Kimmiş bu bildirici arkadaş
HAYRETLER içindeyim.Önümde iki ayrı metin duruyor.Biri dünkü Star Gazetesinden.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, AKPnin kapatma kararına karşı bir bildiri yayınlayacakmış.
Üstelik tarihinde ilk defa böyle bir şey yapacakmış.
Elbette yapabilir.
Kimse de bir şey diyemez.
İsteyen katılır, istemeyen katılmaz.
Ama NTVdeki haberde çok önemli bir ayrıntı var.
Konsey Başkanı bildiri yayınlama isteğinin Türk parlamenterlerden geldiğini açık açık söylüyor.
* * *
"Çok tepkili, çok önyargılı" görünmeyelim diye kendimizi tuttuk ve manşete o kelimeyi koymadık.
Ama Brükselden gelen açıklamayı anlatacak tek kelime vardı.
"Skandal..."
Skandal ki ne skandal.
Düşünebiliyor musunuz, Ankaradan "birileri" Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisine gidiyor, "lobi" yapıyor.
Kime karşı?
Ülkesinin en yüksek yargı organına karşı.
Yani Anayasa Mahkemesine karşı.
Ne demelerini istiyor?
"AKPyi kapatırsanız, biz de sizi dışarı atarız" demelerini.
Yani 12 Eylülde Türkiyeyi dışarı atmayan Avrupadan, Anayasa Mahkemesine dava açıldı diye, yani yargı organına başvuru oldu diye bildiri yayınlamasını isteyecek kadar kendini kaybetmiş biri.
Ben ki sakin insanım, beni çıldırtacak bir girişim.
Hakikaten merak ediyorum. "Kimmiş Avrupadan Anayasa Mahkemesine karşı böyle bir bildiri yayınlamasını isteyen?"
Gerçekten öğrenmek istiyorum.
Neden mi?
Yüzüne bakıp birkaç kelam etmek için.
Eğer yaptığı şeyden utanmıyorsa, ortaya çıkıp, "Evet arkadaş ben istedim" demeli.
Ortaya çıkıp söylemezse, o zaman anlayacağız ki, kendisi de "yediği haltın" farkında ve utancından saklanıyor.
Daha dava yeni açılmışken koparılan bu fırtına nedir Allah aşkına?
Bu kadar mı korkuyorsunuz ülkenizin adaletinden?
Ülkenin başbakanı, Ankarada Mahkemeye karşı bir şey yapmayacağını söylüyor.
Birisi veya birileri Avrupaya koşuyor, utanmadan sıkılmadan, "Ülkem hakkında bildiri yayınlayın. Parti kapatılırsa, ilişkileri askıya alacağız deyin" diye lobi yapıyor.
Bunu da güya "demokrasi uğruna" yapıyor.
Senin anayasanda, demokrasi sadece senin koltuğundan ibarettir diye bir ifade mi var?
Yoksa, o anayasa demokrasiyi, bir "kurumlar rejimi" bir "check and balance" yani kontrol ve dene sistemi olarak mı anlatıyor?
* * *
Bu işin suyu çıkmaya başladı.
Türkiye, Avrupa Birliği üyesi olacaksa, elbette oradan gelecek görüşleri dinlemeliyiz.
Ama bu görüşler, iktidardaki partinin arzusuyla ağır bir tehdide dönüştüğü zaman, emin olun tam aksi sonuçlara yol açabilir.
Türkiyede demokrasiyi savunan insanlar, bu hükümetin yaptığı haksızlıklara, keyfi yönetime rağmen AKPnin kapatılmasını arzu etmiyor.
Ama emin olunuz, dışardan gelen baskılar böyle haysiyet çizgisinin altına inmeye başladığı zaman, AKPliler en azından bu konuda doğal müttefiklerini de kaybediyorlar.
O yüzden gördüğüm her AKPliye soruyorum.
Yok mu aranızda bu gerçeği görecek biri?
Aranızdaki bazı işgüzárlar, her gün AKPnin kendi ayaklarına ateş etmeye devam ediyor.
Bazı yandaşlar da bu baskıları "demokrasinin zaferi" diye sunup, onları çukurun dibine itiyor.
Ertuğrul ÖZKÖK - Hürriyet
KAYNAK