Haşimoto hastalığı yayılıyor mu
Haşimoto Tiroiditi olarak bilinen tiroit hastalığı, çok yaygın rastlanan hormonal ve bağışıklık hastalıklarından biridir.
Bu hastalığın nasıl oluştuğu şimdi daha iyi biliniyor. İşte size Dr. Hashimotonun ilk kez tanımladığı bu "otoimmün" hastalığın kısa öyküsü...
Bağışıklık sisteminin kendi vücut hücrelerine karşı bir tolerans belleği vardır. Bağışıklık sisteminiz normal ve sağlıklı hücrelerinizi müthiş bir duyarlılıkla ayırt etmekte, tanımaktadır. Eğer bir hücre hasarlı üretilmişse, bağışıklık sistemi onu yakalayıp ortadan kaldırmaktadır. Ama ne var ki bazen, bazı sebeplerle bağışıklık sistemi birdenbire vücudun bazı dokularının kendine ait olmadığını düşünmeye başlamakta ve o dokuları veya hücreleri yok etmeye çalışmaktadır.
Tiroit beziniz bunların ilk sırasında yer alıyor. Haşimoto Tiroditinde, vücudunuz tiroit bezinizi yabancı bir doku gibi algılamakta ve ona karşı "antikor" isimli tahrip edici proteinler üretmeye başlamaktadır. Sonuçta tiroit bezinde uzun sürecek bir yanma hali ortaya çıkmaktadır. İşte bu duruma "Haşimoto Tiroiditi" diyoruz.
BİR BAĞIŞIKLIK BOZUKLUĞUDUR
Tiroit bezi hücrelerine karşı üretilen antikorlar, doğrudan tiroit bezini hedef aldıkları için vücudun başka bir bölümünde pek fazla sorun ortaya çıkmaz. Eğer tiroit bezindeki zarar hormon üretimini etkileyecek düzeydeyse, tiroit bezinin aşırı veya az çalışmasıyla karakterli klinik belirtiler oluşur. Aniden ortaya çıkan hasar, çok fazla miktarda tiroit hormonunun kana dökülmesine yol açtığında "hipertiroidi" belirtileri baş gösterir. Bazen de tiroit bezi yaygın bir şekilde zarar görmekte, yeteri miktarda hormon yapamamakta ve "hipotiroidi" ile ilişkili bir klinik tablo ortaya çıkmaktadır.
Haşimoto hastalığı kadınlarda daha sık görülmektedir. Bunun ruhsal, metabolik veya hormonal nedenleri olmalıdır. Ağır ve ani üzüntüler, kayıplar, depresyon hali, hamilelik sonrası dönemler, menopoz öncesi ve sonrası, hastalığın ortaya çıkma ihtimali çoğalmaktadır. Haşimoto hastalığı erkeklerde de görülebilir ama kadınlara oranla erkeklerde daha seyrek rastlanmaktadır.
BELİRTİLERİ ÇOK CİDDİ DEĞİL
Haşimoto hastalığı genellikle herhangi bir belirti vermez. Hastalar boğaz ağrısı, ateş, yutma güçlüğü gibi belirtileri çoğu kez fark etmez ya da başka nedenlere bağlar. Özellikle tiroit hormonun yetersizliği ve fazlalığı durumlarında ortaya çıkan belirtiler araştırıldığında, sorunun bir bağışıklık problemi olduğu anlaşılır. Kilo fazlalığı, kolesterol yüksekliği, yorgunluk, depresyon, eklem ve kas ağrılarının nedenini araştırırken teşhis koyduğumuz ya da bellek problemleri nedeniyle incelerken farkına vardığımız pek çok Haşimoto hastamız oldu.
Kalp-ritim bozuklukları ve kalp-damar hastalıkları nedeniyle incelerken teşhis edilen Haşimoto hastalarının sayısı da oldukça fazladır. Hep yorgun, bitkin, halsizseniz, çabucak yorulup tükeniyorsanız, üşüme, kabızlık, kilo alma gibi sorunlarınızın nedenini bir türlü bulamıyorsanız, Haşimoto hastalığını hatırlayın!
HASTALAR ARTIYOR MU?
