Eğitimli binlerce genç dönmemek üzere yurt dışı planı yapıyor. Ayrılma kararlarının arkasında birçok neden var: “Toplumsal barış ve huzur ortamının zayıflığı, siyasi ve ekonomik belirsizlik, gelecek kaygısı ve kendilerini geliştirebilecek imkanların az olması”
Türkiye’de doğup büyümüş, eğitimini burada almış fakat geri kalan hayatını yurt dışında geçirmek isteyen gençlerin sayısının giderek arttığı bir sır değil. Bu düşüncede olan gençlerin bazıları ülkedeki siyasi, toplumsal ve ekonomik durumdan yakındığı; bazılarıysa kariyerlerini yurt dışında daha ileriye taşıyabileceklerine inandığı için ülkelerinden ayrılıyor.
Prof. Dr. İlber Ortaylı da verdiği bir röportajda gündemde olan bu konu üzerine “Dışarıya göçmeyin. Vatanınızda kalın, Türkiye’de kalıp işleri düzeltmeye katkıda bulunun’’ diyerek gençlere tavsiyede bulunmuştu. Prof. Dr. Ortaylı’nın bu yorumu özellikle sosyal medyada tartışması konusu oldu. Kimi destekledi, kimi ise karşı çıktı. Bu tartışma üzerine hayatlarını yurt dışında kurmak isteyip bavulları hazır bekleyen ve halihazırda bu hayaline kavuşmuş gençlere gitme sebeplerini, gelecek planlarını ve bir gün Türkiye’ye dönmek konusunda ne düşündüklerini sorduk. Kimi “Mesleğimi Türkiye’de geliştirebilecek imkan yok” dedi. Kimi yaşam şartlarından şikayet ederek düzelmesi konusunda ümidini kaybettiği için gitmeye karar verdiğini söyledi. Kimi ise liyakat, öngörülemezlik, adaletsizlik, değer görmeme gibi sorunlara işaret etti. İşte onların ağzından yurtdışına gitme hikayeleri…
Ayça Meriç Çelik
Türkiye’ye olmasa da dünyaya katkım olur
Ayça Meriç Çelik (23), Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunu
Mezun olduktan sonra bir sene boyunca Türkiye’de özel sektörde çalışırken bir yandan da yurt dışında yaşamak için hazırlıklarımı yaptım. Ağustos 2021’de Londra’daki Palantir şirketinde yazılım mühendisi olarak işe başlayacağım. Yurt dışına gitmedeki asıl sebebim toplumdaki huzursuzluk ve ülkede bir öngörülemezliğin hakim olmasıydı. Olumlu haberlerin olumsuzlar arasında kaybolması beni çok bunalttı. Diğer büyük beklentim ise işlerde liyakate daha çok dikkat edilmesi ve toplumsal hayatın daha düzenli ve sistemli ilerlemesi. Ayrıca kariyerimi yurt dışında daha iyi bir noktaya taşıyabilme imkanım olacak. “İleride ülkene dön, buraya faydan dokunsun’’ sözlerini çok fazla duydum. Ben de doğduğum ülkeye faydam dokunsun isterim ama orada kalarak belki Türkiye’ye değil ama dünyaya ve insanlığa da bir katkı sunabiliriz.
Gülen Özcan
Rektör atama olayı bende kırılma yarattı
Gülin Özcan (23), Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü
Daha iyi bir eğitim almak için yurt dışına gitmek, orada yaşamak istiyorum. Bu zaten kendimi bildim bileli aklımda olan bir şeydi fakat üniversitemize rektör atanması olayından sonra yaşananlar bu kararımın tuzu biberi oldu. Sene sonu itibarıyla İsviçre, Cenevre’de yüksek lisansıma başlayacağım. Bir gün kendimi geliştirdiğimde ülkeme katkım olmasını isterim, fakat o gün ne zaman gelecek bilmiyorum. Türkiye’nin toplumsal ve ekonomik olarak içinde bulunduğu durum, gelecekte ne olacağının belirsiz olması beni bu konuda cevapsız bırakıyor.
Türkiye’ye dönmek bir adım geri atmak gibi
Berfin Şimşek (26), Koç Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve Matematik mezunu
Mezun olduktan sonra akademik kariyerimi devam ettirmek üzere İsviçre, Lozan’a geldim. Şu anda École Polytechnique’te doktora yapıyorum. Düzenli bir hayatım, üretken olabildiğim bir işim var. Beklentilerimin karşılandığını söyleyebilirim. Türkiye’ye dönmek bir adım geri gitmek olacakmış gibi hissediyorum. Mesleğimden dolayı bir katkım olacaksa nerede olursa olsun düşüncesindeyim; bu Türkiye de olabilir İsviçre de olabilir. Kendimi böyle bir zorunluluğa sürükleyip kişisel mutluluğumu es geçmek istemiyorum ve bu benim en doğal hakkım.
