Kim Washington'a Basın Müşaviri Oldu?
Washington Basın Müşavirliğine Ordu'dan irticacı gerekçesiyle atılan Mustafa Kemal Sungur getirildi. Basın-Yayın Genel Müdürlüğü, uzun süredir boş bulunan Washington’a ilk kez bugüne kadar kurumda bir gün bile çalışmayan birini atadı.
Mustafa Sungur'un ilginç bir geçmişi var. 12 Eylül darbesinden sonra girdiği Kara Harp Okulu'ndan 1985 yılında mezun oluyor. Piyade teğmen olarak Ankara Mamak'ta bulunan 4'ncü Kolorduya bağlı 28'ncİ Tugay'a atanıyor. Burada iki yıl görev yapıyor. 1987 yılı kış döneminde toplanan Yüksek Askeri Şura Toplantısında ordudan ihraç ediliyor. Atılma gerekçesi "İrticai" faaliyetlerde bulunmak.
Yeni basın müşaviri Sungur'la Büyükelçilikteki odasında sohbet ettik. Yazı yazmayı sevdiğini ve bu nedenle Ordu'dan istifa ettiğini söyledi. Bir kaç yıllık genç bir teğmen sevdiğini söylediği askerlik mesleğinden tazminat ödemeyi de göze alarak bir kaç yılda istifa eder mi? Tabii etmez. Sungur daha sonra irticai faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle Askeri Şura kararıyla atıldığını anlattı. Kararla ilgili dava açmamış, Ordu da tazminat talep etmemiş. Nasıl oluyorsa anlaştıklarını söyledi.
Uzun yıllardır Washington'da gazetecilik yapıyorum. Daha önce atanan basın müşavirlerini yakından tanıdım. Hepsinin ortak tarafı kurum personeli olması ve sınav kazanarak atanmalarıydı. Diplomatik pasaport taşıyan hiç biri Amerikan vatandaşı değildi.
Sungur son 14 yıldır Washington'da oturduğunu ve Aksiyon Dergisine sosyal içerikli yazılar yazdığını söyledi. Sungur'la Washington'da bir gazetecinin izlemesi gereken olayların hiç birinde karşılaşmadım. Beyaz Saray, Dışişleri ve Kongre ya da Türkiye'den Washington'a yapılan ziyaretler ile toplantıların hiç birinde görmedim. Müşavirliğe atandığı Basın Müşavirliğine ya da Washington'da öteki basın kuruluşlarına akredite mi bilmiyorum. Kendisi dergide sosyal yazılar yazdığını söylüyor.
Sungur, aynı dergide yazan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'yla olan yakın ilişkisini anlattı. Konuşmasından referansının Davutoğlu olduğunu tahmin etmek zor değil. Washington'da Basın Müşavirliği çok zor bir görevdir. Saymakla bitmez. Türk-Amerikan ilişkilerinde en az bir Büyükelçi kadar Washington'u iyi tanıyıp basın kurumlarıyla ilişki kurması lazım. Washington'u biraz tanıyanlar basın sözcülüğünün çok önemli bir görev olduğunu bilir. Her hükümet için böyledir. Başbakan Tansu Çiller'in Basın Müşaviri Mehmet Bican'ın Beyaz Saray'da dil bilmediği için muhatabından kaçışını ve Oval Ofis ne demek diye çevresindekilere sorduğunu hatırlıyorum.
Yılmaz POLAT - 20 Kasım 2012