Haşimoto hastalarının sayısı artıyor gibi görünüyor ama bu göreceli bir artıştır. Nedeni hastalığın teşhisinin kolaylaşmasıdır. Ultrasonografik tanı yönteminin yaygınlaşması, tiroit bezinde oluşan değişikliklerin tanımlanmasını kolaylaştırmıştır. Haşimoto hastalığının teşhisinde kullanılan antikor testleri artık neredeyse kasaba hastanelerinde bile yapılmaktadır.
Haşimotonun önemli ama tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu, sessiz ve derinden seyrettiğini, uzun süreli bir doktor-hasta işbirliği gerektirdiğini de hatırlatalım.
Aerobik yaparken ihtiyaç duyacağınız ekipmanlar
Pedometre
(Adım sayaçlar)
Pedometre, yürüdüğünüz mesafeyi ölçen küçük bir cihazdır. Kemeri ya da kayışı olan bir giysiye takın. Ne kadar aktivitede bulunduğunuzu takip etmek için tüm gün kullanın.
Pedometre Alırken: -Adımları saymasına dikkat edin. Günde 10 bin adıma ulaşmaya çalışın. Ortalama adım sayınızı forma girdikçe artırın. Kalori göstergesini ciddiye almayın; çünkü güvenilir değildir.
l Adım uzunluğunuza göre ayarlanabilen bir pedometre seçin. Pedometreyi tüm gün takacaksanız, ortalama bir adım uzunluğu girin.
l Elektronik olmasına dikkat edin.
l Giysinize tutuşturacağınız kısmı sağlam olmalıdır.
Not: Bu bilgiler Amerikan Kalp Birliği "Aktif Yaşam Rehberi"nden alınmıştır.
Sebze ve meyveleri kullanmanın yolları
l Kahvaltıda yediğiniz hazır tahılların içine kuru veya taze meyve katın
l Kek ve kurabiyelerin içine kuru veya rendelenmiş taze meyve parçacıkları ekleyin
l Salatalarınıza ıspanak, ebegümeci, semizotu, nane, maydanoz gibi yeşil sebzeler ekleyin
l Ispanaklı veya domatesli makarna kullanın
l Etli yemekleri mutlaka yanında sebze ile yiyin
l Çorbalarınıza değişik sebzeler ekleyin
l Meyve soslu tatlılar yapın
l Kola yerine maden suyu ile karıştırılmış yüzde 100 meyve suyu için
l Taze üzümleri dondurun ve bonbon terine yiyin
l Çantanızda ara öğünler için kuru meyve bulundurun
l Ara öğünlerinizi çiğ meyve ve sebzelerle geçirin
Prostat iltihabına dikkat
Prostat iltihabı, erkeklerin sıkça karşılaştığı bir prostat problemidir. Bazı tahminlere göre genital veya üriner problemlerle doktora giden erkeklerin 4te 1inde neden prostat iltihabıdır. Tanı ve tedavisi oldukça güç olan bu hastalığın genel olarak iki formu mevcuttur:
AKUT OLANDAN KORKUN
Prostat iltihabının ani gelişmesi, hastalığın en az yaygın fakat en ciddi formudur. Ateş, üşüme, grip benzeri durum, sırtın alt kesimi ve genital bölgede ağrı, idrar yaparken ağrı ve yanma, idrar yapma esnasında mesaneyi tam boşaltamama hissi, sık ve acil idrar yapma ihtiyacı, kanlı idrar, ağrılı boşalma sık görülen yakınmalardır. Prostatın akut iltihabı, idrar yapamama ve kan dolaşımına enfeksiyon yayılması gibi ciddi problemlere neden olabilir. Bu nedenle bir doktora görünmenizi gerektirecek kadar önemlidir.
KRONİĞİN TANI VE TEDAVİSİ ZORDUR
Kronik prostat iltihabı, bakteriyel nedenlere bağlı olabileceği gibi çoğunlukla bir bakteriye bağlı olmadan oluşur. Ani gelişenin aksine semptomlar daha yavaş gelişir ve daha az şiddetlidir. Belirtiler arasında sık idrara çıkma, ani veya zorlu idrar yapma durumu, idrar yaparken ağrı ve yanma, gece sık idrara kalkma, sırtın alt kısmı ve genital bölgede ağrı, azalmış idrar akımı, semende kan görülmesi, ağrılı boşalma, hafif ateş, tekrarlayan mesane iltihabı olabilir.