Hayallerimi ülkemde çalışarak yakalayamam
Yiğit Barkın Ünal (23), Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunu
Londra’daki Bloomberg şirketinden yazılım mühendisi olarak çalışma teklifi aldım, Ağustos ayında işe başlayacağım. Dünyayı gezmek için çalışıyorum. Bu hayalimi gerçekleştirebilecek ekonomik gücü ise Türkiye’de çalışarak kazanamayacağım açık. Yaşam standartları da ortada. Bu sebeple hayatımı yurt dışında kurmayı tercih ettim. Bloomberg’deki işi bulmasam da yurt dışına çıkardım, yüksek lisansıma devam ederdim. Ailem de bu konuda benimle aynı fikirde zaten.
Fırsat bulmuşken niye geri döneyim?
Aydın Ulu (23), Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi
Ağustos’ta Johns Hopkins Üniversitesi’nde (ABD) Uluslararası İlişkiler yüksek lisansına başlayacağım. Yurt dışı hayalim vardı ancak ülkenin özellikle son yıllardaki genel huzursuzluğundan dolayı kararım netleşti. Prof. Dr. İlber Ortaylı üniversitede hocamdı, kendisi ‘Vatanınızda kalın’ diyor, bazıları da ‘Orada birkaç yıl kal, sonra ülkene hizmet etmeye dön’ diyor. Yurt dışında kaliteli bir hayat sürmek için fırsat bulmuşken neden geri döneyim? Benim ve yaşıtlarımın ülkeye bir borcu olduğunu düşünmüyorum. Elbette buna katılmayan arkadaşlarıma da saygılıyım ama kimsenin bu düşüncemden dolayı beni yargılamaya hakkı yok. Ancak bir gün Türkiye’de emeklerimin karşılığını alabileceğimi bilsem dönerim. Ülkemle bir sorunum yok ki. İstanbul yaşamayı en çok sevdiğim ve yakın arkadaşlarımın olduğu şehir, buna rağmen gidiyorum.
Mesleğimi ülkemde yapmak istememem acı
Şule Güneş (24), Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencisi
Bu seneye kadar yurt dışı planım yoktu. Fakat Ankara, Keçiören’deki bir hastanede doktorlara hasta yakınlarının saldırdığını, doktorların ise barikat kurduğunu görünce ‘Ben bu insanlara mı hizmet edeceğim, emeğimin karşılığını nasıl alacağım’ diye düşündüm ve bugün bu noktaya geldim. Mesleği ülkemde yapmak istememem çok acı bir durum. ABD’ye gitmek için sınavlara hazırlanıyorum, mesleğimin orada çok kıymetli olduğunu biliyorum. Orada doktor olmak için o kadar emek harcadıktan sonra Türkiye’ye dönmem herhalde. Ancak eğer bir doktor olarak kendimi burada güvencesiz hissetmesem, emeğimin karşılığını alabileceğimi bilsem geri dönebilirim.
40’a yakın gence Silikon Vadisi’nde iş bulduk
Selim Önal (36), Sabancı Üniversitesi Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği mezunu
2008’de Sabancı Üniversitesi’nden mezun oldum ve 2010’dan bu yana San Francisco’da yaşıyorum. Salesforce’un sahip olduğu Quip şirketinde grup teknik liderliği pozisyonundayım; 5 farklı takımda toplam 35 kadar mühendisle beraber çalışıyorum, o takımların projelerinin teknik olarak başarılı olmasından sorumluyum. Şu an çalıştığım şirketin sağladığı hem maddi imkanları hem de profesyonel tatmini Türkiye’de şu aşamada bulabileceğime inanmıyorum. Aynı zamanda, toplumsal barışı ve huzuru arttırmalı, siyasi ve ekonomik belirsizlikleri gidermeliyiz ki insanlar geleceklerini ülkelerinde görebilirsinler diye düşünüyorum. Hala kendimi evde hissettiğim ülke Türkiye olsa da bu nedenlerden dolayı, kısa vadede Türkiye’ye dönmeyi düşünmüyorum.
Mayıs 2016’da eğitim ve sosyal hizmet alanlarında çeşitli projeler üreten Kesişen Yollar Derneği’ni kurdum. Bugüne kadar staj bursu programımızdan yaklaşık 40; danışmanlık hizmetimizden ise 300’ün üzerinde öğrenci faydalandı.
