin hep birlikte Gandi Kemal’i tanımaya çalışalım” denilerek Kılıçdaroğlu hakkında “seviyesiz, ölçüsüz ve gerçekdışı” iddialara yer verildiğini öne süren Köktürk, Erdoğan’a şu soruları yöneltti:
“Tarafsız olması gereken ve kamu hizmeti anlayışı ile yayın yapmak zorunda olan TRT’nin Genel Müdürü'nün sahibi göründüğü bir dergide anamuhalefet partisinin sayın genel başkanı hakkında bu kadar seviyesiz ve ölçüsüz yayın yapılması TRT’nin yayın organının haddine midir?
Vizyon dergisindeki 'Gandi Kemal: Türk Solunun Yeni Umudu Mu?' başlıklı yazı, TRT Yasası’nın 5 maddesindeki esaslara uygun mudur?
'Vizyon' dergisinin Yazı İşleri Müdürü görünen Hüseyin Keten kimdir?”
Devlet televizyonun resmi yayın organı -az önce "AB temsilcilerinin hayır dualarını alma"dan çıkan- "gönüllerin genel başkanı"nın üzerine çokça gitmiş; belden alta vurmuş; "bu kadar da olmaz" dedirtmiş...
Evvel zaman içinde, yine: "Adalet-kalkınma ve demokrasi" sözü ile iktidara gelen Demokrat Parti'nin döneminde... En etkin kitle iletişim aracı olan devlet radyosunda muhalefete edilen hakaretlerin yanında, bunlar çıtır çerez kalır aslında...
"Odun'u koysam vekil seçilir" saptaması ile en açık biçimde dile gelen "sultanlık sanrısı"...
Yasama organı içinde kurulan yargı gücündeki Tahkikat Komisyonları...
Hapse atılan gazeteciler ve muhalif milletvekilleri...
"Hilafet özlemi"nin açıkça dile getirilmesi...
Basına uygulanan sansür, beyaz boşluklar ile çıkan gazeteler...
Eleştiriye gösterilen hoşgörüsüzlük, hakaretler...
"Küçük Amerika rüyası" ile uyutulan halk...
Yandaş basın yaratmak için verilen maddi destek...
Üniversite öğretim üyelerine: "Karacüppeliler!"
Kızılay'da "555K" parolası ile toplanan on binler..
Din sömürüsünün siyasetin vazgeçilmezi oluşu...
Çarpık kentleşme ve sanal büyüme yalanları ile aslında üretimin durduruluşu...
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ülküsünden tümü ile koparılışı...
ABD'nin has adamının sanal bir ayrışma sonucu Sovyetler'e kayışı...
Düşen Londra uçağının ardından, başbakanın "adeta ikinci peygamber" ilan edilmesi...
Erken seçim isteklerinin bir türlü duyulmaması...
Oy oranındaki hızlı düşüş...
Toplumsal çöküş...
Yaşanan süreç oldukça tanıdık...
Dünya Kupası maçlarının ardından TRT'nin, Lacoste'un desteği ile Güney Afrika'dan yaptığı yayınlara* denk gelenler, stüdyonun ilkelliğini, çirkinliğini ve çapsızlığını görmüştür. Akıl vermek gibi olmasın... Şu yazgıya bakın ki, Demokrat Parti döneminde de devletin radyosu halktan ödünç plak alma noktasına gelmişti...
"Gönüllerin genel başkanı" sakın ola "AB'li ağabeyleri"ne dert yanmasın. Öyle ki o günlerde de devlet radyosunda muhalefetin ne ahlaksızlığı-namussuzluğu ne vatansızlığı ne de hainliği kalmıştı...
Evet, bugün bir kez daha gördük ki:
Adları yine "demokrat"tır ve bu kez ellerinden gelen şimdilik budur!
Adnan Menderes ve arkadaşları neden mi mahkum oldu?
Anayasa'yı ihlal suçundan...
*