Kronik prostat iltihabı özellikle bir bakteriye bağlı olmadan oluşmuşsa tanısı zor konur. Tanının zor ve güç konması da tedaviyi güçleştirir.
TEDAVİ UZUN SÜREBİLİR
Tüm prostat iltihabı tiplerinde antibiyotikler geleneksel olarak ilk tercihtir. Enfeksiyona neden olan bakteri tipi saptanana kadar doktorunuz size geniş spektrumlu bir antibiyotik verecektir. Akut olanda birkaç haftalık bir tedavi yeterlidir. Diğer yanda kronik formlarda tedavi daha uzun sürebilir.
Prostat iltihabı tedavisinde antibiyotiğe ek olarak alfa-bloker ilaçlar kullanılabilir. Bunlar mesane boynu ve prostatı rahatlatır ve idrar akımını sağlar. Bazı ağrı kesiciler, ağrı ve rahatsızlığı azaltabilir. İlaç tedavisine ek olarak uygulanacak fizik tedavi seçenekleri de hastaları rahatlatır.
Kilo verdiren mucize yosun
Şu anda piyasada bulunan ve arkadaşlarımın da kullandığı bir yosun hapı var. Kullanımı ile ilgili önerileriniz nelerdir?
Son dönemde çok sık karşılaştığımız bu sorunun yanıtını bir süre araştırarak size sunmaya karar verdik. Yosun kapsülü olarak kullanılan bitkisel kökenli bu ilacın içeriği hakkında yapılan çalışmaları inceledik. "Yunnan" isimli bir yosun, yabani kereviz, yonca bitkisinin bir çeşidi, yabani enginar gibi birçok bitki bu kapsülün içeriğini oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra obezite tedavisinde kullanılan, iştah merkezini uyaran sibutramine maddesinden de bahsedildiğini belirtmek gerekir.
Forensic Sci. Int. yayınlarının 24 Temmuz 2006da yayınladığı makaleye göre, bu bitkisel ürünü kullanan kişilerde yaklaşık bir hafta sonra şiddetli baş ağrısı ve mide bulantısı görüldüğü, bunun üzerine yapılan idrar tetkiklerinde ise 27,4 mg. sibutramine tespit edildiği belirtilmiştir. Baş ağrısı, mide bulantısı, nabızda artış, uykusuzluk, kabızlık gibi yan etkilere sahip bir maddedir. Sibutramine mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Bu nedenle bu ürünü kullanmadan önce mutlaka bir doktorla görüşmenizi öneririm.
Su diyeti diye bir şey yok
25 yaşındayım, 1.60 cm. boyunda ve 60 kg. ağırlığındayım. 10 kg. vermek istiyorum. İnternetten bulduğum birkaç diyet arasında "su diyeti" alternatifi de var. Bu diyet 1 hafta boyunca sadece su içilmesini, aralarda sadece biraz meyve yenilmesini öneriyor. Bunu uygulamam sağlığımı etkiler mi?
Artık sağlığınızla oynamaktan vazgeçin! Boyunuza ve yaşınıza göre ciddi sayılabilecek bir kilo fazlalığınız yok. 53-56 kg. civarı sizin için daha ideal olabilir. Vücut şeklinize göre bu rakamlar değişebilir. Ama sağlıklı bir beslenme programı ve yürüyüşlerle bu kiloyu vermeniz daha kolay ve kalıcı olacaktır. Çok düşük kalorili diyetlerin sağlığımız üzerindeki sakıncalarından sürekli bahsederken, "su diyeti" hakkında yorum yapmama bile gerek kalmıyor.
Vücudun ihtiyacı olan karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineralleri besinlerle vücudunuza vermeden ondan sağlıklı bir şey isteyemezsiniz. İstediğiniz takdirde ciddi sağlık problemleriyle karşılaşabilirsiniz. Lütfen unutmayın! Ne kadar hızlı kilo verirseniz, verdiğiniz kiloları geri almanız da o kadar hızlı olacak ve siz her seferinde daha da zorlanacaksınız. Sağlıklı ve yeterli bir beslenme programıyla ayda 2, 3 ya da 6 kg. vermeyi hedefleyin, 55 kg. üzerine çıkmamaya özen gösterin.
Kaynak: Hürriyet,1 MART 2007