Silikon Vadisi’nde çalışmayı hedefleyen gençlere odaklandığımız DevPaths isimli programımız sayesinde ise 40’a yakın gencimiz Silikon Vadisi şirketlerinde iş sahibi oldu. Onlara iş başvurularına hazırlanmasından iş hayatlarına kadar olan süreçte yardımcı oluyoruz.
Hukuk tanınmadığından gitme kararı aldım
Rana Gülnihal Genç (26), Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu
Kendimi bildiğim bileli farklı ülkelerde yaşamak isteyen biriyim. Hiçbir zaman bir millete, ülkeye ait hissetmedim. Özellikle üniversiteye geçtikten, dünyadan daha çok haberdar olduktan sonra Türkiye’de yaşayarak çok şey kaçırdığımı hissetmeye başladım.
Yasal stajım sırasında izlemek için katıldığım bir duruşmada Uluslararası Af Örgütü’nün ve BM’nin konuyla ilgili raporları okunuyordu; hakim bu raporları okuyan avukata “Geçin bunları, alakasız’’ dedi ve güvenlik görevlilerine söyleyerek onu salondan attırdı. Bu hukukun zerre kadar tanınmadığının ilanıydı benim için. Kırılma anı bu oldu ve ülkemden ayrılma kararı aldım. Bunlar başta bir hukukçu olarak ve temel haklarına sahip, medeni bir şekilde yaşamaya çalışan biri olarak katlanabileceğim durumlar değil.
Şikayet ettiğim şeylerin değişmesi demek aslında Türkiye’nin başka bir ülke olması demek. Bu sebeple bir gün Türkiye’ye döneceğimi, istediklerimi orada bulabileceğimi pek sanmıyorum. Bu yıl sonunda İtalya’daki yüksek lisansım bitiyor, çeşitli dernek ve uluslararası örgütlerde iş arıyorum. İş bulamasam dahi Türkiye’ye geri dönmemek için farklı alanlarda da uzun süre çalışmayı göze alırım. Umarım doğduğum ülkede her şey öngörülenin aksine hızlı bir şekilde düzelir ve geleceği çok daha güzel olur.
Çalışmak için yaşamak mı, yaşamak için çalışmak mı
Sare Genç (26), İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi mezunu
Erasmus programı kapsamında İtalya’da 7 ay kaldım. Bu sürede farklı kültürlerle ve insanlara karşılaşmayı, orada yaşamayı çok sevdim. İnsanlar çok mutluydu ve hayat yavaş akıyordu. Böyle kaliteli bir yaşam mümkünken Türkiye’deki hayatımı sorgulamaya başladım. Mimarlık da farklı kültürlerden beslenen bir alan olduğu için yurt dışında bir hayat kurma kararı aldım.
Gitme sebeplerimden biri Türkiye’de mimarlığın hakkıyla yapılmasının sınırlı olması. Aslında bir mimar bina tasarımından daha çok bir yaşam tasarlar. Bu açıdan düşününce odağımızın insan olması gerekiyor fakat ülkedeki rant düzeni bize bu hakkımızı vermiyor. Bir diğer sebep ise iş ve kişisel yaşam dengesinin olmaması. Türkler çalışmak için yaşıyor, Avrupa’daki insanlar ise yaşamak için çalışıyor. Verdiğim emeğin karşılığını alabildiğim bir yerde yaşamak istiyorum. Son sebep ise Türkiye’de kadın olmanın getirdiği bir sürü zorluk… Kendi çevremde dahi güvende hissetmediğim durumlar oldu.
Kendimi kıymetli hissetmek istiyorum
Cihat Toker (23), Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi mezunu
Çevremdeki herkeste olduğu gibi bende de en azından birkaç yıllığına yurt dışına gitme düşüncesi vardı. Erasmus programı ile yurt dışına gidip oradaki hayatı gördüğümde de kendi kendime “Ne rahat hayatlar varmış’’ dedim ve planımı yapıp uyguladım. Bunun için ilk adım olarak Fransa’nın güneyindeki Aix-en-Provence şehrindeki Sciences Po’da burslu bir şekilde okumaya gideceğim.
İlber Hoca ülkemizde kalmamızı, sorunları çözmek için emek harcamamızı tavsiye ediyor ancak ümit kıran, heyecanımı törpüleyen olaylar yaşadığım için bu kararı aldım.
