Kim bizi "Faiz Lobisi"nin kucağına atmıştı?!
Amerika Merkez Bankası (FED) Başkanı Bernanke’nin yaptığı açıklama hükümetin göklere çıkardığı ekonomimizin gerçek durumunu ortaya koydu. Ekonomik dengeler bir açıklama ile altüst oldu.
Dün gece yaptığı açıklamada sadece “Parasal genişlemenin yavaşlama ihtimalinden” söz eden Bernanke’nin bu açıklaması sonucu dolar Merkez Bankasının gün içinde beş kere müdahale etmesine rağmen 1.92’nin üstüne tırmandı. Gösterge tahvilde faizler düne göre 80 baz puan birden artarak yüzde 7.61’e ulaşırken, borsamız yüzde 6.82 değer kaybına uğradı.
Son dönemde derecelendirme kuruluşlarından övgü ve not artışı alan, başta Başbakan olmak üzere bütün hükümetin öve öve bitiremediği ekonomi bir açıklama ile ne kadar hassas dengeler üstüne oturduğunu gösterdi.
Aşağıdaki grafikte görüldüğü üzere özellikle Aralık 2012’den itibaren Türkiye’nin dış finansman ihtiyacında ciddi bir artış var. İlk dört ayda kısa vadeli dış borçlarda 20 milyar doları aşan artışla beraber Türkiye’nin önümüzdeki 12 ayda çevirmesi gereken dış borç miktarı da 163.1 milyar dolara ulaşmış durumdadır.
Gelecek 12 aydaki dış finansman ihtiyacı (milyon dolar)
Kaynak: TCMB
Bunun üstüne en azından yüzde 2 büyüyebilmek için verilmesi gereken yaklaşık 60 milyar dolar cari açığı da ekleyin. Önümüzdeki 12 ayda Türkiye’nin dış finansman ihtiyacı en az 223 milyar dolardır. Bu miktar milli gelirin yaklaşık yüzde 28’ine denk gelmektedir ve söylemeye gerek yok Türk ekonomisi için bir rekordur.
Türkiye’de övünülen göstergelerin bir açıklama ile altüst olmasının sebebi AKP tarafından üretimden kopartılan ve dış ticaret açığı-dış borç sarmalına hapsedilen ekonomidir. Rakamlar bunu açıkça yansıtmaktadır.
Türkiye’nin dış borç stoku 2013 yılında 326 milyar dolara ulaşmıştır. 2002 yılı itibari ile dış borcumuz 114 milyar dolarken, yani bir başka anlatımla Türkiye Cumhuriyeti 80 yılda 114 milyar dolar dış borç stoku yapmışken, AKP 2003 yılında iktidarı devraldıktan sonra geçen 10 yıl içinde dış borç stoku 326 milyar dolara ulaşmıştır.
Türkiye’de İhracat patladı, rekor kırıldı deniyor ama esas rekor ithalatta ve dış ticaret açığında kırılmıştır. AKP iktidarının ilk yılı olan 2003’te dış ticaret açığımız 22 milyar dolardı. 2011 yılında açık 106 milyar dolar ile rekor kırdı. AKP dönemi dış ticaret açığı büyümesi yüzde 359 olmuştur.
AKP iktidarını kıyaslamak adına basit bir hesap yaparsak öncesi dönem olan 1992-2001 arası toplam dış ticaret açığı 111,3 milyar dolar olurken, AKP iktidarı dönemi olan 2002-2011 arası dış ticaret açığı 517 milyar dolara ulaşmıştır.
İşte yukarıdaki grafikten anlaşılacağı üzere bu rant ekonomisi aynı zamanda yüksek dış finansman ihtiyacını da doğurmuştur. Bu yüksek dış finansman ihtiyacı son 6 ayda rekor seviyeye yükselmiştir. Bu rekor seviye aynı zamanda büyük bir kırılganlık da yaratmaktadır.
Parasal genişlemenin yavaşlama ihtimalinden bahsedilmesi bile sanal zenginliği yansıtan piyasalarımızda panik havası doğurmuştur. Parasal genişleme yavaşlayacak ve bir süre sonra bitecektir. Bunun tepkisi olarak ABD faizleri yükselmeye başladığında Türkiye bu büyük dış finansman açığını döndürmekte çok zorlanacak ve büyük ihtimal ile büyük bir krizle karşı karşıya kalacaktır.
Başbakanın faiz lobisi diye sanal düşmanlar yaratması artık boşadır. Gidiş zamanı gelmiştir. Ama önce hesap ödenecektir. O hesabın bir kaleminde kendisinin de dahil olduğu finans lobisine ülkeyi nasıl soydurduğunun hesabı vardır.
Bartu SORAL, 20 Haziran 2013
bartu@bartusoral.com.tr