Kimlik sorunu
Galiba, "kimlik" kavramı üzerinde, çok duracağız. Zira; en üst düzeyde sorumlular arasında bile, bu konuda inanılmaz bir cehalet hüküm sürüyor.
Geçenlerde, bir televizyon programında, garip bir tartışma izledim. DSP milletvekili olduğu belirtilen genç bir hanım; laf nereden geldiyse, kimlik konusunda inanılmaz şeyler söyledi. Nereden öğrendiyse, çok iddialı bir üslupla ve sanki tek gerçekmişçesine, "Alt kimlik, üst kimlik diye bir şey yoktur. Alt kültür, üst kültür diye bir şey vardır", diye söze girişti. Toplantıya katılan diğer panelistler, bu söylenenlere bir itirazda bulunmadılar. Ya üslubun kesinliğinden ürktüler, ya konuyu onlar da bilmiyordu; ya da, itiraz etmeye değmez buldular. Fakat böylesine önemli bir konunun, böylesine saptırılmasına, izin vermememiz gerek.
* * *
Öncelikle, kimliğin tanımlanması gerekir. "Kimlik", bireylerin "tanımlanması" ve özelliklerinin sıralanmasıdır. Örneğin; bir insan İstanbullu, olabilir. Ailesi Sivas'tan gelmiştir...
Aynı insan, Alevi Müslüman olabilir: öğretmen olabilir; Fenerbahçe kulübünün taraftarı olabilir, Taksim'de oturabilir, Mason olabilir vs. vs. vs... bu özelliklerin hepsi, kişinin kimliğinin birer parçasıdır. Ya da, kişinin, farklı kimlikleridir. Sınırsız sayıda olabilecek bu kimlikleri, yukarıdaki farazi örneğimiz çerçevesinde; "İkametgah kimliği", "aile kökeni kimliği", "dinsel kimlik", "mezhep kimliği", "meslek kimliği", "dernek kimliği" vs. vs. olarak tanımlayabiliriz.
* * *
Yukarıda da belirttiğim gibi; hepimizin, sayısız kimliğimiz vardır.
Ve herkes, bu kimliklerden birkaçına öncelik tanır ve önem verir. Örneğin; kimileri için, "Müslüman kimliği" her şeyin önünde gelir. Kimileri buna bir de; "Alevi", "Sünni- Hanefi", "Şafi" vb. gibisinden, bir mezhep kimliğini eklerler. Kimileri için, "meslek kimliği", en önemli kimliktir. Örneğin; "subay olmak", "öğretmen olmak", "gazeteci olmak", "şair olmak", vb. gibi.
Kimileri, "cinsel kimliğini" ön plana çıkartır. Örneğin; "erkek olmak" ve bu kimliğin getirdiğini varsaydığı davranışları sergilemek. Ya da, "kadın olmak"...
Kimileri; memleket kimliğini, en ön plana çıkartırlar. "Karadenizli olmak", kimileri için büyük bir gurur kaynağı ve davranış ölçüsüdür. "Karadenizli olsun da, çamurdan olsun...", gibisinden bir ifadeyi; "Adanalı olmak", "Erzurumlu olmak", "Egeli olmak" , "Trakyalı olmak" vb. gibisinden kimliklerini ön plana çıkartan insanlardan da çok duymuşuzdur.
Bazen, "okul kimliği", ön plana çıkar ve hem bir "dayanışma" doğurur; hem de, bir övünme vesilesi oluşturur. Örneğin; "mülkiyeli olmak", "Galatasaraylı olmak", "İmam hatipli olmak", gibisinden...
* * *
Söyledim ya; herkes için, farklı bir, ya da birkaç kimlik, "önemli kimlik", olabilir. Ancak kişi ne denli önemserse önemsesin; "önemli kimlik", "üst kimlik" demek değildir. Buna karşılık kişinin önemsediği bir kimlik, ya da kimlikler, "üst kimlik" olabilir. Burada, bambaşka ölçüler vardır. Bir kimliğin "alt", ya da "üst" kimlik olmasının ölçüsü; o kimliğin, ne derece "ortak kimlik" olduğudur.
Kişiler pek önemsemese, ya da fazla akıllara gelmese de, Türkiye'de "üst kimlikler"; "vatandaşlık" ve "resmi dilimiz, Türkçe" dir. Zaten, Türkiye'de Türk olmak demek; bu iki üst kimliğe sahip olmak demektir.
"Hangi ırktan, hangi dinden, hangi mezhepten ve hangi kültürden gelirse gelsin; Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan ve ortak resmi dil Türkçe'yi kullanan herkes, Türk'tür"...
İnsanların, farklı "anadilleri" olabilir ve bunların geliştirilmesi için, çaba da sarf edilebilir. Fakat resmi dil, Türkçe'dir ve kamuda bu dil kullanılır.
* * *
Bir kez daha vurgulamak isterim ki; "alt kimlik", "önemsiz kimlik" demek değildir. "Üst kimlik" de, herkes için "önemli kimlik", demek değildir. Alt ve üst kimliğin belirlenmesini önemleri değil, ortak olmaları sağlar. Alt ve üst "kültür" de, elbette vardır. Fakat, bu başka bir konu...
Toktamış Ateş
Bugün