Bir iş görüşmemi unutamıyorum, 2 yabancı dil istiyorlar; ben de 3 dil var ama önerdikleri maaş asgari ücret. Ayrıca size iş görüşmelerinde gelecekle ilgili de bir projeksiyon çizilmiyor. Böyle bir adaletsizlik olabilir mi? Sanırım yurt dışına gitme kararını almamdaki temel sebeplerden biri de bu; kendini kıymetli hissetmek. Oradaki tecrübem bana bunu yaşatmıştı.
Almanya’da doktora saldırı hayal bile edilmez
Elif Beyza Uçar (26), Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu
Birinci sınıftan itibaren yurt dışına gitme hayalim vardı. Ancak birkaç sene sonra, üst dönemimdeki arkadaşların staj dönemlerindeki nöbetlerde ne kadar çok çalıştığını gördüğümde nihai kararımı verdim. Arkadaşlarım TUS sınavına çalışırken ben Almanca öğrenmeye başladım. Bir yılın sonunda orada çalışmaya yetecek kadar Almancam olmuştu. Son sınıfta Erasmus+ programı sayesinde 12 aylık stajımın 10 ayını Almanya’da yaptım. Almanya’da çalışmak için ise 2 önemli sınav bulunuyor; birine tıbbi dil sınavı, diğerine de doktorluk lisansı diyebiliriz. 2. sınav 12 saat süren, tıp eğitimi boyunca öğrendiğimiz her şeyin sorulduğu bir sınav. Bunlarda başarılı olunca Almanya, Stuttgart’taki bir hastanenin radyoloji bölümünde çalışmaya başladım. Almanya’da diğer mesleklere göre çok fazla para kazanmıyor doktorlar ancak burada hasta yakınlarının doktora saldırması gibi bir durum hayal bile edilemez. Burada doktor olmaktan memnunum ve dönmeyi düşünmüyorum. Yaşlandığımda deniz kenarındaki bir evde tatil yapmak için Türkiye’ye gelebilirim…
Ülkeme dönmek için uygun zemin yok
Ömer Doğancı (27), Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu
Üniversite hayatıma başladığımda aklımda sadece birkaç yıllığına yurt dışına çıkmak vardı, ancak mezun olduktan sonra burada bir hayat kurmayı istedim. Yüksek lisans yapmaksa bunun ilk adımı olarak görülüyordu ve ben de bu yoldan gittim. Şu an kazandığım burs programı kapsamında University of Bristol’de şirketler hukuku alanında yüksek lisans yapıyorum. Doğduğum ülke olmasına rağmen Türkiye öyle bir hale geldi ki, İngiltere benim için daha öngörülebilir bir yer oldu. Elbette bir gün dönüp ülkeme katkı sunmak isterim fakat Türkiye’de bunun için uygun bir zemin yok. Tamam, Türkiye’de avukatlık mesleği ile ev ve araba alabilir, rahat bir yaşam sürebilirdim. Ancak burada çok büyük ihtimalle avukatlık yapamayacağım, daha sıradan bir isme sahip olacağım. Tüm bunlara rağmen şu an İngiltere’deyim. Çünkü kendi potansiyelimi burada kullanabileceğimi biliyorum.
“Apple’da yazılım mühendisi olarak çalışacağım’’
Boran Yıldırım (25), Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunu
Ankara TED Koleji’nden, sonrasında Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği’nden mezun oldum. Şimdiyse ABD’deki Northeastern Üniversitesi’nde master yapıyorum. İki yıldır buradayım. İki hafta sonra Apple’da yazılım mühendisi olarak çalışmaya başlayacağım.
Yurt dışında benimle aynı alanda çalışan bir tanıdığımın dediklerinden etkilendim. Teknolojinin en güçlü olduğu yer olan ABD’de yaşamak, kariyerimi orada ilerletmek istedim. Ailem de bu süreçte beni destekledi, benim için ne yapabilirlerse yapacaklarını söylediler. Onların desteği de bana güç verdi. Bu kararı almak son derece mantıklı olsa da birbirimizden ayrılmak çok zor oldu tabii. Annemin havalimanında beni uğurlarken ağlamasını unutamıyorum. Bunlar yurt dışına giden insanlardan hep duyduğumuz şeyler fakat bizzat yaşaması çok zor.
‘Ne olursa olsun yurt dışına gitmek istiyorum, gemileri yaktım’ diyen biri değildim. Orada daha iyi bir kariyer yapabileceğimi düşündüğüm için gidiyorum. Örneğin bir mühendis olarak oraya gidip Uber şoförlüğü yapmazdım. Sektörümde kendimi geliştirdiğime inandığım yerde Türkiye’ye dönmeyi düşünebilirim.
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!